Prof. Dr. Celalettin Yavuz Güvenlik Politikaları Uzmanı, 27 Ekim 2023
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın HAMAS’ın bir terör örgütü değil, vatanını korumak isteyen Mücahitler olduğunu söylemesi üzerine terör ve terörist kavramı yeniden tartışılmaya başlandı. Bu bağlamda HAMAS’a ilaveten dünya ve Türkiye kamuoyunda isimleri sıkça duyulan terör örgütleri ve/veya gruplar üzerinden örnekleme yapılarak konuya açıklık getirilmeye çalışıldı.
Terör ve Terörist Tanımı Üzerinde Uzlaşma Yok
Devletler terör tanımı üzerinde uzlaşma sağlayamasalar da “özgürlük savaşçısı” olarak ortaya çıkanlar şayet sivil insanların canlarına ve mallarına zarar veriyorlarsa, o andan itibaren terörist damgası yerler. Bu ince çizgi çok önemlidir. İstiklal Harbi başlarında, henüz düzenli ordu kurulmadan önce mevcut silahlı gruplardan özellikle Çerkez Ethem’in, isyan çıkaran bölgelerde yargılamaksızın masum insanları da katletmesi, Milli Mücadele’nin Lideri Gazi Paşa’yı çok endişelendirmişti. Nitekim kısa bir süre sonra bu tür oluşumların Batı Cephesi Komutanlığı emrine girmeleri emri verilmiş, uymayanlar tasfiye edilmiş, Milli Mücadele karşıtları ise TBMM’nin çıkarttığı yasalara göre yargılanmışlardır. Yani İstanbul Hükümeti’ne bayrak açtığı için “asi” damgası yiyen Mustafa Kemal ve arkadaşları isyankarlığın ötesinde, sırtlarını milletin temsilcisi Meclis’e yani meşruiyete dayamış, özgürlük kahramanı payesine erişmişlerdir.
Teröristle ilgili yukarıdaki tanım üzerinden gidecek olursak, yıllarca İngiltere’de varlık gösteren İrlanda Cumhuriyet Ordusu (IRA), İngiliz güvenlik kuvvetlerine karşı hareketleriyle sivil insanların da ölümüne ve yaralanmasına sebebiyet verdiği için terör örgütü olarak anıldı.
1968’de İspanya’nın Bask bölgesinin bağımsızlığı için bayrak açan ayrılıkçı ETA da faaliyetleri içerisinde sivil insanların ölmesine, yaralanmasına ve maddi kayıplarına sebebiyet verdiği için terör örgütü olarak nitelendirildi.
Benzer bir terör örgütü ile de Türkiye yıllardır mücadele ediyor. Marksist-Leninist çizgide ayrılıkçı silahlı bir örgüt olarak ortaya çıkan PKK’nın da sadece Türk güvenlik güçlerine değil, aynı zamanda haraç almaya ilaveten devletin yanındaki sivil insanların da canına kast ettiği bilinmektedir. Hatta yıllardır cezaevinde tutulan elebaşısı “bebek katili” namına sahiptir.
Bir diğer örnek Afganistan’daki Taliban’dır. ABD ve müttefikleri 2001 sonunda Afganistan’a girdiklerinde Taliban 1994’ten beri iktidardaydı. ABD’nin müdahalesi sonrası geri çekilen Taliban, zamanla hemen her yerde silahlı mücadeleleri kazanmaya başladı ve Ağustos 2021 itibariyle tüm yabancı güçlerin çekildiği ülkede tekrar iktidar oldu. Vaktiyle “terör örgütü” olarak anılan Taliban’a terör örgütü mü, yoksa ülkenin gerçek sahipleri mi demek gerekir?
1990’lı yıllarda Sırbistan’dan ayrılarak yeni bir devlet kurmak için yola çıkan ve AB ülkelerinden ciddi destekler alan Kosova Kurtuluş Ordusu “UÇK”nın liderleri sonunda Kosova’yı kurdular, başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı yaptılar. Bunlardan Cumhurbaşkanı Haşim Taci de dahil bazıları gün geldi UÇK döneminde sivil insanları öldürdükleri, yani terör eylemi yaptıkları gerekçesiyle derdest edilerek Lahey Adalet Divanı’nda yargılanmak için tutuklandılar. Oysa Kosovalılara göre bu zevat “özgürlük savaşçısı” ve seçilmiş siyasilerdi.
Lübnan’da seçimlere giren, bir dönem hükümet ortağı da olan Hizbullah da İsrail yanında batılı ülkelerce terör örgütü olarak görülürken, Suriye, İran, Rusya farklı bakmaktadır.
Suriye’de Özgür Suriye Ordusu, DEAŞ ve PKK/YPG Ayrıntısı
Suriye’de Türkiye’nin Özgür Suriye Ordusu (Suriye Milli Ordusu) olarak tanıdığı ve birlikte harekat yaptığı oluşum Suriye ve hatta Rusya ile İran tarafından terör örgütü olarak anılıyor. Neredeyse sadece Türkiye tarafından terör örgütü olarak nitelenen PKK’nın Suriye uzantısı PYD/YPG ise ABD, Rusya ve hatta Suriye tarafından farklı anılıyor. ABD, DEAŞ’a karşı YPG’yi müttefiki olarak görüyor, eğitiyor, silah yanında, nakdi ve siyasi destek veriyor.
Sonuç itibariyle bu özetlenenlerden sonra HAMAS gibi birçok silahlı örgütün terörist olup olmadığı konusunda bir uzlaşma olamadığı açık. Çünkü en başta dünyaya ayar vermeye çalışan küresel güçler “Benim teröristim iyi, seninki kötü!” demeye alışmış bir kere. Siz ne dersiniz?