WOTTV E-DERGİ
DOLAR 33,9920 0.27%
EURO 37,8380 0.61%
ALTIN 2.820,180,39
BITCOIN 1963779-3,26%
İsrail ‘Soykırım Suçlusu’ Bulunursa…

İsrail ‘Soykırım Suçlusu’ Bulunursa…

23 Ocak 2024 11:03
İsrail ‘Soykırım Suçlusu’ Bulunursa…
0

BEĞENDİM

Prof. Dr. Celalettin Yavuz Güvenlik Politikaları Uzmanı, 23 Ocak 2024

 

İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki Filistinlilere karşı sözde “meşru müdafaa” gerekçesiyle karadan, havadan ve denizden ölüm yağdırması devam edince Güney Afrika Cumhuriyeti, Uluslararası Adalet Divanı (UAD)’na İsrail’in soykırım suçu işlediğine ilişkin dava açtı. Bu dava ile ilgili hususları ve sonuçta neler olabileceğini tek sayfalık köşe yazısında ele aldık.

İsrail Aleyhine UAD’ye Açılan ‘Soykırım Davası” Hakkında Düşünceler

Normal şartlarda UAD’ye veya uluslararası bir hakem mahkemesinde dava açarken tek taraf yerine tarafların birlikte başvurması ve başvuran tarafların UAD’nin yetkisini de tanımış olması gereklidir. Güney Afrika UAD yetkisini tanırken, İsrail tanımamaktadır. Ancak her iki ülke de 1948 tarihli ‘Soykırım Sözleşmesi’ne taraftır. Türkiye’nin önde gelen insan hakları hukukçuları arasında yer alan diplomatlarından Rıza Türmen’e göre, dava soykırım sözleşmesi gereğince açıldığından UAD yetkilidir. Tabii ki İsrail’in, soykırım yanında savaş suçu gibi farklı vukuatları da var. Bu ve diğer suçlar hakkında, İsrail’in UAD’nin yetkilerini tanımadığı için dava açılması mümkün değildir. Güney Afrika, açtığı soykırım davasında doğrudan mağdur değilse de insanlığın ortak çıkarını koruduğu gerekçesiyle ve anılan sözleşmeye göre “soykırımın önlenmesi ve cezalandırılması, sözleşmeye taraf devletin bütün diğer taraf devletlere karşı da yükümlülüğü”dür. Yani dava açılması normaldir. Ya da İsrail aleyhine açılan “soykırım suçu” davası kağıt üzerinde normaldir.

Ancak İsrail’in “milli, etnik, ırki veya dini” esaslar çerçevesinde Filistinlileri tamamen veya kısmen yok etmeye çalıştığına ilişkin kasıt da gerekli. Yani İsrail sunduğu savunmasındaki gibi, “Meşru müdafaa gerekçesiyle devlet olarak öldürme ve yaralama işleri de dahil fiilleri gerçekleştirdik. Ama etnik veya dini amaçlı bir temizlik/yok etme düşüncemiz yoktur!” dediğinde, köşeye sıkışmaktan kurtulabilecektir. Zaten sözde sivilleri korumak maksadıyla neler yapıldığını (saldırı öncesi yerleşim yerlerinin boşaltılması gibi) da savunmasına eklemiş.

Bir başka deyişle İsrail’in savunmasına göre, UAD’nin “soykırım” olarak nitelediği Bosna Krizi’nde çocuk-yaşlı 8000 erkeğin katledildiği Srebrenitsa olayının benzeri henüz yaşanmamıştır. Buna karşılık ise Netanyahu ve diğer İsrail devlet adamlarının Gazze Şeridi’yle ilgili söylemlerinde Filistinlileri yok etme kastı taşıdığı da ileri sürülmektedir. Buna rağmen İsrail’in soykırım suçu işleyip işlemediğinin sonuçlanması da uzun yıllar alabilecektir.

Öte yandan Güney Afrika davada geçici önlemler alınarak tarafların haklarının korunmasını, Srebrenitsa benzeri soykırımın önlenmesini, soykırım fiilini işleyenlerin cezalandırılmasını da istemektedir. Türmen’e göre, küresel baskı altındaki UAD’nin, geçici önlem alınması yönünde karar alması kuvvetle muhtemeldir. Aksi bir karar UAD’nin varlığını tartışılır hale getirir.

