WOTTV E-DERGİ
DOLAR 34,0681 0.14%
EURO 38,0675 -0.04%
ALTIN 2.833,590,17
BITCOIN 21472112,80%
Esad, Türkiye ile Normalleşmeye Yakın mı?

Esad, Türkiye ile Normalleşmeye Yakın mı?

29 Ağustos 2024 14:40
Esad, Türkiye ile Normalleşmeye Yakın mı?
0

BEĞENDİM

Prof. Dr. Celalettin Yavuz Güvenlik Politikaları Uzmanı, 29 Ağustos 2024

 

Anlaşılan o ki, haftalar ilerledikçe Türkiye-Suriye ilişkilerinin normalleşmesi konusu daha sık kamuoyu gündemine taşınacak gibidir. Bu hafta içerisinde Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, Suriye meclisinde konuya ilişkin pozitif ifadeler kullanınca bu konu ele alındı.

Türkiye-Suriye İlişkilerinin Normalleşmesi Her İki Tarafın da Büyük Ölçüde Yararına

Esad, son aylarda Rusya’nın ağırlık verdiği arabuluculuk faaliyetlerine, daha önceki olumsuz yaklaşımlarının aksine daha ılımlı yaklaşmaya başlamış görünüyor. Aslında Rusya yanında İran ve Irak da aracılık yapmaya çalışıyorlar ama tıpkı Esad’ın meclis konuşmasında “Arabulucuların ciddiyetine ve samimi çabalarına rağmen girişimlerde kayda değer bir ilerleme gerçekleşmedi!” demiş olduğu gibi, devrini tamamlayan arabuluculuk sona ermiş gibidir. 920 km ortak sınırı, sınıra ilaveten pek çok örtüşen/çatışan sorunları olan iki ülkenin bundan böyle ”beyaz sayfa” açarak, işbirliği içerisinde hareket etmeye ihtiyaçları vardır.

Esad’ın, bir zamanlar “kanka” derecesinde yakın olduğu, dönemin Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakanı Erdoğan’ın “Arap Baharı” sırasındaki yanlış politikaları için “kan davası”nı sürdürmesine son vermesinin zamanı geldi ve geçmektedir. Suriye’nin hemen güneyinde ve güneydoğusunda İsrail’in Gazze ve Lübnan saldırıları tüm şiddetiyle sürerken, İsrail’in kafasının estiği zaman Suriye hava sahasını delerek istediği yeri bombaladıkları, Ortadoğu’nun giderek daha karmaşık hal aldığı bir dönemde sağduyulu politika izlemesi gerektiği açıktır.

Anlaşılan o ki, Rusya, İran ve destekçisi Hizbullah’ın desteğindeki Esad, yeni anayasa hazırlandıktan sonra yapılacak seçimler sonucunda da en azından bir dönem daha iktidarda kalacaktır. Türkiye, Esad karşıtı grupları ikna ederek bu süreçte Esad’a politik destek vermeyi düşünmelidir. Zira Türkiye Esad’a destek vermez ise, Suriye’deki istikrarsızlık periyodu çok daha uzun süre devam edebilir. Oysa istikrarın bir an önce tesisi her iki ülkenin de yararınadır.

İki ülkenin normalleşmeye ilişkin önceliklerinde çatışan ve örtüşen hususlar vardır. Önce örtüşen hususlardan başlanmalıdır. İlki, ABD’nin Suriye’deki varlığına son vermektir. ABD, sözde DEAŞ (IŞİD)’ın etkisizleştirilmesi maksadıyla PKK terör örgütünün Suriye uzantısı, sözde Suriye Demokratik Güçleri (SDG) PYD/YPG’nin devletleşmesi için eğitim, istihbarat, silah, maddi ve siyasi destek vermektedir. PYD/YPG, ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon)’un etkisiyle ABD’nin Ortadoğu’da, İsrail’den sonraki en yakın müttefiki haline gelmiştir.

YPG, Suriye’nin petrol kuyularının da çoğunun üzerine konmuştur. Ekonomik ferahlık için de Suriye’nin rejim güçleri, YPG ile ciddi bir şekilde mücadeleyi sürdürerek hükümranlığını kabul ettirmelidir. Bu mücadelede Türkiye ve Rusya’dan silah/istihbarat ve eğitim desteği alabilmesi de mümkündür. Bu konuda uzlaşma sağlanır, terörle mücadelede belli bir mesafe kat edilebilirse TSK’nin de Suriye topraklarından ayrılması mümkün hale gelir.

