0

BEĞENDİM

0

Bercan TUTAR – 09 Ağustos 2024

Gazze’de ve Ukrayna’da hezimete uğrayan ve saplandıkları siyasi ve askeri bataklıktan kurtulma şansı azalan emperyalist merkez ile onun üst aklı konumundaki uluslararası Siyonist lobi kurtuluş çaresi olarak Ortadoğu’da bölgesel savaşı tetiklemekte kendisine destek vermeyen İngiltere ve ABD gibi ülkeleri ise siyasi ve toplumsal çatışmaların girdabına sürüklemekte görüyor.

Yani İran üzerinden Ortadoğu’da bölgesel savaş egzersizleri yapan Siyonist lobi bir yandan da kendisine bölgesel savaş projesinde ve Gazze’deki soykırımı devam ettirmesinde eskisi gibi tam destek veremeyen Batılı ülkeleri ise ekonomik ve sosyal krizlere yol açan siyasi sabotajlarla tehdit ediyor.

ABD Başkanı Joe Biden’ı tekrar aday olmaktan vazgeçirten Siyonist lobi şimdi de Gazze’deki soykırımı artık daha fazla desteklemeyeceği anlaşılan İngiliz hükümetini sosyal çalkantılarla cezalandırıyor.

Nitekim İngiltere’de Müslümanları ve göçmenleri hedef alan aşırı sağcı protestolar 30 Temmuz’dan bu yana sürerken, eylemcileri sokağa döken isimlerden Tommy Robinson’ın İsrail yanlısı örgütlerle kurduğu finansal bağ deşifre edildi. Robinson, daha önce İsrail yanlısı gruplardan defalarca mali destek aldı ve İsrail’in Gazze’deki soykırımına arka çıkan açıklamalar yaptı. Gerçek adı Stephen Yaxley- Lennon olan ancak kamuoyunda Tommy Robinson olarak bilinen sağcı lider, 2009 yılında İngiltere’de kurulan İngiliz Savunma Ligi ile Almanya’da kurulan İslam ve göçmen karşıtı PEGİDA’nın kurucuları arasında. The Guardian gazetesinin “Tommy Robinson’un arkasındaki gizli küresel ağ ortaya çıktı” başlığıyla yayınladığı bir haberde, Robinson’a mali destek veren grupların çoğunun İsrail’i destekleyen Amerikan sağı olduğu belirtiliyor. Philadelphia merkezli düşünce kuruluşu Middle East Forum (MEF), Robinson’un en büyük sponsorlarından biri. MEF’in başkanı Daniel Pipes, The Times of Israel’e sadece Robinson’un yasal davasını savunan üç gösteri için yaklaşık 60 bin dolar harcadığını doğruladı.

Bu da İngiltere’deki isyanlara dair gerçek sorunu görmezden gelen ve tüm suçu ‘aşırı sağ’a atan siyasi analistlerin nasıl da Siyonist lobinin ekmeğine yağ sürdüğünü ortaya koyuyor.

29 Temmuz 2024’te İngiltere’nin Southport kentinde 17 yaşındaki Ruanda kökenli bir İngiliz gencin üç kişiyi bıçaklamasıyla patlak veren kargaşanın ardından olaylar diğer kentlere de hızla yayılarak ulusal bir isyana dönüştü.

Yeni seçilen İşçi Partili Başbakan Keir Starmer gerçek suçluyu perdelemek için Müslümanları ve “diğer azınlık topluluklarını” “hedef alan”ların Siyonist provokatörler yerine “aşırı sağcı” İngilizler olduğunu söyledi.

Orman yangınları için “iklim değişikliği” ne ise, bu tür isyanlar için de “aşırı sağ” odur. Siyasi sınıfların uzun süredir iltihaplı ihmalinden sapmak için her iki neden de siyasi olarak kullanışlı birer bahane.

Bu olayları provoke ettiği ortaya çıkan Siyonist lobinin her şeyi en ince ayrıntılarına kadar çalıştığı görülüyor. Çünkü Ruanda, İsrail’in soykırımlarına tam destek veren eski Muhafazakar Başbakan Rishi Sunak’ın sığınmacıları sınır dışı etme planı için Birleşik Krallık’ın her yerinde manşetlerde yer alan bir Afrika ülkesiydi. Bu son saldırıda suçlanan İngiliz gencin de Ruanda kökenli olması ise özel dikkat çekiyor.

