Prof. Dr. Celalettin Yavuz Güvenlik Politikaları Uzmanı, 12 Ekim 2023
Türkiye’nin kuzeyinde ve güneyinde sıcak çatışmalar var. İlki Şubat 2022 sonlarında Rusya’nın Ukrayna’nın doğusuna kara harekatı, Kiev ve diğer yerlere füze saldırılarıyla başlamıştı. 7 Ekim 2023’te ise HAMAS’ın, Gazze Şeridi’nden hem füzelerle hem de de sızarak İsrail’e saldırması üzerine çıkan ve giderek yoğunlaşan çatışmalardır. Her iki çatışmanın benzer yanları da dikkate alınarak, HAMAS-İsrail çatışması askeri açıdan ele alındı.
Sürprizler ve Kuvvet Mukayesesi Açısından Değerlendirme
Ukrayna’nın doğu sınırlarına yakın bölgede 175 bin kişilik kuvvetiyle çatışmadan haftalar önce askeri tatbikata başlayan Rusya’nın, iki ülke arasında giderek gerilen ilişkiler de dikkate alındığında saldırması sürpriz sayılamayacak kadar açıktı. Üstelik çatışmadan haftalar önce Rusya’nın saldırı hazırlığı içerisinde olduğu ABD ve İngiltere liderlerince dillendirilmişti.
Rusya-Ukrayna savaşında rastlanan asıl sürpriz, Ukrayna’ya oranla açık ara üstün milli güç unsurlarına sahip Rusya’nın, beklenenin aksine kısa bir sürede Ukrayna’yı saf dışı bırakamamış olmasıydı. İstihbarat eksikliği içerisindeki Rusya’nın Ukrayna’yı hafife alarak iyi hazırlanmamış olduğu açıktı. Ukrayna, ABD ve İngiltere’nin de geniş desteğiyle Rusya’nın neler yapıp neler yapamayacağını çözmüş, özellikle de meskun mahal çatışmalarına karşı iyi bir eğitim almıştı. İstihbarat uydularının yanı sıra, Rusya’nın tank ve mekanize araçlarına karşı insansız hava araçlarını çok iyi kullanmıştı. İsrail de HAMAS’ı hafife almıştı anlaşılan…
Rusya-Ukrayna savaşında büyük balık Rusya olup, aynı zamanda orantısız gücüyle saldıran taraftı. ABD, İngiltere, komşu ülkeler derken G7 ülkelerinin desteklediği Ukrayna, istihbarat, silah, eğitim, mühimmat ve askeri danışmanlık yanında Rusya’yı ekonomik açıdan bunaltmayı amaçlayan yaptırımların da desteğiyle ayakta kalmayı sürdürebildi.
“Küçük balık” HAMAS’ın dünyanın sayılı istihbarat örgütü MOSSAD’ı ve İsrail’in “Demir Kubbe” adlı hava savunmasını atlatmasını şaşkınlıkla karşılayanlar var. Oysa Truva atı ile Fatih’in gemileri karadan geçirip Haliç’e kaydırması gibi örnekler az değil. Anlaşıldığı kadarıyla HAMAS da İsrail’in zayıf taraflarını keşfederek, şu anda açıklanmamış olsa da muhtemelen Demir Kubbe’yi atlatacak formülü bulmuştu.
Hatta ilk saldırının ardından İsrail’in hemen füze, top, hava ve denizden harekatla Gazze Şeridi’ni hallaç pamuğu gibi atacağını hesaplayarak, gizlendiği Gazze Şeridi’ndeki eski karargah ve barınaklarının dışında yeni barınaklar inşa edip, bunları toprağın altındaki tünellerle birbirlerine bağlayarak da savunma önlemlerini almış olmalıydı. Keza elektrik, yakıt ve suyun kesileceği hesaplanarak toprak altındaki savunma hatlarında bunlar için de hazırlık yapılmıştır.
Kara Harekatı Başlarsa Neler Olabilir?
HAMAS’ın, Sderot ve Aşkelon gibi yerleşim bölgelerine ateşlediği yüzlerce füze yanında kara harekatı başladıktan sonra tahmin edilemeyen silahlarını kullanarak bir sürpriz etkisi yaratmak isteyebileceği unutulmamalıdır. Zira Ukrayna’da önce İHA ve SİHA’ların, ardından da silahlı insansız deniz araçlarının (SİDA) başarılı bir şekilde kullanılmasıyla sürpriz etkileri görmüştük. İsrail’in kara harekatına karşı İHA ve SİHA’ların kullanılması yanında, meskun mahal çatışmasına uyumla HAMAS’ın yaklaşma istikametlerinden itibaren patlayıcı madde tuzakları ve el yapımı patlayıcıları (EYP) kullanacak olması da sürpriz olamayacaktır.
HAMAS’ın 130’un üzerinde sivil ve askerden oluşan rehineleri de İsrail’e karşı canlı kalkan gibi kullanması sürpriz olamayacak kadar açıktır. Burada asıl soru, İsrail’in canlı kalkanlara karşı ne yapacağıdır? HAMAS’ın bilinen tüm kozlarının, ABD’den 11 Ekim’de ilk mühimmat desteğini de alan İsrail’in, Gazze Şeridi’ni mevcut gücüyle hallaç pamuğu gibi atmasını önleyebilmesi mümkün değildir. Dışarıdan destek de söz konusu değildir. Ama karşı tarafı da “Acaba ne var da ona güveniyor?” dedirtecek bir konumda olmadığı söylenemez.
Anlaşılan o ki, HAMAS’ın savaşa devam azim ve iradesinin kırılıp kırılmayacağı henüz kestirilememektedir. Asıl sorun, Gazze Şeridi’ne sıkışan yüzbinlerce sivilin yaşadığı dehşettir.