WOTTV E-DERGİ
DOLAR 34,1124 0.27%
EURO 38,1381 0.2%
ALTIN 2.868,941,41
BITCOIN 21626920,81%
Siyaset – TSK İlişkisi Alarm Veriyor

Siyaset – TSK İlişkisi Alarm Veriyor

12 Ağustos 2024 12:24
Siyaset – TSK İlişkisi Alarm Veriyor
0

BEĞENDİM

Prof. Dr. Celalettin Yavuz Güvenlik Politikaları Uzmanı, 12 Ağustos 2024

 

Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK)’nde general/amiralliğe terfiler ve “paşaların” üst rütbeye terfi işlemlerine siyasetin iyiden iyiye karıştığı görülünce, bu konu sakıncalarıyla birlikte ele alındı.

FETÖ’den Temizlenmeye Çalışılan TSK, Yeni Bir Siyaset Girdabına Çekiliyor

Daha önce yazmış olduğum gibi, TBMM’de Ak Parti dışında TSK ile ilgili dişe dokunur bilgisi olan tek bir milletvekili bile yok. Savunma eski Bakanı ve Milli Savunma Komisyonu Başkanı Hulusi Akar, adeta bu konuda Meclis’te tek hakim yetkili! “Cumhur İtifakı”nda bile uzman muhatabın olmayışı ciddi eksiklik. Albay Türkeş’in ve Gazi M.K. Paşa’nın kurduğu siyasi partilerin (MHP ve CHP) bile Mecliste asker kökenli vekili yok!

Bu eksiklik sebebiyle TSK’da meydana gelen alışılmadık derecede askerliğin ruhuna ve disiplini sabote edebilecek gelişmeler ya kamuoyunun dikkatinden kaçabiliyor ya da iş işten geçtikten sonra haberdar olunuyor. CHP’deki emekli bir amiralin divan üyeliği var ama yetmez.

Hatırlanacağı üzere geçen yıl Tuzla Piyade Okulu’nda 10 Kasım Atatürk’ü Anma Günü’nde Atatürk rozetini emre itaatsizlik yaparak takmayan ve onların bu hareketini protesto eden teğmenler arasında çıkan tartışma mahkemeye taşınınca kamuoyunun haberi olmuştu. Mahkeme sonuçlandı. Ancak burada şu soru açıklanamadı: Siyaseten mevcut iktidarın tepesindeki zevat (Cumhur başkanı, Meclis Başkanı vb) bile 10 Kasımlarda Anıtkabir’de anma törenine katılırken, Cemaatçi olduğu söylenen teğmenler hangi saikle Atatürk rozeti takmaktan imtina ettiler. Kime güvendiler? Piyade Okulu’na gelinceye kadar önce Harp Okulu’na girişte elemeden geçirilen öğrencilerin Harp Okulu’nda askerlikle ilgili ritüellere (askeri hayatta hüküm süren törensel sergilemeler ve bu yöndeki gelenekler) nasıl oldu da aşina olamadılar?

Rütbeler gibi sembollerle birlikte; selamlama, göreve başlama ve terfi gibi seremonileri de kapsayan ritüellerin amacı toplumdaki kaygıyı kontrol etmek, maskelemek, insanların dayanışmasını tasdik etmek ve kutlamaktır. Grup içi bağlılıkla birlikte ortak bir kimlik oluşturan ve ortak bir kaderi de işaret eden bu sembol ve ritüeller sürekli tekrarlanarak; düzenin, hiyerarşinin ve askeri hayatın devamına imkân sağlanır. Atatürk rozeti takmayan ve cemaatçi olduğu yazılan bu kişiler Piyade Okulu’na gelinceye kadar “FETÖ”cüler gibi ya kendilerini gizlemişler ya da kendilerine izin verilmiştir. Bunun önlemleri alınabildi mi?

Bu yıl Hac farizesi sırasında Riyad Askeri ataşesinden emirle destek isteyen bir tümgeneralin varlığı medyadan öğrenildi. Askeri ataşelik yapan biri olarak bizler de vaktiyle TSK personeline azami desteği vermeye çalıştık. Ama hepsi de göreve yönelik olmak şartıyla. Özel maksatla gelenlerin bizlerle özel hukuku yoksa hiçbir şekilde destek istemezler, asla emir de vermeye çalışmazlardı. Bu general “hamili kart sahibi” olmayı öğrenerek askerliğin ritüellerini unutmuş.

