WOTTV E-DERGİ
DOLAR 33,9974 0.29%
EURO 37,8529 0.64%
ALTIN 2.820,790,41
BITCOIN 1961047-3,13%
Yahudiler Mazlum mu Suçlu mu? – 21: I. Dünya Harbi Sonrası Filistin’de Yahudiler

Yahudiler Mazlum mu Suçlu mu? – 21: I. Dünya Harbi Sonrası Filistin’de Yahudiler

8 Ocak 2024 10:46
Yahudiler Mazlum mu Suçlu mu? – 21: I. Dünya Harbi Sonrası Filistin’de Yahudiler
0

BEĞENDİM

Prof.Dr. Celalettin Yavuz Güvenlik Politikaları Uzmanı, 7 Ocak 2024

Önceki bölümde Siyonistlere yakın İngiliz Hükümeti’nin, Yahudi bankerlerin de desteğini almak maksadıyla Yahudilere Filistin’de yurt kurmayı vaat eden Balfour Deklarasyonu, I. Dünya Harbi sırasında ve hemen sonrasında Filistin’e Yahudi göçleri ile 1920 San Remo Konferansı’nda bölgede İngiliz manda yönetimi kurulması üzerinde duruldu. Bugün ise II. Dünya Harbi’ne doğru Filistin’deki gelişmelere yer verildi.

1. Dünya Harbi Sonrası Filistin Manda Yönetimi Yahudilerin Bölgeyi Yurt Edinmesi

İngiltere’nin Balfour Deklarasyonu ile Filistin’de Yahudilere bir “milli yurt” sözü vermesi, Arapları hayal kırıklığına uğratmıştı. Ortadoğu’daki İngiliz ileri gelenleri ve casusları bu durumun sakıncaları için İngiliz Dışişlerini uyarmışlardı. Bunun üzerine İngiltere Arapları, Yahudiler ve Ermenilerle işbirliğine teşvik yoluna giderek, bu hareketin Araplara yarar sağlayacağını telkine çalışmıştı. Yahudiler lehine bu önemli gelişme Ortadoğu’daki Hıristiyan ve Müslümanlarda “Siyonistlerin zamanla Filistin ve Suriye’yi üstün zekâ ve ticari yetenekleriyle tamamen ele geçirebilecekleri” endişesi doğurmuştu. İngiltere’nin hesabı ise, kurulacak bu İngiltere yandaşı Yahudi devletinin, Hindistan yolu üzerindeki Afrika, Asya ve Avrupa arasındaki jeostratejik önemiydi.

Milletler Cemiyeti Konseyinin 1922’deki İngiltere’nin Filistin Mandası kararında Kutsal Yerlerin durumu hakkında ortaya konan esaslar mevcuttu. Bunlar arasında Filistin’deki kutsal yerler, ibadet yerleri ve tüm bu yerler ile ilgili sorumluluklar da belirlenmişti. Buna göre, kutsal yerlerle ilgili mevcut hakların korunması ve bu bölgelere serbestçe girişin, kamu düzeninin ve istikrarın sağlanması gibi hususlar manda yöneticisi ülke tarafından üstlenilecekti.

Madde 14 ile Kutsal Yerlerle (Kudüs ve Beytüllahim) ilgili hak ve iddiaları incelemek ve belirlemek üzere bir komisyon atanacağı, Madde 15 ile Filistin’de oturanlar arasında ırk, din ve dil sebebiyle herhangi bir biçimde ayırım yapılmayacağı öngörülmüştü. Buna karşılık Madde 2 ve 6’ya göre, Manda yönetimindeki ülke, Musevi milli yurdunun kurulması için siyasi, idari ve ekonomik koşulları yerine getirmekle yükümlüydü. Bu son iki maddeye göre Musevilerin Filistin’e göçleri kolaylaştırılmaktaydı. “Palestine Land Development Company Ltd.” adlı şirket de “Ulusal Yahudi Vakfı”na toprak satın alan kuruluşları destekliyordu.

