WOTTV E-DERGİ
DOLAR 34,0953 0.19%
EURO 38,0775 0.03%
ALTIN 2.834,070,18
BITCOIN 21424353,92%
Türkiye’nin milli gücü ve savaş senaryoları

Türkiye’nin milli gücü ve savaş senaryoları

13 Kasım 2023 15:55
Türkiye’nin milli gücü ve savaş senaryoları
0

BEĞENDİM

Ferhat ÜNLÜ – 13 Kasım 2023

 

Gerek bölgesel savaşların, gerekse istihbarat savaşlarının ve gerekse de ekonomik savaşların arttığı günümüzde ülkemizi ilgilendiren en önemli meselelerden biri milli güç parametreleri.

Milli güç konusu, istihbarat ve güvenlik üzerine 30 yıldır çalışan bir gazeteci olarak yıllardır takip ettiğim, yerine göre işlediğim bir konu. Ama bugün, misal beş sene, hatta bir sene ve dahi bir ay öncesine oranla daha önemli bir konu artık.

Geçmişte, 1990’lı yıllarda Milli İstihbarat Teşkilatı’nda da görev yapmış akademisyen Prof. Dr. Sıddık Yarman’ın ülkelerin milli güç matematiği konusunda önemli bir çalışması var. Zaman zaman faydalandığım bir akademik çalışmadır. Çalışmada Sıddık Yarman’ın yanı sıra öğrencisi Yrd. Doç. Dr. Naci Ünal’ın da imzası bulunuyor.

Bu tezin matematiksel hesabına göre misal Rusya ile Avrupa Birliği hemen hemen aynı güçte. Türkiye ile İran’ın güçleri birleştiğinde ise Rusya’ya eşdeğer. Eğer bu üç ülke; yani Türkiye, Rusya ve İran bir araya gelirse bu durumda

-dünyanın milli güç parametrelerinin toplamı açısından halen en güçlü ülkesi olan- Amerika Birleşik Devletleri’nin gücünü tartıyor.

 

SAVAŞ DA, BARIŞ DA MATEMATİK HESABI GEREKTİRİYOR

İsrail’in, Gazze başta olmak üzere Filistin topraklarındaki sivil katliamları, halen sıcak çatışmaların devam ettiği, yer yer şiddetlendiği Rusya-Ukrayna Savaşı ve diğer bölgesel savaşlar göz önüne alındığında Türkiye’nin; ateş çemberinin ortasındaki ülke olarak milli güç unsurlarını en doğru hesaplaması ve ona göre strateji geliştirmesi gereken bir ülke olduğu izahtan vareste.

Bu bağlamda her ülkenin güç unsurlarını matematiksel bir vektör olarak hesaplamak ve sekiz temel değişken ile bir ülkenin milli gücünü bulmak mümkün. Değişkenlerimiz şunlar: İnsan gücü, ekonomik güç, coğrafi güç, siyasi güç, askeri güç, toplumun psikolojik gücü, teknolojik güç ve istihbarat gücü. Biz buna bir de dokuzuncu olarak kültürel gücü ekleyebiliriz.

Bu unsurlar açısından bakılırsa misal Rusya Federasyonu’nun iki aşil topuğu var: Nüfus gücü ve ekonomik güç. Sıddık Yarman, öğrencisiyle birlikte hazırladığı tezle ilgili sohbetimizde “Biz Türkiye olarak yıllarca Yunanistan ve Ermenistan’ı güçlü, ama mesela İran’ı güçsüz zannederdik. Bu, elbette bir yanılsamaydı” diyor.

 

DOĞU’NUN YÜKSELEN EJDERHASI: ÇİN

Tabii bu milli güç parametrelerini hesaplarken büyümekte olan güç, Doğu’nun yükselen ejderhası Çin’i anmazsak olmaz. Ejderha, misal İskandinav mitolojisindeki anlamından farklı olarak Çin’de olumlu bir anlama sahiptir. Çin ejderhası, bu bağlamda gücü ve buna layık olan insanların başarısını temsil eder. Eski Çin İmparatorları, ülkelerinin gücünü göstermek için ejderhayı simge olarak kullanıyordu ve King Hanedanı döneminde ejderha bayrağa da eklenmişti.

Çin’in yükselişini en erken haber veren kitaplardan biri vaktiyle, 2002’de İrlanda’nın Wicklow kentinde röportaj yaptığım gizli servis uzmanı gazeteci/yazar Gordon Thomas’ın The Seeds of Fire (Ateşin Tohumları) adlı kitabıydı. Çin’deki ekonomik büyümeyi başlatan kişi, bir süre ‘de facto’ olarak Çin’in liderliğini yapan Deng Şuping idi. 1997’deki ölümüne kadar Çin’de değişimin öncülüğünü yapan Şuping, stratejisini şu cümleyle özetliyordu: “Bazı kişiler ve bölgeler önce zenginleşsin, sonunda toplumun tümü zenginleşecektir.”

