WOTTV E-DERGİ
DOLAR 34,0059 -0.18%
EURO 38,0926 0.39%
ALTIN 2.827,630,89
BITCOIN 21491585,39%
Türk Kimliği Üzerine-35: Selçuklular-IV

Türk Kimliği Üzerine-35: Selçuklular-IV

18 Eylül 2024 13:50
Türk Kimliği Üzerine-35: Selçuklular-IV
0

BEĞENDİM

Prof. Dr. Celalettin Yavuz Güvenlik Politikaları Uzmanı, 18 Eylül 2024

 

Önceki bölümde Büyük Selçuklu Devletinin kuruluşu ve Anadolu’ya ilk seferler ele alındı. Bugün ise Tuğrul Bey ve Sultan Alparslan dönemleri ile Malazgirt Savaşı’na gidiş özetlendi.

Devletin kurucusu ve ilk hükümdarı “Tuğrul Bey” sultan ilan edildi, Merv başkent yapıldı, Nizamülmülk’ü vezirliğe getirildi.  1054 başlarında Van Gölü’nün kuzeyini, Muradiye ve Erciş’i fetheden Tuğrul Bey, Bizans’ın elindeki Anadolu’ya giren ilk Türk hükümdarıydı. 1057-1061 döneminde Türkmenler kuzeyde Çoruh ve Kelkit, batıda Malatya’ya kadar ilerlediler.

Tuğrul Bey, 1055’te muhteşem ordusu ve halifenin kendisi için hazırladığı bir karşılama töreni eşliğinde Bağdat’a girdi. Ancak Selçuklu askerleri şehirde saldırıya uğramış, bu sebeple Şii mahalleleri basılmıştı. Tuğrul Bey halifeye adam gönderip Büveyhîlerden şikâyet ederek “sana hürmetim olmasa idi bütün Bağdat’ı kılıçtan geçirir ve yıkardım” ifadesini kullanmıştı. Halife Kaim bin-Emrullah’tan “doğunun ve batının sultanı“ unvanını bizzat alarak, Selçukluların İslâm dünyasının koruyucu liderliğini üstlendiğini kabul ettirdi.

Bu devletin ihtişamına rağmen hanedan çatışmaları bitmiyordu. 1058’de üvey kardeşi İbrahim Yınal, Tuğrul Bey’i sığındığı Hemedan kalesinde kuşattı. Veziri Amidü’l-mülk Kündurî ve eşi Altun-can Hatun askerlerin başına geçip Rey’e doğru yola çıkarken, doğudan da Çağrı Bey’in oğulları Kavurd Bey, Yakuti ve Alp Arslan yardıma yetişmişlerdi. Yınal, bizzat Tuğrul Bey tarafından yayının kirişiyle boğularak katledildi.

1063’te de altı ay süren bir hastalığın ardından ölen Tuğrul Bey, alim ve din adamlarına sevgi ve saygılı, halkına karşı da oldukça cömertti. Adaleti, şefkati, ihtiyatı, sabrı, tahammülü ve ketum oluşu pek çok kaynakta yer almaktadır.

Sultan Alparslan Dönemi: Alp Arslan, daha küçük yaşlardan itibaren, Gazneliler gibi çok güçlü bir devleti dize getirmiş olan babası Çağrı Bey’in kanatları arasında uçmayı öğrenmiş, çocuk denecek yaşta komutan olacak derecede savaşçı olmuştu. Tuğrul Bey’in ölümü üzerine üvey oğlu Süleyman, tahta geçirilince, Selçuklu ümerası arasında anlaşmazlık çıktı. Komutanlardan Yağısıyan ile Hâcib Erdem Alp Arslan adına hutbe okutmak suretiyle Alp Arslan’ı Büyük Selçuklu sultanı tanıdıklarını ilan ettiler.  Kirman Meliki Kavurd da İsfahan dönüşünde Alp Arslan adına hutbe okutunca Alp Arslan’ın sultanlığı Halife tarafından da Nisan 1064’te törenle onaylandı.

