Prof. Dr. Celalettin Yavuz Güvenlik Politikaları Uzmanı, 14 Aralık 2023
İsrail – HAMAS çatışması 11’nci haftasını doldurmak üzere. Sadece bir kez “İnsani ara” adı altında geçici ateşkes uygulandı. Bu esnada taraflar belirli sayıda rehine/esirleri serbest bıraktılar. Sonuncusu bir gün olmak üzere uzatılan insani aranın ardından İsrail, Gazze Şeridi’nde Gazze şehrinin ardından Han Yunus’a ölüm yağdırmaya başladı. Kıyım devam ederken, bu çatışma nereye kadar uzanır sorusu ele alındı.
İsrail – HAMAS Çatışmasında Son Durum
İnsani ara sırasında Mısır-Gazze Şeridi arasındaki Refah sınır kapısından geçişine izin verilen insani yardım konvoyları da duraklatıldı. Bu arada BM Genel Sekreteri Guterres, son kez ateşkes için kendi inisiyatifini kullanarak BM Genel Kurulu’nu toplantıya çağırdı. Genel Kurulda ezici çoğunlukla alınan ateşkes kararı, İngiltere’nin çekimser oy kullandığı BM Güvenlik Konseyi’nde bir kez daha ABD’nin vetosuna takıldı.
ABD’nin tutumu, ABD Temsilciler Meclisinin Latin bir üyesi tarafından bile “utanç verici” olarak bulundu. Bir dönem başkan adayı olan Sanders ile Yahudi düşünürlerden Chomsky de İsrail’in işlediği insanlık suçu karşısında desteğini vermeye devam eden Biden yönetimini şiddetle eleştiriyorlar. ABD dahil, dünyanın hemen her ülkesinde İsrail vahşetine karşı sokak gösterileri artarak sürdürülüyor. Alman gazeteleri bile ufak ufak göstericilere arka çıkıyorlar.
Kuzey Amerika Tıp Doktorları kuruluşu, Gazze Şeridi’ne dikkat çeken bir konuşmada olayı tüm çıplaklığıyla açıklıyor. Konuşmanın satır başları şöyledir: Gazze Şeridi’nde 7 Ekim’den bu yana (birkaç gün öncesine kadar) tam 283 sağlık personeli hayatını kaybetti. İçlerinde alanında çok değerli olanlar da dahil düzinelerce hekim hiçbir iddia olmaksızın en az iki haftadır İsrail askerlerince tutuklanmış durumda. İçinde çocuk, göz ve rehabilitasyon hizmetleri veren 24 hastane bombalandı. 100 ambulans vuruldu. Kızılay ve Kızılhaç işaretli ambulans konvoyları dahi vuruldu. İlk ve orta dereceli okullar yanında tüm üniversiteler bombalandı. 7000’i aşkını çocuk olmak üzere 17 binin üzerinde sivil ve masum insan katledildi. 50 bine yakın yaralı ve 6-7 bin civarında kayıp var. Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki yıkık hastanelerde bile hizmet verilmeye çalışılıyor ama yakıt olmadığı için hasta ve yaralılar ölüme mahkum edilmişler. Bu arada küresel barışın garantörü Birleşmiş Milletler de İsrail vahşetinden 133 çalışanının katledilmesiyle nasibini almış.
Çatışmayı Kim ve Hangi Amaçla Durdurabilir?
Bazı haber sitelerine göre, Yahudi lobisinin hışmına uğramamak için İsrail’e sınırsız tolerans gösteren Biden yönetimi bile, Netanyahu’ya yıl sonuna kadar harekatını sonlandırmasını bildirmiş. Çünkü artan kamuoyu baskısı, gelecek yıl yapılacak başkanlık seçimi öncesinde aleyhte gelişmeye devam ediyor. Şu anda rölantiye alınan Rusya-Ukrayna savaşı gibi, İsrail-HAMAS çatışmasının sonlandırılması da başkanlık kampanyaları sırasında adayların en önemli kozları arasında yer alacaktır. İsrail-HAMAS çatışmasını durdurmak nispeten kolay olup, gerçekleşmesi halinde Demokratlar kamuoyu desteğine tekrar kavuşabilirler.
Öte yandan İsrail, başlangıçta Netanyahu’nun belirttiği siyasi hedeflerine ulaşamamış ve bu gidişle de ulaşamayacak gibidir. 7 haftadır süren çatışmada taş üstünde taş kalmayan Gazze Şeridi’ndeki Filistinliler bölgeyi boşaltmamış, Netanyahu’nun HAMAS’ı “yok etme” hedefi gerçekleşmemiştir. Yıl sonuna kadar bu hedefe ulaşamaz ise iktidarı kaybedeceği kesindir.
Ortada kalan bir diğer husus da çatışma sona erdikten sonra İsrail dışında hemen her ülkenin söylediği “İki devletli çözüm”ün nasıl olacağıdır. Hele de Doğu Kudüs’ün Filistin’in başkenti olacağı 1967 yılı sınırları artık mümkün müdür? ABD, çatışmayı sonlandırma ve iki devletli çözümde İsrail’i ikna etse bile 1967 sınırları için ikna edebilir mi? Tabii bir de bu Filistin’i kimin yöneteceği sorusu da var. Abbas gibi FKÖ yanlıları mı, HAMAS mı? Yeni bir seçimde HAMAS’ın seçimleri kazanacağı kesin. Bu sonuca İsrail, ABD ve AB ülkeleri evet der mi?
Sonuç itibariyle “İsrail Sorunu” ne yazık ki daha uzun süre devam edecek gibi. Siz ne dersiniz?