WOTTV E-DERGİ
DOLAR 33,1551 0%
EURO 35,8672 -0.19%
ALTIN 2.600,60-0,31
BITCOIN 2136026-2,76%
NATO ‘Tehdit’ mi, İttifak mı?

NATO ‘Tehdit’ mi, İttifak mı?

11 Temmuz 2024 11:24
NATO ‘Tehdit’ mi, İttifak mı?
0

BEĞENDİM

Prof. Dr. Celalettin Yavuz Güvenlik Politikaları Uzmanı, 11 Temmuz 2024

 

75’nci yaşını kutlayan dünyanın en güçlü ve en geniş üye sayısına sahip NATO konusunda Türkiye’de ayrışma büyük. Ortak savunma yanında Türkiye’yi demokratik hukuk düzeninde tutmadaki yararına dikkat çekenler yanında NATO ülkelerinin Türkiye için tehdit haline geldiğini ileri sürrenler de olunca 32 üyeye ulaşan NATO’nun Türkiye ile  ilişkileri ele alındı.

NATO’ya Karşı Olanların Gerekçeleri

Uzun yıllar NATO bağlantılı görev yapanlar (Dışişleri ve TSK) arasında bile soğuk savaş sonrasında NATO ülkelerinin Türkiye karşıtlığının hasmane düzeye çıkması sebebiyle ittifaka gerek olmadığını ileri sürebilmektedirler. Bu hasmane tutumu uzun yıllar AB kapısında bekletilmenin körüklediği de eklenebilir.

Soğuk savaş döneminde Türk-Yunan ve Kıbrıs konusunda Türkiye karşıtı tutumu açıkça ortaya koyan ABD ve AB ülkeleri, soğuk savaş sonrasında da bu tutumu sürdürdüler.

Türkiye’nin savunması için önemli gördüğü harp silah ve araçları konusunda soğuk savaş döneminde da yaşanmış olan ambargolar hala devam ediyor. Öyle ki Türkiye’ye savunma sanayii ürünleri konusunda ambargo uygulayan 10 ülkenin tamamı yakın bir zamana kadar Çoğu NATO üyesi Batı ülkeleri idi. Özellikle ABD, Türkiye’nin talep ettiği silah sistemlerini Kongre kararlarını gerekçe göstererek vermiyordu. Ya da Türkiye’nin sipariş verdiği silah sisteminin gelecek yıllarda gelişmiş haliyle veya bir kısmının Türkiye’de üretimi gibi isteklerine karşı çıkıyorlardı. Çoğunlukla da fahiş fiyat politikası uygulamaktaydılar.

Bu konuda verilebilecek örneklerden biri Türkiye’nin 2000’li yılların ortalarından itibaren istediği hava ve füze savunma sistemidir. Sonunda Türkiye Rusya’dan S-400 satın alınca, üretim ortağı olunan ve bedeli ödenen F-35 muharebe uçaklarının Türkiye’ye verilmesi ABD tarafından durdurulmuştur. Arkasından da ambargo daha da derinleştirilmiştir.

Türkiye, 1970’li yıllardan beri bilhassa gemi inşa sanayi alanında işbirliği içerisinde olduğu ve yeni gemi siparişleri ile oldukça döviz kazandırdığı Almanya, Avrupa’da en sık ambargo uygulayan “müttefik” ülkedir. Ambargo kara harp silah ve araçları (Leopar-2 tankları gibi) veya son yıllarda müşterek ürettikleri Eurofighter muharebe uçaklarında yaşanmaktadır.

Türkiye’nin güney sınırındaki Suriye’de PKK’nın uzantısı YPG terörüne en büyük silah, eğitim, mali ve siyasi desteği veren “müttefik” ABD’dir. Bir de FETÖ’ye destek var tabii…

Karadeniz’de Türkiye ile ABD’nin çıkarları çatışmaktadır. Rusya-Ukrayna savaşında Rusya’ya tüm NATO üyeleri yaptırım uygularken Türkiye bundan kaçınmakta, barışı desteklemektedir.

