WOTTV E-DERGİ
DOLAR 34,1187 0.04%
EURO 37,8573 -0.2%
ALTIN 2.799,90-0,09
BITCOIN 21082392,99%
Özgürleştirici Özür

Özgürleştirici Özür

10 Ekim 2023 11:34
Özgürleştirici Özür
0

BEĞENDİM

Rabia YAVUZ – 07 Ekim 2023

Alain De Botton’a göre, gerçek aşk sevdiğinizin yanındayken telefonunuzu kontrol etme ihtiyacı duymamaktır. Ben de bu tespite katılıyor ve ekliyorum. Birini gerçekten sevdiğinizin işaretlerinden biri anlaşmazlık yaşadığınızda ilk özür dileyenin kim olduğunu umursamamaktır. İlk özür dileyen olmaktan çekinmemektir.

Özür dilemekten kaçınmak milli sporumuz gibi. Özürsüz özür dilemenin yollarında çokça kaybolan da olduğu vakidir. Güzel bir söz vardır: “Özrü kabahatinden beter” diye. O nedenle özür dilemek bir sanattır çoğu zaman.

Nedir bu sanatı icra etmemize engel olan? Hiçbirimiz “Ben hiç hata yapmam” diyor olamayız eğer insan olmayı takdir edebiliyorsak. O nedenle korktuğumuz şey özrün kendisi olmayabilir. Çatışma çıktığında bir adım geri atıp kendi payımıza bakmaktan korkuyor olabiliriz. Ya da çatışma sırasında kendimizi güvende hissetmediğimiz zamanlar incinebilir yanlarımıza ulaşmak kolay olmayabilir. Kırılgan egolarımızın koruması olmadan kendimizi birine açmak da bize güç gelebilir. Oysa karşımızdaki kişi sevdiklerimiz. Sevdiklerimize güven duyabilmenin yolu ise tümüyle kendimizi onlara açabilmektir. İlişkinin sahiciliğini güven tesis eder. Zor zamanlar ise ilişkimizin sahiciliğini test etmek için bir fırsat olabilir.

Eğer güven duymakta zorlanıyorsak kendimizi yeterince güvende hissetmememizin nedenlerine bakmak bize yardımcı olabilir. Çoğu zaman da korktuğumuz şey beklentilerdir. Yani özrün sonrasında karşılaşacaklarımız. İçimizden bir ses, “Haklı olan sensin! Özür dilememelisin! Bir kez özür dilemeye başlarsan bunun sonu gelmez. Her hatanın bedeli sana kalır!” diyerek bizimle konuşuyor olabilir. Bu ses sanki bir savaştaymışız gibi hissettirir bize.

Eğer güvensizlik korkumuzun üzerine gidebilirsek bu sefer kendimizi nasıl ifade edeceğimiz meselesiyle karşılaşırız. Kendimizi doğru bir şekilde ifade etmek bize zor gelebilir. Sıkça duymuşumdur; nerden başlayacağını bilmeyince başlamakta güçlük çekmenin çaresizliğini. Oysa denesek çoğu zaman içimizdeki felaket tellalının haksız çıktığına şahit olabiliriz. Kendimizi risk alarak açabildiğimizde ise sevdiğimiz, üstüne titrediğimiz kişilere daha çok yakınlaşabiliriz.

Hatasız kul olmadığına göre, özürsüz özür dilemenin yollarını aramalı. Bu yoldan bizi alıkoyan şey neyi ya da nasıl söyleyeceğimizi tam olarak bilememekse aşağıdaki öneriler işimize yarayabilir.

Bakış açımızı değiştirmek özgürleştirici olabilir.

Çift terapistlerinin sıklıkla sordukları bir soru vardır: Haklı mı olmak istiyorsunuz, mutlu mu? Zaman zaman hangimizin haklı olduğuna çok fazla odaklanabiliyoruz. Çoğu zaman da haklı olanın bizim olduğumuzu düşünmeye meyilliyiz. Halbuki bu önyargının bir maliyeti var. Durumu çözmemize pek de yardımcı olmaz. Çözülmemiş meseleler ise bizi de esareti altına alır. Kurban verdiğimiz çoğu zaman ilişkinin kendisi olur. Haklı mı olmak istiyorum yoksa yakın ve keyifli bir ilişki mi istiyorum sorusundan yardım almak hem bize hem muhatabımıza hem de ilişkimize iyi gelebilir. Yargıç olmak zorunda değiliz, bir ilişkide eş olmak daha özgürleştiricidir.

Kişiye değil çözüme odaklanmak size olasılıkların kapısını açabilir.

Aldığımız bir yara varsa çatışma sırasında önce onu kendimizin iyileştirip iyileştirmeyeceğine bakmak faydalıdır. Beklemek çok yorucu olabilir zira iki kişilik bir ilişkinin gelişimini tek tarafa kitleme riskini barındırır bu yaklaşım. Oysa harekete geçmek beklemenin eziyetinden bizi serbest kılar. İlk adımı atan olmak hem güçlü hem de özgüvenli hissettirir bize. Kendimize sorunu çözme, ilişkiye devam etme, devam ederken nelerden vaz geçebileceğimize karar verme fırsatını vermiş oluruz. Elbette, bir adım yakınlaştığımız biri de kendini daha iyi ve güvende hisseder. Onun da olumlu yaklaşma ihtimalini artırır gösterdiğimiz çaba. Lakin en önemlisi beklenti durumundan çözüm durumuna geçmektir. İlişkiyi iyileştiren ve güçlendirenin biz olduğunu bilmek kendimize verebileceğimiz en güzel hediyedir. Buradaki kritik nokta ise, adım attığımızda sevdiğimiz henüz hazır olmadığı bir noktadaysa ona alan vermek ve teklifimizin o hazır olana kadar geçerli olduğunu iletmektir.

Hataları kişiselleştirmek aşılması zor duvarlar örebilir.

İlişkide bir sorun yaşadığımızda rahatsız olduğumuz eylemi kişinin genel bir özelliğine dönüştürmemek bize alan açar. “Konuşurken sesler yükselince çözümden uzaklaşıyormuşuz gibi geliyor bana” demekle “Seninle düzgün konuşmak mümkün değil. Sen hep böyle kabasın” demek arasında büyük bir mesafe vardır. Bu mesafe duvarların yükselmesi için münbit bir zemindir. Belki de en iyisi, rahatsız olduğumuz eyleme dikkat çekip tercih ettiğimiz eylemi dile getirmek olabilir. “Sakin bir konuşma yapmak ikimizin de hakkı” diyerek hem “Sen” dilinden kaçınmak hem suçlayıcı olmaktan uzaklaşmak hem de meramımızı sevdiğimize iletmek için daha iyi bir seçenek olabilir.

rabia yavuz
Rabia Yavuz

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.