WOTTV E-DERGİ
DOLAR 34,1130 0.28%
EURO 38,1008 0.1%
ALTIN 2.858,011,03
BITCOIN 21634972,11%
Jeo-politik intihar mı yoksa stratejik kaza mı?

Jeo-politik intihar mı yoksa stratejik kaza mı?

8 Aralık 2023 17:18
Jeo-politik intihar mı yoksa stratejik kaza mı?
0

BEĞENDİM

Bercan TUTAR – 8 Aralık 2023

Şoför koltuğunda ABD’nin oturduğu soykırım projesi şarampole yuvarlandı

 

Jet filoları olanların Tofaş veya Clio sahiplerinden çevrenin korunması için bisiklete, otobüs veya trene binme fedakarlığında bulunmalarını talep ettiği ve bunun da gayet normal karşılandığı çivisi çıkmış bir dünyada yaşıyoruz.

Ve bu dünyanın en büyük hegemonu konumundaki ABD, Gazze’deki savaşı İsrail’in kazanamayacağını bile bile insani trajedinin olabildiğince derinleşmesine siyasi, askeri ve ekonomik her tür desteği veriyor.

İkinci ayını tamamlayan Gazze’deki Siyonazi soykırımında barbar İsrail ordusunu durdurabilecek olan tek güç konumundaki ABD, kılını bile kıpırdatmıyor. Aksine bebek, çocuk ve kadınları hunharca katleden işgalci İsrail askerleri bir yandan da Nazi toplama kamplarındaki gaz odalarına sürülen Yahudileri aratmayacak şekilde 16 yaşından büyük Gazzeli erkekleri rehin aldıktan sonra soyarak, etrafı bina enkazlarıyla çevrili sokaklarda sıraya diziyor. Ardından elleri arkadan bağlanmış çıplak haldeki sivil rehineleri kamyonlara bindirerek toplu infaz için kazılmış devasa çukurların önündeki görüntülerini hayasızca dünyaya servis ediyorlar. Kubur fareleri, bu melanetlerinden kuduzca bir zevk aldıklarını açıkça gösterecek kadar da histerik bir haleti ruhiye içindeler.

Zira iki aylık saldırıların da gösterdiği gibi Gazze’deki krize askeri yoldan bir çözüm bulunması mümkün değil. Üstelik Filistin’de 75 yıldır Siyonazilerin uyguladığı soykırım politikasının da bir sonuca varamadığı göz önüne alınırsa, ABD’nin Siyonist projesinin askeri, siyasi ve ekonomik olarak başarılı olması imkansız görünüyor.

Filistin vatanı üzerinde kurulmak istenen İsrail sömürgesi projesi her açıdan tıkanmış durumda. ABD ve Avrupa artık Filistinlilerin devlet olma ve 1948’den bu yana vatanlarından sürülen milyonların geri dönüşünü kabul etmek zorunda.

İsrail bütün üstün teknolojisine rağmen Hamas’ı yenemiyor, bırakın yenmeyi Hamas ile savaşamıyor bile. Daha çok bebek, çocuk, kadın ve diğer masum sivilleri katlediyor. Bu vahşeti de Hamas ile savaşıyoruz diye dünyaya servis ediyor. Ya da sivilleri tutuklayıp bunları “İşte esir aldığımız Hamas savaşçıları!“ diye servis ederek dünyanın aklıyla alay ediyor. Fakat bütün maskeleri düştü. Dünya gerçekleri yakından gördü. Siyonist İsrail ile onu bir maşa olarak kullanan Amerikalı Siyonazilerin bütün kirli tezgahları deşifre oldu ve çöktü. Bu saatten sonra Hamas’ı yenseler bile onlarca Hamas çıkar. Filistin halkının özgür iradesini yok etmeleri artık muhal.

Amerikalı soykırımcı tayfa da gerçekleri yavaş yavaş idrak etmeye başladı. Pentagon’dan en üst düzey yetkililer daha şimdiden sırayla “İsrail öyle anlaşılıyor ki tüm desteğimize rağmen Hamas’ı savaşta yenemeyecek” itirafında bulunuyor birer birer.

Şimdi soruyoruz. Peki o zaman sırada ne var? Çünkü Gazze’deki saldırıların yol açtığı tek şey çocuk katliamıdır. ABD’de kendi kazdığı kuyuya düşmenin verdiği travma derinleşiyor. Çünkü bütün desteğine rağmen taşeron olarak sahaya sürdüğü işgalci İsrail ordusu askeri zafere ulaşmaktan çok uzak. Bu yüzden olsa daha da öfkelenen ABD, çocuk ve kadınların daha fazla katledildiği, sivil erkeklerin Nazi yöntemleriyle haysiyetlerinin ayaklar altına alındığı tehlikeli bir tırmanışa izin veriyor. Bu yüzden de soykırımı durduracak ve sivillerin daha fazla acı çekmesini önleyecek her tür barışçıl çözümü ısrarla reddediyor.

