WOTTV E-DERGİ
DOLAR 34,0394 0.04%
EURO 37,9123 0.11%
ALTIN 2.820,11-0,16
BITCOIN 20145171,27%
Diktatörlükten Kardeşliğe Sisi ve Diplomasinin İncelikleri

Diktatörlükten Kardeşliğe Sisi ve Diplomasinin İncelikleri

10 Eylül 2024 10:18
Diktatörlükten Kardeşliğe Sisi ve Diplomasinin İncelikleri
0

BEĞENDİM

Prof. Dr. Celalettin Yavuz Güvenlik Politikaları Uzmanı, 10 Eylül 2024

 

Mısır’la 2013’te tamamen kopan diplomatik ilişkiler, 12 yıl sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Şubat 2024’te Kahire ziyaretiyle yeniden başladı. 2013’te Cumhurbaşkanı seçilen “İhvan” hareketinin adayı Mursi’yi deviren ve o yıldan beri iktidardaki Sisi’ye Erdoğan “Diktatör” benzetiminde bulununca ilişkiler kopmuştu. Mısır Devlet Başkanı Sisi 4 Eylül 2024’te Ankara’ya iadei ziyarette bulununca Mısır ve dikkati gerektiren diplomasi dili ele alındı.

Mısır’la Diplomatik İlişkilerde Uzun Süren Dikenli Yolların Ardından Uzlaşmaya

Erdoğan’ın liderliğindeki Türkiye’nin “Arap Baharı” esnasındaki diplomasisi çelişkiler yumağıdır. Tunus’un ardından başlayan Libya Baharı sırasında Fransa ve İngiltere’nin etkisiyle NATO’nun askeri harekat yapmasına önce “ne gerek var?” denirken, daha sonra NATO ile birlikte harekat yapıldı. 1974 Kıbrıs Barış Harekatı sırasında Türkiye’nin uçak yakıtı ihtiyacını karşılayan Libya Lideri Kaddafi’ye olan borç kendisine yapılan askeri müdahale ile ödenmişti.

Mısır Baharı sırasında ses çıkartılmamış, ancak uzun süren serbest seçimler sonunda Mursi’nin Cumhurbaşkanı seçilmesiyle Mursi bir numaralı “Kardeş” haline gelmişti. Diplomasi ve politika eksikliği Mursi’yi kısa sürede ve ardından da idama kadar götürdü. 32 yıllık cumhurbaşkanlığı sonrası Arap Baharı ile devrilen Mübarek’in ardından “Kardeş” Mursi de tarihe gömülürken, tavan yapması beklenen Türkiye-Mısır ilişkileri de ne yazık ki dip yaptı!

O dönemde Türkiye’nin en ciddi sorunları arasında Doğu Akdeniz’de deniz yetki alanları sorunu, Libya’daki yeni oluşum ve Türkiye’nin yatırımlarının geleceği gibi hususlar vardı. Türkiye, Mısır’a ilaveten Katar dışındaki İhvan hareketine hasım Suudi Arabistan ve Körfez Ülkeleri ile de köprüleri atmıştı. Aslında Mursi devrilmemiş olsa Mısır’la Doğu Akdeniz’de deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına ilişkin anlaşma imzalanmak üzereydi.

Şayet Sisi’ye diktatör benzetmeleri dahil diplomasiye aykırı ifadeler sarf edilmemiş olsa anlaşma gene imzalanabilirdi. Sisi, Türkiye tarafından adeta hedef tahtasına konunca Türkiye-Mısır ilişkileri de inceldiği yerden koptu. Doğu Akdeniz’de yaşanan deniz yetki alanları konusunda Mısır, İsrail ile birlikte GKRY-Yunanistan işbirliğine katıldı. Hatta Fransa ve İtalya yanında Suudi Arabistan ile BAE de destek verdi. Daha sonraları ABD de bu işbirliğine siyasi söylemlere ilaveten, GKRY’ye 35 yılın ardından silah satışına onay vererek katıldı.

Mısır’la Libya’da da karşı karşıya gelindi. Türkiye, BM’nin tanıdığı Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH)’ni desteklerken, Mısır da BAE ile birlikte gayrı meşru Hafter’e destek verdi. İlginçtir ki ABD karşı iken Rusya da o dönemdeki paralı asker şirketi Wagner grubu üzerinden Hafter’in yanındaydı. Türkiye, Libya UMH’nın talebi üzerine TSK’nın kara, deniz ve hava unsurlarının muharip amaçlı olmasa da ‘hizmet’ adı altında, eğitim üssü açıldı. Ocak 2020’de TBMM’nin alınan “Tezkere”si öncesi Mısır’dan sert bir uyarı gelse de TSK’nin istihbarat, eğitim/taktik danışmanlığı sonucunda Libya’da UHM’nin kalıcılığı gerçekleşebildi.

