WOTTV E-DERGİ
DOLAR 34,0685 0.13%
EURO 38,0660 -0.03%
ALTIN 2.830,840,08
BITCOIN 21490044,49%
Türk Kimliği Üzerine-6: Türklerde Alp’lik, Liyakat, Utangaçlık ve Saflık

Türk Kimliği Üzerine-6: Türklerde Alp’lik, Liyakat, Utangaçlık ve Saflık

21 Mayıs 2024 10:39
Türk Kimliği Üzerine-6: Türklerde Alp’lik, Liyakat, Utangaçlık ve Saflık
0

BEĞENDİM

Prof. Dr. Celalettin Yavuz Güvenlik Politikaları Uzmanı, 21 Mayıs 2024

 

Önceki bölümde eski çağ Türklerinin hükümdarlık ve hakimiyet sistemi ele alınmıştı. Bu bölümde ise Türklerde alplik, liyakat, saflık, utangaçlık vb. özellikleri üzerinde duruldu.

Türklerde ‘Alp’lik ve Türk’ün Diğer Özellikleri

Beylik duygusu ile insan sevgisi ve gerçekliği bir araya getirerek özetlenebilecek eski Türk düşüncesinin esaslarını ahlak prensibi yapmış, yani hayatında düstur edinmiş insana eski Türkçe’de “alp” adı verilirdi. Türkçede er; erkek, cesur kişidir. Alp ise, yiğit insan demektir. Cesareti ile mücadele ruhunu geliştirici “ad verme” ve “and içme” gibi gelenekleri “alp”lığın devamını sağlayan eski Türk topluluğunda debdebe, gösteriş ve servete değer verilmez, yalancılıktan da şiddetle nefret edilirdi. Bu nedenledir ki, devletlerarası antlaşmalarda sadece söz verilmekle yetinilir, bu sözün diğer devletlerin yazılı taahhütlerinden de üst derecede önem taşıması, eski Türk’ün bugün de milli gelenek halinde devam eden “söz namustur” telakkisini ahlaki bir meziyet olarak ortaya koyduğu söylenebilir.

Türklerin bir diğer özelliği de “utangaç” bir millet oluşudur. Türklerle temasta bulunan tüm eski milletlerin kaynaklarından aktarılanlara göre Türkler; savaş meydanlarında değil, rahat döşekte ölmekten, hatta yaşlanıp hastalanmaktan utanırlardı. Esir olmak, köle durumuna düşmek, kadınlarının düşman eline geçmesi büyük utanç kaynağı idi. Şatafat içinde yaşamaktan, böbürlenmekten, başarıları dolayısıyla övünmekten ve övülmekten, verdikleri sözü yerine getirememekten, yalan söylemekten utanırlardı.

Türklerde Liyakat ve Safazanlık Üzerine

Türk toplumlarında devlet başkanlığı dışındaki makam ve mevkiler için liyakat esası vardı. Bu mevkiler kazanılan başarıların ardından elde edilebilirdi. Herkes yetenek ve çalışkanlığı oranında uygun makamlara yükselebilirdi. Bu husus devlet kademelerinde olduğu gibi, toplum içinde bir değer ve saygınlık kazanmak için de geçerliydi. Temelde kölelik, sınıflaşma vb.nin olmayışı, yönetici ve yönetilen tabakaların soy niteliklerine göre ayrılmaması, fertlerin doğuştan mevki sahibi olmasına engel teşkil ediyordu. Böylelikle geniş halk kitlelerinin önü açılıyor, bir köylü çocuğu yetenekleri sayesinde ordu komutanı veya sadrazam olabiliyor, gerektiği zaman da görevden ayrılıyordu. Türklerde idari bir aristokrasiye rastlanmıyordu. Kapalı zümre halinde devam eden tek makam hükümdarlıktı.

