WOTTV E-DERGİ
DOLAR 32,2507 0.22%
EURO 35,1632 0.15%
ALTIN 2.467,03-0,02
BITCOIN 2084622-0,60%
75 Yıllık NATO ve Türkiye

75 Yıllık NATO ve Türkiye

9 Nisan 2024 10:43
75 Yıllık NATO ve Türkiye
0

BEĞENDİM

Prof. Dr. Celalettin Yavuz Güvenlik Politikaları Uzmanı, 8 Nisan 2024

 

NATO, 4 Nisan 2024’te 75’nci kuruluş yılını Brüksel’de Dışişleri Bakanlarının katılımıyla idrak etti. Bugün NATO ittifakının geleceği ve Türkiye’nin NATO üyeliği ele alındı.

Neden NATO, Neden Türkiye’nin NATO Üyeliği

Soğuk savaş sona erdikten sonra özellikle Avrupalı NATO ülkeleri, NATO’nun kuruluş maksadı olan Sovyetler Birliği (SB) ve Varşova Paktı (VP) yıkıldığı için kaynaklarını savunma yerine kalkınma yolunda harcamaya, asker sayılarını süratle azaltmaya başlamışlardı. Oysa II. Dünya Harbi sona erdikten sonra Avrupa’da çok farklı bir jeopolitik geçeklik mevcuttu.

Savaşın galiplerinden Sovyetler, Batı Avrupa ile arasında kendi rejimine uydurduğu tampon ülkeler rejimini (Doğu Avrupa ülkeleri) meydana getirmişti. Komünist rejim ihracı içerisindeki Stalin iktidarı, Avrupa’da karşısında durabilecek güç kalmayınca tehdit boyutunu iyice arttırmaktaydı. Çünkü Avrupa’da Almanya yenilmiş ve işgal edilmiş, Fransa ile İtalya’nın kolu kanadı kırık, İngiltere ise Hitler’in ordularıyla mücadelede bitap düşmüştü. Batı’da ayakta kalan tek güç, Atlantik’in öbür yakasındaki ABD idi. 1948’deki “Berlin Ablukası”, Sovyetlere karşı Avrupa güvenliği konusunda bir ittifakın gerekliliğini işaret eden ciddi bir ikazdı.

1945’te BM’yi kuran ABD-İngiltere ikilisi, bu kez askeri bir ittifak için kolları sıvadılar. Avrupa’nın güvenliği için 4 Nisan 1949’da Washington’da Belçika, Kanada, Danimarka, Fransa, İzlanda, İtalya, Lüksemburg, Hollanda, Norveç, Portekiz, İngiltere ve ABD tarafından “Kuzey Atlantik Antlaşması” imzalandı. Örgütün ilk Genel Sekreteri İngiliz Lord Hastings Lionel Ismay NATO’yu; “ABD’yi içinde, Rusya’yı dışında, Almanya’yı aşağıda tutmak” maksadıyla kurduklarını ifade etmişti.

Kurucu 12 ülkeye ilaveten 1952’de Türkiye ve Yunanistan, 1955’te Almanya üye oldular. 1982’de İspanya ve soğuk savaş sonrasında da bir zamanların VP üyesi ülkeler ile dağılan Yugoslavya’da kurulan ülkeler üye oldular. Son olarak, soğuk savaş döneminin iki tarafsızı Finlandiya ve İsveç, Rusya’nın Ukrayna saldırısı sonrası ittifakın 31 ve 32’nci üyeleri oldular.

Türkiye’nin ilk kez üyelik başvurusu yaptığı dönemde Sovyetler ve VP, Türkiye’nin tek başına önleyemeyeceği bir tehditti. 1950 Genel Seçimleri öncesi CHP iktidarının başvurusu reddedilmişti. Seçimler sonucu iktidar olan Demokrat Parti’nin ilk başvurusu da reddedildi. Özellikle İngiltere, II. Dünya Harbi sırasında Türkiye’nin yanlarında savaşa girmemiş olması yüzünden direnç gösteriyordu. Ne zaman ki Türkiye Kore’ye asker gönderdi ve burada Türk tugayı üstün başarılar elde etti, ondan sonra ABD’nin etkisiyle üyelik gerçekleşebildi.

