WOTTV E-DERGİ
DOLAR 34,0004 -0.2%
EURO 38,0522 0.33%
ALTIN 2.833,081,09
BITCOIN 21601135,82%
Türkiye-Suriye İlişkilerinin Normalleşmesi: Esad’ın İnadı Kırıldı mı?

Türkiye-Suriye İlişkilerinin Normalleşmesi: Esad’ın İnadı Kırıldı mı?

28 Temmuz 2024 08:14
Türkiye-Suriye İlişkilerinin Normalleşmesi: Esad’ın İnadı Kırıldı mı?
0

BEĞENDİM

Prof.Dr. Celalettin Yavuz Güvenlik Politikaları Uzmanı, Temmuz 2024

 

Uzun bir süre Türkiye ile normalleşmeye ayak direyen Suriye Lideri Esad, sonunda Rusya’nın da telkiniyle normalleşmeye yeşil ışık yakıyormuş gibi yapınca bu konu ele alındı.

‘İki Milletin Bir Devletinden Düşman Kardeşlere Suriye – Türkiye İlişkileri

Uzun yıllar husumet içerisindeki Suriye ile Kasım 1998’de imzalanan Adana Mutabakatı üzerine başlayan yumuşama dönemi, oğul Esad’la Ak Parti iktidarının Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakanı Erdoğan’ın “kanka” yakınlığına kadar ulaşmıştı. Esad, ailesi yaz tatillerini Türkiye’de geçiriyor, iki ülkenin ilişkileri akraba hanedanlıkların yakın ilişkisine benziyordu. Suriye Lideri Esad, Ak Parti’nin iftar yemeği için bir günlüğüne Şam’dan İstanbul’a uçuyordu.

İki ülke vatandaşları sınır kapılarından kimlik kartlarıyla vizesiz geçebiliyordu. Halep ve Gaziantepli iş insanları ortak işbirliği sahalarını giderek genişletiyor, İskenderunlu balıkçılar her gün Şam’a ve Suriye üzerinden Ürdün’e taze balık ihracını gerçekleştiriyorlardı.

Antakya’da üretilen mobilyalar, sadece telefon mesajıyla Tır ve kamyonlarla Suriye ve bu ülke üzerinden Ortadoğu’daki diğer Arap ülkelerine ihraç ediliyordu. Tabii ki Suriye ve Ürdün’de daha erken üretilen domates, salatalık, kabak gibi turfanda sebzeler de güney illerimize taşınıyordu. Yani iki ülke artık “iki millet, bir devlet” derecesinde hem devlet yöneticileri hem de kendi halkları tarafından benimsenir hale gelmişti.

Henüz 15 Mart 2011’de Suriye’de “Arap Baharı” hortlamadan bir ay önce iki ülke Hatay’ın Reyhanlı bölgesinde Asi ırmağı üzerine ortak bir baraj inşasına dahi başlamışlardı. Ancak Suriye’nin “Baharı” ile ilişkiler giderek bozuldu. Tunus, Libya ve Mısır’da bile olmayan dışardan manipülasyonlar sonucu, masum sokak gösterileri ile başlayan halk hareketi giderek genişledi. Bu tür gösterilere alışık olmayan Suriye güvenlik güçleri, tüm dünyanın gözü önünde giderek daha çok sayıda masum insanların canına ve malına zarar vermeye başladı.

O dönemde biraz da İngiltere’nin dolduruşuyla “kraldan çok kralcı” olan Türk yöneticileri, canciğer kuzu sarması oldukları Esad ve yönetimini giderek artan şiddette eleştirmeye başladılar. Ağustos 2011’de dönemin Dışişleri Bakanı Davutoğlu, 6 saat süren Esad’la görüşmesi sırasında Cumhurbaşkanı Gül’ün yazılı, Başbakan Erdoğan’ın sözlü mesajını iletti. Mesajlarda Esad’a göstericilere “orantısız güç” kullandığı belirtiliyordu. Ziyaret sonrası Türkiye, Esad karşıtlarının İstanbul’da ofis açmasına izin verdi, desteğini arttırdı. 2013 yılı yazında rejim karşıtlarına karşı kimyasal silah kullandığı için ABD’nin “sınırlı askeri harekat” önerisi, Başbakan Erdoğan’ın “tam askeri harekat” isteğine dönüştü.  Köprüler atılmıştı artık…