Satın alınan topraklar korunmaları da sağlanarak yarı askeri yerleşim yerleri haline dönüştürülüyordu. Kibbutz adı verilen, yerleşim bölgelerinde özel bir “toplumcu tarım yerleşimi kendi kendine savunma, iradecilik, sadelik, ekonomik açıdan kendi kendine yeterlilik” esasları uygulanıyordu. 1920-1940 yılları arasında Arap sakinlerin terk ettiği yerlerde, Kibbutz’dan biraz farklı ve köy-çiftlik şeklinde, Moşav adlı belli bir ölçüde mülkiyet hakkının da bulunduğu kooperatifleşmeler de gerçekleştiriliyordu. Böylece Arapların bu topraklara geri dönmesine mani olunuyordu.

Toprakları gibi nüfusları da yıllar içinde artış gösteren Yahudiler, ülkenin güneyindeki Beerşeba yöresi bir yana bırakıldığında, 1930’lu yılların sonlarına doğru, Filistin topraklarının toplam %5’ni ve ekilebilir bölgelerin de %10’nunu satın almışlardı. Yahudi nüfusunda sadece 1928 yılındaki artış %28.7, 1934’te ise %25.9’du. 1922-1946 döneminde bölgedeki Yahudilerin nüfus artışı ortalama yılda %9’du.

‘Tarihi anayurt’ vaadiyle dünyanın dört bir yanından dalgalar halinde İngiltere’nin desteğiyle bölgeye göç eden Yahudi nüfusunun ve topraklarının artışı karşısında, kendi devletlerini kurma beklentisi içerisindeki Filistinli Araplar endişelenmişlerdi. Nüfus çoğunluğunu ve topraklarını kaybetme riski üzerine tepki göstermeye başladılar. Bu konuda Kudüs Müftüsü Hacı Emîn el-Hüseyni öne çıksa da Filistinli büyük Arap aileler arasındaki rekabet ve görüş ayrılıkları istenen etkiyi yaratamadı. Buna karşılık Dünya Siyonist Teşkilâtı ile Filistin’deki Yahudi Ajansı sıkı iş birliği içinde Filistin’de Yahudi nüfusunun ve Yahudi toprak mülkiyetinin gelişimini sürdürdü.

(Not: Yazı dizisi “Yahudiler Mazlum mu Suçlu mu?-22 ile devam edecektir.)

