Merhum Necmettin Erbakan’ın Başbakan, DYP Genel Başkanı Tansu Çiller’in ise Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı olarak görev aldığı hükümet, “rejimi tehdit ettiği” iddiasıyla tartışmaların odağı oldu.
1995 genel seçimlerinde Refah Partisi’nin zaferi, Necmettin Erbakan’a Başbakanlık yolunu açtı. Ancak seçim sonrası irtica iddialarıyla fişlemeler yapıldı, başörtülü öğrenciler okullara alınmadı ve toplumun bir kesimi aşağılandı. Bu süreçte medya, darbecilerin silahı olarak kullanıldı.
Sincan sokaklarına çıkarılan tanklar, demokrasiye balans ayarı yapmış gibi algılanırken, 28 Şubat 1997’deki kritik Milli Güvenlik Kurulu toplantısı, Erbakan’ın istifasıyla sonuçlandı. Bu toplantıdan sonra Refah Partisi kapatıldı ve Erbakan ile bazı parti yöneticilerine siyaset yasağı getirildi.
Başörtüsü yasağı, 28 Şubat’ın en belirgin izlerinden biriydi. Demokratik hakların gasp edilmesi, ikna odalarında yaşanan aşağılamalar ve kamusal alandaki mağduriyetler, yıllarca çözüm bekleyen sorunlar olarak gündemi işgal etti. AK Parti döneminde başörtüsü yasağı kaldırıldı, geçmişin haksızlıkları düzeltilmeye başlandı.
Dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, okuduğu şiir nedeniyle hapis cezası aldı. Ancak cezaevinde kurduğu “Bu şarkı burada bitmez çünkü biz bir maraton koşucusuyuz” cümlesi, Türkiye’nin siyasi geleceğine dair ipuçlarını veriyordu. Erdoğan’ın hapis yatışı, onun yeniden doğuşunun habercisi oldu.
28 Şubat, Türkiye’nin demokrasi serüvenindeki karanlık bir döneme işaret ediyor. Ancak bu olayın izleri, Türkiye’nin demokrasi mücadelesi ve toplumsal direnişi ile silinmeye başlıyor. Geçmişte yaşanan haksızlıkların düzeltilmesi, ülkenin demokratik gelişimine önemli katkılar sağlıyor.
EĞİTİM
7 saat önceEKONOMİ
8 saat önceGÜNDEM
9 saat önceGÜNDEM
12 saat önceGÜNDEM
13 saat önceSPOR
1 gün önceGÜNDEM
1 gün önce