Prof. Dr. Celalettin Yavuz Güvenlik Politikaları Uzmanı, 14 Ağustos 2024
Önceki bölümde Avar Türkleri ve Hazar Kaanlığı ele alınmıştı. Bugün ise özetle Peçenekler ve Kumanlara (Kıpçaklar) yer verildi.
Peçenekler: Peçenekler, VI-VIII. yy’lar arasında bağlı oldukları Göktürk Kaanlığı’nın çözülmesiyle ve muhtemelen Karlukların güçlenmesi üzerine Seyhun nehrine doğru gelişen Oğuz hareketi karşısında Batı Sibirya’ya çekilmek mecburiyetinde kaldılar. IX. yy’ın ilk yarısında Emba ve Ural nehirleri dolaylarından hareketle Volga’yı geçerek Macarları çıkarttıkları Don-Kuban nehirleri havalisine geldiler. 889-893 yıllarında Don nehrinden Dinyeper’in batısına kadar uzanan bölgeye 8 boy halinde yayıldılar.
915-1036 döneminde komşuları Kiev Rus Knezliği ile iyi siyasi ilişkiler kurmuş, Hazarlar ve Kumanlar gibi onlar da Rusların Karadeniz’e inmesine mani olmuşlardı. 942-970 döneminde bir kısmı Macaristan’a yerleşirken ana kol Beserabya’ya geldiler. Bir süre sonra ağır Rus baskıları Peçenekleri Balkanlara sevk etti. Dinyeper’den Macaristan’a kadar Tuna’nın kuzeyini işgal eden Peçenekler, hakimiyet sebebiyle iç karışıklık yaşadılar. Bunun sonucunda Bizans’ın ağına düştüler. Bizans ordusunda ücretli asker durumuna düşen Peçenekler, siyasi hayatlarını bitirdiler. Peçeneklerin sonunu hazırlayan iki sebepten biri içlerindeki iktidar mücadelesi iken, diğeri de diğer Türk kütlelerinden özellikle Uz (Oğuz)’lar karşısında tutunamamaları idi.
Kumanlar (Kıpçaklar): IX. asırda Doğu Avrupa’da Peçenek ile başlayan kaynaşmada, batıya yayılmanın son halkasını Kuman-Kıpçaklar teşkil eder. Ruslar “Polovets”, Bizanslılar ve Latinler “Kumanos, Kumanon, Cumanus, Komani”, Almanlar ve diğer batılı milletler “Khartes” Macarlar “Kun”, Müslümanlar Kıpçak (1) demişlerdir. Kuman ismi 885’ten itibaren İslam ve Gürcü kaynaklarında “Kıpçak” ismi ile geçmektedir. Kuman-Kıpçakların menşei konusunda birçok tartışmalar olmuş, özellikle tiplerinin, sarışın, kumral, mavi gözlü olması Hind-Avrupai ırktan geldikleri şüphesini doğurmuştur.
Buna karşılık MÖ II. yy’dan beri Tanrı dağlarının Kuzey yamaçları ile Isık göl dolaylarında oturan Wu-sunlar’ın da Çin kaynaklarında Kumral ve mavi-yeşil gözlü olduğu bilinmektedir. İslam kaynaklarına göre 936’da Çin’de Liao (Moğol K’itan) kavminin saldırıları üzerine Kun adlı bir kavim Sarılar ülkesine çekilmiştir. Ayrıca 925 yılında Kansu Uygurları arasında Kun (Huna) adlı bir boyun da yaşadığı biliniyordu. Neticede İrtiş arasında Oğuzlar, Tobol ve İsim çevresinde Kıpçaklar, buradan Altaylara doğru Kimekler, Issık gölü etrafında Karluklar, daha doğuda Sarı Uygurlar yaşarken, bunlara bağlı olarak civarda Kunlar varlığını sürdürüyordu.
Kunlar (Kumanlar), Moğol K’i-tanların baskısı sonucu, beraberlerinde Sarı Uygurlardan bir kütleyi de sürükleyerek, Cungarya’dan geçip, Karluk bölgesine ve oradan Kuzey Kıpçak sahasına doğru ilerlediler. Aslında Kunların kuzeye doğru göçmelerinin sebebi güneyde Kara-Hanlı Togan Han tarafından sıkıştırılarak kuzeye doğru püskürtülmeleridir. Kuzeye yönelen Kunlar (Kumanlar), Kimeklerin bir kolu olan ve Tobol, İşim ırmakları arasında oturan, Kıpçaklar ile birleşip, Kuman-Kıpçak birliğini meydana getirdiler.
Doğudan gelen K’i-tan baskısı ve otlak darlığı sebebiyle İtil nehrine doğru ilerleyip Uzları Balkanlara ittiler. 1064 yıllarında Uzları kesin olarak mağlubiyete uğrattıktan sonra Karadeniz’in kuzeyine yerleştiler. Bu tarihten sonra Doğu kaynaklarında Karadeniz’in kuzeyi ve Hazar Deniz’inin kuzeyine Deşt-i Kıpçak adı verilmeye başlandı.
İskal adlı başbuğ idaresinde Rusları yenen Kıpçaklar, daha sonra Rusların Kıpçaklara karşı Peçenek ve Uzları koruması üzerine 1068’de Kıpçak orduları tekrar Rus arazisine girip Kiev yakınındaki Alta ırmağı üzerinde birleşik Rus ordusunu çok ağır bir mağlubiyete uğrattılar. Yenilgi neticesinde karışan Kiev’de Knez İzyaslav Lehistan’a kaçtı. Kuman-Kıpçaklar daha sonra Çernigov knezliğine kadar sokularak Rus topraklarına akınlar düzenlediler. 1071’de Rostovtsev ve Neyatin bölgesine, 1079’da “Voin kasabasına, 1080’de Novogrod’a ilerlediler.
Not: Yazı dizisi “Türk Kimliği Üzerine-28” ile devam edecektir.
Sayin Yavuz bey, yazilarinizi özenle okuyorum. Cok tesekkür ederim. Hörmetlerimle. Saglicakla kalin.