Prof. Dr. Celalettin Yavuz Güvenlik Politikaları Uzmanı, 16 Nisan 2024
İran’ın 13/14 Nisan 2024 gecesi İsrail’e saldırdığı onlarca dron ve balistik füzenin %99’unun önlendiği açıklandı. 13 Nisan akşamına kadar İran’ın İsrail’e saldıracağı ihbarını yapan istihbarat birimleri yanında ABD’nin bölgedeki askeri üs/noktalarının da İsrail’e hava savunmasında yardımcı olduğu anlaşıldı. “Attığı taş ürküttüğü kurbağaya değmedi!” diye düşünülen İran, kısa süren saldırısını yeterli gördü. Dünyanın en gözde stratejik bölgelerinden birindeki bu gelişme geçiştirilmeyerek ayrıntılı olarak ele alınmaya çalışıldı.
Uluslararası Sistemin Çelişkisi Bir Kez Daha Açıkça Görüldü
İran, İsrail’e saldırısının gerekçesini 31 Mart 2024’te İsrail’in Şam’daki İran Başkonsolosluğu’na saldırısından hareketle “meşru müdafaa” olarak açıkladı. Ancak 14 Nisan’da BM Güvenlik Konseyi (BMGK)’ni toplantıya çağıran ABD ile İngiltere ve Fransa’nın BM temsilcileri sadece İran’ı bölgede sorun yaratmakla suçlayarak hem kınadılar hem de bu olaylardan sorumlu tutulması gerektiğini ifade ettiler. Yani İran’a yaptırımı işaret ettiler.
Buna karşılık bir diğer BMGK’nin daimi üyesi Rusya’nın temsilcisi İsrail’in, İran’ın Şam Başkonsolosluğu saldırısı BMGK’ne getirildiğinde bu üç ülke tarafından İsrail’in kınama kararı alınamadığını ifade etti. Diplomatik bir misyona yapılan saldırının uluslararası hukukun ihlali ve açıkça savaş nedeni (casus belli) olduğunu, İran’ın meşru müdafaa hakkını kullandığını söyledi. İlaveten, benzer bir saldırıya Batılı bir ülkenin diplomatik misyonu uğramış olsa, ABD, İngiltere ve Fransa’nın derhal intikamdan bahsedeceklerini ifadeyle, (kendisinin Gürcistan ve Ukrayna saldırılarını unutarak), bu üç ülkeyi çifte standart uygulamakla suçladı.
BMGK’nin bir diğer daimi üyesi Çin’in temsilcisi de İsrail’in, İran’ın Başkonsolosluğu saldırısının uluslararası hukukun ihlali olduğunu vurguladı. Bu gelişmenin bölgede gerilimi arttıracağı, dolayısıyla petrol fiyatlarına ciddi bir artış getireceği endişesi taşıyor gibiydi.
İran temsilcisi BM Anlaşması’nın meşru müdafaa hakkını öngören 51. Maddesi uyarınca ve sivillere zarar vermeyecek şekilde hava saldırısı düzenlediklerini kaydederken İsrail, Şam saldırısına değinmeden doğrudan bu saldırı sebebiyle İran’a yüklendi.
İran Uzayan Çatışmanın Kendisine de Zarar Vereceği Düşüncesiyle ‘Gözdağı’ ile Yetindi
Ocak 2024 ortalarında Irak’taki MOSSAD’ın ‘casusluk merkezi’ ile Suriye’deki IŞİD karargahını füzelerle vuran İran, ertesi gün de Pakistan topraklarındaki Ceyşu’l Adl adlı terör örgütünü füze ve SİHA’larla vurdu. Sınır ötesi bu tür harekatı asimetrik unsurlarla yapmaya alışık olduğu bilinen İran’ın bu girişimleri bir ilkti. ABD’ye rağmen İsrail’e son “başarısız” saldırısı, İsrail’e ilaveten bölge ülkeleri ile bölgede üssü bulunan ülkelere ise bir mesaj gibidir.
Bölgedeki istikrarın bozulması arzu edilmese de İran’ın baskın unsurunu dikkate almaksızın saldırısı çok eleştirildi. Karikatürlere düşecek şekilde sanki ABD istihbarat birimine harekat saati bile söylenmiş gibiydi. Uluslararası finans/ekonomi çevresini telaşlandırmayacak şekilde hafta sonu gerçekleşip sonuçlandı. Hürmüz Boğazı’nın kapanma riski yaşanmadığından küresel ekonomi dalgalanmadı. Hatta 15 Nisan sabahı petrol fiyatlarında az da olsa düşüş yaşandı.
Harekat şayet hafta içinde ve uzayacak şekilde gerçekleşse, Hürmüz Boğazı’nı İsrail yanlısı Batılı ülkeler ile İran’dan en az birinin kapatmasıyla petrol fiyatları tavan yapabilecek, küresel ekonomi ciddi dalgalanmalar yaşayabilecek, dolayısıyla ABD’de başkanlık seçimleri öncesinde Biden yönetimi önemli bir hasar daha alacaktı. İran da ağır bir yaptırım furyası yanında, petrolünü dışarıya nakletmekte sorun yaşayacaktı. Çatışmanın uzaması, bölgenin enerjisine bağımlı olan Çin, Japonya, Almanya ve Türkiye’yı daha fazla etkileyecekti. Bunlar yaşanmadı.
Sonuçta BMGK’nin beş daimi üyesinin keyfine bağlı olduğu tekrar teyit edildi. İsrail gibi küçük ülkelerin hava savunma sistemini daha etkili kurabileceği anlaşıldı. İhtiyatsız bir kıvılcımla bölgenin ateş topuna dönebileceği anlaşıldı. İran’ın sınır ötesinde benzeri harekata girişebileceği, ülkelerin “intikam” harekatında bile kendi çıkarları yanında küresel ekonominin de gözetildiği görüldü. Sizce İran-ABD gizli anlaşması olabileceği şüphesi daha da artmadı mı?
EĞİTİM
3 saat önceEKONOMİ
3 saat önceGÜNDEM
5 saat önceGÜNDEM
7 saat önceGÜNDEM
8 saat önceSPOR
1 gün önceGÜNDEM
1 gün önce
Mükemmel bir analiz ve sonuclari. Tesekkür ederim. Derimki ihsallah Iran kendi kendini analiz edop,Matrixde degerlendirmiszir. Hörmetleromle.