ABD, küresel bir imparatorluk olarak liderliği Çin’e devretmek zorunda kalacak, içinde bulunduğumuz yüzyılın ikinci yarısını bulmadan gerçekleşmesi öngörülen gelişme bu. Ama Türkiye gibi bölgesel güçlerin yükselişi de küresel gelişmeleri etkileyecek. Bu bağlamda NATO’nun kendi içindeki stratejik bunalımlarının yol açacağı gelişmeleri de doğru okumak gerekiyor.

 

NATO’NUN STRATEJİK BUNALIMLARI

Günümüz itibarıyla -halen de diyebiliriz- Amerika Birleşik Devletleri; NATO, Birleşmiş Milletler, hatta yerine göre güdümündeki Avrupa Birliği’ni yine Birleşik Devletler’i yönetir gibi yönetiyor. “Tek patron benim” demeye çalışıyor. Ancak dünya, eskisi gibi değil. Türkiye mesela, zamanın ruhuyla uyumsuz ABD stratejilerine itiraz eden ülkelerin başında geliyor. Tepkisini hem sözle, hem de askeri politikalarıyla gösteriyor. Suriye’ye harekâtlarda gördüğümüz üzere…

Peki, ABD’nin buna karşı bir planı yok mu? Türkiye’nin NATO’daki askeri gücünün verdiği özgüvenle bu posta koymaları not ediyor mu, ediyor. Etsin; önemli değil. Ama ABD’nin bizim omurgalı tavrımıza karşı attığı adımları da iyi gözlemlemek zorundayız. ABD, NATO’nun güneydoğu kanadını Yunanistan’a taşıdığı izlenimini oluşturan adımları yaklaşık iki senedir atıyor.

Öte yandan 7 Ekim’de Aksa Tufanı sonrası başlayan İsrail katliamlarının maalesef yine/ yeniden gösterdiği üzere İsrail NATO’nun gayrimeşru üyesi gibi davranıyor. Ve NATO’da bile Türkiye’den iltimaslı. Bir başka deyişle NATO üyesi olmayıp da NATO üyesinden daha fazla caka satan İsrail’in, F-35’lerin kullanımında gördüğümüz üzere desteklenmesi ABD’nin, Türkiye’nin güneyindeki İsrail ile Kuzey batısındaki Yunanistan üzerinden bir plan çizdiğini gösteriyor.

İsrail, teşbih yerindeyse bu anlamda NATO’nun/ABD’nin gayrimeşru evladı. Sıddık Hoca ve ekibinin milli güç hesaplamaları açısından bakıldığında İsrail’in gücü; değil orta ve üzeri büyüklükteki aktörler, Orta Doğu’daki küçük ülkelerin gücünü tartacak seviyede bile değil. Amenna, askeri teknoloji açısından üstünlüğü var, nükleer silahı var, istihbaratı da -nereden baktığınıza bağlı olarak değişir- ama iyi. Ekonomisi de iyi tabii. Ne var ki, nüfus gücü, insan gücü, siyasi gücü, toplumun psikolojik gücü gibi unsurlar ziyadesiyle eksik İsrail’de. Ama işte ABD’den başlayarak arkasındaki güce de güvenerek pervasızca katliamlara girişebiliyor.

Mevcut konjonktürde ve yakın gelecekte Türkiye’yi kimse NATO dışına itip ülkemizi bir çatışma alanı haline getiremez. Bu, doğrudan dünya savaşı riski doğurur. Yeri geldikçe söylediğimiz gibi Türkiye; savaşın da kurdudur, barışın da… ABD’nin 20. Yüzyıl boyunca görmeye ve göstermeye çalıştığı gibi bir sirk aslanı değildir Türkiye. Ülkemizin sabrını taşırmadan önce herkes, milli güç hesabını doğru yapsın.

ferhat ünlü
Ferhat Ünlü

Ferhat Ünlü, 1975 yılında Adana'da doğmuştur. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesini bitirmiştir. 1995-2004 yılları arasına Yeni Şafak Gazetesi, 2005-2007 yılları arasında da Haftalık Dergisi’nde çalışmıştır.Ferhat Ünlü’nün, aynı zamanda yayın hayatı sona eren Virgül (Dergi) ve Dergibi adlı edebiyat dergilerinde yazılar yayınlamıştır. Sabah Gazetesi’nde 2007 yılında muhabir olarak çalışmaya başlayan Ünlü, 2009 yılında kurulan Sabah Gazetesi Özel İstihbarat Bölümü’nün editörü olarak görev almıştır. Ünlü, televizyon hayatına 2012 yılında TV Net Televizyonu’nda İstihbarat adlı programın yapımcılığını ve sunuculuğunu ve üstlenerek atılmıştır. Ünlü, TV Net Televizyonu’nda Haber Analiz adlı programın moderatörlüğünü yaptıktan sonra TGRT Haber’de Kozmik Masa programının yapımcılığını ve sunuculuğunu üstlenmiştir. Ünlü, halen TGRT Haber’in Hafta Sonu Ana Haber spikeridir.Yayımlanmış 10 kitabı bulunan Ferhat Ünlü’nün kaleme alınan son kitap "MİT Efsanesi" Sahi Kitap tarafından 2022 yılında basılmıştır.

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.