WOTTV E-DERGİ
DOLAR 34,1026 0.24%
EURO 38,1457 0.1%
ALTIN 2.874,391,62
BITCOIN 2138011-0,79%
Türk SİHA’sını Düşüren ABD’nin Türkiye Düşmanlığı İlk Değil ki!

Türk SİHA’sını Düşüren ABD’nin Türkiye Düşmanlığı İlk Değil ki!

17 Kasım 2023 10:49
Türk SİHA’sını Düşüren ABD’nin Türkiye Düşmanlığı İlk Değil ki!
0

BEĞENDİM

Prof. Dr. Celalettin Yavuz Güvenlik Politikaları Uzmanı, 16 Kasım 2023

 

Bilindiği üzere Ekim 2023’ün ilk haftasında Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından Suriye’nin doğusunda bölücü terör örgütü PKK’nın Suriye uzantısı PYD/YPG’ye karşı harekatı sırasında, Tel Temir’de bir silahlı insansız hava aracı (SİHA) düşürüldü. Daha sonra bu SİHA’nın bir ABD F-16 savaş tarafından vurulduğu bizzat ABD kuvvetleri tarafından bildirildi. Olayın ardından SİHA’nın “meşru müdafaa” sebebiyle düşürüldüğü açıklandı. Yani Türkiye’nin sınırının hemen ötesinde meşru müdafaa hakkı ile PKK terörü ile mücadelesindeki meşru müdafaa hakkı ile, ülkesinden binlerce km uzaklıkta sözde DEAŞ terörüne karşı Suriye’de yürüttüğü harekattaki ortağı sebebiyle ABD’nin meşru müdafaa hakkı çatışmaktaydı. O günlerde Konu, konu Türk medyasında ve sosyal medyasında bir süre işlendi. Biz de tam ele alacak iken İsrail’in Gazze Şeridi saldırısı başlayınca ertelemek mecburiyetinde kalmıştık.

ABD’nin Türkiye Düşmanlığı Vukuatları o Kadar Çok ki!

Olaydan bir hafta sonra ABD Başkanı Biden, “özellikle Türk hükümetinin Suriye’nin kuzeydoğusuna askeri harekat için attığı adımların bölgedeki barışı, istikrarı ve güvenliği tehdit ettiğini, DEAŞ ile mücadeleyi zayıflattığı” gerekçesiyle Suriye’yi ilgilendiren mevcut durumun “ABD’nin ulusal güvenliği ve dış politikasına alışılmadık ve olağanüstü bir tehdit!” olduğu gerekçesiyle, Trump döneminde alınan “Ulusal Acil Durum” kararnamesini bir yıl daha uzattı.

Aslında ABD’nin PKK’nın uzantılarıyla bu ülkede yürüttüğü faaliyetler, Türkiye’nin milli güvenliği açısından çok daha ciddi tehdittir. Bu sebeple Cumhurbaşkanı Erdoğan da SİHA’mızı düşüren ABD ile NATO’da ittifakında birlikte olduğumuz halde aramızda güvenlik sorunu olduğunu, Biden’ın kararının da “müttefiklik ruhuyla bağdaşmadığı gibi Suriye’yi bölmeye çalışan terör örgütlerine de cesaret verdiğini” söyleyerek cevap verdi.

Bu olaydan da anlaşılacağı üzere ABD, Suriye’deki faaliyetleri sebebiyle Türkiye’yi tehdit olarak görmektedir. Ancak ABD’nin bu hareketleri ilk de değildir. Akla ilk gelen, İnönü’nün başbakanlığı döneminde kendisine 1964’te dönemin ABD Başkanı Johnson tarafından yazılan mektuptur. Türk siyasi tarihine “Johnson Mektubu” olarak geçen olayda ABD, şayet Türkiye Kıbrıs’ta kuruluş anlaşmalarını rafa kaldırarak Türkleri asimile etmeye çalışan Rum tarafına karşı ABD’den alınan gemi, uçak ve silahları kullanırsa, Sovyetler ve Varşova Paktı’nın Türkiye’ye olası saldırısında NATO Antlaşmasının 5’nci maddesini yürürlüğe koydurmayacağını bildirerek “müttefik” bir ülkeyi tehdit etmekteydi. Yani diğer üye ülkeler, Türkiye’yi savunmaları gerekirken, bu yaptırtılmayacaktı. İşte ABD’nin gerçek yüzü buydu.