Bilindiği üzere İsrail’in soykırım suçu işlediğini ilk söyleyen ve savaşı durdurmak maksadıyla çırpınan Türkiye, davaya müdahil olarak bile katılmamış. Oysa Almanya, İsrail lehine müdahil olmuş! Bu durum “Attığımız taş ürküttüğümüz kurbağaya değdi mi?” sözünü hatırlattı.

İsrail UAD Tarafından Soykırım Suçlusu Bulunursa Hangi Ülke Ne Yapabilir?

UAD, daha önce Rusya-Ukrayna savaşı sırasında Rusya’nın askerlerini Ukrayna’dan çekmesi kararını almıştı. Ancak uygulanmadı. Bu olayda da Netanyahu, geçici tedbirler alınsa bile uymayacaklarını pervasızca söyledi. Kaldı ki ABD başta olmak üzere bazı Batılı ülkeler de Gazze Şeridi’ndeki harekatın kesilmesinin söz konusu olamayacağını tekrar tekrar açıkladılar.

UAD’nin İsrail’i kesin olarak suçlu bulup bulamayacağını bugünden kestirmek zor. Çünkü UAD’ye dışardan müdahalelerin yapılması kaçınılmaz gibidir. Şayet suçlu bulunmasa bile İsrail, uluslararası alanda büyük bir yara almıştır. Buna karşılık İsrail suçlu bulunursa neler olabilir? Konu Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM)’ne götürülebilir. Diyelim ki UCM de İsrail’i suçlu buldu. İsrail’e yaptırım nasıl uygulanacaktır? Yani BM Güvenlik Konseyi’nde ABD’nin vetosuna takılacağı açık iken, tersine oy kullanan Rusya ve Çin, İsrail’le ilişkilerine mesafe koyabilecek midir? Arap ülkeleri, İslam İşbirliği Örgütü hatta Türkiye ne yapacaktır?