Tatlı sözlere çabucacık kanabilecek “safazan” özelliklere sahip Türklerin Çin karşısındaki tutumu üzerine Bilge Kağan şöyle anlatmaktadır: “…Çin milletinin sözü tatlı, ipek kumaşı yumuşak imiş. Tatlı sözle, yumuşak ipek kumaşla aldatıp uzak milleti öylece yaklaştırmış. Yaklaştırıp konduktan sonra, onun hakkında kötü şeyler düşünürmüş. İyi bilgili insanı, iyi cesur insanı yürütmezmiş… Tatlı sözüne, yumuşak ipek kumaşına aldanıp, ey Türk milleti, nice evladını kaybettin. Türk milleti, öldün; Türk milleti, öleceksin. Güneyde Çogay Ormanı’na, Töğültün Ovası’na konayım dersen, Türk milleti, öleceksin… (…) Türk milleti, tokluğun kıymetini bilmedin. Açlık tokluk düşünmedin. Bir doyunca açlık aklına gelmedi. Öyle yaptığın için, seni besleyip bakmış olan kağanının sözünü dinlemeden kalkıp Çin’e gittin. Hep orda mahvoldun, yok edildin. (…)

Türkler Müslüman olduktan sonra Türk idareciler tarafından İslami isimler, unvanlar, lakaplar alınması, mevcut hükümet teşkilatının muhafaza edilmesi, devleti koruma hizmetine yerli unsurların iştirak ettirilmesi ve İslam inanç ve ideallerinin devlette üstün bir manevi güç durumuna yükselmesi Türk siyasi teşekküllerinin özellikleri olmuştur. Öte yandan Türk-İslam devletinin “İslam Devleti”nden ayrıldığı noktalar da vardı. Özellikle, hükümranlık anlayışı, devlette askeri karakter, dini davranış, toprak rejimi ve sosyal haklarda belirgindir. Türk devletleri; İslamiyet’in hakim olduğu ülkelerdeki “kültür çevresi” değerleri ile bozkır Türk siyasi, sosyal, hukuki örf/geleneklerinin kaynaştığı, kendine has karaktere sahip teşekküllerdir.

Not: Yazı dizisine “Türk Kimliği Üzerine-7” ile devam edilecektir.

