Prof. Dr. Celalettin Yavuz Güvenlik Politikaları Uzmanı, 27 Şubat 2024
Önceki bölümde Şeyh Ahmet Yasin’e suikast, Filistin Lideri Arafat’ın ev hapsi ardından Fransa’da ölmesi, İkinci İntifada’nın sona ermesi, İsrail’in Gazze Şeridi’nden çekilmesi ve Ahmedinejad’ın İsrail’in haritadan silinmesiyle ilgili sözü üzerinde duruldu. Bugün Filistin’de parlamento seçimlerinde HAMAS’ın zaferi ve İsrail-Hizbullah çatışmalarına yer verildi.
Filistin Genel Seçimlerinde HAMAS’ın Zaferi – Hizbullah-İsrail Çatışması
Kadima partisini kuran, Lübnan’da 1982 Sabra ve Şatilla katliamlarının kasabı Ariel Şaron, yeni bir seçime giderken Aralık 2005’te beyin kanaması sonucu kaldırıldığı hastanede bir daha sağlığına kavuşamadı. Daha sonra da Ocak 2014’te öldü. Yerine vekalet eden Ehud Olmert, Mart 2006 seçimlerinde 28 milletvekili ile ipi önde göğüsledi ve koalisyon hükümetini kurdu.
Bu arada her ne kadar taraflar arasında “Yol Haritası” gereği normalleşme başlamışsa da Gazze Şeridi ile Batı Şeria arasındaki bağlantı yolu üzerinde duvar, çukur, yasaklı yollar ve hareketli kontrol noktaları dâhil, 100’ün üzerinde engel mevcuttu. Öyle ki, Batı Şeria’daki güvenlik duvar ve kontrol noktaları sebebiyle Filistin Lideri Abbas bile eviyle makamı arasında İsrailli güvenlik güçlerine ait kontrol noktalarında durdurulmakta ve hatta kontrol edilmekteydi.
Bu aşırı kontrol yöntemi yüzünden hem Filistinlilerin ekonomik hayatı olumsuz etkileniyor hem bölünmüşlükten dolayı hoşnutsuzlukları yükseliyor, kendilerini “özgür hissedebilmeleri de mümkün olamıyordu. 25 Ocak 2006’da Filistin parlamento seçimleri sonucunda, evvelce terörist bir örgüt olarak anılan HAMAS 132 kişilik meclise 76 milletvekili sokarak tek başına iktidar olma şansını yakalamıştı. Bu sonuç, Filistinlilerin mevcut yönetime tepkisi gibiydi.
El-Fetih’in 46 sandalye kazanabildiği HAMAS’ın seçim zaferi üzerine İsrail, ABD ve AB, HAMAS’ın kuracağı hükümeti kabul etmeyerek, Filistin’e maddi desteği kestiler. Büyük ölçüde gümrük gelirinin bir kısmının İsrail tarafından aktarılması ile ABD ve AB mali yardımlarına bağımlı Filistin bütçesinin kırpılması, HAMAS iktidarına en önemli engeldi.
Aynı dönemde, Lübnan eski başbakanlarından Hariri’nin suikastının BM soruşturmasında hazırlanan Mehlis Raporu’na göre, “sanık” olarak köşeye sıkışan Suriye, ayrıca aynı dönemde Danimarka’da patlayan Hz. Muhammed’le ilgili “Karikatür krizi” üzerine Beyrut’u karışıklığı sürüklemek istediği gerekçesiyle iyice köşeye sıkışmıştı. Uluslararası baskıya dayanamayan Suriye, 1970’li yıllarda girdiği Lübnan’dan 2006’da askerlerini çekmiş, bu kuvvet boşluğunun ardından da Lübnan’da yeni İran destekli Şii Hizbullah öne çıkmaya başlamıştı.
HAMAS’la sorun yaşayan İsrail, Temmuz 2006’da sekiz askerini öldüren ve ikisini kaçıran Lübnan’ın Hizbullah grubuyla yeni bir çatışmaya başladı. Daha doğrusu Lübnan’a savaş açan İsrail, Lübnan’daki Litani nehrine kadar olan bölgede Hizbullah’ı etkisiz hâle getirmek için havadan, karadan ve denizden saldırıya geçti. Hizbullah üyelerine ilaveten çocuklar da dahil sivil insanları hedef alan bu saldırılardan en kanlısı 30 Temmuz 2006’da Kana yerleşim bölgesine gece yarısı düzenlenmiş, 37’si çocuk 60 kişi katledilmişti.
Hizbullah da sahip olduğu 20 km menzilli Katyuşa, 45 km menzilli Fecir-3 ve Fecir-5 füzelerini Hayfa limanı dahil İsrail yerleşim bölgelerine fırlattığı zaman, bunlara karşı savunma önlemi bulmakta çaresiz kalan İsrail’i durdurmanın yolu bulunmuştu. BM Güvenlik Konseyinin 1701 sayılı kararı sonucu Ağustos 2006 ortalarında sona eren İsrail-HAMAS çatışmalarında 1130’ı aşkın insan öldü, 3600 kişi de yaralandı. Yenilmese de İsrail, ilk kez bir savaşta yenememişti.
Savaşta 246 füze ateşleyen Hizbullah, 159 İsrail askerini öldürmüştü. Her ne kadar İsrail çok daha fazla sayıda Hizbullah militanını öldürmüşse de Hizbullah’ı zayıflatamamış ve Litani nehri kuzeyine atamamış, kaçırılan İsrail askerlerine de ulaşamamıştı. BM Güvenlik Konseyi kararı gereği Lübnan’a yerleştirilecek BM askerleri Hizbullah’ı Güney Lübnan’dan uzak tutacak ve Suriye’den silah desteği almasını engelleyeceklerdi. Bu arada denizden de Lübnan’a yönelik silah sevkiyatını önleyecek deniz birliği de ihdas edilmişti.
(Not: Yazı dizisi “Yahudiler Mazlum mu Suçlu mu?-35” ile devam edecektir.)