celalettin yavuz
Celalettin Yavuz

Güvenlik Politikaları Uzmanı Lisans ve Y. Lisans öğrenimini Milli Savunma Üniversitesinde (Deniz Harp Okulu – 1974; Deniz Harp Enstitüsü-1983) tamamladı. Daha sonra Silahlı Kuvvetler Akademisi öğrenimi (1985-86) gördü ve “Irak’ın Geleceği” ile ilgili bitirme tezini yazdı. 1989-1991 döneminde Führungsakademie (Hamburg/Almanya) 2 yıllık Güvenlik Politikası-Strateji-Stratejik İstihbarat-Jeopolitik, Askeri Tarih eğitimi aldı. “İstanbul Boğazı’nın Karadeniz Sahildarı Ülkeler Üzerindeki Jeopolitik ve Stratejik Etkileri” (Almanca) başlıklı mezuniyet tezini yazdı. Genelkurmay Personel Başkanlığı’nda görevli iken Kıbrıs Barış Harekâtı’nın madalya ve taltif projesini gerçekleştirdi. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı karargâhında NATO Planlama direktifleri ve kuvvet plan çalışmaları üzerinde çalıştı. Ayrıca bir yıl boyunca Deniz Kuvvetleri Komutanı’nın Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Toplantı Dosyasını hazırladı. Ege'de gerilimli 1980'li ve 1990'lı yıllarda 2 ayrı geminin komutanlıklarını yaptı. 1994-1997 döneminde Almanya'da Deniz Ataşeliği sırasında Deniz Ataşe Birliği'nin başkanlığına (doyen) ve 143 kişilik Askeri Ataşeler Birliği'nin Yönetim Kuruluna seçildi. Daha sonra Mersin’de Karakol ve Çıkarma Gemileri Komodorluğu’nun ardından Genelkurmay Yunanistan Kıbrıs Dairesinde Yunanistan Şube Müdürü iken “Türk-Yunan Ege’de Güven Arttırıcı Önlemler Paketi” projesinin (Ocak 2000) yöneticiliğini yaptı. Türk-Yunan sorunları üzerinde General-Amiral Oryantasyon Kursu, Harp Akademileri, Milli Güvenlik Akademisi ve TSK İstihbarat Okulu'nda dersler veren Yavuz, Deniz Harp Okulu Dekanı olduğu 2001-2003 döneminde "Denizcilik Tarihi-Deniz Stratejisi", "Askeri Strateji" ve "Liderlik" dersleri verdi. 1994’te Dr., 2002’de Doç.Dr. olan Yavuz, Milli Güvenlik Akademisi öğretim üyesi iken 30 Mart 2004’te istekle emekli oldu ve BİLKENT Üniversitesi’ne ilaveten Milli Güvenlik Akademisi’nde Türk-Yunan Sorunları, Suriye, Ortadoğu, Terörle Mücadele dersleri, 2012’de Prof.Dr. olduktan sonra da Atılım Üniversitesi’nde (2012-2013) ve Kara Harp Okulu Savunma Bilimleri Enstitüsünde (2013 Bahar) Y. Lisans ve Doktora, Ufuk ve Başkent üniversitelerinde lisans dersleri verdi. 2022 yılı başlarında adı Topkapı Üniversitesi olarak değiştirilen “Ayvansaray Üniversitesi”nde İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi’nin kurucu dekanlığını yapan, fakülteyi 16 bölüme çıkartan Prof.Dr. Yavuz, “İstihbarat, Strateji ve Terörizm/Avrupa'da Terör Örgütleri” gibi 3 farklı konuda sertifika dersleri yanında İstanbul Topkapı Üniversitesi’nde lisans ve Y. Lisans dersleri verdi. Güvenlik Bilimleri ve Uygulamaları Y. Lisans programının kurucu ABD Başkanlığını Eylül 2022’ye kadar sürdürerek “Küresel Güvenlik Stratejileri” üzerine sertifika programı hazırladı. Mayıs 2020 ayında uluslararası sempozyum düzenledi ve bizzat sunum yaptı. Milli Savunma Üniversitesi’nde (Harp Akademileri) 2019 yılından beri “Dış Politika Analizi” ile “Küresel Güvenlik Stratejileri” başlıklı ders verdi. Genelkurmay SAREM “Dış Uzman”lık (2003-2010), Türk Askeri Tarih Kurulu (TATK) Genel Kurul üyeliği (1999-2007), Gnkur. Atatürk Araştırma ve Eğitim Merkezi “ATAREM” Genel Kurul Kurucu Üyeliği (1999-2007), Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Eğitim/Öğretim Kurulu üyeliği (2001-2003), Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD) “Strateji” Grubu üyeliği (2005-2011), Türk Ocakları Genel Merkezi Hars Heyeti (en üst düzeydeki kültür kurulu) üyeliği (2004-2010), TÜRKSAM düşünce kuruluşunun Kurucu Başkan Yardımcısı ve Terör Bölümü Başkanlığı (2008-2012) yapan Prof.Dr. Yavuz, pek çok süreli yayının yayın ve hakem kurullarında yer almaktadır. Almanca ve İngilizce bilen Prof.Dr. Yavuz’un “Güvenlik politikaları, Askeri Tarih/Strateji, İstihbarat, Ortadoğu, çevre ülkeler, terörle mücadele, bölgesel-küresel sorunlar, küresel güvenlik stratejileri ve Deniz Tarihi konularında, çoğu müstakilen yazılmış 30’un üzerinde kitabı ve süreli dergilerde yazılmış çok sayıda makalesi mevcuttur. Halen Anadolu Ajansı ve Yeni Şafak gazetesinin “Düşünce Günlüğü” bölümünde her ay “Bölgesel ve Küresel Güvenlik Politikaları” üzerine analizleri yayınlanan Yavuz’un son dönemde Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE)’de konferansları, sitesinde yazıları yayınlanmakta olup, gene son zamanlarda Devlet Dergisi ve Türk Yurdu dergilerinde de yazıları yayınlanmaktadır. Ayrıca, Eylül 2022’den itibaren TRT Türkiye’nin Sesi Radyosu’nda haftada bir gün “Mavi Vatan” adlı bir programın yapımcılığını (ve yorumculuğunu) yapmaktadır. Ankara’da ikame eden Prof.Dr. Yavuz, evli, iki çocuk babası olup Almanca ve İngilizce bilmektedir.

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.