WOTTV E-DERGİ
DOLAR 34,0553 -0.03%
EURO 37,9688 -0.02%
ALTIN 2.807,910,20
BITCOIN 21211773,39%
İran’ın İsrail’e Saldırısının Düşündürdükleri

İran’ın İsrail’e Saldırısının Düşündürdükleri

16 Nisan 2024 10:30
İran’ın İsrail’e Saldırısının Düşündürdükleri
0

BEĞENDİM

Prof. Dr. Celalettin Yavuz Güvenlik Politikaları Uzmanı, 16 Nisan 2024

 

İran’ın 13/14 Nisan 2024 gecesi İsrail’e saldırdığı onlarca dron ve balistik füzenin %99’unun önlendiği açıklandı. 13 Nisan akşamına kadar İran’ın İsrail’e saldıracağı ihbarını yapan istihbarat birimleri yanında ABD’nin bölgedeki askeri üs/noktalarının da İsrail’e hava savunmasında yardımcı olduğu anlaşıldı. “Attığı taş ürküttüğü kurbağaya değmedi!” diye düşünülen İran, kısa süren saldırısını yeterli gördü. Dünyanın en gözde stratejik bölgelerinden birindeki bu gelişme geçiştirilmeyerek ayrıntılı olarak ele alınmaya çalışıldı.

Uluslararası Sistemin Çelişkisi Bir Kez Daha Açıkça Görüldü

İran, İsrail’e saldırısının gerekçesini 31 Mart 2024’te İsrail’in Şam’daki İran Başkonsolosluğu’na saldırısından hareketle “meşru müdafaa” olarak açıkladı. Ancak 14 Nisan’da BM Güvenlik Konseyi (BMGK)’ni toplantıya çağıran ABD ile İngiltere ve Fransa’nın BM temsilcileri sadece İran’ı bölgede sorun yaratmakla suçlayarak hem kınadılar hem de bu olaylardan sorumlu tutulması gerektiğini ifade ettiler. Yani İran’a yaptırımı işaret ettiler.

Buna karşılık bir diğer BMGK’nin daimi üyesi Rusya’nın temsilcisi İsrail’in, İran’ın Şam Başkonsolosluğu saldırısı BMGK’ne getirildiğinde bu üç ülke tarafından İsrail’in kınama kararı alınamadığını ifade etti. Diplomatik bir misyona yapılan saldırının uluslararası hukukun ihlali ve açıkça savaş nedeni (casus belli) olduğunu, İran’ın meşru müdafaa hakkını kullandığını söyledi. İlaveten, benzer bir saldırıya Batılı bir ülkenin diplomatik misyonu uğramış olsa, ABD, İngiltere ve Fransa’nın derhal intikamdan bahsedeceklerini ifadeyle, (kendisinin Gürcistan ve Ukrayna saldırılarını unutarak), bu üç ülkeyi çifte standart uygulamakla suçladı.

BMGK’nin bir diğer daimi üyesi Çin’in temsilcisi de İsrail’in, İran’ın Başkonsolosluğu saldırısının uluslararası hukukun ihlali olduğunu vurguladı. Bu gelişmenin bölgede gerilimi arttıracağı, dolayısıyla petrol fiyatlarına ciddi bir artış getireceği endişesi taşıyor gibiydi.

İran temsilcisi BM Anlaşması’nın meşru müdafaa hakkını öngören 51. Maddesi uyarınca ve sivillere zarar vermeyecek şekilde hava saldırısı düzenlediklerini kaydederken İsrail, Şam saldırısına değinmeden doğrudan bu saldırı sebebiyle İran’a yüklendi.

İran Uzayan Çatışmanın Kendisine de Zarar Vereceği Düşüncesiyle ‘Gözdağı’ ile Yetindi

Ocak 2024 ortalarında Irak’taki MOSSAD’ın ‘casusluk merkezi’ ile Suriye’deki IŞİD karargahını füzelerle vuran İran, ertesi gün de Pakistan topraklarındaki Ceyşu’l Adl adlı terör örgütünü füze ve SİHA’larla vurdu. Sınır ötesi bu tür harekatı asimetrik unsurlarla yapmaya alışık olduğu bilinen İran’ın bu girişimleri bir ilkti. ABD’ye rağmen İsrail’e son “başarısız” saldırısı, İsrail’e ilaveten bölge ülkeleri ile bölgede üssü bulunan ülkelere ise bir mesaj gibidir.

