WOTTV E-DERGİ
DOLAR 34,0477 -0.06%
EURO 37,9329 -0.13%
ALTIN 2.795,75-0,24
BITCOIN 21101942,99%
Suriyeli Sığınmacılar Türkiye’ye Sığamaz Hale Geldi

Suriyeli Sığınmacılar Türkiye’ye Sığamaz Hale Geldi

16 Ağustos 2024 13:30
Suriyeli Sığınmacılar Türkiye’ye Sığamaz Hale Geldi
0

BEĞENDİM

Prof. Dr. Celalettin Yavuz Güvenlik Politikaları Uzmanı, 16 Ağustos 2024

 

Temmuz ayı başında Kayseri’de bir sığınmacının 5 yaşındaki Suriyeli sığınmacı çocuğa cinsel taciz uygulamasıyla Gaziantep, Reyhanlı ve diğer yerlerde Suriyeli sığınmacılara, Sınırın diğer tarafında Türk varlıklarına ve bayrağına saldırı yaşandı. Olaylar yatıştırılsa da sığınmacıların uzayan “misafirliğinin” kamuoyundaki hoşgörü sınırını aştığı görülünce bu konu ele alındı.

Türkiye’deki Suriyeli Sığınmacı Sayısı – Sığınmacılar Neden Hala Türkiye’de?

Resmi kuruluşlara göre Türkiye’de 3.6 milyon civarında Suriyeli var. Oysa Ak Parti iktidarı bu sayının2011’de en fazla 100 bin kişiyi bulacağını değerlendirmişti. Ak Parti seçmeninin büyük çoğunluğunun “yanlış” bulduğu Suriye politikasının sonucunda bir ara  4 milyonu aşan Suriyeli ve diğer sığınmacıların 15-17 milyonu bulduğu da ileri sürülmektedir. Kuşkusuz ki bu konuda nispeten tarafsız olan Birleşmiş Milletlerin (BM) raporları daha inandırıcıdır.

Türkiye-İsrail Uzlaşmazlık Noktaları

Bu yıl Ocak ayında Suriye ile normalleşme adımı Rusya-İran-Türkiye arasında Astana süreci ile başlatıldı. Arkasından Türkiye tarafından daha fazla olmak üzere iki ülke devlet adamları normalleşmeyi kolaylaştıracak söylemlerde bulundular. Ancak bu söylemlerin eyleme geçebilmesi için tarafların kırmızıçizgilerinde karşılıklı olarak fedakarlık yapmaları şart gibi.

Suriye Cumhurbaşkanı Esad, diğer “yabancı askerler” gibi TSK’nın Suriye’nin kuzeyinden ve İdlib’ten çekilmesinde, Türkiye ise, sınır güvenliği üzerinde ısrarcı. Yani son yıllarda Suriye’nin kuzeydoğusunda ABD’nin de desteğiyle devletleşme konumuna yaklaşan PKK terör örgütünün Suriye uzantısı PYD/YPG’ye karşı güvenlik önlemleri alınmadan Suriye’nin kuzeyinde çekilmeye yanaşmıyor. Keza, Hatay’a bitişik İdlib bölgesinde birlik konuşlandıran Türkiye, bu bölgeye yapılacak Esad rejimi kuvvetlerinin baskısıyla oluşabilecek kitle halindeki sığınmacı göçü için de önlem alınmasına ihtiyaç duyuluyor. Diğer yandan Suriye’de Türkiye’nin birlikte hareket ettiği Suriye Milli Ordusu (SMO, eski ÖSO) bireylerinin geleceği ne olacak? Esad rejimi SMO’yu da BM kararları hilafına “terör örgütü” olarak sınıflandırıyor.

Bu haftanın başlarında Milli Savunma Bakanı Güler, TSK’nın Suriye’den çekilmesi görüşmelerinin Suriye’de yeni anayasanın kabulü ve seçimler sonrasında olabileceğini açıkladı. Güler’in bu ifadesinden de anlaşılacağı üzere şayet yeni Suriye Anayasa’da Türkiye’nin isteği doğrultusunda PYD/YPG’yle ve SMO’yla ilgili istekleri gerçekleşir, geri dönecek sığınmacılar ile Türkiye’nin sınır güvenliğinin sağlanması şartı masada ön sayfada durmaktadır.