‘Güvenilir Savunma Limanı NATO’nun Geleceğine Vurulan Hegemonyal İpotek

NATO, Sovyetler Birliği ve VP tehdidine karşı Avrupa’nın güvenlik mimarisine başarıyla hizmet ettiği gibi, tarihteki en başarılı ittifak olarak da kendini ispatladı. Bu iki tehdidin çöküşünde en önemli pay kuşkusuz ki NATO ittifakına aittir. Öte yandan Türkiye’nin NATO üyeliği ciddi bir şekilde eleştirilmektedir. Zira Türkiye’ye silah ve teçhizat konusunda yaptırım uygulayan 10 ülkenin 8’i başta ABD olmak üzere NATO üyesi, diğer ikisi de NATO üyeliği şartı sonrası yaptırımları kaldıran Finlandiya ve İsveç’ti. Suriye’de ve Irak’ta terörü destekleyen ABD, Ege’de ve Doğu Akdeniz’de çıkarların çatıştığı Yunanistan ve onu destekleyen AB üyesi NATO ülkeleri iken acaba NATO en azından Türkiye için hala “güvenilir liman mıdır?” NATO’da kararlar oybirliği ile alınsa da ABD-İngiltere ikilisi etkilidir. Bunun sonucunda Rusya düşman, Çin de potansiyel tehdit haline getirildi. NATO, mevcut haliyle savunma ittifakı yerine ABD’nin küresel gücünün önündeki tehditleri hedef alan bir örgüt haline getirilmektedir.

Rusya’nın 2008’de Gürcistan’a ve Şubat 2022’de Ukrayna’ya saldırısında, NATO’nun doğuya doğru genişlemesi bahane edilmişti. ABD’nin ittifaka “giremeyecek” ülkeleri belirlemesi kadar bu söze inanmak da abesle iştigaldir. Baltık Ülkeleri gibi Gürcistan da NATO üyesi olabilir.

Sonuç itibariyle Türkiye ile çatışan ABD’nin hegemonyal isteklerine rağmen, küresel gerilim artarken üyelikten ayrılmalı mı, yoksa kerhen de olsa devam mı edilmelidir? Siz ne dersiniz?

