WOTTV E-DERGİ
DOLAR 34,0566 0.1%
EURO 38,0826 0.03%
ALTIN 2.833,440,17
BITCOIN 21413684,35%
Ölümün Setredilmesi

Ölümün Setredilmesi

24 Ağustos 2024 10:53
Ölümün Setredilmesi
0

BEĞENDİM

Fatih ÜNLÜ – 24 Ağustos 2024

Bir kabir ziyaretindeyiz. Sonunda hepimiz buralara geleceğiz.

Ölüm şüphesiz haktır, hakikattir ve bu fani  hayatta insanın başına gelecek işlerin belki  de  en sarsıcısıdır.

Ölüm dehşetlidir, sarsıcıdır ama Allah’a ve gönderdiklerine  imanla ölümün üzerindeki  o dehşetli örtü  kalkar ve onun dost, munis  ve vakti geldiğinde bizi bu dünya yükünden azad  edecek olan güzel yönü ortaya  çıkar. Bu konuda birçok alimimizin çok güzel tespitleri vardır. Özellikle Risale-i  Nurlar’da Üstad Bediüzzaman hazretleri ölümün dehşetinin imanla nasıl değiştiğini çok güzel ve detaylı olarak  izah eder.

Fakat çağdaş insan ve moderniteyi  kurgulayanlar ölümün imanla gelen munis yüzünü gereğince bilmediklerinden onun izlerini hayattan silmeye çalışırlar.

Ölümün örtülmesi, setredilmesi

Bazı düşünürler modern hayatın ölümü  insana unutturmak üzere kurgulandığını söylerler.  Öyledir  de. Modern hayatta ölüm düşüncesi  çoğu zaman hayatın dışına itilmiştir.

Asırlar öncesine kıyasla, her gün gelişmiş  haberleşme  araçlarından  birçok ölüm haberinin duyulduğu ama fert olarak insanın kendi ölümünün gündemden uzak tutulduğu, gözlerden gizlendiği, izlerinin  yollardan silindiği  bir  dünyada yaşıyoruz sanki.

Modern hayatın getirdiği oyalanma araçlarının çokluğunun  yanı sıra,  eskiden yanıbaşımızda, belki köyün çıkışındaki mezarlıkta, şehirde bir tekkenin yanında veya mahallede bir evin avlusunda sık sık karşılaşabileceğimiz kabirleri şimdi ancak cenazelerde nadiren  görebiliyoruz.

Şehrin içinde kalmış ve kapısında Kuran- Kerim’in “Her nefis  ölümü tadacaktır.*” yüce hükmünün yazıldığı mezarlıklarımızın sarsıcılığı bile şehir hayatının yoğunluğu ve karmaşasında azalmakta ve ondaki hakikat çoğu zaman fark edilememektedir. Ancak bir akrabanın, arkadaşın ve yakının cenazesinde insan biraz sarsılmakta belki bir süre için dünya ona boş gelmekte ama sonra tekrar ve yeniden o unutkan dünyaya dönmektedir.

Modern hayatın sunduğu çoğu sahte imkânlarla güçlenen nefislerin ve şeytanların da ölümün unutulmasındaki rolünü ve tesirini yad etmezsek olmaz. Çünkü nefsin çabuk kandığı, şeytanın da insanı aşırı hırslandırıp birbirine düşürdüğü bir vahadır ahiretten soyutlanmış bir dünya.

Dünya hayatının olduğundan daha uzun görünmesi ve ölümün setredilmesi bu aldanmanın tesirli olması için bir gerekliliktir. Yoksa bu menfi sihir bozulur, insan yarın terkedebileceği bir mal için, bir makam için veya başka bir imkan için insanları ezip geçmeye çalışmaz. Fani dünya hayatından daha fazla kam alabilmek için ölümü unutmaya çalışan insan ise bunda ısrar ederse yazık ki ebedi güzel bir hayatı kaçırır…

“Her Nerede Olsanız Ölüm Size Yetişir.”

Ölüm ne kadar  unutulsa, örtülse ya da gizlense de geleceği zaman mutlaka gelir. Ölümü unutarak  onunla  karşılaşmak ise ancak  ölümün dehşetini ve nedametini artırır.

Nisa Suresi 78. Ayeti Kerimesinde mealen “Her nerede olsanız ölüm size yetişir.” buyurulur.

Bir gün mutlaka gelecek olan ölümü gündemimizden mümkün olduğunca düşürmeye çalışmak fıtratımıza apaçık aykırı bir haldir. Bir gün gelecek olan ölüm anını hatırlama ve ona hazırlanma ise kemalattandır.

Evet, ölümü ve bir gün evimiz olacak kabri hatırlamaya çalışmalıyız ki bu fani ve neticede terkedilecek dünyaya gereğinden fazla bağlanmayalım.

Peygamber Efendimiz aleyhisselam şöyle buyurur:

“Lezzetleri yok edeni (ölümü) çokça hatırlayınız.”

