Prof. Dr. Celalettin Yavuz Güvenlik Politikaları Uzmanı, 2 Ağustos 2024
Önceki bölümde İskitlerin ordusu, kültürü ve Amazonlarla ilişkileri üzerinde duruldu. Bugün Sarmatlar, Yazığlar ve Roksolanlar ele alındı.
Sarmatlar: Karadeniz’in kuzeyinde İskit egemenliğinin ardından MÖ II. yy’dan itibaren bir başka bozkır kavimi Sarmatların kültürü yayıldı. Atlı göçebe yaşamları hayvanlarına su ve otlak bulabilmek için sürekli yer değiştirmeyi gerektiriyordu. Yaylak-kışlak hayatlarında onlara eşlik eden üzerini ağaç kabuğunu eğerek yapılmış örtülerle veya keçelerle kapladıkları, ev gibi yaşarlar, uçsuz bucaksız boş topraklara sürerlerdi. 2-3 çift öküzün çektiği arabaların küçükleri 4, diğerleri ise 6 tekerlekli, 2 veya 3 odalı, yağmura, kara ve rüzgara karsı korunaklıydı. Erkekler at üstünde arabalara eşlik eder, onları koyun sürüleri, sığırlar ve atlar izlerdi. Otu bol ve sulak arazilerde dairevi şekil oluşturarak arabalarıyla konarlar, et ve bol sütle beslenirlerdi. Hippokrates’e göre Sarmatlar, ata biner, ok atar, at üstünde kargı savurur ve düşmanla savaşır, kadınları da kızlık çağlarında ata biner, ok atar, at üstünde kargı savurur ve düşmanla savaşırlardı. Üç düşman öldüremedikçe evlenemez, töre gereğince hayvan kurban etmeden kocalarıyla aynı evde oturamazlardı. Sarmat kadınları savaş için erkekler gibi talim ederler ve erkek cesareti isteyen işlerde erkeklerden aşağı kalır yanları yoktu. Genç kızlar yay kullanmalarına engel olduğu için sağ göğüslerini dağladıklarından “Amazon” ismini almışlardı. Herodotos ise Amazonlara İskit dilinde oiorpata “erkek öldüren” dendiğini belirtmektedir.
Sarmatların yaşam biçimleri, adetleri ve kültürleri İskitlere çok benzeyen Sarmatlar, İskitçe konuşuyorlardı. Ammianus “Sarmatların ülkesinde ne bir tapınak ne de kutsanma yeri görülür, hatta hiçbir yerde sazla kaplanmış bir kulübe bile görmek mümkün değildir. Fakat göçebe geleneğine göre toprağa çıplak bir kılıç saplarlar. Yaşadıkları bölgenin tanrısı olarak ona savaş tanrısı gibi taparlar!” diye yazmaktadır. Bozkır kültür coğrafyasının İskitlere kazandırdığı her özelliği Sarmatları, Filozof Senecada güç ve dayanıklılık sembolü olarak görmekteydi.
Diodorus Siculus Sarmat liderlerinin vasıflarını şöyle belirtiyor: “Savaşma kabiliyeti, vücut gücü, zeka ve komutan olarak kabiliyetli olmak.” Tacitus savaş sırasında “Sarmatların sorunları önceden görüp ortaklaşa mücadele ile üstesinden gelmede üstün bir millet!» olduğunu bildirmektedir. Boy ve boylar birliğinin bir araya gelmesiyle oluşan değişik Sarmat toplulukları Yazığlar, Krali Sarmatlar, Alanlar, Roksolanlar, Sirak ve Aorslar idi. Her Sarmat halkının, kendi soyunun silahlı güçlerine liderlik eden kendi kralı vardı.
Yazığlar: İskit bakiyelerinin Güney Rusya’dan itilmesinden sonra yerleştikleri Dobruca bölgesine yakın olmuşlar, Roma İmparatorluğu’nun Tuna üzerinde yayılmasından sonra Romalılarla ilişki kurmuşlardı. Böylece Roma kaynaklarında diğer Sarmat kabilelerine oranla Yazığlar hakkında daha fazla bilgi bulunmasına sebep olmuştur. Romalılar, Yazığları eski Tuna topraklarından atmak istedikleri için pe çok sorun çıkmış MS I. yy’ın ikinci çeyreğinde Yazığlar, Tisa nehri ve orta Tuna arasındaki Pannonia bozkırlarına taşınmışlardır.
Roksolanlar: Sarmatların bir parçasını oluşturan Roksolan (Rosk-alan) denildiğinde Türk kavminden oldukları kesinlik kazanmaktadır. MS I-II. yy’da bu boylar Don nehri ile aşağı Tuna civarında varlık göstermişlerdi. Roksolanlar, Dinyeper ve Don arasındaki bozkırları işgal ederek, Yazığların doğusuna yerleşmişlerdi. Yazığlarla bir tür ittifak kurarak Roma’ya saldırılarını birçok kez desteklemişlerdi. Yazığların Orta Tuna’ya hareketinden sonra boşalan aşağı Tuna’ya yayıldılar.
MS 180’de Gotların gelmesiyle Yazığlar ve Roksolanlar ya Roma’ya sığındılar veya Macar ovalarında dağıldılar. Slavların büyük kısmı Germen nüfuzu ve etkisi altında kaldı. Buradan da anlaşılacağı üzere Doğu Avrupa tarihi MÖ III. yy’dan itibaren Orta Asya’dan gelen kavimlerin hareket sahası olmuş, Slav kavimlerine karşı hakimiyet kurmuşlardı. Türk ve Germen kavimlerinin münasebetlerinin MÖ birkaç yüzyıldan beri başlamış olduğu anlaşılmaktadır.
Not: Yazı dizisi “Türk Kimliği Üzerine-25” ile devam edecektir.