Bölgedeki istikrarın bozulması arzu edilmese de İran’ın baskın unsurunu dikkate almaksızın saldırısı çok eleştirildi. Karikatürlere düşecek şekilde sanki ABD istihbarat birimine harekat saati bile söylenmiş gibiydi. Uluslararası finans/ekonomi çevresini telaşlandırmayacak şekilde hafta sonu gerçekleşip sonuçlandı. Hürmüz Boğazı’nın kapanma riski yaşanmadığından küresel ekonomi dalgalanmadı. Hatta 15 Nisan sabahı petrol fiyatlarında az da olsa düşüş yaşandı.

Harekat şayet hafta içinde ve uzayacak şekilde gerçekleşse, Hürmüz Boğazı’nı İsrail yanlısı Batılı ülkeler ile İran’dan en az birinin kapatmasıyla petrol fiyatları tavan yapabilecek, küresel ekonomi ciddi dalgalanmalar yaşayabilecek, dolayısıyla ABD’de başkanlık seçimleri öncesinde Biden yönetimi önemli bir hasar daha alacaktı. İran da ağır bir yaptırım furyası yanında, petrolünü dışarıya nakletmekte sorun yaşayacaktı. Çatışmanın uzaması, bölgenin enerjisine bağımlı olan Çin, Japonya, Almanya ve Türkiye’yı daha fazla etkileyecekti. Bunlar yaşanmadı.

Sonuçta BMGK’nin beş daimi üyesinin keyfine bağlı olduğu tekrar teyit edildi. İsrail gibi küçük ülkelerin hava savunma sistemini daha etkili kurabileceği anlaşıldı. İhtiyatsız bir kıvılcımla bölgenin ateş topuna dönebileceği anlaşıldı. İran’ın sınır ötesinde benzeri harekata girişebileceği, ülkelerin “intikam” harekatında bile kendi çıkarları yanında küresel ekonominin de gözetildiği görüldü. Sizce İran-ABD gizli anlaşması olabileceği şüphesi daha da artmadı mı?

