WOTTV E-DERGİ
DOLAR 34,0108 -0.04%
EURO 37,8400 -0.08%
ALTIN 2.824,620,00
BITCOIN 1977602-0,86%
Türk Kimliği Üzerine-33: Selçuklular-II

Türk Kimliği Üzerine-33: Selçuklular-II

14 Eylül 2024 14:01
Türk Kimliği Üzerine-33: Selçuklular-II
0

BEĞENDİM

Prof.Dr. Celalettin Yavuz Güvenlik Politikaları Uzmanı, 2024

 

Önceki bölümde Selçuklu Türklerinin etraflarındaki Karahanlılar ve Gazneli Mahmud’un devleti gibi diğer Türk devletleriyle mücadele ederek tarih sahnesine çıkışları ele alındı. Bugün de Selçuklu Devleti’nin kuruluşuna giden yoldaki zorlu mücadeleler özetlendi.

Karahanlılar yenilgisiyle Harezm’e çekilen Tuğrul ve Çağrı beyler, Maveraünnehir hakimi İlek Han’ın düşmanca tutumu üzerine Karahanlı hükümdarı Buğra Han’ın topraklarına sığınarak kendisine hizmet etme teklifinde bulundular. Her ihtimale karşı biri Han’ın hizmetine girerken, diğeri dışarıda kalacaktı. Nitekim Buğra Han, Tuğrul Bey geldiğinde yakalatıp hapse atmıştı. Çağrı Bey’i de yakalamak için ordu göndermişse de kuvvetleriyle kardeşini kurtarmak için harekete geçen Çağrı Bey, Buğra Han’ın ordusunu bozguna uğratınca Çağrı Bey ile anlaşma yoluna giden Buğra Han, Tuğrul Bey’i serbest bıraktı.  Daha sonra iki kardeş Cend’e döndüler.

Hemen sonrasında Buhara hakimi Ali Tigin (Tekin)’in savaş açmak için ordu toplaması üzerine, Tuğrul Bey çöle çekilirken Çağrı Bey de 1016 yılında, 3.000 süvari ile Anadolu’da keşif seferine çıktı. Başarıyla sonuçlanan sefer sonunda pek çok ganimetle Buhara yakınlarına döndü. Sürgündeki Tuğrul Bey bunu kardeşinin gönderdiği elçiden öğrendikten sonra çok sevinmiş ve sürgün hayatına son vererek, kardeşi Çağrı Bey’in yanına intikal etti. İki kardeşin bu siyasi başarılarının ardından sürgündeki Arslan Yabgu, yeğenlerini kendi emri altına aldı.

Gazneli Sultan Mahmud’un ölümü üzerine başlayan taht kavgası üzerine Sultan Mesud, Ali Tekin’in yardımına başvurdu. Lâkin tahtı elde edince, babası gibi, Karahanlılar ile dostluğu tazeleyen Mesud, Harezm Valisi Altuntaş’ı Buhara seferine gönderdi. Bu durumu sezen Ali Tekin, siyaseti ve “gümüş” vaadiyle Selçukluları ve Türkmenlerin desteğini almıştı. Gazneli Mesud’a karşı Ali Tekin ile ittifak, iki kardeşi siyasi açıdan yükseltince Türkmen kitleleri giderek etraflarında daha fazla sayıda kümelenmeye başlamıştı.

Ancak sorunların ve mücadelenin sonu gelecek gibi değildi. Selçukluların Harezm’e yerleştiklerini haber alan Cend hakimi Şah-Melik’in baskın şeklindeki saldırısı sonucu Selçuklulardan 7-8 bin kişi öldürüldü, bütün mal ve hayvanları yağma edildi. Kalanlar Gaznelilerin toprağındaki Horasan bölgesine geçtiler.

Tuğrul ve Çağrı Beyler 1035 yılı ilkbaharında 900 atlı ile Ceyhun nehrini geçerek, Gazneli Sultan Mesud’dan izin almadan Horasan’ın Nesa şehri çevresine yerleştiler. Gazneliler ile savaşacak durumları olmadığından, Sultan Mesud’a bir mektup yazarak Gaznelilerin Harezm ile Ceyhun bölgesindeki sınırlarını korumak için gönüllü olduklarını önerdiler. Gazneli Sultan Mesud, Selçukluların tehlike arz etmediklerini düşünerek dikkate almamıştı. Buna karşılık kısa süre içerisinde kardeşlere katılan Türkmen kitleleri ile sayıları 10.000 atlıya ulaşmıştı.