Türkiye, Libya Hükümeti ile Kasım 2019 sonlarında Girit güneydoğusuna rastlayan coğrafyada 29 km genişliğinde bir “Deniz Yetki Alanları Mutabakatı”nı imzalayınca, Yunanistan’ın Doğu Akdeniz yetki alanlarına ilişkin iddialarına son verileceği düşünüldü. Ancak Yunanistan da benzer bir anlaşmayı 2020’de “Diktatör” Sisi ile imzalayınca Mısır’ın kıymeti anlaşılabildi.

Uluslararası ilişkilerde özellikle dikkat edilen bir husus vardır: Ülkelerin rejimleri, politikaları sert bir şekilde eleştirilse bile, ülke yöneticileri asla hedef gösterilmezler. Keza devlet yöneticileri, diplomatik ilişkilerini diğer ülke yöneticilerini “arkadaş” veya “düşman” gibi görerek yürütemez. Ülkeler arasındaki ilişkiler şahsileşirse, zararını ülke görebilmektedir. Bunun örnekleri “kardeş”, ya da “kanka” Esad’la yaşandığı gibi, “diktatör” Sisi ile de yaşandı.

Sonuç itibariyle Mısır’la ilişkilerin düzeltilmesi, Arap ülkeleri, Afrika Açılımı ve İslam ülkeleriyle işbirliği açısından Türkiye’nin yararınadır. Ne yazık ki pervasız diplomasi dili yüzünden 12 yıl heba oldu. Benzer hususlar dileriz ki daha sonra “soykırımcı” Netanyahu için de yaşanmaz! Devletler, yönetici olsalar dahi şahıslara değil, millete aittir! Siz ne dersiniz?