Suriyeli sığınmacılar, bir taraftan Türkiye’ye ekonomik ve sosyolojik bir yük haline gelirken, bunların eksikliği sebebiyle Suriye’de işlenecek topraklar atıl kalmakta, üretici esnaf eksikliği hissedilmektedir. Sığınmacıların geleceğinin garanti altına alınabilmesi için anayasal teminat yanında, içinde Türkiye’nin bulunacağı (Rusya da eklenebilir) garantörlere de ihtiyaç vardır.

İki ülke ilişkilerinin normalleşmesi ile Suriye’de yeniden yapılanma çalışmaları başlayacak, ülkede işsizlik azalacak, yeni nesil yokluk ve sefalet yerine yeni bir umuda yelken açacaklardır. İş ve aş ise ülkedeki terörü ters yönde etkileyecektir. Arap Baharı öncesinde olduğu gibi Suriye üzerinden ve içinden Arap ülkelerine Türk ve Suriyeli Tır ve kamyonları ürünlerini ihraç edebilecek, iki ülke de ekonomisini daha da canlandırabilecektir. Bu konuda Suriye, yaşadığı savaş yıkımının, Türkiye ise 6 Şubat Depremlerinin sınıra yakın illerindeki ekonomik yıkımın etkilerini daha kolay atlatabileceklerdir.

Sonuç itibariyle Esad’ın son konuşmasındaki “görüşmelere başlamak için ön şart gerekmediği” şeklindeki ifadesinden hareketle normalleşme için taraflar aracısız bir araya gelmeli, basına rastgele açıklamalar yapılmaksızın, diplomasiyi ağ gibi örmeye başlamalıdır. Siz ne dersiniz?