Bu gelişmenin ardından Gazneli vezir “Ey hâce, şimdiye kadar işimiz çobanlarla idi, şimdi ise vilayet zapt eden kumandanlar geldiler!“ diyerek, durumu özetlemişti. Sultan Mesud, Selçukluları topraklarından atmak için 1035’te Beydoğdu komutasındaki bir orduyu Nesa üzerine gönderdi. Ancak Sultan’ın ordusunu kısa bir süre içerisinde müthiş bir yenilgiye uğratan Selçuklular bu savaş sonunda büyük ganimetler elde ettiler. Bu zafer Tuğrul ve Çağrı Beyler için bir dönüm noktası olmuş, o güne kadar sığıntı halinde yaşam savaşı veren Selçuklular, yaşadıkları topraklarda kılıçları ile meşru bir güç haline gelmişlerdi. Bu yenilgi üzerine Selçuklulara elçi gönderen Gazneliler, Selçukluları siyasi bir güç olarak tanımışlardı.

Yapılan anlaşmayla Selçukluların üç liderine (Tuğrul Bey, Çağrı Bey ve amcaları Musa Yabgu) Nesa, Ferave ve Dihistan vilayetleri verildi. Sultan Mesud, Selçuklu liderlerine Dihkan (köy reisi) unvanını vererek onları birer asilzade saymış ve en yüksek askeri sınıf ile bir tutmuştu.  Oysa gerçekte Selçuklular, hukukî bakımdan ne Dihkan ve vali değil, devlete karşı hiçbir fiilî mükellefiyeti olmayan yarı bağımsız hükümdarlardı. Gazneliler ile yapılmış olan bu anlaşma daha yürürlüğe girmeden Selçuklular tarafından bozuldu.

Not: Yazı dizisi “Türk Kimliği Üzerine-34” ile devam edecektir.