Mahkeme sonucu beraat eden 104 “İmzacı Amiral” davasında, emekli amirallerin şikayetine esas konulardan biri de “sarıklı amiral” gelişmesiydi. Bu amiral kime güvenerek bunu yapmıştı?

Son YAŞ’taki terfilerle ilgili de hoş olmayan kokular duyuldu. Bandocu bir albay tuğgeneralliğe terfi ettirilmiş. Bando ve Mızıka Okulu’nun komutanlığı bile generallik için çok yüksektir. Batılı ülkelerde (Almanya gibi) Deniz Kuvvetleri karargahındaki başkanların bir kısmı ile Firkateyn Filosu dışındaki filoların komutanları dahi albaydır. Bandocu albay general yapılınca akla “hamili kart sahibi” olmanın YAŞ’ı da ıslattığı endişesini getiriyor.

Tüm demokrasilerde olduğu gibi hükümetlerin birlikte çalışacağı genelkurmay başkanını seçmesi esastır. Ancak Türkiye’de bu iş general/amiralliğe terfiye kadar düşürüldü. Üstelik ilgisiz bakanlar bile YAŞ üyesi olarak bu seçime katılıyorlar. Böyle olunca iktidarın il başkanlıkları işin içine giriyor ve TSK siyaset batağına saplanıyor. Oysa diğer bakanların bırakın şube müdürü, daire başkanı, genel müdür atamalarında bile Milli Savunma Bakanı yok!

Sonuç olarak, askerin siyasete çekilmesi son derece tehlikeli bir güvenlik sorunudur. FETÖ darbe girişiminden alınacak dersle iktidarın ve Milli Savunma Bakanı’nın, terfiler sırasında liyakati esas alarak TSK’yi siyasetçilere bağımlı olmaktan kurtarması zaruret haline gelmiştir.

