WOTTV E-DERGİ
DOLAR 34,0963 0.18%
EURO 38,0992 0.02%
ALTIN 2.834,490,20
BITCOIN 21384114,11%
Ailenin Korunması – I

Ailenin Korunması – I

27 Mayıs 2024 11:43
Ailenin Korunması – I
0

BEĞENDİM

Fatih ÜNLÜ – 27 Mayıs 2024

 

Aileyi korumak bir anlamda toplumu ve insanlığı korumaktır. Aile ta Adem aleyhisselamdan beri toplumun temel yapıtaşı olagelmiştir. İnsanın ilk eğitim ocağı ailedir.  Toplum planında kişiyi ilkin aile sonra diğer kurumlar yetiştirir.

Toplumun genel durumuna göre ailenin olumlu işlevinin yoğunluğu farklılıklar gösterebilir ama tüm toplumlarda aile neslin devamında meşruiyet zeminini sağlayan temel kurumdur.

Aile bu kadar önemliyken, ne yazık ki bazı çok güçlü ve organize gruplar, küresel çevreler örtülü ve açık bir şekilde ailenin temellerinin tahrip edilmesine çalışıyorlar.

Bu çevrelerin aileyi neden  hedef aldıkları çok detaylı araştırılması gereken çok önemli bir konu ama öğrendiklerimizden ve gözlemlerimizden bazı çıkarımlarda bulunabiliriz.

1-İlk başta bu çevreler, aile ve benzeri kurumların oluşturduğu korunaklı ortamlarda insana istedikleri kıvamı bir türlü veremiyorlar. Tek başına kalan veya dışarıdaki bireylere daha kolay istedikleri biçimi vereceklerini düşünüyorlar.

Şunu da kabul etmek gerekir ki şu anda ne yazık ki aile içinde bile bunu kısmen yapabilme imkânları oluşmuş durumda. Nasrettin Hocanın dediği gibi “Parayı veren düdüğü çalıyor.” Ağırlıklı olarak kaynakları kontrol edenler içeriği de oluşturuyor,  kuralları da koyuyor. Gerektiğinde açık – örtülü sansür uyguluyor ve istemediklerini dışarı atabiliyor. Ama bir yere kadar.

Bir yere kadar çünkü kulun gücü hiç bir zaman mutlak güç olamaz. Firavun bile tahtına tehdit oluşturmasın diye Ben-i İsrail’in erkek çocuklarını öldürürken neticede Hz. Musa’yı (aleyhisselam) kendi sarayında yetiştirdi de bir tereddüt dışında farkına bile varamadı.  Biz samimi olursak, Allah bize de devamlı yardım eder ve hep yeni imkanlar bahşeder.

2-Bazı küresel organize güçlerin aileyle bu kadar uğraşmalarının bir diğer sebebi de şu: Çok fazla olduğunu düşündükleri dünya nüfusunu azaltmak istiyorlar.

3-Yine bu kesimler, karbondioksit salınımı, çevrenin kirlenmesi, küresel ısınma vs. gibi bazen abarttıkları ama bir gerçekliği de olan hususları gerekçe göstererek insanlığa nüfusu azaltmanın yanı sıra cinsiyet ve aile tanımı da değiştirerek yeni bir yaşam tarzları kabul ettirmeye çalışıyorlar. Ve fırsat buldukça da bu işin yapıtaşlarını yavaş yavaş döşüyorlar.

İnsanlığı külli bir felakete götürebilecek bu tür yaklaşımların aslının anlaşılması bu çevrelerin geçmişte yaptıklarının hangi sonuçları doğurduğunun anlaşılmasından geçiyor. Bu yüzden yazımıza temel bir soruyla ve kısa bir tarihi perspektifle devam edelim.

Küresel Elitlerin Önerileri Sorunları Çözebilir mi?

Evet, bazı küresel elitler ve  çok güçlü organize çevreler küresel sorunlara kendi önceliklerince çareler bulmaya çalışıyorlar. Pekala, bunların önerileri insanlığa bir çıkış yolu sağlayabilir mi, sorunlara çözüm olacak mahiyette mi? Ne yazık ki ve güçlü bir şekilde: Hayır. Çünkü bu çevrelerin çıkış noktaları doğru değil, bu zihniyette olanların tarihi sicilleri ortada  ve çoğu zaman da samimiyetten yoksunlar.

Neden mi böyle düşünüyoruz? Arz edelim. İlk başta şu anda dünyadaki temel sorun kaynak eksikliği değil. Birçok sorunun temelinde iyi yönetim eksikliği, tahsisat ve paylaşım sorunları, çevreye ve kaynaklara aşırı yüklenilmesi ve gereksiz  yere körüklenen savaşlar ve karışıklıklar gibi insan kaynaklı sorunlar var.