İç savaş el-Kaide türevi IŞİD ve el-Nusra’yı bölgeye musallat etti. Bu arada Esad rejimi karşıtı ve Türkiye’ye yakın silahlı bir birlik Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) oluştu. Esad rejiminin “terör örgütü” olarak sınıflandırdığı bu oluşum, sırasıyla Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı gibi Suriye’nin kuzeyinde PKK/PYD ve DEAŞ (IŞİD) terörüne karşı harekat yaptı. Suriye’nin kuzeyinde Türkiye’nin inşa ettiği yerleşim bölgesinde yeni bir yönetim şekli ve bunun güvenlik gücü olarak ÖSO, Suriye Milli Ordusu adını aldı. Hatta bir de “Geçici Hükümet” bile kuruldu.

Suriye “Yumuşamaya Yanaştı” Derken…

Türkiye, MİT üzerinden başlattığı komşularıyla ilişkileri normalleştirme çabasının sonuçlarını İsrail, Mısır, BAE, S. Arabistan ve Yunanistan’da almış, ancak Esad direnmekteydi. Bu yılın başından itibaren alt kademedeki görüşmeler ve Haziran 2024 sonlarında Putin’in Özel Temsilcisi Lavrentyev’in Esad’ı ziyaretinde Esad da normalleşmeye yeşil ışık yaktı. Hemen ertesi gün de Cumhurbaşkanı Erdoğan eski günlere dönüşü mümkün gördüğünü söyledi. Türkiye atağını hızlandırdığında Suriye, “egemenlik, bağımsızlık ve toprak bütünlüğüne saygı”, TSK’nin Suriye’den çekilmesi ve 2011 öncesi duruma dönülmesi şartlarını hatırlattı. Sonuçta ABD kontrolündeki PYD/PKK terörünün devletleşme sürecinin önlenmesi Türkiye ve Suriye kadar Rusya’nın da çıkarınadır. Ama Esad hala kan davası güder gibi. Siz ne dersiniz?