celalettin yavuz
Celalettin Yavuz

Güvenlik Politikaları Uzmanı Lisans ve Y. Lisans öğrenimini Milli Savunma Üniversitesinde (Deniz Harp Okulu – 1974; Deniz Harp Enstitüsü-1983) tamamladı. Daha sonra Silahlı Kuvvetler Akademisi öğrenimi (1985-86) gördü ve “Irak’ın Geleceği” ile ilgili bitirme tezini yazdı. 1989-1991 döneminde Führungsakademie (Hamburg/Almanya) 2 yıllık Güvenlik Politikası-Strateji-Stratejik İstihbarat-Jeopolitik, Askeri Tarih eğitimi aldı. “İstanbul Boğazı’nın Karadeniz Sahildarı Ülkeler Üzerindeki Jeopolitik ve Stratejik Etkileri” (Almanca) başlıklı mezuniyet tezini yazdı. Genelkurmay Personel Başkanlığı’nda görevli iken Kıbrıs Barış Harekâtı’nın madalya ve taltif projesini gerçekleştirdi. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı karargâhında NATO Planlama direktifleri ve kuvvet plan çalışmaları üzerinde çalıştı. Ayrıca bir yıl boyunca Deniz Kuvvetleri Komutanı’nın Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Toplantı Dosyasını hazırladı. Ege'de gerilimli 1980'li ve 1990'lı yıllarda 2 ayrı geminin komutanlıklarını yaptı. 1994-1997 döneminde Almanya'da Deniz Ataşeliği sırasında Deniz Ataşe Birliği'nin başkanlığına (doyen) ve 143 kişilik Askeri Ataşeler Birliği'nin Yönetim Kuruluna seçildi. Daha sonra Mersin’de Karakol ve Çıkarma Gemileri Komodorluğu’nun ardından Genelkurmay Yunanistan Kıbrıs Dairesinde Yunanistan Şube Müdürü iken “Türk-Yunan Ege’de Güven Arttırıcı Önlemler Paketi” projesinin (Ocak 2000) yöneticiliğini yaptı. Türk-Yunan sorunları üzerinde General-Amiral Oryantasyon Kursu, Harp Akademileri, Milli Güvenlik Akademisi ve TSK İstihbarat Okulu'nda dersler veren Yavuz, Deniz Harp Okulu Dekanı olduğu 2001-2003 döneminde "Denizcilik Tarihi-Deniz Stratejisi", "Askeri Strateji" ve "Liderlik" dersleri verdi. 1994’te Dr., 2002’de Doç.Dr. olan Yavuz, Milli Güvenlik Akademisi öğretim üyesi iken 30 Mart 2004’te istekle emekli oldu ve BİLKENT Üniversitesi’ne ilaveten Milli Güvenlik Akademisi’nde Türk-Yunan Sorunları, Suriye, Ortadoğu, Terörle Mücadele dersleri, 2012’de Prof.Dr. olduktan sonra da Atılım Üniversitesi’nde (2012-2013) ve Kara Harp Okulu Savunma Bilimleri Enstitüsünde (2013 Bahar) Y. Lisans ve Doktora, Ufuk ve Başkent üniversitelerinde lisans dersleri verdi. 2022 yılı başlarında adı Topkapı Üniversitesi olarak değiştirilen “Ayvansaray Üniversitesi”nde İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi’nin kurucu dekanlığını yapan, fakülteyi 16 bölüme çıkartan Prof.Dr. Yavuz, “İstihbarat, Strateji ve Terörizm/Avrupa'da Terör Örgütleri” gibi 3 farklı konuda sertifika dersleri yanında İstanbul Topkapı Üniversitesi’nde lisans ve Y. Lisans dersleri verdi. Güvenlik Bilimleri ve Uygulamaları Y. Lisans programının kurucu ABD Başkanlığını Eylül 2022’ye kadar sürdürerek “Küresel Güvenlik Stratejileri” üzerine sertifika programı hazırladı. Mayıs 2020 ayında uluslararası sempozyum düzenledi ve bizzat sunum yaptı. Milli Savunma Üniversitesi’nde (Harp Akademileri) 2019 yılından beri “Dış Politika Analizi” ile “Küresel Güvenlik Stratejileri” başlıklı ders verdi. Genelkurmay SAREM “Dış Uzman”lık (2003-2010), Türk Askeri Tarih Kurulu (TATK) Genel Kurul üyeliği (1999-2007), Gnkur. Atatürk Araştırma ve Eğitim Merkezi “ATAREM” Genel Kurul Kurucu Üyeliği (1999-2007), Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Eğitim/Öğretim Kurulu üyeliği (2001-2003), Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD) “Strateji” Grubu üyeliği (2005-2011), Türk Ocakları Genel Merkezi Hars Heyeti (en üst düzeydeki kültür kurulu) üyeliği (2004-2010), TÜRKSAM düşünce kuruluşunun Kurucu Başkan Yardımcısı ve Terör Bölümü Başkanlığı (2008-2012) yapan Prof.Dr. Yavuz, pek çok süreli yayının yayın ve hakem kurullarında yer almaktadır. Almanca ve İngilizce bilen Prof.Dr. Yavuz’un “Güvenlik politikaları, Askeri Tarih/Strateji, İstihbarat, Ortadoğu, çevre ülkeler, terörle mücadele, bölgesel-küresel sorunlar, küresel güvenlik stratejileri ve Deniz Tarihi konularında, çoğu müstakilen yazılmış 30’un üzerinde kitabı ve süreli dergilerde yazılmış çok sayıda makalesi mevcuttur. Halen Anadolu Ajansı ve Yeni Şafak gazetesinin “Düşünce Günlüğü” bölümünde her ay “Bölgesel ve Küresel Güvenlik Politikaları” üzerine analizleri yayınlanan Yavuz’un son dönemde Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE)’de konferansları, sitesinde yazıları yayınlanmakta olup, gene son zamanlarda Devlet Dergisi ve Türk Yurdu dergilerinde de yazıları yayınlanmaktadır. Ayrıca, Eylül 2022’den itibaren TRT Türkiye’nin Sesi Radyosu’nda haftada bir gün “Mavi Vatan” adlı bir programın yapımcılığını (ve yorumculuğunu) yapmaktadır. Ankara’da ikame eden Prof.Dr. Yavuz, evli, iki çocuk babası olup Almanca ve İngilizce bilmektedir.

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
    Tüm Yorumlar (1)
    • A.Yasar YÜCEOKUR

      Sayin Yavuz bey cok tesekkür ederim. Hörmetlerimle.sag olun var olun.

      Yanıtla
      +0
      -0