WOTTV E-DERGİ
DOLAR 33,9920 0.27%
EURO 37,8380 0.61%
ALTIN 2.820,180,39
BITCOIN 1963779-3,26%
Yahudiler Mazlum mu Suçlu mu? – 31: HAMAS’ın Saldırıları – Camp David Buluşması

Yahudiler Mazlum mu Suçlu mu? – 31: HAMAS’ın Saldırıları – Camp David Buluşması

13 Şubat 2024 09:29
Yahudiler Mazlum mu Suçlu mu? – 31: HAMAS’ın Saldırıları – Camp David Buluşması
0

BEĞENDİM

Prof. Dr. Celalettin Yavuz Güvenlik Politikaları Uzmanı, 13 Şubat 2024

 

Önceki bölümde HAMAS’ın kuruluş süreci, Birinci İntifada oynadığı rol ve terör örgütü olup olmadığına ilişkin hususlara yer verildi. Bugün ise Oslo Süreci sonrasına devam edilmektedir.

HAMAS ve İsrail Çatışmaları ve Camp David Zirvesi

Arafat, Birinci İntifada ile güçlenen HAMAS’ı yanına alarak devlet kurmayı kolaylaştırmak maksadıyla 1990’da FKÖ’ye katılmasını teklif etti. HAMAS’ın kurulacak Filistin Ulusal Konseyi’nde %40-50 sandalye talebi ile İsrail’i tanımama konusundaki ısrarı Birleşmeyi önledi. Oslo Barış Süreci de yine HAMAS’ın kırmızı çizgisiydi. Oslo Süreci ile Filistin (FKÖ) ve İsrail arasında normalleşme adımları atılırken, diğer taraftan Birinci İntifada da devam etmekteydi.

HAMAS’ın o dönemlerde adı daha sık duyulmaya başlayan askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, tutuklu olan Şeyh Ahmet Yasin’i kurtarmak için çeşitli planlar içerisindeydi. Nihayet Aralık 1992’de kaçırdığı bir İsrail askerini ile Yasin’i takas teklifinde bulundu ancak İsrail kabul etmedi. Bu curcuna içerisinde Birinci İntifada 1993’te sona erdi.

1994 yılında İsrailli yerleşimci Baruch Goldstein’ın İbrahim Camii’nde 29 kişinin ölümüne, 125 kişinin yaralanmasına sebebiyet veren katliamı üzerine HAMAS da intihar eylemlerinde canlı bombaları kullanmaya başladı.  Ancak HAMAS’ın ilk patlayıcı yüklü araçla İsrail’e karşı intihar eyleminin ardından Arafat, ABD ve İsrail’in baskısıyla FKÖ güçlerine HAMAS’ın bazı üyelerini tutuklattı. Ayrıca İsrail, bu eylemlerin mimarı Yahya Ayyaş’ı bularak bir suikast sonucu öldürdü. HAMAS, ayrıca Haziran 1996’da Filistin Otoritesi başkanlık ve yasama konseyi seçimlerine, Oslo Sürecinin bir sonucu olduğu gerekçesiyle boykot ederek katılmadı.

O dönemde Filistin’de barınma imkanı bulamayan HAMAS, Ürdün’de bu imkanı bulmuştu. Eylül 1997’de bir grup MOSSAD ajanı, Amman’da HAMAS’ın siyasi büro başkanı Halid Meşal’e suikast girişiminde bulundu ama başaramadı. Ekim 1997’de Ürdün ve İsrail arasındaki görüşmeler sonucunda Şeyh Ahmet Yasin, bu suikast girişimi sırasında Ürdün’de tutuklanan iki MOSSAD ajanı karşılığında serbest bırakıldı. Sekiz yıllık hapis sonunda bir süre hastanede tedavi gören Yasin, tedavi sonrası ailesinin ikamet ettiği Gazze’ye döndü ve mücadelesini kaldığı yerden devam ettirdi.

Oslo Anlaşmaları yazıldığı gibi uygulanamadığından Filistin ve İsrail arasında çatışmalar ve can kayıpları da devam etti. İsrail, azaltmış olsa da Filistin’e ait topraklarda illegal yeni yerleşim yerleri inşa etmeyi sürdürmekteydi. ABD, Demokratçı Lider Bill Clinton, “Ortadoğu Barış Süreci” ile Ortadoğu’da barışın tesisi için önemli bir mesafe kat etmeyi başarmış, hatta Aralık 1999’da Vaşington’da İsrail Başbakanı Ehud Barak, Suriye Dışişleri Bakanı Faruk el-Şara ile Lübnan Başbakanı Salim Hoss’u bir araya getirmişti. Ne yazık ki bu görüşmeden, Golan Tepeleri sebebiyle sonuç alınamamıştı.