celalettin yavuz
Celalettin Yavuz

Güvenlik Politikaları Uzmanı Lisans ve Y. Lisans öğrenimini Milli Savunma Üniversitesinde (Deniz Harp Okulu – 1974; Deniz Harp Enstitüsü-1983) tamamladı. Daha sonra Silahlı Kuvvetler Akademisi öğrenimi (1985-86) gördü ve “Irak’ın Geleceği” ile ilgili bitirme tezini yazdı. 1989-1991 döneminde Führungsakademie (Hamburg/Almanya) 2 yıllık Güvenlik Politikası-Strateji-Stratejik İstihbarat-Jeopolitik, Askeri Tarih eğitimi aldı. “İstanbul Boğazı’nın Karadeniz Sahildarı Ülkeler Üzerindeki Jeopolitik ve Stratejik Etkileri” (Almanca) başlıklı mezuniyet tezini yazdı. Genelkurmay Personel Başkanlığı’nda görevli iken Kıbrıs Barış Harekâtı’nın madalya ve taltif projesini gerçekleştirdi. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı karargâhında NATO Planlama direktifleri ve kuvvet plan çalışmaları üzerinde çalıştı. Ayrıca bir yıl boyunca Deniz Kuvvetleri Komutanı’nın Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Toplantı Dosyasını hazırladı. Ege'de gerilimli 1980'li ve 1990'lı yıllarda 2 ayrı geminin komutanlıklarını yaptı. 1994-1997 döneminde Almanya'da Deniz Ataşeliği sırasında Deniz Ataşe Birliği'nin başkanlığına (doyen) ve 143 kişilik Askeri Ataşeler Birliği'nin Yönetim Kuruluna seçildi. Daha sonra Mersin’de Karakol ve Çıkarma Gemileri Komodorluğu’nun ardından Genelkurmay Yunanistan Kıbrıs Dairesinde Yunanistan Şube Müdürü iken “Türk-Yunan Ege’de Güven Arttırıcı Önlemler Paketi” projesinin (Ocak 2000) yöneticiliğini yaptı. Türk-Yunan sorunları üzerinde General-Amiral Oryantasyon Kursu, Harp Akademileri, Milli Güvenlik Akademisi ve TSK İstihbarat Okulu'nda dersler veren Yavuz, Deniz Harp Okulu Dekanı olduğu 2001-2003 döneminde "Denizcilik Tarihi-Deniz Stratejisi", "Askeri Strateji" ve "Liderlik" dersleri verdi. 1994’te Dr., 2002’de Doç.Dr. olan Yavuz, Milli Güvenlik Akademisi öğretim üyesi iken 30 Mart 2004’te istekle emekli oldu ve BİLKENT Üniversitesi’ne ilaveten Milli Güvenlik Akademisi’nde Türk-Yunan Sorunları, Suriye, Ortadoğu, Terörle Mücadele dersleri, 2012’de Prof.Dr. olduktan sonra da Atılım Üniversitesi’nde (2012-2013) ve Kara Harp Okulu Savunma Bilimleri Enstitüsünde (2013 Bahar) Y. Lisans ve Doktora, Ufuk ve Başkent üniversitelerinde lisans dersleri verdi. 2022 yılı başlarında adı Topkapı Üniversitesi olarak değiştirilen “Ayvansaray Üniversitesi”nde İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi’nin kurucu dekanlığını yapan, fakülteyi 16 bölüme çıkartan Prof.Dr. Yavuz, “İstihbarat, Strateji ve Terörizm/Avrupa'da Terör Örgütleri” gibi 3 farklı konuda sertifika dersleri yanında İstanbul Topkapı Üniversitesi’nde lisans ve Y. Lisans dersleri verdi. Güvenlik Bilimleri ve Uygulamaları Y. Lisans programının kurucu ABD Başkanlığını Eylül 2022’ye kadar sürdürerek “Küresel Güvenlik Stratejileri” üzerine sertifika programı hazırladı. Mayıs 2020 ayında uluslararası sempozyum düzenledi ve bizzat sunum yaptı. Milli Savunma Üniversitesi’nde (Harp Akademileri) 2019 yılından beri “Dış Politika Analizi” ile “Küresel Güvenlik Stratejileri” başlıklı ders verdi. Genelkurmay SAREM “Dış Uzman”lık (2003-2010), Türk Askeri Tarih Kurulu (TATK) Genel Kurul üyeliği (1999-2007), Gnkur. Atatürk Araştırma ve Eğitim Merkezi “ATAREM” Genel Kurul Kurucu Üyeliği (1999-2007), Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Eğitim/Öğretim Kurulu üyeliği (2001-2003), Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD) “Strateji” Grubu üyeliği (2005-2011), Türk Ocakları Genel Merkezi Hars Heyeti (en üst düzeydeki kültür kurulu) üyeliği (2004-2010), TÜRKSAM düşünce kuruluşunun Kurucu Başkan Yardımcısı ve Terör Bölümü Başkanlığı (2008-2012) yapan Prof.Dr. Yavuz, pek çok süreli yayının yayın ve hakem kurullarında yer almaktadır. Almanca ve İngilizce bilen Prof.Dr. Yavuz’un “Güvenlik politikaları, Askeri Tarih/Strateji, İstihbarat, Ortadoğu, çevre ülkeler, terörle mücadele, bölgesel-küresel sorunlar, küresel güvenlik stratejileri ve Deniz Tarihi konularında, çoğu müstakilen yazılmış 30’un üzerinde kitabı ve süreli dergilerde yazılmış çok sayıda makalesi mevcuttur. Halen Anadolu Ajansı ve Yeni Şafak gazetesinin “Düşünce Günlüğü” bölümünde her ay “Bölgesel ve Küresel Güvenlik Politikaları” üzerine analizleri yayınlanan Yavuz’un son dönemde Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE)’de konferansları, sitesinde yazıları yayınlanmakta olup, gene son zamanlarda Devlet Dergisi ve Türk Yurdu dergilerinde de yazıları yayınlanmaktadır. Ayrıca, Eylül 2022’den itibaren TRT Türkiye’nin Sesi Radyosu’nda haftada bir gün “Mavi Vatan” adlı bir programın yapımcılığını (ve yorumculuğunu) yapmaktadır. Ankara’da ikame eden Prof.Dr. Yavuz, evli, iki çocuk babası olup Almanca ve İngilizce bilmektedir.

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
    Tüm Yorumlar (1)
    • İbrahim Akh

      Cumhuriyetimiz kurucusu M.Kemal Atatürk ün Mareşal Fevzi Çakmağa dediği gibi Asker siyasetten uzak durmalıdır.Ve kesinlikle harp okulları yeniden açılmalıdır !

      Yanıtla
      +0
      -0