WOTTV E-DERGİ
DOLAR 34,0637 0%
EURO 38,0068 0.12%
ALTIN 2.809,860,26
BITCOIN 21205243,10%
Küresel Ekonomik Kriz (2020-2026)

Küresel Ekonomik Kriz (2020-2026)

25 Mart 2024 18:05
Küresel Ekonomik Kriz (2020-2026)
0

BEĞENDİM

Deniz İSTİKBAL – 25 Mart 2024

 

2020’in ilk aylarında salgın tüm dünyanın ortak sorunu haline geldi. Hükümetler modern şartlara göre salgına karşı önlemler aldı. Siyasi bir karmaşaya dönüşen salgınla mücadele tartışmaları devletleri uzun yılları içerecek iktisadi krizin içerisine çekti. 2020’de faizlerin düşürülmesi ve kamunun yardımlarıyla görünür hale gelen parasal ve mali genişleme istihdam ve üretim korunması içindi. 20 trilyon dolarlık parasal genişlemeyi 100 trilyon dolarlık borçlanma takip etti. 2021’in sonlarından itibaren parasal genişleme enflasyonist baskıyı artırmaya başladı. 2022’de Ukrayna Savaşının patlak vermesi ve enerji şokları yaşanılan süreci daha kaotik hale getirdi. Enflasyon enerji fiyatlarının etkisiyle tarihi yüksek seviyelere tırmandı. Avrupa başta olmak üzere salgın krizi etkisini sağlık ve insan yaşamını üzerinden gösterirken iktisadi etkiler gecikmeli olarak geldi. Savaşın etkileriyle birleşen üretim krizi tarım sektörünü derinden etkiledi. Birleşmiş Milletlerin kayıtlarını tuttuğu gıda fiyat endeksi yüzde 65 ile tarihindeki en yüksek rakamlara ulaştı. Enerji fiyatlarına eşlik eden gıda ve tedarik enflasyonu küresel ekonomik karar alıcıları parasal sıkılaşma konusunda teşvik etti. Bunun ardından FED, Avrupa Merkez Bankası, İngiltere Merkez Bankası ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası enflasyonist baskıyı dizginlemek için faizleri yükseltmeye başladılar.

Faizlerin yüksek seyri iki yıllık süreçte enflasyonun düşürülmesine yardımcı olurken dünya genelinde durgunluğun yayılmasına neden oldu. Ülkeler birbiri ardında resesyona girerken istihdam edilen kişi sayısı azalmaya başladı. Peru, Sri Lanka, Arjantin ve Mısır gibi ülkeler artan faizlerden ciddi anlamda etkilenen ve finansal krizlere giren ülkeler oldular. 2020-2024 dönemi içerisinde gerçekleşen küresel faiz sarmalı ardından küresel borç düzeyinin artmasına da katkı sundu. Dünyadaki toplam yıllık faiz ödemeleri 7 trilyon dolarla rekor düzeye ulaşırken ABD 1 trilyon dolarlık faiz ödemesiyle başı çekti. Japonya, İngiltere ve Fransa gibi gelişmiş ülkeler ABD’nin ardından en fazla faiz ödeyen ülkeler olarak öne çıktılar. Ülkelerin krizler silsilesiyle mücadelesine savaş ve bölgesel çatışmalar eşlik etti. Bölgesel çatışmalar mültecilerin gelişmiş ülkelere olan gidişini artırırken göçmen düşmanlığı dünya genelinde yükselişe geçti. Yaşlı nüfuslarına kıyasla göçmenlere ihtiyacı her geçen gün artan Avrupa, Ukrayna Savaşının etkilerini henüz atlatabilmiş değil. Enerji güvenliğinin sağlanamadığı kıtada siyasi karmaşa devam ediyor. Faizleri Haziran 2024’ten itibaren düşürmeye başlayacak olan Avrupa Merkez Bankası ise enflasyonu dizginlemeye hazırlanıyor.

İngiltere Merkez Bankası, FED ve Avrupa Merkez Bankası 2021’in sonundan itibaren artırmaya başladıkları faizleri düşürmeye hazırlanıyorlar. Faizlerin eski seviyesine gelmesi 2025’in sonlarını bulacak iken dünya genelinde yoksulluk seviyesi artış gösteriyor. Az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki krizler ise gelişmiş ülkelere olan düzensiz göçü tetikliyor. Bu durum aşırı partilerin oy oranlarının yükselmesine ve kaotik şartların toplumsal çatışmayı teşvik etmesine neden oluyor. Rusya, Ukrayna Savaşıyla İkinci Dünya Savaşı sonrası BM kurallarını ihlal ediyor ve Batı dünyasına meydan okuyor. NATO genişlerken BRICS, Şanghay İşbirliği Örgütü ve Güney-Güney Platformu güçlenmeye devam ediyor. İktisadi olarak yoksullaşan kesimler ise daha fazla çalışma süreleriyle enflasyonla mücadele etmeye çabalıyor. Kaotik şartların bir yansıması olarak hükümetlere olan güven azalırken bölgesel çatışmalar ticareti tehdit edecek şekilde genişliyor. Kızıl Denizde yaşanılan çatışma küresel ürün fiyatlarının tekrar artmasına neden oluyor. Üretimin Asya’da toplanmasına karşı alternatif oluşturmaya çalışan ABD, Almanya ve İngiltere gibi ülkeler ise teknoloji yatırımlarını teşvik ediyorlar.

Küresel şartların değişim içerisinde olduğu düzen dönüşümle mücadele ediyor. Tarihsel perspektiften yaklaşıldığında dönüşümlerin savaş ve çatışma ile olduğu görülüyor. Özellikle bu çatışmalara Birinci ve İkinci Dünya Savaşı, Soğuk Savaşı örnek olarak vermek mümkün. Türkiye gibi orta ölçekli güçler ise değişim içerinde olan uluslararası liberal düzenden daha fazla yarar sağlamaya çalışıyor. 2020’de Türkiye küresel ekonomiden yüzde 0,85 pay alırken 2024’te payını yüzde 1,22’e taşıdı. Ancak enflasyonist baskının varlığı ülke refahının adil dağılımını engelledi. Sonuç itibariyle bütün tarafları etkileyen küresel bir ekonomik krizi andıran 2020-2026 dönemi yeni çatışmaları da içerisinde barındırıyor.

deniz istikbal
Deniz İstikbal

Dr. Deniz İstikbal, 2016 yılında İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden lisans derecesini aldı. Yüksek lisans eğitimini Marmara Üniversitesi’nde Uluslararası Politik Ekonomi alanında tamamlamış ve “Güney Kore ve Türkiye’nin Kalkınma Planlarının Ekonomi Politik Analizi” başlıklı tezi ile 2018 yılında mezun olmuştur. Doktora çalışmalarına İstanbul Üniversitesi’nde devam eden İstikbal, "Afrika’da Çin Yatırımları: Nijerya, Güney Afrika ve Kenya (2005-2019)" başlıklı doktora tezi ile 2024 yılında mezun olmuştur. İstanbul Medipol Üniversitesi’nde Dr. Öğretim Görevlisi olarak görev yapan İstikbal’in uzmanlık alanları arasında ekonomik kalkınma, ekonomi politik, enerji ekonomisi, enerji güvenliği, dış yardım, Afrika ve Asya-Pasifik bölgeleri yer almaktadır.

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.