Ruanda planını şimdiki Başbakan Starmer’ın iptal ettiğini de hatırlatmak gerekir. Bıçaklı saldırı sonrasında ortalıkta dolaşan tüm yanlış iddialar Batı basınında kendisine yer buldu ve saldırganın Müslüman bir sığınmacı olduğu manipülasyonu devreye sokuldu.

Sorunu daha da karmaşık hale getiren bir başka şey de Southport’un kendisinin uzun zamandır yerel halk tarafından gençlerin kontrolden çıkmış gibi göründüğü, iltihaplı bir suç, uyuşturucu ve şiddet çukuru olarak tanımlanmasıdır. Bölgeyi kasıp kavuran High Parkers uyuşturucu çetesi, sabıka fotoğrafları arasında görünmüyor.

İngiliz Başbakan Starmer’ın, insanları “aşırı sağ” dışında hiçbir yerde gerçek bir sorun olmadığına inandırmaya çalışarak her şeyi aklamak yerine Siyonist lobinin istediği gibi kullandığı bu çürümüş toplumsal yapıya işaret etmesi elbette beklenemezdi.

Çünkü işler kontrolden çıkıyor. Emperyal merkezde ve Siyonist lobinin toplantılarında Ukrayna ve Gazze’deki bataklıktan kurtulmanın planları yapılıyor. ABD ve İngiltere artık Siyonist lobi ile arasına mesafe koymaya başladı. Bunu yapar yapmaz da Siyonist lobinin saldırılarının arttığını görüyoruz.

Emperyal merkez önce Ukrayna krizinde çark etti. Geçen hafta Ankara’da yapılan ABD, Rusya, Almanya ve Belarus arasındaki çok taraflı mahkûm değişimi Siyonist lobinin ağındaki Kiev için kötü bir sinyal oldu. Beyaz Saray, seçimden önce Ukrayna’daki savaşı hızla sona erdireceğini söyleyen Donald Trump’ı açığa düşürmek için yoğun çaba harcıyor. Demokratlar, 5 Kasım’daki seçimlerden önce Kamala Harris’in başına barış elçisinin tacını koymaya çalışıyor. Muhtemelen Vlodomir Zelenski ekibi bu planlardan haberdar edildi ve Rusya’ya toprak tavizleri verilmesi gerektiğinin farkındalar. Bu nedenle, Zelenski referandumda toprakların Rusya’ya devredilmesinin halk tarafından onaylanacağına ve bu planın iktidarda kalmalarına izin vereceğine inanıyor.

Fakat bu işin kaybedeni Zelenski ve onun iplerini elinde tutanlar olacak. Aynı şey Gazze’de de geçerli. Orada da kaybeden Gazze Kasabı Benyamin Netanyahu ve onun tasmasını tutanlar olacak. Şimdilik günah keçisi olarak ileri sürülen Zelenski ve Netanyahu gibi kuklaların arkasındaki isimler yine ortaya çıkmayacak. Hesap vermeyecekler. Fakat bütün projeleri artık ellerinde patlayan Siyonist lobiye Batı’dan gelen öfke de artıyor. Çünkü Siyonist lobinin kaos planlarına destek vermek Batılı ülkeleri de bataklığa sürüklüyor. Bunu gören İngiltere ve ABD’deki müesses nizam ve derin devlet B planlarını devreye sokmaya çalışıyor. Ama çok geç kaldılar. Bu saatten sonra Batı’da kök salan Siyonist lobiyi frenleyebilmeleri çok zor. Ne yapsalar boş. Siyonistlerle birlikte Batılı emperyalist sadistler ve sömürgeciler de batacak. Çünkü sistem artık alarm veriyor. ‘Siyonist ve sömürgeci Batı’ virüslerinden arındırılmış yeni bir küresel sistemin kurulması gerekiyor. Tek kurtuluş reçetesi bu. Yoksa dünyadaki kaos daha da derinleşecektir.