Bu fani dünyada büyük bir güç sahibi olanlarda -vahyi hikmete ve yaratılıştan gelen güzel ölçülere uymuyorlarsa- genelde şöyle bir yaklaşım gelişiyor. Birçok kaynağı bir anda kontrol edebildikleri için dünyaya da istedikleri gibi biçim verebileceklerini ve başkalarının haklarına saygı göstermeden dünyadaki dengelerle diledikleri gibi  oynayabileceklerini  sanıyorlar.

Düşünün, Siyonist kesimlerin büyük İsrail diye bir takıntıları olmasa Ortadoğu bu kadar karışır mıydı? Elbette karışmazdı. Bu kadar tahribata sebep olan bir süreci bile durduramayan çevreler, kamuoyu baskısı olmasa durdurmayı da belki o kadar da önemsemeyebilecek çevreler küresel sorunlara nasıl çözüm bulabilirler? Elbette bulamazlar.

Bulamazlar ama ya sahte ya da sadra şifa olmayacak çözümleri de çokça önerirler ve bunları ellerindeki araçlarla dayatırlar da. Bunlara uyulursa, insanlığı neticede çok daha kötü günler bekler ama insanlık dehası ve birikimiyle doğru ve etkin çareler üretme  kabiliyetine çok ağır şartlarda bile sahiptir. Bu yapılabilirse ne âlâ, insanlığı uzun zamandır özlemini çektiği güzel günler bekler. Yapılamazsa da insanlık yakın geçmişte nasıl çok ağır sorunlar yaşadıysa şimdi de ne yazık ki benzerlerini yaşayabilir.

İşte yakın bir tarihte, işgücüne ihtiyaçları olduğu dönemlerde o devrin hükümranları işgücü sağlamanın insani yöntemlerine odaklanacakları yerde diğer kıtalardan, özellikle Afrika’dan on milyonlarca masum insanın özgürlüğünü, hayat hakkını gasp ederek onları köleleştirdiler ve nesiller boyu onları köle olarak ağır şartlarda çalışmaya mahkum ettiler.

Kolonyalizm ve sömürgecilik de çok dehşetli ve insanlığın yüz karası olan ayrı bir zulüm dönemi.

Şimdi de bu devrin hükümranları robotlar üretim süreçlerinde daha çok rol aldıkça, yapay zeka vs. gibi yeni imkânlar ve teknolojiler daha da geliştikçe, yoğun işgücüne eskisi gibi ihtiyaçları kalmadığı için  dünyada nüfusu kırmaya ve doğmamış çocukların hayat haklarını ellerinden almaya çalışıyorlar.

Bazı ülkelere çok ağır bir şekilde dayatılan nüfus kontrolü aslında küresel yapıların insanlığı ve ülkeleri nasıl bir çözümsüzlüğe ittiğinin ve yeni sorunlara sebep olduğunun iyi bir örneği. Bu konuda ülkemizin de nüfus artış hızında olağanüstü ve sürdürülemez bir düşüşle karşı karşıya kaldığını “Küçülen Aileler” adlı yazımızda ele almıştık.

Yazımız çok uzadığı için bu konuya dair diğer değerlendirmelerimizi bir sonraki yazımıza bırakalım.

Allah’a emanet olun.

fatih ünlü
Fatih Ünlü

Fatih Ünlü 1965 Adana doğumludur. Adana Dumlupınar İlkokulu, Hürriyet Ortaokulu ve Anafartalar Lisesinden sonra 1987 yılında ODTÜ Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi bölümü Uluslararası İlişkiler alt dalından mezun olmuştur.TBMM, TÜBİTAK, Devlet Planlama Teşkilatı (DPT), Kalkınma Bakanlığı, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı (SBB) ve Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (ECO)'nda çalışmıştır.Yayıncılık faaliyetlerine vakit ayırabilmek amacıyla Cumhurbaşkanlığı SBB - İSEDAK ve Uluslararası Kalkınma İşbirliği Genel Müdürlüğünden 2022 yılında emekli olmuştur.Emeklilikten sonra, Güray Gümüş'le birlikte Abdullah Bera Yıldız'ın "Bir Soluk Dua - Çaresiz Anlarımıza Çare Olan Rahmetinle" ve "O'nu Bilmeden Hiçbir Vahada Hayat Yoktur" adlı kitaplarının editörlüğünü yapmıştır.

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.