Alp Arslan 1064’te “Rum Gazası” adlı batı seferine çıktı. Anadolu’nun doğusundaki yaylalara Türkmen boyları yerleştirildi. Seferde oğlu Melikşah ve Nizamülmülk’ün emrindeki kuvvetler Aras’ın kuzeyindeki kaleleri ele geçirirken Alp Arslan da Gürcistan’a girdi.  Ardından Ahılkelek kalesi ile Ani ele geçirildi.1065’te Harezm’e hareket ederek asayişi sağladı. Hazar Denizi’nden Taşkent’e kadar uzanan bölgeleri Selçuklu hakimiyeti altına aldı.1064’te isyan eden ve bastırılan ağabeyi Kavurd, 1067’de tekrar isyan etti. Ancak bastırıldı ve gene affedildi. Aynı yıl başkaldıran Tiflis ve Gence dahil Kafkasya prenslikleri hakimiyet altına alındı.

Aynı dönemde Bizans’ta ölen imparatorun yerine imparatoriçe ile evlenen Komutan Romen Diojen imparator olmuş, Afşin Bey komutasındaki akıncılar Marmara sahillerine kadar ilerlemişlerdi. Diojen, Mart 1071’de Selçuklu üzerine yürürken, Alp Arslan da Suriye ve Mısır’daki Fatimilerle uğraşıyordu. Abbasi Halifesi tarafından Sunni, Fatimiler tarafından Şii halife adına hutbe okutuluyordu. Sultan, İslam dünyasındaki bu ikiliğe son vermek istiyordu.

Bizans ordusunun hareketinden haberdar olan Alparslan gençlerden kurulu 50 bin kişilik kuvvetiyle bölgeye intikal eden Diojen’in hareket yeteneği kısıtlı 200 bin kişi civarında, çeşitli milletler ve paralı askerlerden oluşan ordusu üzerine yürüdü. 26 Ağustos 1071’de Malazgirt’te karşılaştıklarında Türk savaş taktiğini (Hilal/Turan taktiği) uygulayan Alparslan galip gelirken Diojen’e esir değil, misafir İmparator muamelesi yaptı. Bir anlaşma yapılsa da Bizans’ta yenilginin sorumlusu olarak görülen Diojen katledilince bu anlaşma geçersiz kaldı.

Not: Yazı dizisi “Türk Kimliği Üzerine-36” ile devam edecektir.