Celalettin Yavuz

Güvenlik Politikaları Uzmanı Lisans ve Y. Lisans öğrenimini Milli Savunma Üniversitesinde (Deniz Harp Okulu – 1974; Deniz Harp Enstitüsü-1983) tamamladı. Daha sonra Silahlı Kuvvetler Akademisi öğrenimi (1985-86) gördü ve “Irak’ın Geleceği” ile ilgili bitirme tezini yazdı. 1989-1991 döneminde Führungsakademie (Hamburg/Almanya) 2 yıllık Güvenlik Politikası-Strateji-Stratejik İstihbarat-Jeopolitik, Askeri Tarih eğitimi aldı. “İstanbul Boğazı’nın Karadeniz Sahildarı Ülkeler Üzerindeki Jeopolitik ve Stratejik Etkileri” (Almanca) başlıklı mezuniyet tezini yazdı. Genelkurmay Personel Başkanlığı’nda görevli iken Kıbrıs Barış Harekâtı’nın madalya ve taltif projesini gerçekleştirdi. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı karargâhında NATO Planlama direktifleri ve kuvvet plan çalışmaları üzerinde çalıştı. Ayrıca bir yıl boyunca Deniz Kuvvetleri Komutanı’nın Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Toplantı Dosyasını hazırladı. Ege'de gerilimli 1980'li ve 1990'lı yıllarda 2 ayrı geminin komutanlıklarını yaptı. 1994-1997 döneminde Almanya'da Deniz Ataşeliği sırasında Deniz Ataşe Birliği'nin başkanlığına (doyen) ve 143 kişilik Askeri Ataşeler Birliği'nin Yönetim Kuruluna seçildi. Daha sonra Mersin’de Karakol ve Çıkarma Gemileri Komodorluğu’nun ardından Genelkurmay Yunanistan Kıbrıs Dairesinde Yunanistan Şube Müdürü iken “Türk-Yunan Ege’de Güven Arttırıcı Önlemler Paketi” projesinin (Ocak 2000) yöneticiliğini yaptı. Türk-Yunan sorunları üzerinde General-Amiral Oryantasyon Kursu, Harp Akademileri, Milli Güvenlik Akademisi ve TSK İstihbarat Okulu'nda dersler veren Yavuz, Deniz Harp Okulu Dekanı olduğu 2001-2003 döneminde "Denizcilik Tarihi-Deniz Stratejisi", "Askeri Strateji" ve "Liderlik" dersleri verdi. 1994’te Dr., 2002’de Doç.Dr. olan Yavuz, Milli Güvenlik Akademisi öğretim üyesi iken 30 Mart 2004’te istekle emekli oldu ve BİLKENT Üniversitesi’ne ilaveten Milli Güvenlik Akademisi’nde Türk-Yunan Sorunları, Suriye, Ortadoğu, Terörle Mücadele dersleri, 2012’de Prof.Dr. olduktan sonra da Atılım Üniversitesi’nde (2012-2013) ve Kara Harp Okulu Savunma Bilimleri Enstitüsünde (2013 Bahar) Y. Lisans ve Doktora, Ufuk ve Başkent üniversitelerinde lisans dersleri verdi. 2022 yılı başlarında adı Topkapı Üniversitesi olarak değiştirilen “Ayvansaray Üniversitesi”nde İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi’nin kurucu dekanlığını yapan, fakülteyi 16 bölüme çıkartan Prof.Dr. Yavuz, “İstihbarat, Strateji ve Terörizm/Avrupa'da Terör Örgütleri” gibi 3 farklı konuda sertifika dersleri yanında İstanbul Topkapı Üniversitesi’nde lisans ve Y. Lisans dersleri verdi. Güvenlik Bilimleri ve Uygulamaları Y. Lisans programının kurucu ABD Başkanlığını Eylül 2022’ye kadar sürdürerek “Küresel Güvenlik Stratejileri” üzerine sertifika programı hazırladı. Mayıs 2020 ayında uluslararası sempozyum düzenledi ve bizzat sunum yaptı. Milli Savunma Üniversitesi’nde (Harp Akademileri) 2019 yılından beri “Dış Politika Analizi” ile “Küresel Güvenlik Stratejileri” başlıklı ders verdi. Genelkurmay SAREM “Dış Uzman”lık (2003-2010), Türk Askeri Tarih Kurulu (TATK) Genel Kurul üyeliği (1999-2007), Gnkur. Atatürk Araştırma ve Eğitim Merkezi “ATAREM” Genel Kurul Kurucu Üyeliği (1999-2007), Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Eğitim/Öğretim Kurulu üyeliği (2001-2003), Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD) “Strateji” Grubu üyeliği (2005-2011), Türk Ocakları Genel Merkezi Hars Heyeti (en üst düzeydeki kültür kurulu) üyeliği (2004-2010), TÜRKSAM düşünce kuruluşunun Kurucu Başkan Yardımcısı ve Terör Bölümü Başkanlığı (2008-2012) yapan Prof.Dr. Yavuz, pek çok süreli yayının yayın ve hakem kurullarında yer almaktadır. Almanca ve İngilizce bilen Prof.Dr. Yavuz’un “Güvenlik politikaları, Askeri Tarih/Strateji, İstihbarat, Ortadoğu, çevre ülkeler, terörle mücadele, bölgesel-küresel sorunlar, küresel güvenlik stratejileri ve Deniz Tarihi konularında, çoğu müstakilen yazılmış 30’un üzerinde kitabı ve süreli dergilerde yazılmış çok sayıda makalesi mevcuttur. Halen Anadolu Ajansı ve Yeni Şafak gazetesinin “Düşünce Günlüğü” bölümünde her ay “Bölgesel ve Küresel Güvenlik Politikaları” üzerine analizleri yayınlanan Yavuz’un son dönemde Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE)’de konferansları, sitesinde yazıları yayınlanmakta olup, gene son zamanlarda Devlet Dergisi ve Türk Yurdu dergilerinde de yazıları yayınlanmaktadır. Ayrıca, Eylül 2022’den itibaren TRT Türkiye’nin Sesi Radyosu’nda haftada bir gün “Mavi Vatan” adlı bir programın yapımcılığını (ve yorumculuğunu) yapmaktadır. Ankara’da ikame eden Prof.Dr. Yavuz, evli, iki çocuk babası olup Almanca ve İngilizce bilmektedir.

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
    Tüm Yorumlar (1)
    • Ugur

      Güzel tespitleriniz için ve bilgilendirdiğimiz tsk

      Yanıtla
      +0
      -0