celalettin yavuz
Celalettin Yavuz

Güvenlik Politikaları Uzmanı Lisans ve Y. Lisans öğrenimini Milli Savunma Üniversitesinde (Deniz Harp Okulu – 1974; Deniz Harp Enstitüsü-1983) tamamladı. Daha sonra Silahlı Kuvvetler Akademisi öğrenimi (1985-86) gördü ve “Irak’ın Geleceği” ile ilgili bitirme tezini yazdı. 1989-1991 döneminde Führungsakademie (Hamburg/Almanya) 2 yıllık Güvenlik Politikası-Strateji-Stratejik İstihbarat-Jeopolitik, Askeri Tarih eğitimi aldı. “İstanbul Boğazı’nın Karadeniz Sahildarı Ülkeler Üzerindeki Jeopolitik ve Stratejik Etkileri” (Almanca) başlıklı mezuniyet tezini yazdı. Genelkurmay Personel Başkanlığı’nda görevli iken Kıbrıs Barış Harekâtı’nın madalya ve taltif projesini gerçekleştirdi. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı karargâhında NATO Planlama direktifleri ve kuvvet plan çalışmaları üzerinde çalıştı. Ayrıca bir yıl boyunca Deniz Kuvvetleri Komutanı’nın Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Toplantı Dosyasını hazırladı. Ege'de gerilimli 1980'li ve 1990'lı yıllarda 2 ayrı geminin komutanlıklarını yaptı. 1994-1997 döneminde Almanya'da Deniz Ataşeliği sırasında Deniz Ataşe Birliği'nin başkanlığına (doyen) ve 143 kişilik Askeri Ataşeler Birliği'nin Yönetim Kuruluna seçildi. Daha sonra Mersin’de Karakol ve Çıkarma Gemileri Komodorluğu’nun ardından Genelkurmay Yunanistan Kıbrıs Dairesinde Yunanistan Şube Müdürü iken “Türk-Yunan Ege’de Güven Arttırıcı Önlemler Paketi” projesinin (Ocak 2000) yöneticiliğini yaptı. Türk-Yunan sorunları üzerinde General-Amiral Oryantasyon Kursu, Harp Akademileri, Milli Güvenlik Akademisi ve TSK İstihbarat Okulu'nda dersler veren Yavuz, Deniz Harp Okulu Dekanı olduğu 2001-2003 döneminde "Denizcilik Tarihi-Deniz Stratejisi", "Askeri Strateji" ve "Liderlik" dersleri verdi. 1994’te Dr., 2002’de Doç.Dr. olan Yavuz, Milli Güvenlik Akademisi öğretim üyesi iken 30 Mart 2004’te istekle emekli oldu ve BİLKENT Üniversitesi’ne ilaveten Milli Güvenlik Akademisi’nde Türk-Yunan Sorunları, Suriye, Ortadoğu, Terörle Mücadele dersleri, 2012’de Prof.Dr. olduktan sonra da Atılım Üniversitesi’nde (2012-2013) ve Kara Harp Okulu Savunma Bilimleri Enstitüsünde (2013 Bahar) Y. Lisans ve Doktora, Ufuk ve Başkent üniversitelerinde lisans dersleri verdi. 2022 yılı başlarında adı Topkapı Üniversitesi olarak değiştirilen “Ayvansaray Üniversitesi”nde İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi’nin kurucu dekanlığını yapan, fakülteyi 16 bölüme çıkartan Prof.Dr. Yavuz, “İstihbarat, Strateji ve Terörizm/Avrupa'da Terör Örgütleri” gibi 3 farklı konuda sertifika dersleri yanında İstanbul Topkapı Üniversitesi’nde lisans ve Y. Lisans dersleri verdi. Güvenlik Bilimleri ve Uygulamaları Y. Lisans programının kurucu ABD Başkanlığını Eylül 2022’ye kadar sürdürerek “Küresel Güvenlik Stratejileri” üzerine sertifika programı hazırladı. Mayıs 2020 ayında uluslararası sempozyum düzenledi ve bizzat sunum yaptı. Milli Savunma Üniversitesi’nde (Harp Akademileri) 2019 yılından beri “Dış Politika Analizi” ile “Küresel Güvenlik Stratejileri” başlıklı ders verdi. Genelkurmay SAREM “Dış Uzman”lık (2003-2010), Türk Askeri Tarih Kurulu (TATK) Genel Kurul üyeliği (1999-2007), Gnkur. Atatürk Araştırma ve Eğitim Merkezi “ATAREM” Genel Kurul Kurucu Üyeliği (1999-2007), Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Eğitim/Öğretim Kurulu üyeliği (2001-2003), Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD) “Strateji” Grubu üyeliği (2005-2011), Türk Ocakları Genel Merkezi Hars Heyeti (en üst düzeydeki kültür kurulu) üyeliği (2004-2010), TÜRKSAM düşünce kuruluşunun Kurucu Başkan Yardımcısı ve Terör Bölümü Başkanlığı (2008-2012) yapan Prof.Dr. Yavuz, pek çok süreli yayının yayın ve hakem kurullarında yer almaktadır. Almanca ve İngilizce bilen Prof.Dr. Yavuz’un “Güvenlik politikaları, Askeri Tarih/Strateji, İstihbarat, Ortadoğu, çevre ülkeler, terörle mücadele, bölgesel-küresel sorunlar, küresel güvenlik stratejileri ve Deniz Tarihi konularında, çoğu müstakilen yazılmış 30’un üzerinde kitabı ve süreli dergilerde yazılmış çok sayıda makalesi mevcuttur. Halen Anadolu Ajansı ve Yeni Şafak gazetesinin “Düşünce Günlüğü” bölümünde her ay “Bölgesel ve Küresel Güvenlik Politikaları” üzerine analizleri yayınlanan Yavuz’un son dönemde Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE)’de konferansları, sitesinde yazıları yayınlanmakta olup, gene son zamanlarda Devlet Dergisi ve Türk Yurdu dergilerinde de yazıları yayınlanmaktadır. Ayrıca, Eylül 2022’den itibaren TRT Türkiye’nin Sesi Radyosu’nda haftada bir gün “Mavi Vatan” adlı bir programın yapımcılığını (ve yorumculuğunu) yapmaktadır. Ankara’da ikame eden Prof.Dr. Yavuz, evli, iki çocuk babası olup Almanca ve İngilizce bilmektedir.

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
    Tüm Yorumlar (1)
    • A.Yasar YÜCEOKUR

      Mükemmel bir analiz ve sonuclari. Tesekkür ederim. Derimki ihsallah Iran kendi kendini analiz edop,Matrixde degerlendirmiszir. Hörmetleromle.

      Yanıtla
      +0
      -0