celalettin yavuz
Celalettin Yavuz

Güvenlik Politikaları Uzmanı Lisans ve Y. Lisans öğrenimini Milli Savunma Üniversitesinde (Deniz Harp Okulu – 1974; Deniz Harp Enstitüsü-1983) tamamladı. Daha sonra Silahlı Kuvvetler Akademisi öğrenimi (1985-86) gördü ve “Irak’ın Geleceği” ile ilgili bitirme tezini yazdı. 1989-1991 döneminde Führungsakademie (Hamburg/Almanya) 2 yıllık Güvenlik Politikası-Strateji-Stratejik İstihbarat-Jeopolitik, Askeri Tarih eğitimi aldı. “İstanbul Boğazı’nın Karadeniz Sahildarı Ülkeler Üzerindeki Jeopolitik ve Stratejik Etkileri” (Almanca) başlıklı mezuniyet tezini yazdı. Genelkurmay Personel Başkanlığı’nda görevli iken Kıbrıs Barış Harekâtı’nın madalya ve taltif projesini gerçekleştirdi. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı karargâhında NATO Planlama direktifleri ve kuvvet plan çalışmaları üzerinde çalıştı. Ayrıca bir yıl boyunca Deniz Kuvvetleri Komutanı’nın Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Toplantı Dosyasını hazırladı. Ege'de gerilimli 1980'li ve 1990'lı yıllarda 2 ayrı geminin komutanlıklarını yaptı. 1994-1997 döneminde Almanya'da Deniz Ataşeliği sırasında Deniz Ataşe Birliği'nin başkanlığına (doyen) ve 143 kişilik Askeri Ataşeler Birliği'nin Yönetim Kuruluna seçildi. Daha sonra Mersin’de Karakol ve Çıkarma Gemileri Komodorluğu’nun ardından Genelkurmay Yunanistan Kıbrıs Dairesinde Yunanistan Şube Müdürü iken “Türk-Yunan Ege’de Güven Arttırıcı Önlemler Paketi” projesinin (Ocak 2000) yöneticiliğini yaptı. Türk-Yunan sorunları üzerinde General-Amiral Oryantasyon Kursu, Harp Akademileri, Milli Güvenlik Akademisi ve TSK İstihbarat Okulu'nda dersler veren Yavuz, Deniz Harp Okulu Dekanı olduğu 2001-2003 döneminde "Denizcilik Tarihi-Deniz Stratejisi", "Askeri Strateji" ve "Liderlik" dersleri verdi. 1994’te Dr., 2002’de Doç.Dr. olan Yavuz, Milli Güvenlik Akademisi öğretim üyesi iken 30 Mart 2004’te istekle emekli oldu ve BİLKENT Üniversitesi’ne ilaveten Milli Güvenlik Akademisi’nde Türk-Yunan Sorunları, Suriye, Ortadoğu, Terörle Mücadele dersleri, 2012’de Prof.Dr. olduktan sonra da Atılım Üniversitesi’nde (2012-2013) ve Kara Harp Okulu Savunma Bilimleri Enstitüsünde (2013 Bahar) Y. Lisans ve Doktora, Ufuk ve Başkent üniversitelerinde lisans dersleri verdi. 2022 yılı başlarında adı Topkapı Üniversitesi olarak değiştirilen “Ayvansaray Üniversitesi”nde İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi’nin kurucu dekanlığını yapan, fakülteyi 16 bölüme çıkartan Prof.Dr. Yavuz, “İstihbarat, Strateji ve Terörizm/Avrupa'da Terör Örgütleri” gibi 3 farklı konuda sertifika dersleri yanında İstanbul Topkapı Üniversitesi’nde lisans ve Y. Lisans dersleri verdi. Güvenlik Bilimleri ve Uygulamaları Y. Lisans programının kurucu ABD Başkanlığını Eylül 2022’ye kadar sürdürerek “Küresel Güvenlik Stratejileri” üzerine sertifika programı hazırladı. Mayıs 2020 ayında uluslararası sempozyum düzenledi ve bizzat sunum yaptı. Milli Savunma Üniversitesi’nde (Harp Akademileri) 2019 yılından beri “Dış Politika Analizi” ile “Küresel Güvenlik Stratejileri” başlıklı ders verdi. Genelkurmay SAREM “Dış Uzman”lık (2003-2010), Türk Askeri Tarih Kurulu (TATK) Genel Kurul üyeliği (1999-2007), Gnkur. Atatürk Araştırma ve Eğitim Merkezi “ATAREM” Genel Kurul Kurucu Üyeliği (1999-2007), Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Eğitim/Öğretim Kurulu üyeliği (2001-2003), Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD) “Strateji” Grubu üyeliği (2005-2011), Türk Ocakları Genel Merkezi Hars Heyeti (en üst düzeydeki kültür kurulu) üyeliği (2004-2010), TÜRKSAM düşünce kuruluşunun Kurucu Başkan Yardımcısı ve Terör Bölümü Başkanlığı (2008-2012) yapan Prof.Dr. Yavuz, pek çok süreli yayının yayın ve hakem kurullarında yer almaktadır. Almanca ve İngilizce bilen Prof.Dr. Yavuz’un “Güvenlik politikaları, Askeri Tarih/Strateji, İstihbarat, Ortadoğu, çevre ülkeler, terörle mücadele, bölgesel-küresel sorunlar, küresel güvenlik stratejileri ve Deniz Tarihi konularında, çoğu müstakilen yazılmış 30’un üzerinde kitabı ve süreli dergilerde yazılmış çok sayıda makalesi mevcuttur. Halen Anadolu Ajansı ve Yeni Şafak gazetesinin “Düşünce Günlüğü” bölümünde her ay “Bölgesel ve Küresel Güvenlik Politikaları” üzerine analizleri yayınlanan Yavuz’un son dönemde Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE)’de konferansları, sitesinde yazıları yayınlanmakta olup, gene son zamanlarda Devlet Dergisi ve Türk Yurdu dergilerinde de yazıları yayınlanmaktadır. Ayrıca, Eylül 2022’den itibaren TRT Türkiye’nin Sesi Radyosu’nda haftada bir gün “Mavi Vatan” adlı bir programın yapımcılığını (ve yorumculuğunu) yapmaktadır. Ankara’da ikame eden Prof.Dr. Yavuz, evli, iki çocuk babası olup Almanca ve İngilizce bilmektedir.

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
    Tüm Yorumlar (2)
    • A.Yasar Yüceokur

      Sayin Yavuz bey,yazilarinizi okuyorum ve düsünüyorum. Durumlari analiz edersek sanayisme o zamana görede durum ahval ve sartlar hep bana soru sordu. Konuyu güzelce toparlayip yazmissiniz. Tesekkür ederim. Saglicakla kalin.

      Yanıtla
      +0
      -0
    • Uğur oz

      Sayenizde Türk tarihini ögreniyoruz

      Yanıtla
      +0
      -0