Suriye-İsrail ilişkilerindeki tıkanıklık giderilemese de ABD Başkanı Clinton’ın görev süresi sona ermeden önce Oslo Süreci’nin sonuca ulaştırma isteği, Filistin Lideri Arafat ile İsrail’in sosyal demokrat Başbakanı Ehud Barak’ı Temmuz 2000’de ABD’de Camp David Zirvesi’nde bir araya getirdi. Taraflar bir türlü uygulama fırsatı bulunamayan Oslo Anlaşması ve kalıcı çözümün dinamitlenmesi sebebiyle birbirlerini suçladılar. Arafat’ın özellikle Kudüs’ün İsrail’in başkenti olmasına direnç göstermesi yanında, tehlikeli gelişmesini sürdüren HAMAS’ın olası sert tepkisi sebebiyle de anlaşmayı imzalamadığı değerlendirmeleri yapılan bu zirve, başarısızlığa ilaveten İkinci İntifada’ya giden yolu da önemli ölçüde açmış gibiydi.

İkinci İntifada

Eylül 2000’de İsrail muhalefet lideri Ariel Şaron’un Müslümanlar ve Yahudiler için kutsal Tapınak Dağı’nı ziyareti sırasında Mescid-i Aksa’ya da girerek “Tapınak tepesi ellerimizdedir ve ellerimizde de kalacaktır. Yahudilerin en kutsal mekanlarından biri olarak, burayı ziyaret etmek her Yahudi’nin hakkıdır” ifadelerini kullanarak İkinci İntifada’nın tetiğini çekti.

(Not: Yazı dizisi “Yahudiler Mazlum mu Suçlu mu?-32” ile devam edecektir.)