Türkiye’deki sığınmacılar ve Türk Kamuoyu

Türkiye, Ürdün ve Lübnan gibi Suriye’de rejim baskısından ve el-Kaide terörü ile uzantılarının dehşetinden kaçan yüzbinlerce Suriyeli sivillere kucak açarak insanlık adına önemli bir adım attı. Her ne kadar BM desteği, AB ile yapılan anlaşma sonucu “proje karşılığı” destekler olsa da zamanla 4 milyon civarına yaklaşan Suriyeli sığınmacılar, kamuoyunu rahatsız etmeye başladı. Çünkü sığınmacı akını başladığında Türkiye’de satınalma gücü günümüzle kıyaslanamayacak derecede yüksek olduğundan kamuoyu baskısı azdı.

2018’de ABD’nin Rahip Brunson olayında uyguladığı ekonomik yaptırım, 2020’de başlayan pandeminin etkisi, Ekim 2021’de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “faiz sebep, enflasyon sonuç!” ekonomi anlayışı ve Kur Korumalı mevzuat, Şubat 2022 sonunda başlayan Rusya-Ukrayna savaşı, Ekim 2023’te başlayan İsrail-Hamas çatışmaları ve son bir yıldaki seçimler sebebiyle uygulanan popülist programlar ile son ekonomi programının bunalttığı kamuoyunun sığınmacılara karşı hoşgörüsü de dip yaptı. Bu sıkıntılar içerisinde Suriyelilerin hastanede gördükleri ayrıcalıklar, kayıt dışı çalışarak vergi/sigorta ödememesi, bayramlarda Suriye’ye girip çıkmaları vb hususlar kamuoyunu kolayca köpürtebiliyor. Üniversite mezunu ağırlıklı bir ankete göre Suriyelilerin milli güvenliğimize tehdit olacağını söyleyenlerin oranı %83.

Sonuç itibarıyla Türkiye-Suriye normalleşmesi için bir süre daha bekleneceği gibi Suriyeli sığınmacıların da artık Türkiye’nin gönlüne sığamadığı gün gibi aşikar. Siz ne dersiniz?

