Aralarındaki gerilim sürekli yükselen iki küresel güçten ABD Başkanı Joe Biden ve Çin Lideri Şi Cinping, San Fransisco’daki Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği (APEC) Zirvesi’nde 16 Kasım 2023’te bir araya geldiler. 2.5 saatlik görüşme sonucunda taraflar önemli uzlaşma zemini bulabilediler. Dünyanın bu ilk iki ekonomik ve küresel gücünün liderlerinin görüşmeleri tüm dünyayı yakından ilgilendirdiği için, çok az bir gecikmeyle de olsa bu konuya değinildi.
ABD – Çin Gerilimini Tetikleyen Gelişmeler
ABD’nin sancısı Çin’in, ABD’nin tek kutupluluğuna ve artan ölçüde Amerikan hegemonyasına “tehdit” teşkil eden yükselişidir. Obama 2009’da başkanlığa başlamasıyla ilk Çin gezisinde ticaret dengesini düzeltmek için Çin para birimi Yuan’ın değerinin yükseltilmesini istemiş ama reddedilmişti. ABD’nin Çin’le ticaretinde 420 milyar dolar açık vermesinin ardından 2018 yılı başlarında ABD Başkanı Trump, Çin’den ithal edilen bazı ürünlerin gümrük hadlerini yükseltmesine karşılık verilince iki ülke arasında “Ticaret Savaşları” başladı. Oysa Çin, Trump’ın Kuzey Kore’nin ele avuca sığmaz Lideri Kim’le Çin’de buluşmasını sağlamıştı.
2007 yılında ABD Başkanı Bush’un Hindistan’la Çin’i çevreleme girişimini başlatmış, daha sonra 2017’de Hindistan, Japonya ve Avustralya ile birlikte QUAD (Dörtlü) adlı oluşum, Hint-Pasifik coğrafyasında Çin’e karşı askeri ve diplomatik olarak karşı koymak maksadıyla pekiştirildi. Biden döneminde Eylül 2021’de ise ABD, Avustralya ve İngiltere arasında özellikle nükleer silahları kapsayan ve Çin’i hedef alan bir askeri ittifak daha kuruldu.
Çin’in Güney Çin Denizi’ndeki mercan kesiflerinin bulunduğu alanı doldurarak tesisler kurması ve deniz yetki alanlarına dahil etmesiyle bölge ülkeleriyle yaşadığı sorunda karşısında ABD’yi buldu. Japonya yaşadığı Senkaku adaları krizinde de karşısında ABD var. 1972’de “tek Çin” ilkesini kabul eden ABD, Tayvan’ın Çin’e katılım sürecindeki direncine destek vermektedir. 2022’de Temsilciler Meclisi Başkanı Pelosi’nin Tayvan ziyareti de gerilim yükselmişti. Bu yıl Filipinler’le yaptığı askeri üs kurma anlaşmasıyla Çin’i kuşatmayı sürdüren ABD, her krizde bölgeye gönderdiği donanmayla “Ganbot Diplomasisi” yürütmektedir.
Biden’la birlikte ABD, NATO’ya da Çin’i hedef göstermeye başlamış, Çin’in “çip üretimi”yle ilgili girişimlerine karşı bu kez de “Çip Savaşları”nı yürürlüğe sokmuş, Biden Haziran bu yaz Pekin’de iki ülke diplomatları görüşme sonrası Şi Cinping’i diktatörlükle suçlamıştı.
Biden-ŞiZirvesinin Sonuçları Tatminkar mı?
Biden-Şi zirvesinden altı gün önce ABD Hazine Bakanı Yellen, Çinli mevkidaşı Hı Lifıng ile görüşmesinde ABD’nin Çin’den ayrışma niyetinde olmadığını, bu durumun gerçekleşmesinin her iki ülke ve dünya için ekonomik bir felaket olacağı değerlendirmesinde bulunmuştu.
Biden ile Şi’nin görüşmesi sonrası yasadışı yollarla Çin’den ABD’ye sokulan ve diğer uyuşturuculardan çok daha tehlikeli, sentetik uyuşturucu yapımında kullanılan fentanil ile mücadele, askeri diyalogun yeniden kurulması, yapay zekayla ilgili risk ve güvenlik konularının görüşülecek olması konularında sağlanan uzlaşma Biden’ı tatmin etmiş gibiydi.
Çin Lideri Şi, ABD’nin dost ve müttefiki olmaya hazır olduklarını ifadeyle iki ülke ilişkilerinde karşılıklı saygı, barış içinde bir arada yaşama ve kazan-kazan işbirliğinin altını çizerek, “açık, kendine güvenen, sürekli büyüyen ve müreffeh bir ABD’yi görmekten mutluluk duyacaklarını”, Çin’in Kuşak – Yol, Küresel Kalkınma, Küresel Güvenlik ve Küresel Medeniyet girişimlerinin ABD dahil tüm ülkelere açık olduğunu söyledi. Çin ulusunun “büyük yeniden canlanması” için barışçıl ve istikrarlı bir uluslararası ortama ihtiyaç vurgusu ardından gelecek beş yıl için değişim ve eğitim programları kapsamında 50.000 ABD’li gencin Çin’e davet edileceğini sözlerine ekledi.
Sonuç:
Soğuk savaş dönemine benzer zoraki uzlaşma varsa da Biden’ın Şi için hala “diktatör” tanımlamasında ısrarı, sürtüşmenin devam edebileceğinin işaretleri gibidir? Siz ne dersiniz?
Cin’in Bati tehdidi, ancak, Bati’nin TÜRKİYE ye merkezli Turk avrasyasini kabullemesi ile mumkundur!.
Güzel ötesi bir yazı