celalettin yavuz
Celalettin Yavuz

Güvenlik Politikaları Uzmanı Lisans ve Y. Lisans öğrenimini Milli Savunma Üniversitesinde (Deniz Harp Okulu – 1974; Deniz Harp Enstitüsü-1983) tamamladı. Daha sonra Silahlı Kuvvetler Akademisi öğrenimi (1985-86) gördü ve “Irak’ın Geleceği” ile ilgili bitirme tezini yazdı. 1989-1991 döneminde Führungsakademie (Hamburg/Almanya) 2 yıllık Güvenlik Politikası-Strateji-Stratejik İstihbarat-Jeopolitik, Askeri Tarih eğitimi aldı. “İstanbul Boğazı’nın Karadeniz Sahildarı Ülkeler Üzerindeki Jeopolitik ve Stratejik Etkileri” (Almanca) başlıklı mezuniyet tezini yazdı. Genelkurmay Personel Başkanlığı’nda görevli iken Kıbrıs Barış Harekâtı’nın madalya ve taltif projesini gerçekleştirdi. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı karargâhında NATO Planlama direktifleri ve kuvvet plan çalışmaları üzerinde çalıştı. Ayrıca bir yıl boyunca Deniz Kuvvetleri Komutanı’nın Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Toplantı Dosyasını hazırladı. Ege'de gerilimli 1980'li ve 1990'lı yıllarda 2 ayrı geminin komutanlıklarını yaptı. 1994-1997 döneminde Almanya'da Deniz Ataşeliği sırasında Deniz Ataşe Birliği'nin başkanlığına (doyen) ve 143 kişilik Askeri Ataşeler Birliği'nin Yönetim Kuruluna seçildi. Daha sonra Mersin’de Karakol ve Çıkarma Gemileri Komodorluğu’nun ardından Genelkurmay Yunanistan Kıbrıs Dairesinde Yunanistan Şube Müdürü iken “Türk-Yunan Ege’de Güven Arttırıcı Önlemler Paketi” projesinin (Ocak 2000) yöneticiliğini yaptı. Türk-Yunan sorunları üzerinde General-Amiral Oryantasyon Kursu, Harp Akademileri, Milli Güvenlik Akademisi ve TSK İstihbarat Okulu'nda dersler veren Yavuz, Deniz Harp Okulu Dekanı olduğu 2001-2003 döneminde "Denizcilik Tarihi-Deniz Stratejisi", "Askeri Strateji" ve "Liderlik" dersleri verdi. 1994’te Dr., 2002’de Doç.Dr. olan Yavuz, Milli Güvenlik Akademisi öğretim üyesi iken 30 Mart 2004’te istekle emekli oldu ve BİLKENT Üniversitesi’ne ilaveten Milli Güvenlik Akademisi’nde Türk-Yunan Sorunları, Suriye, Ortadoğu, Terörle Mücadele dersleri, 2012’de Prof.Dr. olduktan sonra da Atılım Üniversitesi’nde (2012-2013) ve Kara Harp Okulu Savunma Bilimleri Enstitüsünde (2013 Bahar) Y. Lisans ve Doktora, Ufuk ve Başkent üniversitelerinde lisans dersleri verdi. 2022 yılı başlarında adı Topkapı Üniversitesi olarak değiştirilen “Ayvansaray Üniversitesi”nde İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi’nin kurucu dekanlığını yapan, fakülteyi 16 bölüme çıkartan Prof.Dr. Yavuz, “İstihbarat, Strateji ve Terörizm/Avrupa'da Terör Örgütleri” gibi 3 farklı konuda sertifika dersleri yanında İstanbul Topkapı Üniversitesi’nde lisans ve Y. Lisans dersleri verdi. Güvenlik Bilimleri ve Uygulamaları Y. Lisans programının kurucu ABD Başkanlığını Eylül 2022’ye kadar sürdürerek “Küresel Güvenlik Stratejileri” üzerine sertifika programı hazırladı. Mayıs 2020 ayında uluslararası sempozyum düzenledi ve bizzat sunum yaptı. Milli Savunma Üniversitesi’nde (Harp Akademileri) 2019 yılından beri “Dış Politika Analizi” ile “Küresel Güvenlik Stratejileri” başlıklı ders verdi. Genelkurmay SAREM “Dış Uzman”lık (2003-2010), Türk Askeri Tarih Kurulu (TATK) Genel Kurul üyeliği (1999-2007), Gnkur. Atatürk Araştırma ve Eğitim Merkezi “ATAREM” Genel Kurul Kurucu Üyeliği (1999-2007), Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Eğitim/Öğretim Kurulu üyeliği (2001-2003), Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD) “Strateji” Grubu üyeliği (2005-2011), Türk Ocakları Genel Merkezi Hars Heyeti (en üst düzeydeki kültür kurulu) üyeliği (2004-2010), TÜRKSAM düşünce kuruluşunun Kurucu Başkan Yardımcısı ve Terör Bölümü Başkanlığı (2008-2012) yapan Prof.Dr. Yavuz, pek çok süreli yayının yayın ve hakem kurullarında yer almaktadır. Almanca ve İngilizce bilen Prof.Dr. Yavuz’un “Güvenlik politikaları, Askeri Tarih/Strateji, İstihbarat, Ortadoğu, çevre ülkeler, terörle mücadele, bölgesel-küresel sorunlar, küresel güvenlik stratejileri ve Deniz Tarihi konularında, çoğu müstakilen yazılmış 30’un üzerinde kitabı ve süreli dergilerde yazılmış çok sayıda makalesi mevcuttur. Halen Anadolu Ajansı ve Yeni Şafak gazetesinin “Düşünce Günlüğü” bölümünde her ay “Bölgesel ve Küresel Güvenlik Politikaları” üzerine analizleri yayınlanan Yavuz’un son dönemde Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE)’de konferansları, sitesinde yazıları yayınlanmakta olup, gene son zamanlarda Devlet Dergisi ve Türk Yurdu dergilerinde de yazıları yayınlanmaktadır. Ayrıca, Eylül 2022’den itibaren TRT Türkiye’nin Sesi Radyosu’nda haftada bir gün “Mavi Vatan” adlı bir programın yapımcılığını (ve yorumculuğunu) yapmaktadır. Ankara’da ikame eden Prof.Dr. Yavuz, evli, iki çocuk babası olup Almanca ve İngilizce bilmektedir.

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.