ABD ve İngiltere’nin güdümündeki NATO, sonunda Rusya ve Çin’i yeni “Doğu Bloku” şeklinde, bir zamanlar Sovyetler ve VP gibi hedefine koymuş, yeni düşmanlar yaratmıştır. Ukrayna saldırısı sebebiyle kerhen Rusya’yı hedefe koyan Avrupa, çok daha fazla ekonomik ilişkiler içerisinde bulundukları Çin konusunda tereddütlüdürler. Türkiye de öyle…

Azerbaycan dışında Türkistan’daki Türk devletleri de Rusya ve Çin’le çeşitli güvenlik ve ekonomik birlikler içerisinde yer almaktadırlar. Gelecekte bu ülkelerin “Doğu Bloku” içerisinde gösterilmesi, Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) açısından sakıncalar doğuracaktır.

ABD Başkanı Biden, başkanlık seçimleri öncesi yararlanabilirse bu zirveyle büyük bir gövde gösterisi yapabilir. 2009’da NATO’nun 60’ncı yaşı Fransa-Almanya (Strasburg ve Kehl) kutlanırken ABD’nin ilk siyahi Başkanı Obama da büyük ihtişamla katılmıştı. Fransa ittifakın askeri kanadına dönmüştü. Bu zirvede Ukrayna’ya daha fazla yardım için pamuk eller cebe denecek. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çantasında NATO üyelerinden silah ambargosunun kaldırılması, teröre karşı ortak savunma isteği var. Ayrıca pek çoğu ABD-İngiltere güdümünde olan ülkelere İsrail’in vahşetinin durdurulmasını isteyecek. Acaba ne kadarı gerçekleşecek?

Sonuç olarak NATO, üyelerinin büyük bir kısmı bazen Türkiye’ye “müttefik” yerine “hasım” gibi davransa da ittifakın içinde kalmak, dışında kalmaktan daha yararlı gibidir. Ancak NATO, Türk devletlerini de hedefe alırsa Türkiye ciddi bir karar aşamasına gelecektir. Siz ne dersiniz?

