Prof. Dr. Celalettin Yavuz Güvenlik Politikaları Uzmanı, 15 Haziran 2024
9 Haziran 2024’te sonra eren Avrupa Parlamentosu seçimlerinde AB’de yabancı düşmanı akımların güçlendiği görüldü. Öte yandan, bu seçimle birlikte Fransız siyasetinde zirveye oturan yabancı düşmanı radikal partinin Lideri Le Pen “Kitlesel göçe karşıyız!” diyerek, Fransa’nın dahi düzenli de olsa dışarıdan göçe ihtiyacı olduğunu anlamışa benziyordu. Bugün sadece Avrupa’nın değil, Türkiye’nin de neden düzenli göçe ihtiyacı olacağı ele alındı.
Yükselen Refah ve Kadınların Çalışması Nüfusu Eritirken Yabancı Düşmanlığında Artış
Avrupa’da uzun bir süredir doğum oranı ölüm oranının altındadır. Bunun anlamı, bir zamanlar ABD ve Japonya ile birlikte teknoloji alanında en gelişmiş ülkeler arasında gösterilen İngiltere, Almanya, Fransa ve diğer bazı küçük Avrupa ülkelerinin geleceklerini emanet edebilecekleri genç nüfusun sona ereceğidir. İşte bu sebeple Fransa’da, İngiltere’de, Hollanda ve Belçika’da, hatta sonunda Almanya’da bile Afrika’dan, Hindistan-Pakistan ağırlıklı Uzakdoğulu insanların çoğaldığı görüldü. ABD’ politikası nüfusun çocuk sayısı arttırılarak arttırılması yönünde.
Özellikle Fransa ve Belçika’da, bu ülkelerin eski sömürgelerinden göçle gelerek vatandaşlık kazananlar, yakın zamana kadar uysal çocuk gibiydiler. Soğuk savaşın sona erdiği yıllarda eski Demirperde Ülkelerinden gelen göçler üzerine “Fransa’da Polonyalı muslukçu istemiyoruz!” diye gösteri yaptıkları henüz unutulmadı. Ancak zamanla atalarının bulunduğu “Frankofan” ülkelere karşı Fransa’nın akıl almaz sömürü düzenini gördükten sonra ve Fransa’daki ekonomik sıkıntılar üzerlerine yüklendiğinde araba ve mağaza yakma dahil terörize gösterilerini giderek yükselttiler. Arap Baharı’nın ardından Fransa’ya yeni göçler gelince ekonomik sıkıntılar Le Pen gibi yabancı düşmanlığının oya dönüştürmeyi bilenlerin ekmeğine yağ sürdü.
Yabancı düşmanlığı, her yıl en az 800 bin kalifiye iş gücü için dış göçe muhtaç Almanya’da bile hortladı ve sonunda radikal AfD, ikinci büyük siyasi parti haline geldi. Hollanda’da azılı yabancı düşmanlarından Gerd Wilders’in partisi ilk sıraya yükseldi. İtalya’da Bayan Meloni’nin Faşist Mussolini çizgisindeki partisi iktidarda iken, neredeyse tüm AB ülkelerinde radikal sağ yükselişte. Çünkü kamuoyu ekonomik sıkıntının dış göçlerden kaynaklandığını körükleyen radikallere inanıyor. Pandemi ve Rusya-Ukrayna savaşı dikkate bile alınmıyor.
Dışarıdan göç almayan veya az sayıda alan ülkelerden Rusya, Bulgaristan ve Yunanistan’da nüfus hızla eriyor.BM tahminlerine göre 2020 yılı başında 146,7 milyon olan Rusya’nın nüfusu 2050’de 135,8 ile 124,6 milyon arasına düşebilecek. Rusya, özellikle eski Sovyet coğrafyasından Rusça bilenlerle göç almayı öngören vatandaşlık politikaları ile Rus nüfusunu artırma, etnik ve kültürel olarak güçlenme stratejisi izlemektedir.
“Ortodoks Yunanlı” şartını örtülü de olsa sürdüren Yunanistan’da da nüfus kan kaybetmektedir. İtalya gibi Akdeniz-Ege geçişli yabancı göçle karşı karşıya kalan Yunanistan’da, radikal gruplar yanında ılımlı olanlar dahi ülkelerini yabancılarla paylaşmaya razı değiller.Yurt dışına gidenlerin de etkilediği ancak 2022’de binde 21,3’lük ölüm, binde 8,5 doğum oranıyla Avrupa ülkeleri arasında sonuncu olan Bulgaristan, en ciddi nüfus sorunu yaşayan ülkedir.
Türkiye’de Durum ve Nasıl Bir Çözüm?
Yakın bir geçmişe kadar genç nüfusun çokluğu ile övünen Türkiye’de de nüfus artış oranı çok düştü. Çalışan çiftlerde genel eğilim 2 çocuktan son yıllarda 1’eevrildi. Bu sebepledir ki Cumhurbaşkanı Erdoğan önce “3 çocuk” derken, son zamanlarda “3 çocuk yetmez, 5 çocuk!” demeye başladı. İç siyasette bu söylem Ak Parti’nin geleceğine oy yatırımı gibi düşünüldü ama gerçek bunun çok ötesinde. Türkiye de Almanya kadar olmasa da yaşlanıyor ve geleceği için dış göçe ihtiyaç var. Bu ihtiyacın rastgele yerine güvenlik, ekonomi, sosyal planlama ile yapılması önemlidir. Bu yapılmazsa yabancı düşmanlığı artar. Zaten bu da yaşanmaktadır.
Sonuç itibariyle tüm Avrupa’da olduğu gibi Türkiye’de de yaşlanan nüfusun telafisi için dış göçe ihtiyaç vardır. Bu göçün Türkiye’de de refah ve güvenlik dengesi gözetilen bir programla yapılması şarttır. Düzgün olmazsa güvenlik, hiç olmazsa gelecek tehlikedir. Siz ne dersiniz?
Not: World of Türkiye’nin okurlarına ve tüm çalışanlarına mutlu bayramlar!
EĞİTİM
15 saat önceEKONOMİ
15 saat önceGÜNDEM
17 saat önceGÜNDEM
19 saat önceGÜNDEM
20 saat önceSPOR
2 gün önceGÜNDEM
2 gün önce