celalettin yavuz
Celalettin Yavuz

Güvenlik Politikaları Uzmanı Lisans ve Y. Lisans öğrenimini Milli Savunma Üniversitesinde (Deniz Harp Okulu – 1974; Deniz Harp Enstitüsü-1983) tamamladı. Daha sonra Silahlı Kuvvetler Akademisi öğrenimi (1985-86) gördü ve “Irak’ın Geleceği” ile ilgili bitirme tezini yazdı. 1989-1991 döneminde Führungsakademie (Hamburg/Almanya) 2 yıllık Güvenlik Politikası-Strateji-Stratejik İstihbarat-Jeopolitik, Askeri Tarih eğitimi aldı. “İstanbul Boğazı’nın Karadeniz Sahildarı Ülkeler Üzerindeki Jeopolitik ve Stratejik Etkileri” (Almanca) başlıklı mezuniyet tezini yazdı. Genelkurmay Personel Başkanlığı’nda görevli iken Kıbrıs Barış Harekâtı’nın madalya ve taltif projesini gerçekleştirdi. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı karargâhında NATO Planlama direktifleri ve kuvvet plan çalışmaları üzerinde çalıştı. Ayrıca bir yıl boyunca Deniz Kuvvetleri Komutanı’nın Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Toplantı Dosyasını hazırladı. Ege'de gerilimli 1980'li ve 1990'lı yıllarda 2 ayrı geminin komutanlıklarını yaptı. 1994-1997 döneminde Almanya'da Deniz Ataşeliği sırasında Deniz Ataşe Birliği'nin başkanlığına (doyen) ve 143 kişilik Askeri Ataşeler Birliği'nin Yönetim Kuruluna seçildi. Daha sonra Mersin’de Karakol ve Çıkarma Gemileri Komodorluğu’nun ardından Genelkurmay Yunanistan Kıbrıs Dairesinde Yunanistan Şube Müdürü iken “Türk-Yunan Ege’de Güven Arttırıcı Önlemler Paketi” projesinin (Ocak 2000) yöneticiliğini yaptı. Türk-Yunan sorunları üzerinde General-Amiral Oryantasyon Kursu, Harp Akademileri, Milli Güvenlik Akademisi ve TSK İstihbarat Okulu'nda dersler veren Yavuz, Deniz Harp Okulu Dekanı olduğu 2001-2003 döneminde "Denizcilik Tarihi-Deniz Stratejisi", "Askeri Strateji" ve "Liderlik" dersleri verdi. 1994’te Dr., 2002’de Doç.Dr. olan Yavuz, Milli Güvenlik Akademisi öğretim üyesi iken 30 Mart 2004’te istekle emekli oldu ve BİLKENT Üniversitesi’ne ilaveten Milli Güvenlik Akademisi’nde Türk-Yunan Sorunları, Suriye, Ortadoğu, Terörle Mücadele dersleri, 2012’de Prof.Dr. olduktan sonra da Atılım Üniversitesi’nde (2012-2013) ve Kara Harp Okulu Savunma Bilimleri Enstitüsünde (2013 Bahar) Y. Lisans ve Doktora, Ufuk ve Başkent üniversitelerinde lisans dersleri verdi. 2022 yılı başlarında adı Topkapı Üniversitesi olarak değiştirilen “Ayvansaray Üniversitesi”nde İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi’nin kurucu dekanlığını yapan, fakülteyi 16 bölüme çıkartan Prof.Dr. Yavuz, “İstihbarat, Strateji ve Terörizm/Avrupa'da Terör Örgütleri” gibi 3 farklı konuda sertifika dersleri yanında İstanbul Topkapı Üniversitesi’nde lisans ve Y. Lisans dersleri verdi. Güvenlik Bilimleri ve Uygulamaları Y. Lisans programının kurucu ABD Başkanlığını Eylül 2022’ye kadar sürdürerek “Küresel Güvenlik Stratejileri” üzerine sertifika programı hazırladı. Mayıs 2020 ayında uluslararası sempozyum düzenledi ve bizzat sunum yaptı. Milli Savunma Üniversitesi’nde (Harp Akademileri) 2019 yılından beri “Dış Politika Analizi” ile “Küresel Güvenlik Stratejileri” başlıklı ders verdi. Genelkurmay SAREM “Dış Uzman”lık (2003-2010), Türk Askeri Tarih Kurulu (TATK) Genel Kurul üyeliği (1999-2007), Gnkur. Atatürk Araştırma ve Eğitim Merkezi “ATAREM” Genel Kurul Kurucu Üyeliği (1999-2007), Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Eğitim/Öğretim Kurulu üyeliği (2001-2003), Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD) “Strateji” Grubu üyeliği (2005-2011), Türk Ocakları Genel Merkezi Hars Heyeti (en üst düzeydeki kültür kurulu) üyeliği (2004-2010), TÜRKSAM düşünce kuruluşunun Kurucu Başkan Yardımcısı ve Terör Bölümü Başkanlığı (2008-2012) yapan Prof.Dr. Yavuz, pek çok süreli yayının yayın ve hakem kurullarında yer almaktadır. Almanca ve İngilizce bilen Prof.Dr. Yavuz’un “Güvenlik politikaları, Askeri Tarih/Strateji, İstihbarat, Ortadoğu, çevre ülkeler, terörle mücadele, bölgesel-küresel sorunlar, küresel güvenlik stratejileri ve Deniz Tarihi konularında, çoğu müstakilen yazılmış 30’un üzerinde kitabı ve süreli dergilerde yazılmış çok sayıda makalesi mevcuttur. Halen Anadolu Ajansı ve Yeni Şafak gazetesinin “Düşünce Günlüğü” bölümünde her ay “Bölgesel ve Küresel Güvenlik Politikaları” üzerine analizleri yayınlanan Yavuz’un son dönemde Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE)’de konferansları, sitesinde yazıları yayınlanmakta olup, gene son zamanlarda Devlet Dergisi ve Türk Yurdu dergilerinde de yazıları yayınlanmaktadır. Ayrıca, Eylül 2022’den itibaren TRT Türkiye’nin Sesi Radyosu’nda haftada bir gün “Mavi Vatan” adlı bir programın yapımcılığını (ve yorumculuğunu) yapmaktadır. Ankara’da ikame eden Prof.Dr. Yavuz, evli, iki çocuk babası olup Almanca ve İngilizce bilmektedir.

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
    Tüm Yorumlar (2)
    • İbrahim Akh

      🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷 30 AĞUSTOS BÜYÜK ZAFER 102 YILIN KUTLU OLSUN

      Yanıtla
      +0
      -0
    • A.Yasar YÜCEOKUR

      Sayin Yavuz bey,analiz sonuclarini okuyorum. Illavelakin cok düsündürücü. Ülkemizdede cok cesitli düsünce ler var amma genelde ham düsünceler zira Fransanin gözü süriyede,özel bir eyalet ic islerinde selbest disislerinde fransaya bagimli. Hörmetlerimle

      Yanıtla
      +0
      -0