celalettin yavuz
Celalettin Yavuz

Güvenlik Politikaları Uzmanı Lisans ve Y. Lisans öğrenimini Milli Savunma Üniversitesinde (Deniz Harp Okulu – 1974; Deniz Harp Enstitüsü-1983) tamamladı. Daha sonra Silahlı Kuvvetler Akademisi öğrenimi (1985-86) gördü ve “Irak’ın Geleceği” ile ilgili bitirme tezini yazdı. 1989-1991 döneminde Führungsakademie (Hamburg/Almanya) 2 yıllık Güvenlik Politikası-Strateji-Stratejik İstihbarat-Jeopolitik, Askeri Tarih eğitimi aldı. “İstanbul Boğazı’nın Karadeniz Sahildarı Ülkeler Üzerindeki Jeopolitik ve Stratejik Etkileri” (Almanca) başlıklı mezuniyet tezini yazdı. Genelkurmay Personel Başkanlığı’nda görevli iken Kıbrıs Barış Harekâtı’nın madalya ve taltif projesini gerçekleştirdi. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı karargâhında NATO Planlama direktifleri ve kuvvet plan çalışmaları üzerinde çalıştı. Ayrıca bir yıl boyunca Deniz Kuvvetleri Komutanı’nın Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Toplantı Dosyasını hazırladı. Ege'de gerilimli 1980'li ve 1990'lı yıllarda 2 ayrı geminin komutanlıklarını yaptı. 1994-1997 döneminde Almanya'da Deniz Ataşeliği sırasında Deniz Ataşe Birliği'nin başkanlığına (doyen) ve 143 kişilik Askeri Ataşeler Birliği'nin Yönetim Kuruluna seçildi. Daha sonra Mersin’de Karakol ve Çıkarma Gemileri Komodorluğu’nun ardından Genelkurmay Yunanistan Kıbrıs Dairesinde Yunanistan Şube Müdürü iken “Türk-Yunan Ege’de Güven Arttırıcı Önlemler Paketi” projesinin (Ocak 2000) yöneticiliğini yaptı. Türk-Yunan sorunları üzerinde General-Amiral Oryantasyon Kursu, Harp Akademileri, Milli Güvenlik Akademisi ve TSK İstihbarat Okulu'nda dersler veren Yavuz, Deniz Harp Okulu Dekanı olduğu 2001-2003 döneminde "Denizcilik Tarihi-Deniz Stratejisi", "Askeri Strateji" ve "Liderlik" dersleri verdi. 1994’te Dr., 2002’de Doç.Dr. olan Yavuz, Milli Güvenlik Akademisi öğretim üyesi iken 30 Mart 2004’te istekle emekli oldu ve BİLKENT Üniversitesi’ne ilaveten Milli Güvenlik Akademisi’nde Türk-Yunan Sorunları, Suriye, Ortadoğu, Terörle Mücadele dersleri, 2012’de Prof.Dr. olduktan sonra da Atılım Üniversitesi’nde (2012-2013) ve Kara Harp Okulu Savunma Bilimleri Enstitüsünde (2013 Bahar) Y. Lisans ve Doktora, Ufuk ve Başkent üniversitelerinde lisans dersleri verdi. 2022 yılı başlarında adı Topkapı Üniversitesi olarak değiştirilen “Ayvansaray Üniversitesi”nde İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi’nin kurucu dekanlığını yapan, fakülteyi 16 bölüme çıkartan Prof.Dr. Yavuz, “İstihbarat, Strateji ve Terörizm/Avrupa'da Terör Örgütleri” gibi 3 farklı konuda sertifika dersleri yanında İstanbul Topkapı Üniversitesi’nde lisans ve Y. Lisans dersleri verdi. Güvenlik Bilimleri ve Uygulamaları Y. Lisans programının kurucu ABD Başkanlığını Eylül 2022’ye kadar sürdürerek “Küresel Güvenlik Stratejileri” üzerine sertifika programı hazırladı. Mayıs 2020 ayında uluslararası sempozyum düzenledi ve bizzat sunum yaptı. Milli Savunma Üniversitesi’nde (Harp Akademileri) 2019 yılından beri “Dış Politika Analizi” ile “Küresel Güvenlik Stratejileri” başlıklı ders verdi. Genelkurmay SAREM “Dış Uzman”lık (2003-2010), Türk Askeri Tarih Kurulu (TATK) Genel Kurul üyeliği (1999-2007), Gnkur. Atatürk Araştırma ve Eğitim Merkezi “ATAREM” Genel Kurul Kurucu Üyeliği (1999-2007), Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Eğitim/Öğretim Kurulu üyeliği (2001-2003), Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD) “Strateji” Grubu üyeliği (2005-2011), Türk Ocakları Genel Merkezi Hars Heyeti (en üst düzeydeki kültür kurulu) üyeliği (2004-2010), TÜRKSAM düşünce kuruluşunun Kurucu Başkan Yardımcısı ve Terör Bölümü Başkanlığı (2008-2012) yapan Prof.Dr. Yavuz, pek çok süreli yayının yayın ve hakem kurullarında yer almaktadır. Almanca ve İngilizce bilen Prof.Dr. Yavuz’un “Güvenlik politikaları, Askeri Tarih/Strateji, İstihbarat, Ortadoğu, çevre ülkeler, terörle mücadele, bölgesel-küresel sorunlar, küresel güvenlik stratejileri ve Deniz Tarihi konularında, çoğu müstakilen yazılmış 30’un üzerinde kitabı ve süreli dergilerde yazılmış çok sayıda makalesi mevcuttur. Halen Anadolu Ajansı ve Yeni Şafak gazetesinin “Düşünce Günlüğü” bölümünde her ay “Bölgesel ve Küresel Güvenlik Politikaları” üzerine analizleri yayınlanan Yavuz’un son dönemde Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE)’de konferansları, sitesinde yazıları yayınlanmakta olup, gene son zamanlarda Devlet Dergisi ve Türk Yurdu dergilerinde de yazıları yayınlanmaktadır. Ayrıca, Eylül 2022’den itibaren TRT Türkiye’nin Sesi Radyosu’nda haftada bir gün “Mavi Vatan” adlı bir programın yapımcılığını (ve yorumculuğunu) yapmaktadır. Ankara’da ikame eden Prof.Dr. Yavuz, evli, iki çocuk babası olup Almanca ve İngilizce bilmektedir.

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
    Tüm Yorumlar (1)
    • A.Yasar YÜCEOKUR

      Sayin Yavuz bey, SONUC cok güzel bir sekilde her seyi mükemmel bir sekilde ifade etmissiniz.hötmetlerim.

      Yanıtla
      +0
      -0