celalettin yavuz
Celalettin Yavuz

Güvenlik Politikaları Uzmanı Lisans ve Y. Lisans öğrenimini Milli Savunma Üniversitesinde (Deniz Harp Okulu – 1974; Deniz Harp Enstitüsü-1983) tamamladı. Daha sonra Silahlı Kuvvetler Akademisi öğrenimi (1985-86) gördü ve “Irak’ın Geleceği” ile ilgili bitirme tezini yazdı. 1989-1991 döneminde Führungsakademie (Hamburg/Almanya) 2 yıllık Güvenlik Politikası-Strateji-Stratejik İstihbarat-Jeopolitik, Askeri Tarih eğitimi aldı. “İstanbul Boğazı’nın Karadeniz Sahildarı Ülkeler Üzerindeki Jeopolitik ve Stratejik Etkileri” (Almanca) başlıklı mezuniyet tezini yazdı. Genelkurmay Personel Başkanlığı’nda görevli iken Kıbrıs Barış Harekâtı’nın madalya ve taltif projesini gerçekleştirdi. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı karargâhında NATO Planlama direktifleri ve kuvvet plan çalışmaları üzerinde çalıştı. Ayrıca bir yıl boyunca Deniz Kuvvetleri Komutanı’nın Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Toplantı Dosyasını hazırladı. Ege'de gerilimli 1980'li ve 1990'lı yıllarda 2 ayrı geminin komutanlıklarını yaptı. 1994-1997 döneminde Almanya'da Deniz Ataşeliği sırasında Deniz Ataşe Birliği'nin başkanlığına (doyen) ve 143 kişilik Askeri Ataşeler Birliği'nin Yönetim Kuruluna seçildi. Daha sonra Mersin’de Karakol ve Çıkarma Gemileri Komodorluğu’nun ardından Genelkurmay Yunanistan Kıbrıs Dairesinde Yunanistan Şube Müdürü iken “Türk-Yunan Ege’de Güven Arttırıcı Önlemler Paketi” projesinin (Ocak 2000) yöneticiliğini yaptı. Türk-Yunan sorunları üzerinde General-Amiral Oryantasyon Kursu, Harp Akademileri, Milli Güvenlik Akademisi ve TSK İstihbarat Okulu'nda dersler veren Yavuz, Deniz Harp Okulu Dekanı olduğu 2001-2003 döneminde "Denizcilik Tarihi-Deniz Stratejisi", "Askeri Strateji" ve "Liderlik" dersleri verdi. 1994’te Dr., 2002’de Doç.Dr. olan Yavuz, Milli Güvenlik Akademisi öğretim üyesi iken 30 Mart 2004’te istekle emekli oldu ve BİLKENT Üniversitesi’ne ilaveten Milli Güvenlik Akademisi’nde Türk-Yunan Sorunları, Suriye, Ortadoğu, Terörle Mücadele dersleri, 2012’de Prof.Dr. olduktan sonra da Atılım Üniversitesi’nde (2012-2013) ve Kara Harp Okulu Savunma Bilimleri Enstitüsünde (2013 Bahar) Y. Lisans ve Doktora, Ufuk ve Başkent üniversitelerinde lisans dersleri verdi. 2022 yılı başlarında adı Topkapı Üniversitesi olarak değiştirilen “Ayvansaray Üniversitesi”nde İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi’nin kurucu dekanlığını yapan, fakülteyi 16 bölüme çıkartan Prof.Dr. Yavuz, “İstihbarat, Strateji ve Terörizm/Avrupa'da Terör Örgütleri” gibi 3 farklı konuda sertifika dersleri yanında İstanbul Topkapı Üniversitesi’nde lisans ve Y. Lisans dersleri verdi. Güvenlik Bilimleri ve Uygulamaları Y. Lisans programının kurucu ABD Başkanlığını Eylül 2022’ye kadar sürdürerek “Küresel Güvenlik Stratejileri” üzerine sertifika programı hazırladı. Mayıs 2020 ayında uluslararası sempozyum düzenledi ve bizzat sunum yaptı. Milli Savunma Üniversitesi’nde (Harp Akademileri) 2019 yılından beri “Dış Politika Analizi” ile “Küresel Güvenlik Stratejileri” başlıklı ders verdi. Genelkurmay SAREM “Dış Uzman”lık (2003-2010), Türk Askeri Tarih Kurulu (TATK) Genel Kurul üyeliği (1999-2007), Gnkur. Atatürk Araştırma ve Eğitim Merkezi “ATAREM” Genel Kurul Kurucu Üyeliği (1999-2007), Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Eğitim/Öğretim Kurulu üyeliği (2001-2003), Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD) “Strateji” Grubu üyeliği (2005-2011), Türk Ocakları Genel Merkezi Hars Heyeti (en üst düzeydeki kültür kurulu) üyeliği (2004-2010), TÜRKSAM düşünce kuruluşunun Kurucu Başkan Yardımcısı ve Terör Bölümü Başkanlığı (2008-2012) yapan Prof.Dr. Yavuz, pek çok süreli yayının yayın ve hakem kurullarında yer almaktadır. Almanca ve İngilizce bilen Prof.Dr. Yavuz’un “Güvenlik politikaları, Askeri Tarih/Strateji, İstihbarat, Ortadoğu, çevre ülkeler, terörle mücadele, bölgesel-küresel sorunlar, küresel güvenlik stratejileri ve Deniz Tarihi konularında, çoğu müstakilen yazılmış 30’un üzerinde kitabı ve süreli dergilerde yazılmış çok sayıda makalesi mevcuttur. Halen Anadolu Ajansı ve Yeni Şafak gazetesinin “Düşünce Günlüğü” bölümünde her ay “Bölgesel ve Küresel Güvenlik Politikaları” üzerine analizleri yayınlanan Yavuz’un son dönemde Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE)’de konferansları, sitesinde yazıları yayınlanmakta olup, gene son zamanlarda Devlet Dergisi ve Türk Yurdu dergilerinde de yazıları yayınlanmaktadır. Ayrıca, Eylül 2022’den itibaren TRT Türkiye’nin Sesi Radyosu’nda haftada bir gün “Mavi Vatan” adlı bir programın yapımcılığını (ve yorumculuğunu) yapmaktadır. Ankara’da ikame eden Prof.Dr. Yavuz, evli, iki çocuk babası olup Almanca ve İngilizce bilmektedir.

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
    Tüm Yorumlar (1)
    • A.Yasar YÜCEOKUR

      Sayin Yavuz bey,aktardiginiz bilgiler icin tesekkür ederim.Bu vesile ile hem eksiklerimi tamamladim hemde ,yeni bir hatirlama oldu .Tesekkürlerimi arz ederim

      Yanıtla
      +0
      -0