Gene Kıbrıs’ta Rumların Sampson Darbesi sonunda anayasal düzenin yerle bir edilmesi ve katliamların durdurulması için yapılan Kıbrıs Barış Harekatı’nın ardından da Türkiye’ye silah ambargosu uygulamıştı. Bu ülkeden müttefiklik ve dostluk beklenebilir miydi?

Irak işgali öncesinde TBMM, ABD kuvvetlerinin Türkiye üzerinden girmesini “Tezkere” ile reddedince ABD askerleri Süleymaniye’de “dost” görünümüyle yaklaştıkları Türk Özel Kuvvetler mensuplarını başlarına çuval geçirerek sorgulamışlardı. Hala bu ülkeye müttefik denilebilir miydi? Obama döneminde %80’inini PKK’nın uzantısı PYD/YPG’nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) çakma adı altındaki oluşuma eğitim, silah ve son yıllarda siyasi destek veren ABD, Türkiye’nin her türlü ikna çabasına rağmen 2018 yılında bu teröristlerden sözde DEAŞ’a karşı 30 bin kişilik sözde bir “Suriye Sınır Güvenliği Gücü” kurmaya bile kalkmıştı. Daha sonra bu birlikten vazgeçildi ama SDG adı altındaki teröristlere her türlü destek sürdürülmektedir.

Rahip Brunson olayında da ilk celsede beraat ettirilmedi diye Trump, Türkiye’den ithal edilen bazı ürünlerin gümrüğünü yükselterek TL’nin %70’lere varan değer kaybına sebep olmuştu.

Sonuç

Demokrasi ve insan haklarının “havarisi” gibi görünse de ABD’nin saklama gereği bile görmediği çirkin yüzünü görmemek için kafasını kuma görenler için daha ne yapmalı?