Haliyle jeo-politik delilik içindeki ABD’nin verdiği yeşil ışıkla 7 günlük ateşkesten sonra İsrail Gazze’deki katliamların vahşetini daha da artırarak devam ettirdi.

Beyaz Saray sözcüsü John Kirby, son açıklamasında İsrail’in “Hamas’ın peşine düşme hakkı ve sorumluluğuna” verilen desteğin devam ettiğini duyurdu ancak bunun nereye kadar olacağının belirsizliğini de vurgulamak zorunda kaldı. Eski İsrail Başbakanı Ehud Barak gibilerin Hamas’ın dağılmaktan çok uzak olduğunu kabul etmesi de haklı olarak şu soruyu akla getiriyor… Bu soykırımın devam ettirilmesinin ve hatta daha da derinleştirilmesinin amacı gerçekten nedir? Burada Hamas’ın bir bahane olduğunu Batı Şeria ve Doğu Kudüs’teki devlet terörünün Gazze’yi aratmayacak şekilde sürdürülmesinden de anlıyoruz. Zira Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te Hamas yok.

Hamas’ın direnişini kıramadıkça ABD ve taşeronu İsrail daha da manyaklaşıyor. Çünkü Gazze’yi yerle bir etmelerine 20 binden fazla sivili vahşice katletmelerine, Amerikan özel birlikleri, savaş gemileri, en son teknolojik füzeler ve dronelarla desteklenmesine rağmen İsrail ordusu iki aylık her tür vahşetten sonra bile Hamas’ın askeri yeteneklerini ve savaşma gücünü zayıflatamadı. Buna dair dünyaya bir kanıt sunamadı.

Masum sivilleri tutuklayıp soyarak “işte bunlar Hamas savaşçıları” diye dünyayı kandırmaya çalıyorlar. Her zaman olduğu gibi yine manipülasyondan, yalan ve asılsız propaganda yöntemlerinden medet umuyorlar. Fakat artık deniz bitti. Ne yapsalar da dünyaya rezil oluyorlar. Dünya tarafından lanetleniyorlar. Onlar da dünya halkları da ABD ve İsrail’in bu savaşı kazanmayacağını hatta çoktan kaybettiğini gayet iyi biliyor..

7 Ekim’de İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İsrail’in “Hamas’ı ezeceğini” duyurmuştu. Bu hedef, ABD hükümetinin de açıkça desteklediği bir stratejiydi. Ancak Hamas, İsrail’e tarihinin en büyük darbesini indirmenin yanında İsrail güçlerine karşı sayısız belgelenmiş başarı örneğiyle Gazze’yi sahada da savundu. Artık tüm dünya bir Filistin Devleti’nin kurulmasından bahsediyor; bu fikir 7 Ekim’den önce neredeyse rafa kaldırılmıştı.

Arap Devletleri ile İsrail arasındaki koşulsuz normalleşme anlaşmalarında gündemde yoktu.

Buna ek olarak İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarının sonuçlarından biri de işgal altındaki topraklarda ve dünyada Hamas’a verilen desteğin muazzam bir şekilde artmasıdır. “Bitecek, yok edilecek!” denilen Hamas daha da büyüdü. Sadece Ortadoğu’da ve Müslüman dünyasında değil rehine takaslarındaki insani davranışlarından sonra Batı halkları arasında da Hamas savaşçıları kahraman haline geldi. Hamas bir terör örgütünden ziyade artık Batı’da da geniş ölçüde yiğit bir ulusal direniş hareketi olarak görülüyor..

Çünkü dünya halkları ve kendi kamuoyları gerçekleri bütün çıplaklığıyla gördü. Gazze halkının özgürlük iradesi bütün dünyaya yayıldı. Boşuna “özgürlük bulaşıcıdır” dememişler. Hasılı kelam Ukrayna’dan sonra ABD ve taşeronları Gazze’de de tarihi bir hezimeti yaşıyor. İsrail eliyle girişilen soykırım projesi bir bumerang gibi ABD ve Batılı Siyonazilerin jeo-politik intiharına dönüştü. Şoför koltuğunda ABD’nin oturduğu soykırım ve projesi şarampole yuvarlandı. Kazdıkları kuyuya kendileri düştü. Şimdi imajlarını düzeltmek için çırpındıkça batıyorlar. Daha da batacaklar.

bercan tutar
Bercan Tutar

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.