Prof.Dr. Celalettin Yavuz Güvenlik Politikaları Uzmanı, 2024
Önceki bölümde Sultan Tuğrul Bey ve Alparslan dönemi ele alındı. Bu bölümde ise Malazgirt Savaşı’nın sonuçları, Alparslan döneminin devamı ve Melikşah’ın ilk dönemi özetlendi.
Malazgirt Savaşı sonucunda tutsak düşen rakibi Bizans İmparatoru Roman Diojen’e, savaşı kazanması halinde kendisine nasıl bir ceza uygulayacağını sorması üzerine Diojen: “Çok fena şeyler, sana zulüm ve işkence edecektim” deyince Sultan Alparslan, yanındaki ileri gelen beylere dönerek vallahi bu adam doğru söylüyor, bu adam dürüst ve mert birisidir, böyle bir adamın öldürülmesi doğru olmaz diyerek dürüstlüğe ve mertliğe verdiği değeri göstermiştir.
Savaş, sonuçları itibarıyla Selçukluların Dandanakan’dan sonraki en önemli meydan savaşıdır. Anadolu’nun Türkleşmesinde ise en önemli olaydır. Zira bundan sonra sürekli akınlar/göçlerle Anadolu’nun bütünüyle bir Türk yurduna dönüştürülmesi fırsatı oluşmuş, Anadolu’da ilk Türk beylikleri kurulmaya başlamış, Türkler için Anadolu’da yeni bir dönem başlamış, İslam dünyası üzerindeki Bizans baskısı tamamen ortadan kalkmış, Hristiyan Ortodoks Bizans ilk kez papalıktan yardım isteyerek Haçlı Seferlerinin başlamasına neden olmuştur.
1072’de Karahanlı Hükümdarı Şemsülmülk Nasr Han, Hârizm ve Tohâristan melikleri olan oğulları ile devamlı savaş halinde olup Selçuklulardan toprak almaya çalışınca, Alparslan büyük bir ordu ile üzerine yürüdü. Önemli bir direnişle karşılaşmadan Karahanlı topraklarında ilerlerken bir süre muhasaraya direndikten sonra teslim olarak huzura kabulünü dileyen Barzem Kalesi kumandanı Yûsuf Hârizmî (Barzemî) tarafından, çizmesine sakladığı küçük bir hançerle vurulmak suretiyle ağır şekilde yaralandı, dört gün sonra da Kasım 1072’de şehit oldu.
Alp Arslan mert idi ve mert insanlara karşı da her zaman bağışlayıcıydı. Adil ve insaflıydı. Halktan sadece asıl haracı almakta iktifa ederdi. Onu da halka kolaylık olsun diye her yıl iki taksitte alırdı. Mısır seferinde Diyarbakır yakınında onu karşılayan şehrin hâkimi Nasr b. Mervân Sultana 100.000 dinarla birlikte hediyeler takdim etti. Sultan bu paranın halktan zorla tahsil edildiğini öğrenince hak sahiplerine tek tek iade ettirtti.
Halkın malının gasp edilmemesi konusunda çok hassastı. Bir köylü kadının eteğini gasp edeni yakalatıp idam ettirmişti. Bunu duyan asker ve halk da başkalarının mallarına el uzatmaktan ve saldırmaktan çekinirdi. Alp Arslan çok sadaka verirdi. Ramazan ayında 15.000 dinar sadaka dağıtırdı. Dîvânında ülkesinin her tarafındaki pek çok fukaranın adı kayıtlı olup bunlara yardım için maaş ve tahsisat ayırmıştı. Her zaman sözüne sadık birisi idi. Kaynaklar onun yaptığı antlaşmalarda ettiği yeminlere sadık kaldığı ve bu yönüyle tanındığına dikkat çekmektedirler.
Etrafındaki tecrübeli insanların görüşlerine değer veren bir hükümdardı. Melik Kutalmış ile yaptığı saltanat mücadelesini kazandıktan sonra onun oğullarını tutsak olarak ele geçirmişti. Alparslan akrabası olan bu esirlerin hepsini öldürtmek istedi. Ancak Vezîr Nizâmü’l-Mülk buna engel olarak “Akrabanın kanına girmek doğru değildir, uğursuzluk getirir, devletiniz çabuk zevâl bulur” dedi ve onu affa ve merhamete davet etti. Alparslan da Nizâmü’l-Mülk’ün görüşünü uygun bularak onları öldürmekten vazgeçmişti.
Melikşah Dönemi: Sultan Alparslan, Malazgirt Muharebesi öncesi, şehadeti halinde yerine Melikşah’ı vasi tayin emişti. Melikşah’ın veliaht ilanı onun şahsi meziyetleri yanında annesinin Karahanlı hanedanına mensup bir prenses olması da önemli rol oynamıştır. Veliahtlığı sırasında süresince Harizm, Fars. İsfahan ve Rey’de görev yaptığı ve emrinde her an harekete hazır 15.000 süvari bulunurdu. Alparslan, 1072’de Melikşah’ın da katıldığı Maveraünnehir seferi sırasında Yusuf el-Harizmi tarafından yaralanınca Nizamülmülk’e ve kumandanlarına Melikşah’ı sultan olarak tanıyıp itaat edeceklerine dair yemin ettirdi. Melikşah’a; babası Çağrı Bey’in idaresindeki toprakları oğlu Ayaz’a, Kirman ve Fars’ı da kardeşi Kavurd Bey’e vermesini, hanedan mensuplarının bölgelerinde Melikşah’a bağlı hüküm sürmelerini istedi. Alparslan’ın ölümü üzerine devlet erkanı ve komutanlar 1072’de Melikşah’ı sultan ilan ettiler.
Not: Yazı dizisi “Türk Kimliği Üzerine-37” ile devam edecektir.