“Ölümün hatırlanması sadakadır.” “Kabrin hatırlanması insanı Cennete  yaklaştırır.”

Modern hayatta ölüm çoğu zaman setredilmiştir dedik ama bunları söylerken ölümü unutmaya çalışan modern insanı da ayıplamamalıyız. Çünkü ona sunulan çoğu kez ölümün dehşetli yönüdür, keskin ve dönüşsüz bir ayrılık gibi görünen ve “idam-ı ebedi” sanılan yüzüdür. Çağdaş insanın ölüm tasviri “şeb-i arus” tabirinde ifadesini bulan o ideal ve güzel yüzünden o kadar uzaktır  ki! Bu yüzden ilk yapılması gereken de herhalde insana imanı ve kaçınılmaz olan ölümün uysal ve munis olan yönünü tanıtmaktır.

Ölümü  bu kadar hayatın içine yerleştiren Yüce Dinimiz dünya – ahiret dengesinde de bize eşsiz  bir yaklaşım sunar.

Peygamber Efendimiz aleyhisselam şöyle buyurur:

“Sizin en  hayırlınız ne ahireti için dünyasını ne de dünyası  için ahiretini terkedeninizdir. O her ikisinden de edinen kimsedir. Dünya ahirete vasıtadır; insanlara yük olmayınız.”  

Yazımızı yavaş yavaş toparlayalım. Ölümü ve kabri en güzel anlatan şairlerimizden birisi  de hiç şüphesiz Yunus Emre’dir. Onun bu konuda birçok bilinen şiiri  vardır. Yunus nispeten daha az bilinen bir şiirinde şöyle der:

Azrail ala canını
Unuttura her sanını.
Kara toprağa tenini
Kararlar bir eyyam (gün) gelir.

Ölüm insanın her türlü sanını, makamını, ünvanını her neyi varsa parasını, gücünü, güzelliğini veya geniş çevresini alır götürür. Ve bu dünyaya dair her şeyini unutturur. Fakat insanın Allah için yaptıkları bakidir, ebedi kalır.

Sözü uzatmadan, netice olarak şunu arz edelim:

Ölüm birgün hepimizin kapısını çalacak. -Bir istisna dışında- bizim gibi eşiklerde de beklemeyecek ölüm. Geldiği zaman, hayır demeye ne bir zerre takat kalacak ne de belki bir istek.

Eşiklerde doğru kararlar verirsek, hayatı ve ölümü yaratan Allah’a  yönelir ve O’na ve gönderdiklerine iman edersek, yanlışlarımızdan dönersek, ölüm bize en güzel suretiyle gelecektir.  

Kadim arkadaşlarımızdan Sami Yol’un o güzel şiirinde ölüme dair dediği gibi:

Öyle bir an gel ki
Yürek mest olmuş, beden zerre zerre aşk içinde
En güzel gününde ömrün
Benim sana sevgiyle seslendiğim gün
Merhaba sevgili kardeşim ölüm….

Ölüm ve ötesi ummanlar gibi derin bir mevzu. Ölüm bahsi de uzun ve kendini tekrarlatan  bir bahis. Bugünlük yazımızı güzel bir dua ile bitirelim:

“Allah’ım! Ölümü ve ötesini bize mübarek eyle.” *

===

*  Kuran- Kerim’de Al-i İmran Suresinin 185. ve Ankebut Suresi 57. ayet-i kerimelerinde geçer.

* Bu güzel dua bazı münacatlarda vardır. Mehmet Zahid Kotku  hazretlerinin dualarında da geçer.

fatih ünlü
Fatih Ünlü

Fatih Ünlü 1965 Adana doğumludur. Adana Dumlupınar İlkokulu, Hürriyet Ortaokulu ve Anafartalar Lisesinden sonra 1987 yılında ODTÜ Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi bölümü Uluslararası İlişkiler alt dalından mezun olmuştur.TBMM, TÜBİTAK, Devlet Planlama Teşkilatı (DPT), Kalkınma Bakanlığı, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı (SBB) ve Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (ECO)'nda çalışmıştır.Yayıncılık faaliyetlerine vakit ayırabilmek amacıyla Cumhurbaşkanlığı SBB - İSEDAK ve Uluslararası Kalkınma İşbirliği Genel Müdürlüğünden 2022 yılında emekli olmuştur.Emeklilikten sonra, Güray Gümüş'le birlikte Abdullah Bera Yıldız'ın "Bir Soluk Dua - Çaresiz Anlarımıza Çare Olan Rahmetinle" ve "O'nu Bilmeden Hiçbir Vahada Hayat Yoktur" adlı kitaplarının editörlüğünü yapmıştır.

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
Tüm Yorumlar (1)
  • Memduh

    Üstad elinize sağlıkHarikulade bir yazı

    Yanıtla
    +0
    -0