Celalettin Yavuz

Güvenlik Politikaları Uzmanı Lisans ve Y. Lisans öğrenimini Milli Savunma Üniversitesinde (Deniz Harp Okulu – 1974; Deniz Harp Enstitüsü-1983) tamamladı. Daha sonra Silahlı Kuvvetler Akademisi öğrenimi (1985-86) gördü ve “Irak’ın Geleceği” ile ilgili bitirme tezini yazdı. 1989-1991 döneminde Führungsakademie (Hamburg/Almanya) 2 yıllık Güvenlik Politikası-Strateji-Stratejik İstihbarat-Jeopolitik, Askeri Tarih eğitimi aldı. “İstanbul Boğazı’nın Karadeniz Sahildarı Ülkeler Üzerindeki Jeopolitik ve Stratejik Etkileri” (Almanca) başlıklı mezuniyet tezini yazdı. Genelkurmay Personel Başkanlığı’nda görevli iken Kıbrıs Barış Harekâtı’nın madalya ve taltif projesini gerçekleştirdi. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı karargâhında NATO Planlama direktifleri ve kuvvet plan çalışmaları üzerinde çalıştı. Ayrıca bir yıl boyunca Deniz Kuvvetleri Komutanı’nın Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Toplantı Dosyasını hazırladı. Ege'de gerilimli 1980'li ve 1990'lı yıllarda 2 ayrı geminin komutanlıklarını yaptı. 1994-1997 döneminde Almanya'da Deniz Ataşeliği sırasında Deniz Ataşe Birliği'nin başkanlığına (doyen) ve 143 kişilik Askeri Ataşeler Birliği'nin Yönetim Kuruluna seçildi. Daha sonra Mersin’de Karakol ve Çıkarma Gemileri Komodorluğu’nun ardından Genelkurmay Yunanistan Kıbrıs Dairesinde Yunanistan Şube Müdürü iken “Türk-Yunan Ege’de Güven Arttırıcı Önlemler Paketi” projesinin (Ocak 2000) yöneticiliğini yaptı. Türk-Yunan sorunları üzerinde General-Amiral Oryantasyon Kursu, Harp Akademileri, Milli Güvenlik Akademisi ve TSK İstihbarat Okulu'nda dersler veren Yavuz, Deniz Harp Okulu Dekanı olduğu 2001-2003 döneminde "Denizcilik Tarihi-Deniz Stratejisi", "Askeri Strateji" ve "Liderlik" dersleri verdi. 1994’te Dr., 2002’de Doç.Dr. olan Yavuz, Milli Güvenlik Akademisi öğretim üyesi iken 30 Mart 2004’te istekle emekli oldu ve BİLKENT Üniversitesi’ne ilaveten Milli Güvenlik Akademisi’nde Türk-Yunan Sorunları, Suriye, Ortadoğu, Terörle Mücadele dersleri, 2012’de Prof.Dr. olduktan sonra da Atılım Üniversitesi’nde (2012-2013) ve Kara Harp Okulu Savunma Bilimleri Enstitüsünde (2013 Bahar) Y. Lisans ve Doktora, Ufuk ve Başkent üniversitelerinde lisans dersleri verdi. 2022 yılı başlarında adı Topkapı Üniversitesi olarak değiştirilen “Ayvansaray Üniversitesi”nde İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi’nin kurucu dekanlığını yapan, fakülteyi 16 bölüme çıkartan Prof.Dr. Yavuz, “İstihbarat, Strateji ve Terörizm/Avrupa'da Terör Örgütleri” gibi 3 farklı konuda sertifika dersleri yanında İstanbul Topkapı Üniversitesi’nde lisans ve Y. Lisans dersleri verdi. Güvenlik Bilimleri ve Uygulamaları Y. Lisans programının kurucu ABD Başkanlığını Eylül 2022’ye kadar sürdürerek “Küresel Güvenlik Stratejileri” üzerine sertifika programı hazırladı. Mayıs 2020 ayında uluslararası sempozyum düzenledi ve bizzat sunum yaptı. Milli Savunma Üniversitesi’nde (Harp Akademileri) 2019 yılından beri “Dış Politika Analizi” ile “Küresel Güvenlik Stratejileri” başlıklı ders verdi. Genelkurmay SAREM “Dış Uzman”lık (2003-2010), Türk Askeri Tarih Kurulu (TATK) Genel Kurul üyeliği (1999-2007), Gnkur. Atatürk Araştırma ve Eğitim Merkezi “ATAREM” Genel Kurul Kurucu Üyeliği (1999-2007), Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Eğitim/Öğretim Kurulu üyeliği (2001-2003), Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD) “Strateji” Grubu üyeliği (2005-2011), Türk Ocakları Genel Merkezi Hars Heyeti (en üst düzeydeki kültür kurulu) üyeliği (2004-2010), TÜRKSAM düşünce kuruluşunun Kurucu Başkan Yardımcısı ve Terör Bölümü Başkanlığı (2008-2012) yapan Prof.Dr. Yavuz, pek çok süreli yayının yayın ve hakem kurullarında yer almaktadır. Almanca ve İngilizce bilen Prof.Dr. Yavuz’un “Güvenlik politikaları, Askeri Tarih/Strateji, İstihbarat, Ortadoğu, çevre ülkeler, terörle mücadele, bölgesel-küresel sorunlar, küresel güvenlik stratejileri ve Deniz Tarihi konularında, çoğu müstakilen yazılmış 30’un üzerinde kitabı ve süreli dergilerde yazılmış çok sayıda makalesi mevcuttur. Halen Anadolu Ajansı ve Yeni Şafak gazetesinin “Düşünce Günlüğü” bölümünde her ay “Bölgesel ve Küresel Güvenlik Politikaları” üzerine analizleri yayınlanan Yavuz’un son dönemde Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE)’de konferansları, sitesinde yazıları yayınlanmakta olup, gene son zamanlarda Devlet Dergisi ve Türk Yurdu dergilerinde de yazıları yayınlanmaktadır. Ayrıca, Eylül 2022’den itibaren TRT Türkiye’nin Sesi Radyosu’nda haftada bir gün “Mavi Vatan” adlı bir programın yapımcılığını (ve yorumculuğunu) yapmaktadır. Ankara’da ikame eden Prof.Dr. Yavuz, evli, iki çocuk babası olup Almanca ve İngilizce bilmektedir.

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
    Tüm Yorumlar (1)
    • A.Yasar Yüceokur

      Sayin Yavuz bey mükemmel bir analiz. Tesekkür ederim tabiii su anda Türkiye Nato icinde olmali ve hatta tüm yani bütün Organisation larda idare kisimda istiyerek gören üstlenmeli. Idarede olmali. Yapabildigi kadar.agacin icinde olmaliyiz derim. Hörmetlerimle

      Yanıtla
      +0
      -0