WOTTV E-DERGİ
DOLAR 34,1110 0.13%
EURO 37,9063 -0.06%
ALTIN 2.800,75-0,06
BITCOIN 21078762,83%
Gazze’de yıkım, sürgün ve Ölüm

Gazze’de yıkım, sürgün ve Ölüm

9 Ocak 2024 10:05
Gazze’de yıkım, sürgün ve Ölüm
0

BEĞENDİM

Rabia YAVUZ – 09 Ocak 2024

 

Ölümler

ölümlere ulanmakta ustadır

İsmet Özel

 

İsrail’in havadan, karadan ve denizden düzenlediği yoğun saldırılar üç aydır devam etmekte. Orantısız şiddetin her şekline maruz kalan Gazze’de yıkım, sürgün ve ölüm var. Ölen sivillerin sayısı arttıkça artıyor ve bu artış bir kanıksamaya mı dönüşüyor diye soruyorum kendi kendime.  Ölümler ölümlere ekleniyor. Eklendikçe acaba duyarsızlaşır mıyız diye de endişe ediyoruz. Bu acılara tanık olmak ise karma karışık duygularla yüzleştiriyor hepimizi. Londra’da yaşayan danışanım da İstanbul’da ikamet eden danışanım da aynı karmaşık duygulardan bahsetti aynı günde. Saatlerce haberleri takip eden danışanlarım derin acılar çekmelerine rağmen bu haber trafiğini durduramamaktan bahsetti. Ne zaman haberleri takibi bıraksalar bir tür suçluluk duygusuyla baş başa kalıyorlar. İzlemeyi bıraktıklarında mazlum halkı da yalnız bırakacaklar gibi hissediyorlar. Yemek yediklerinde, yataklarına uzandıklarında ya da herhangi bir gündelik işlerini yaptıklarında Filistin’de hayatta kalma mücadelesi verenleri incitecekler gibi geliyor onlara. Yalnız değiller. Çoğumuz böyle hissetmiyor muyuz? Sanırım hepimiz bir tür depresyon sarmalına düşmek üzereyiz. Bu zulmün durmasını ama sivil olarak doğrudan bu şiddete engel olamıyoruz. Mazlumlara yardım etmek istiyoruz ama tüm kapılar kapalı.

 

Anormal şeyler yaşanırken normalde hissettiklerimizden farklı şeyler hissetmemiz çok normaldir. Şiddeti ve şiddete uğrayan insanları izlemek, insanları derinden önemsediğimiz için bizi de psikolojik olarak etkiliyor. Bunca acıya şahit olup engel olamamak ise derin bir çaresizlik yaşatıyor. Bu derin çaresizlik ise bir tür “empati yorgunluğu” olarak adlandırılan tükenmişlik haline bizleri sürükleyebilir. Arada mesafeler ve sınırlar olsa da Gazze’de olmanın nasıl olduğunu hayal edebiliyoruz. Küçücük bir alanda sıkıştırılmanın, en temel insani ihtiyaçlardan bile mahrum edilmenin ve sadece ölümü beklemenin neler yaşatabileceğini hayal edebilmemizin ve bunlardan etkilenmemizin sebebi içimizdeki merhamet kaynağı empati.

 

Nerede savaş varsa orada travmadan ve travma sonrası stres bozukluğundan da bahsetmek zorundayız. Savaşın mağdurları doğrudan bu şiddeti acı ve çaresizlik içinde yaşarken olanlara müdahale edemeden sadece izlemek ise dolaylı travma olarak adlandırılan bir psikolojik yaralanmaya neden olur. Dr. Fabian Saarloos’a göre merhamet yorgunluğunda kaygı, öfke veya üzüntü gibi duyguları hissetmemiz beklenir. Gazze’de yaşanan insanlık suçlarını ekrandan izleyenler olarak doğrudan bu şiddetten etkilenmesek de beynimiz bu durumdan travma düzeyinde etkilenebiliyor. Birçoğumuz yoğun bir suçluluk duygusu veya bir tür kopukluk deneyimleyebiliyoruz yaşama karşı. İster üzüntü ister kaygı ister öfke ister suçluluk olsun bu duygular yaşanan zulme karşı durmak için bir katalizör görevi de görebiliyor. Dünyanın farklı farklı şehirlerinde Gazze’yi desteklemek için yürüyoruz. Kermesler düzenleniyoruz. Yardım etmeye hazır bir vaziyette kurumlar ve siviller beklemekte. Birçoğumuz boykotun gücünü kullanıyoruz. Dua ediyoruz. Başka neler yapabileceğimiz hakkında düşünüyor, araştırıyor, danışıyoruz.

 

Evet, bu zulüm tek başımıza değiştiremeyeceğimiz kadar büyük. Tek duyguyla yaşayamayacağımız kadar derin. Tek eylemle çözülemeyecek kadar eski. Değiştirebileceklerimize odaklanarak gerçekçi hedefler belirlemek bir seçenek olabilir. Küçük bile olsa. Yaptıklarımızı daha iyi yapmaya devam etmek gibi hayatımızdaki mümkün alanlara yeniden bakmayı deneyebiliriz. Filistin, bir kez daha vicdan ile zulüm arasında bir yerde ve bizlerin insanlığını sınıyor. İnsan olmak, insan kalmak hususunda bir sınav veriyoruz. Bizi bir araya getiriyor daha önce olduğu gibi. Aynı duyguları ve insani değerleri paylaşıyoruz vicdan sahibi her bireyle birlikte. Çünkü Mevlana’nın dediği gibi sayısız bağlarla birbirine bağlanan bizler; okyanusta bir damla değiliz, bir damlanın içinde kocaman BİR okyanusuz.

rabia yavuz
Rabia Yavuz

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.