celalettin yavuz
Celalettin Yavuz

Güvenlik Politikaları Uzmanı Lisans ve Y. Lisans öğrenimini Milli Savunma Üniversitesinde (Deniz Harp Okulu – 1974; Deniz Harp Enstitüsü-1983) tamamladı. Daha sonra Silahlı Kuvvetler Akademisi öğrenimi (1985-86) gördü ve “Irak’ın Geleceği” ile ilgili bitirme tezini yazdı. 1989-1991 döneminde Führungsakademie (Hamburg/Almanya) 2 yıllık Güvenlik Politikası-Strateji-Stratejik İstihbarat-Jeopolitik, Askeri Tarih eğitimi aldı. “İstanbul Boğazı’nın Karadeniz Sahildarı Ülkeler Üzerindeki Jeopolitik ve Stratejik Etkileri” (Almanca) başlıklı mezuniyet tezini yazdı. Genelkurmay Personel Başkanlığı’nda görevli iken Kıbrıs Barış Harekâtı’nın madalya ve taltif projesini gerçekleştirdi. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı karargâhında NATO Planlama direktifleri ve kuvvet plan çalışmaları üzerinde çalıştı. Ayrıca bir yıl boyunca Deniz Kuvvetleri Komutanı’nın Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Toplantı Dosyasını hazırladı. Ege'de gerilimli 1980'li ve 1990'lı yıllarda 2 ayrı geminin komutanlıklarını yaptı. 1994-1997 döneminde Almanya'da Deniz Ataşeliği sırasında Deniz Ataşe Birliği'nin başkanlığına (doyen) ve 143 kişilik Askeri Ataşeler Birliği'nin Yönetim Kuruluna seçildi. Daha sonra Mersin’de Karakol ve Çıkarma Gemileri Komodorluğu’nun ardından Genelkurmay Yunanistan Kıbrıs Dairesinde Yunanistan Şube Müdürü iken “Türk-Yunan Ege’de Güven Arttırıcı Önlemler Paketi” projesinin (Ocak 2000) yöneticiliğini yaptı. Türk-Yunan sorunları üzerinde General-Amiral Oryantasyon Kursu, Harp Akademileri, Milli Güvenlik Akademisi ve TSK İstihbarat Okulu'nda dersler veren Yavuz, Deniz Harp Okulu Dekanı olduğu 2001-2003 döneminde "Denizcilik Tarihi-Deniz Stratejisi", "Askeri Strateji" ve "Liderlik" dersleri verdi. 1994’te Dr., 2002’de Doç.Dr. olan Yavuz, Milli Güvenlik Akademisi öğretim üyesi iken 30 Mart 2004’te istekle emekli oldu ve BİLKENT Üniversitesi’ne ilaveten Milli Güvenlik Akademisi’nde Türk-Yunan Sorunları, Suriye, Ortadoğu, Terörle Mücadele dersleri, 2012’de Prof.Dr. olduktan sonra da Atılım Üniversitesi’nde (2012-2013) ve Kara Harp Okulu Savunma Bilimleri Enstitüsünde (2013 Bahar) Y. Lisans ve Doktora, Ufuk ve Başkent üniversitelerinde lisans dersleri verdi. 2022 yılı başlarında adı Topkapı Üniversitesi olarak değiştirilen “Ayvansaray Üniversitesi”nde İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi’nin kurucu dekanlığını yapan, fakülteyi 16 bölüme çıkartan Prof.Dr. Yavuz, “İstihbarat, Strateji ve Terörizm/Avrupa'da Terör Örgütleri” gibi 3 farklı konuda sertifika dersleri yanında İstanbul Topkapı Üniversitesi’nde lisans ve Y. Lisans dersleri verdi. Güvenlik Bilimleri ve Uygulamaları Y. Lisans programının kurucu ABD Başkanlığını Eylül 2022’ye kadar sürdürerek “Küresel Güvenlik Stratejileri” üzerine sertifika programı hazırladı. Mayıs 2020 ayında uluslararası sempozyum düzenledi ve bizzat sunum yaptı. Milli Savunma Üniversitesi’nde (Harp Akademileri) 2019 yılından beri “Dış Politika Analizi” ile “Küresel Güvenlik Stratejileri” başlıklı ders verdi. Genelkurmay SAREM “Dış Uzman”lık (2003-2010), Türk Askeri Tarih Kurulu (TATK) Genel Kurul üyeliği (1999-2007), Gnkur. Atatürk Araştırma ve Eğitim Merkezi “ATAREM” Genel Kurul Kurucu Üyeliği (1999-2007), Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Eğitim/Öğretim Kurulu üyeliği (2001-2003), Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD) “Strateji” Grubu üyeliği (2005-2011), Türk Ocakları Genel Merkezi Hars Heyeti (en üst düzeydeki kültür kurulu) üyeliği (2004-2010), TÜRKSAM düşünce kuruluşunun Kurucu Başkan Yardımcısı ve Terör Bölümü Başkanlığı (2008-2012) yapan Prof.Dr. Yavuz, pek çok süreli yayının yayın ve hakem kurullarında yer almaktadır. Almanca ve İngilizce bilen Prof.Dr. Yavuz’un “Güvenlik politikaları, Askeri Tarih/Strateji, İstihbarat, Ortadoğu, çevre ülkeler, terörle mücadele, bölgesel-küresel sorunlar, küresel güvenlik stratejileri ve Deniz Tarihi konularında, çoğu müstakilen yazılmış 30’un üzerinde kitabı ve süreli dergilerde yazılmış çok sayıda makalesi mevcuttur. Halen Anadolu Ajansı ve Yeni Şafak gazetesinin “Düşünce Günlüğü” bölümünde her ay “Bölgesel ve Küresel Güvenlik Politikaları” üzerine analizleri yayınlanan Yavuz’un son dönemde Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE)’de konferansları, sitesinde yazıları yayınlanmakta olup, gene son zamanlarda Devlet Dergisi ve Türk Yurdu dergilerinde de yazıları yayınlanmaktadır. Ayrıca, Eylül 2022’den itibaren TRT Türkiye’nin Sesi Radyosu’nda haftada bir gün “Mavi Vatan” adlı bir programın yapımcılığını (ve yorumculuğunu) yapmaktadır. Ankara’da ikame eden Prof.Dr. Yavuz, evli, iki çocuk babası olup Almanca ve İngilizce bilmektedir.

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.