WOTTV E-DERGİ
DOLAR 33,9818 0.11%
EURO 37,7251 -0.39%
ALTIN 2.726,78-0,69
BITCOIN 18479110,86%
Enflasyonla Mücadelenin Neresindeyiz

Enflasyonla Mücadelenin Neresindeyiz

22 Nisan 2024 15:12
Enflasyonla Mücadelenin Neresindeyiz
0

BEĞENDİM

Deniz İSTİKBAL – 22 Nisan 2024

 

Türkiye’nin enflasyonla mücadelesinde önemli adımlar atıldı. Fakat toplum düzeyinde fiyat istikrarıyla ilgili olumlu bir havanın oluştuğunu söylemek için henüz erken. Merkez Bankası öncülüğünde Haziran 2023’de başlayan parasal sıkılaşma faizleri son çeyrek yüzyılın en yüksek düzeyine taşıdı. Faizlerin artırılmasının arkasında toplam talebi düşürmek ve piyasaya verilen parayı olabildiğince sıkılaştırmak yatıyordu. Para politikasını takiben kamu harcamalarında dengelenme ve tasarruf süreci başladı. Deprem harcamaları dışarıda tutulacak şekilde kamu harcamalarının daha verimli alanlara kaydırılması süreci işleme alındı. Haziran-Temmuz aylarında ilk olumlu sonuçlarını vermesi beklenen sıkılaşma adımları kamu harcamalarının kısılmasıyla destekleniyor. Genel kabul olarak ikili halde yürütülen enflasyonla mücadele senenin sonunda enflasyonun hissedilir düzeyde düşeceğine işaret ediyor. Dünya Bankası, IMF ve diğer uluslararası kuruluşlarda benzer bir eğilime dikkat çekiyorlar. Fakat bireysel düzeyde vatandaşlar 2022-2024 döneminde yüksek enflasyona maruz kalmaları nedeniyle parasal sıkılaşma ve kamu harcamalarında tasarruf gibi kavramlara tam anlamıyla ikna olmuş değiller. Döviz cinsinden varlıkların TL mevduatlara geçişi hızlanırken gelecek beklentilerinin henüz istenilen anlamda düzelmediğini söylemek mümkün.

Merkez Bankasının 12 ve 24 aylık enflasyon beklenti anketleri dönemlik bazda enflasyonla mücadele için önem taşıyor. Piyasadaki aktörlerin beklentilerini yansıtan 12 aylık enflasyon beklentisi 9 aydır istikrarlı şekilde düşerek yüzde 35’ler düzeyine geriledi. 24 aylık enflasyon beklentisi de yüzde 20’ler seviyesinde seyir ediyor. İlerleyen dönemde para ve maliye politikasının etkisiyle enflasyon beklentilerinde daha fazla iyileşme görmek mümkün. Özellikle senenin sonunda yüzde 30’lar seviyesine düşen enflasyonun 2025’de yüzde 14’ler düzeyine gerilemesi hedefleniyor. Tüm mevcut beklenti, hedef ve adımlara kıyasla kamu tasarruflarının toplum nezdinde yadsınamaz bir yeri bulunuyor. Geçim sıkıntısı çeken ve borçlanma imkânları kısıtlanan vatandaşlar benzer bir sürecin kamu harcamalarında olduğuna henüz ikna olmuş değil. Özellikle lüks araç kullanımı toplum tarafından en sık dile getirilen eleştirilerin başında geliyor. Türkiye’de toplam 140 bin kamu aracının olduğu göz önüne alındığında toplumsal eleştirilerin haklılık payı olduğunu söylemek mümkün. Almanya, Fransa ve İtalya gibi ülkelerde Türkiye’ye kıyasla kamu araç sayısı daha az. Türkiye’nin de enflasyona mücadele sürecinde kamu kaynaklarını daha verimli alanlara kaydırması ve toplumun bu konuda ikna edilmesi büyük önem taşıyor. Böylelikle elde edilen tasarruflar deprem bölgelerine aktarılabilir veya sosyal yardım miktarı geçim sıkıntısı çeken kesimlere doğru transfer edilebilir.

Kamunun kritik hedefleri arasında enflasyonla mücadele yer alırken yapısal reform gündemi Türkiye’de yatırım ortamını iyileştirilmesi için büyük önem taşıyor. Bu süreç ilerleyen dönemde ülkeye olan yatırımcı akışını hızlandırabilir. Ocak-Mart 2024 döneminde 3 milyar dolara yakın doğrudan yabancı yatırım Türkiye’ye gelirken 2,5 milyar dolarlık da borsa, devlet tahvili gibi alanlara yatırım çekildi. Fiyat istikrarının sağlanmasıyla enflasyonun bir sorun olarak ortadan kaldırılması ve gelir dağılımının iyileştirilmesiyle birlikte alt ve orta gelir gruplarının mevcut iyileşen ortamdan maksimum düzeyde yararlanması sağlayabilir. Bu adımların ardında yatan önemli fırsatlar arasında, Türkiye’nin ekonomik istikrarını sağlama ve uzun vadeli büyümeyi teşvik etme potansiyeli bulunuyor. Yatırımcılar için olumlu bir iş ortamı oluşturulmasıyla birlikte, ülke çapında yeni iş fırsatları ve istihdam olanakları ortaya çıkabilir. 266 milyar dolarlık doğrudan yabancı yatırım stokuna sahip bir ülke olarak Türkiye bunu başarabilecek potansiyele ve tecrübeye sahip bir aktör. Ayrıca, yapısal reformlar aracılığıyla ekonominin rekabetçiliği artabilir ve sürdürülebilir büyümeyi destekleyen bir çerçeve oluşturulabilir. Ancak en önemli beklentinin bireysel olarak toplumun reel düzeyde düşen fiyatları hissetmesi olduğu unutulmamalı.

deniz istikbal
Deniz İstikbal

Lisansını İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde (2016) tamamladı. Yüksek lisansını Marmara Üniversitesi Uluslararası Politik Ekonomi Bölümü’nde “Güney Kore ve Türkiye’nin Kalkınma Planlarının Ekonomi Politik Analizi” adlı tezi (2018) ile bitirdi. Doktora eğitimine İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde “Çin’in Afrika Yatırımlarının Ekonomi Politik Analizi” (2005-2018) adlı doktora tezi ile devam etmektedir. SETA’da ekonomi araştırmaları alanında çalışan İstikbal’in akademik ilgi alanlarında ekonomik kalkınma, ekonomi politik, enerji ekonomisi, enerji güvenliği, tarım ekonomisi, uluslararası finans kuruluşları, dış yardım, Afrika ve Asya Pasifik gibi konular yer almaktadır.

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.