Prof. Dr. Celalettin Yavuz Güvenlik Politikaları Uzmanı, 05 Şubat 2024
7 Ekim 2023’te HAMAS’ın Kassam Tugaylarının İsrail’e karşı “Aksa Tufanı” baskınının ardından çatışmanın bölgesel ve yarı küresel nitelik alabileceği endişesi büyüktü. Ancak dört aydır süren çatışmaya rağmen bu endişeyi gerektiren gelişme olmaz iken, ABD’nin Suriye ve Irak’tan askerlerini çekeceği tartışılmaya başlandı. Türkiye’yi de ilgilendiren bu konu ele alındı.
Özellikle İsrail’in bir intikam düşüncesiyle Gazze Şeridi’nde taş üstünde taş bırakmayacak harekatına karşı bazı Arap ve bölgenin İslam ülkelerinin karşılık verebileceği riski dikkate alınmıştı. Özellikle işaret edilen ülkelerden biri de İran’dı. Ancak İsrail’e sert söylemlerde bulunan İran, doğrudan bir harekatta bulunmadı. Öte yandan Lübnan Hizbullah’ı, özellikle Yemen’deki Husiler ve Irak’taki Haşdi Şabi gibi İran güdümünde harekat yapma ihtimali büyük gruplar İsrail’e ve ABD’ye karşı “vesayet savaşı” izlenimi veren mücadeleye girmişlerdi.
Yemen’deki Husilerin İsrail’e karşı ateşledikleri füzeler Kızıldeniz’deki ABD gemileri tarafından düşürülürken, Husiler bu denizde seyreden ticaret gemilerini de tehdit etmeye başladı. Birçok gemi donatanı gemilerin rotasını Güney Afrika’dan geçecek şekilde düzenledi. Anlaşıldığı kadarıyla Kızıldeniz’deki deniz ulaştırması %40 azaldı. ABD ve İngiltere, Husilerin ticaret gemilerine karşı saldırıları artınca Yemen’de birçok Husi mevziine hava saldırısı düzenledi. Bu gelişme üzerine İsrail-HAMAS çatışmasının bölgeye yayılabileceği endişesi doğmuşsa da, kısa bir süre sonra küçük çapta ve bölgesel kalacağı anlaşıldı.
Öte yandan ABD’nin Suriye ve Irak’taki askeri karakol ve üslerine de 7 Ekim 2023’ten bu yana daha önce rastlanmayan yoğunlukta SİHA saldırıları yaşandı. 158’i bulan saldırılarda ABD askerlerinde can kaybı olmamıştı. Bu sebeple de ABD, İran yanlısı gruplara karşı “yok edici” etkisi pek olmayan füze veya SİHA saldırısıyla karşılık veriyordu. Bu sebeple İran ile ABD’nin gizli bir ittifak içerisinde olduğunu ileri sürenler, bu iddialarını TV ekranlarına bile taşımışlardı.
ABD ile İran arasında gizli bir anlaşma var mı yok mu bu ayrı başlık altında incelenebilir. 29 Ocak 2024’te Suriye-Ürdün sınırına yakın ABD’nin Tower 22 adlı askeri karakoluna SİHA saldırısı yapılıncaya kadar ABD’nin Suriye ve Irak’tan askerlerini çekeceği sıkça dillendirilmeye başlanmıştı. Irak hükümetiyle geçen yılın yaz aylarında başlayan görüşmeler ayrıntılarıyla devam ederken, son haftalarda 900 civarındaki ABD askerinin de Suriye’den ayrılacağı konuşulmaya başlandı.
Irak ve Suriye’de Hedef Alınan Amerikan Askerleri
29 Ocak’ta ABD’nin Ortadoğu’dan sorumlu Merkezi Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM)’nin verdiği bilgiye göre ABD’nin Suriye/Ürdün sınırındaki karakolunda 3 ABD askeri öldü, 40 kişi de yaralandı. Daha önce Irak ve Suriye’deki ABD askeri üs ve noktalarına yapılan saldırılarda ABD askeri ölmüyordu. Bu gelişme, ABD’de başkan adaylarının belirlendiği ve başkanlık yarışının kızışmaya başladığı bir döneme rastlayınca ABD Başkanı Biden’ın ilk tepkisi “İran’ın işidir!” demek oldu.
ABD’de soğuk duş etkisi yaratan saldırıyı “kabul edilemez” olarak değerlendiren Biden, “güçlü bir tepki verileceği”ni açıkladı. Bu saldırıyı ABD yönetiminin bir zaafı olarak işaret eden eski Başkan ve muhtemel Cumhuriyetçi Başkan Adayı Donald Trump “Üçüncü Dünya Savaşı”nın eşiğinde olunduğu kehanetini dile getirirken, bölgeye yakın ilgisi olan ve Türk kamuoyu tarafından da yakından bilinen Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham, Biden’a şahince bir çıkışla İran’ı vurma çağrısını yaptı.
ABD, bir süre bekledikten sonra 2 Şubat’ta CENTCOM’dan yapılan açıklamada Irak ve Suriye’deki İran Devrim Muhafızlarına karşı düzenlenen hava saldırılarında 85’ten fazla hedefin vurulduğu, 125’ten fazla mühimmatın kullanıldığı bildirildi. Biden da belirlenen yer ve zamanda saldırıların süreceğini ifade etti. Sizce ortalık karışırken ABD bölgeden çekilir mi?