celalettin yavuz
Celalettin Yavuz

Güvenlik Politikaları Uzmanı Lisans ve Y. Lisans öğrenimini Milli Savunma Üniversitesinde (Deniz Harp Okulu – 1974; Deniz Harp Enstitüsü-1983) tamamladı. Daha sonra Silahlı Kuvvetler Akademisi öğrenimi (1985-86) gördü ve “Irak’ın Geleceği” ile ilgili bitirme tezini yazdı. 1989-1991 döneminde Führungsakademie (Hamburg/Almanya) 2 yıllık Güvenlik Politikası-Strateji-Stratejik İstihbarat-Jeopolitik, Askeri Tarih eğitimi aldı. “İstanbul Boğazı’nın Karadeniz Sahildarı Ülkeler Üzerindeki Jeopolitik ve Stratejik Etkileri” (Almanca) başlıklı mezuniyet tezini yazdı. Genelkurmay Personel Başkanlığı’nda görevli iken Kıbrıs Barış Harekâtı’nın madalya ve taltif projesini gerçekleştirdi. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı karargâhında NATO Planlama direktifleri ve kuvvet plan çalışmaları üzerinde çalıştı. Ayrıca bir yıl boyunca Deniz Kuvvetleri Komutanı’nın Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Toplantı Dosyasını hazırladı. Ege'de gerilimli 1980'li ve 1990'lı yıllarda 2 ayrı geminin komutanlıklarını yaptı. 1994-1997 döneminde Almanya'da Deniz Ataşeliği sırasında Deniz Ataşe Birliği'nin başkanlığına (doyen) ve 143 kişilik Askeri Ataşeler Birliği'nin Yönetim Kuruluna seçildi. Daha sonra Mersin’de Karakol ve Çıkarma Gemileri Komodorluğu’nun ardından Genelkurmay Yunanistan Kıbrıs Dairesinde Yunanistan Şube Müdürü iken “Türk-Yunan Ege’de Güven Arttırıcı Önlemler Paketi” projesinin (Ocak 2000) yöneticiliğini yaptı. Türk-Yunan sorunları üzerinde General-Amiral Oryantasyon Kursu, Harp Akademileri, Milli Güvenlik Akademisi ve TSK İstihbarat Okulu'nda dersler veren Yavuz, Deniz Harp Okulu Dekanı olduğu 2001-2003 döneminde "Denizcilik Tarihi-Deniz Stratejisi", "Askeri Strateji" ve "Liderlik" dersleri verdi. 1994’te Dr., 2002’de Doç.Dr. olan Yavuz, Milli Güvenlik Akademisi öğretim üyesi iken 30 Mart 2004’te istekle emekli oldu ve BİLKENT Üniversitesi’ne ilaveten Milli Güvenlik Akademisi’nde Türk-Yunan Sorunları, Suriye, Ortadoğu, Terörle Mücadele dersleri, 2012’de Prof.Dr. olduktan sonra da Atılım Üniversitesi’nde (2012-2013) ve Kara Harp Okulu Savunma Bilimleri Enstitüsünde (2013 Bahar) Y. Lisans ve Doktora, Ufuk ve Başkent üniversitelerinde lisans dersleri verdi. 2022 yılı başlarında adı Topkapı Üniversitesi olarak değiştirilen “Ayvansaray Üniversitesi”nde İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi’nin kurucu dekanlığını yapan, fakülteyi 16 bölüme çıkartan Prof.Dr. Yavuz, “İstihbarat, Strateji ve Terörizm/Avrupa'da Terör Örgütleri” gibi 3 farklı konuda sertifika dersleri yanında İstanbul Topkapı Üniversitesi’nde lisans ve Y. Lisans dersleri verdi. Güvenlik Bilimleri ve Uygulamaları Y. Lisans programının kurucu ABD Başkanlığını Eylül 2022’ye kadar sürdürerek “Küresel Güvenlik Stratejileri” üzerine sertifika programı hazırladı. Mayıs 2020 ayında uluslararası sempozyum düzenledi ve bizzat sunum yaptı. Milli Savunma Üniversitesi’nde (Harp Akademileri) 2019 yılından beri “Dış Politika Analizi” ile “Küresel Güvenlik Stratejileri” başlıklı ders verdi. Genelkurmay SAREM “Dış Uzman”lık (2003-2010), Türk Askeri Tarih Kurulu (TATK) Genel Kurul üyeliği (1999-2007), Gnkur. Atatürk Araştırma ve Eğitim Merkezi “ATAREM” Genel Kurul Kurucu Üyeliği (1999-2007), Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Eğitim/Öğretim Kurulu üyeliği (2001-2003), Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD) “Strateji” Grubu üyeliği (2005-2011), Türk Ocakları Genel Merkezi Hars Heyeti (en üst düzeydeki kültür kurulu) üyeliği (2004-2010), TÜRKSAM düşünce kuruluşunun Kurucu Başkan Yardımcısı ve Terör Bölümü Başkanlığı (2008-2012) yapan Prof.Dr. Yavuz, pek çok süreli yayının yayın ve hakem kurullarında yer almaktadır. Almanca ve İngilizce bilen Prof.Dr. Yavuz’un “Güvenlik politikaları, Askeri Tarih/Strateji, İstihbarat, Ortadoğu, çevre ülkeler, terörle mücadele, bölgesel-küresel sorunlar, küresel güvenlik stratejileri ve Deniz Tarihi konularında, çoğu müstakilen yazılmış 30’un üzerinde kitabı ve süreli dergilerde yazılmış çok sayıda makalesi mevcuttur. Halen Anadolu Ajansı ve Yeni Şafak gazetesinin “Düşünce Günlüğü” bölümünde her ay “Bölgesel ve Küresel Güvenlik Politikaları” üzerine analizleri yayınlanan Yavuz’un son dönemde Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE)’de konferansları, sitesinde yazıları yayınlanmakta olup, gene son zamanlarda Devlet Dergisi ve Türk Yurdu dergilerinde de yazıları yayınlanmaktadır. Ayrıca, Eylül 2022’den itibaren TRT Türkiye’nin Sesi Radyosu’nda haftada bir gün “Mavi Vatan” adlı bir programın yapımcılığını (ve yorumculuğunu) yapmaktadır. Ankara’da ikame eden Prof.Dr. Yavuz, evli, iki çocuk babası olup Almanca ve İngilizce bilmektedir.

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
    Tüm Yorumlar (1)