celalettin yavuz
Celalettin Yavuz

Güvenlik Politikaları Uzmanı Lisans ve Y. Lisans öğrenimini Milli Savunma Üniversitesinde (Deniz Harp Okulu – 1974; Deniz Harp Enstitüsü-1983) tamamladı. Daha sonra Silahlı Kuvvetler Akademisi öğrenimi (1985-86) gördü ve “Irak’ın Geleceği” ile ilgili bitirme tezini yazdı. 1989-1991 döneminde Führungsakademie (Hamburg/Almanya) 2 yıllık Güvenlik Politikası-Strateji-Stratejik İstihbarat-Jeopolitik, Askeri Tarih eğitimi aldı. “İstanbul Boğazı’nın Karadeniz Sahildarı Ülkeler Üzerindeki Jeopolitik ve Stratejik Etkileri” (Almanca) başlıklı mezuniyet tezini yazdı. Genelkurmay Personel Başkanlığı’nda görevli iken Kıbrıs Barış Harekâtı’nın madalya ve taltif projesini gerçekleştirdi. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı karargâhında NATO Planlama direktifleri ve kuvvet plan çalışmaları üzerinde çalıştı. Ayrıca bir yıl boyunca Deniz Kuvvetleri Komutanı’nın Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Toplantı Dosyasını hazırladı. Ege'de gerilimli 1980'li ve 1990'lı yıllarda 2 ayrı geminin komutanlıklarını yaptı. 1994-1997 döneminde Almanya'da Deniz Ataşeliği sırasında Deniz Ataşe Birliği'nin başkanlığına (doyen) ve 143 kişilik Askeri Ataşeler Birliği'nin Yönetim Kuruluna seçildi. Daha sonra Mersin’de Karakol ve Çıkarma Gemileri Komodorluğu’nun ardından Genelkurmay Yunanistan Kıbrıs Dairesinde Yunanistan Şube Müdürü iken “Türk-Yunan Ege’de Güven Arttırıcı Önlemler Paketi” projesinin (Ocak 2000) yöneticiliğini yaptı. Türk-Yunan sorunları üzerinde General-Amiral Oryantasyon Kursu, Harp Akademileri, Milli Güvenlik Akademisi ve TSK İstihbarat Okulu'nda dersler veren Yavuz, Deniz Harp Okulu Dekanı olduğu 2001-2003 döneminde "Denizcilik Tarihi-Deniz Stratejisi", "Askeri Strateji" ve "Liderlik" dersleri verdi. 1994’te Dr., 2002’de Doç.Dr. olan Yavuz, Milli Güvenlik Akademisi öğretim üyesi iken 30 Mart 2004’te istekle emekli oldu ve BİLKENT Üniversitesi’ne ilaveten Milli Güvenlik Akademisi’nde Türk-Yunan Sorunları, Suriye, Ortadoğu, Terörle Mücadele dersleri, 2012’de Prof.Dr. olduktan sonra da Atılım Üniversitesi’nde (2012-2013) ve Kara Harp Okulu Savunma Bilimleri Enstitüsünde (2013 Bahar) Y. Lisans ve Doktora, Ufuk ve Başkent üniversitelerinde lisans dersleri verdi. 2022 yılı başlarında adı Topkapı Üniversitesi olarak değiştirilen “Ayvansaray Üniversitesi”nde İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi’nin kurucu dekanlığını yapan, fakülteyi 16 bölüme çıkartan Prof.Dr. Yavuz, “İstihbarat, Strateji ve Terörizm/Avrupa'da Terör Örgütleri” gibi 3 farklı konuda sertifika dersleri yanında İstanbul Topkapı Üniversitesi’nde lisans ve Y. Lisans dersleri verdi. Güvenlik Bilimleri ve Uygulamaları Y. Lisans programının kurucu ABD Başkanlığını Eylül 2022’ye kadar sürdürerek “Küresel Güvenlik Stratejileri” üzerine sertifika programı hazırladı. Mayıs 2020 ayında uluslararası sempozyum düzenledi ve bizzat sunum yaptı. Milli Savunma Üniversitesi’nde (Harp Akademileri) 2019 yılından beri “Dış Politika Analizi” ile “Küresel Güvenlik Stratejileri” başlıklı ders verdi. Genelkurmay SAREM “Dış Uzman”lık (2003-2010), Türk Askeri Tarih Kurulu (TATK) Genel Kurul üyeliği (1999-2007), Gnkur. Atatürk Araştırma ve Eğitim Merkezi “ATAREM” Genel Kurul Kurucu Üyeliği (1999-2007), Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Eğitim/Öğretim Kurulu üyeliği (2001-2003), Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD) “Strateji” Grubu üyeliği (2005-2011), Türk Ocakları Genel Merkezi Hars Heyeti (en üst düzeydeki kültür kurulu) üyeliği (2004-2010), TÜRKSAM düşünce kuruluşunun Kurucu Başkan Yardımcısı ve Terör Bölümü Başkanlığı (2008-2012) yapan Prof.Dr. Yavuz, pek çok süreli yayının yayın ve hakem kurullarında yer almaktadır. Almanca ve İngilizce bilen Prof.Dr. Yavuz’un “Güvenlik politikaları, Askeri Tarih/Strateji, İstihbarat, Ortadoğu, çevre ülkeler, terörle mücadele, bölgesel-küresel sorunlar, küresel güvenlik stratejileri ve Deniz Tarihi konularında, çoğu müstakilen yazılmış 30’un üzerinde kitabı ve süreli dergilerde yazılmış çok sayıda makalesi mevcuttur. Halen Anadolu Ajansı ve Yeni Şafak gazetesinin “Düşünce Günlüğü” bölümünde her ay “Bölgesel ve Küresel Güvenlik Politikaları” üzerine analizleri yayınlanan Yavuz’un son dönemde Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE)’de konferansları, sitesinde yazıları yayınlanmakta olup, gene son zamanlarda Devlet Dergisi ve Türk Yurdu dergilerinde de yazıları yayınlanmaktadır. Ayrıca, Eylül 2022’den itibaren TRT Türkiye’nin Sesi Radyosu’nda haftada bir gün “Mavi Vatan” adlı bir programın yapımcılığını (ve yorumculuğunu) yapmaktadır. Ankara’da ikame eden Prof.Dr. Yavuz, evli, iki çocuk babası olup Almanca ve İngilizce bilmektedir.

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
    Tüm Yorumlar (2)
    • A.Yasar YÜCEOKUR

      Cay sohbezindeki isittigim,; süriyeden gelen ilticacilar derki sedat eninde sonunda gidecek cok uzak degil

      Yanıtla
      +0
      -0
    • İbrahim Akh

      Gönüllere sığmıyor cebe sığmıyor hiç bir yere sığmıyor

      Yanıtla
      +0
      -0