celalettin yavuz
Celalettin Yavuz

Güvenlik Politikaları Uzmanı Lisans ve Y. Lisans öğrenimini Milli Savunma Üniversitesinde (Deniz Harp Okulu – 1974; Deniz Harp Enstitüsü-1983) tamamladı. Daha sonra Silahlı Kuvvetler Akademisi öğrenimi (1985-86) gördü ve “Irak’ın Geleceği” ile ilgili bitirme tezini yazdı. 1989-1991 döneminde Führungsakademie (Hamburg/Almanya) 2 yıllık Güvenlik Politikası-Strateji-Stratejik İstihbarat-Jeopolitik, Askeri Tarih eğitimi aldı. “İstanbul Boğazı’nın Karadeniz Sahildarı Ülkeler Üzerindeki Jeopolitik ve Stratejik Etkileri” (Almanca) başlıklı mezuniyet tezini yazdı. Genelkurmay Personel Başkanlığı’nda görevli iken Kıbrıs Barış Harekâtı’nın madalya ve taltif projesini gerçekleştirdi. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı karargâhında NATO Planlama direktifleri ve kuvvet plan çalışmaları üzerinde çalıştı. Ayrıca bir yıl boyunca Deniz Kuvvetleri Komutanı’nın Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Toplantı Dosyasını hazırladı. Ege'de gerilimli 1980'li ve 1990'lı yıllarda 2 ayrı geminin komutanlıklarını yaptı. 1994-1997 döneminde Almanya'da Deniz Ataşeliği sırasında Deniz Ataşe Birliği'nin başkanlığına (doyen) ve 143 kişilik Askeri Ataşeler Birliği'nin Yönetim Kuruluna seçildi. Daha sonra Mersin’de Karakol ve Çıkarma Gemileri Komodorluğu’nun ardından Genelkurmay Yunanistan Kıbrıs Dairesinde Yunanistan Şube Müdürü iken “Türk-Yunan Ege’de Güven Arttırıcı Önlemler Paketi” projesinin (Ocak 2000) yöneticiliğini yaptı. Türk-Yunan sorunları üzerinde General-Amiral Oryantasyon Kursu, Harp Akademileri, Milli Güvenlik Akademisi ve TSK İstihbarat Okulu'nda dersler veren Yavuz, Deniz Harp Okulu Dekanı olduğu 2001-2003 döneminde "Denizcilik Tarihi-Deniz Stratejisi", "Askeri Strateji" ve "Liderlik" dersleri verdi. 1994’te Dr., 2002’de Doç.Dr. olan Yavuz, Milli Güvenlik Akademisi öğretim üyesi iken 30 Mart 2004’te istekle emekli oldu ve BİLKENT Üniversitesi’ne ilaveten Milli Güvenlik Akademisi’nde Türk-Yunan Sorunları, Suriye, Ortadoğu, Terörle Mücadele dersleri, 2012’de Prof.Dr. olduktan sonra da Atılım Üniversitesi’nde (2012-2013) ve Kara Harp Okulu Savunma Bilimleri Enstitüsünde (2013 Bahar) Y. Lisans ve Doktora, Ufuk ve Başkent üniversitelerinde lisans dersleri verdi. 2022 yılı başlarında adı Topkapı Üniversitesi olarak değiştirilen “Ayvansaray Üniversitesi”nde İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi’nin kurucu dekanlığını yapan, fakülteyi 16 bölüme çıkartan Prof.Dr. Yavuz, “İstihbarat, Strateji ve Terörizm/Avrupa'da Terör Örgütleri” gibi 3 farklı konuda sertifika dersleri yanında İstanbul Topkapı Üniversitesi’nde lisans ve Y. Lisans dersleri verdi. Güvenlik Bilimleri ve Uygulamaları Y. Lisans programının kurucu ABD Başkanlığını Eylül 2022’ye kadar sürdürerek “Küresel Güvenlik Stratejileri” üzerine sertifika programı hazırladı. Mayıs 2020 ayında uluslararası sempozyum düzenledi ve bizzat sunum yaptı. Milli Savunma Üniversitesi’nde (Harp Akademileri) 2019 yılından beri “Dış Politika Analizi” ile “Küresel Güvenlik Stratejileri” başlıklı ders verdi. Genelkurmay SAREM “Dış Uzman”lık (2003-2010), Türk Askeri Tarih Kurulu (TATK) Genel Kurul üyeliği (1999-2007), Gnkur. Atatürk Araştırma ve Eğitim Merkezi “ATAREM” Genel Kurul Kurucu Üyeliği (1999-2007), Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Eğitim/Öğretim Kurulu üyeliği (2001-2003), Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD) “Strateji” Grubu üyeliği (2005-2011), Türk Ocakları Genel Merkezi Hars Heyeti (en üst düzeydeki kültür kurulu) üyeliği (2004-2010), TÜRKSAM düşünce kuruluşunun Kurucu Başkan Yardımcısı ve Terör Bölümü Başkanlığı (2008-2012) yapan Prof.Dr. Yavuz, pek çok süreli yayının yayın ve hakem kurullarında yer almaktadır. Almanca ve İngilizce bilen Prof.Dr. Yavuz’un “Güvenlik politikaları, Askeri Tarih/Strateji, İstihbarat, Ortadoğu, çevre ülkeler, terörle mücadele, bölgesel-küresel sorunlar, küresel güvenlik stratejileri ve Deniz Tarihi konularında, çoğu müstakilen yazılmış 30’un üzerinde kitabı ve süreli dergilerde yazılmış çok sayıda makalesi mevcuttur. Halen Anadolu Ajansı ve Yeni Şafak gazetesinin “Düşünce Günlüğü” bölümünde her ay “Bölgesel ve Küresel Güvenlik Politikaları” üzerine analizleri yayınlanan Yavuz’un son dönemde Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE)’de konferansları, sitesinde yazıları yayınlanmakta olup, gene son zamanlarda Devlet Dergisi ve Türk Yurdu dergilerinde de yazıları yayınlanmaktadır. Ayrıca, Eylül 2022’den itibaren TRT Türkiye’nin Sesi Radyosu’nda haftada bir gün “Mavi Vatan” adlı bir programın yapımcılığını (ve yorumculuğunu) yapmaktadır. Ankara’da ikame eden Prof.Dr. Yavuz, evli, iki çocuk babası olup Almanca ve İngilizce bilmektedir.

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.