WOTTV E-DERGİ
DOLAR 34,0811 -0.02%
EURO 37,8535 -0.21%
ALTIN 2.800,91-0,05
BITCOIN 21171323,17%
Türkiye’nin İstediği Eurofighter Uçağını Alman Yeşilleri mi Engelliyor?

Türkiye’nin İstediği Eurofighter Uçağını Alman Yeşilleri mi Engelliyor?

14 Aralık 2023 11:09
Türkiye’nin İstediği Eurofighter Uçağını Alman Yeşilleri mi Engelliyor?
0

BEĞENDİM

Prof. Dr. Celalettin Yavuz Güvenlik Politikaları Uzmanı, 13 Aralık 2023

 

Türkiye’nin savunma sanayii alanında işbirliği içerisindeki en önemli ülke en azından 1970’li yıllardan beri Almanya’dır. Son haftalarda Türkiye’nin acilen satın almak istediği Eurofighter adlı savaş uçağının yüklenici firmalarının ait olduğu üç ülke var: İngiltere, İspanya ve Almanya. İngiltere ve İspanya sorun çıkarmaz iken Almanya bu satışa taş koyuyor. Bugün Almanya’nın geçmişten bugüne Türkiye’ye silah satışındaki bazı anlaşılmaz tutumları ele alındı.

Almanya – Türkiye Savunma Sanayii İşbirliğinde Rastlanılan Pürüzler

Türkiye, II. Dünya Harbi sonrasında ABD ve İngiltere’nin hizmet dışına çıkardığı çoğunluğu muhrip ve denizaltıları 1960’lı ve hatta 1970’li yıllarda hibe veya düşük bedellerle almıştı. Ancak yedek parçaları ve cephanesi ABD’den alınıyordu. 1974 Kıbrıs Barış Harekatı sonrası ABD, sattığı gemileri bu harekatta kullandığı gerekçesiyle silah ambargosu uyguladı. Bunun üzerine Türk savunma sanayiine büyük ölçüde ağırlık verilirken, ayrıca “yeni ve modern” deniz harp ve silahları tedariki için Alman tersaneleriyle işbirliğine gidildi. Böylece Türkiye, daha sonraları önemli bir kısmı Türkiye’de inşa edilecek şekilde güdümlü mermili hücumbot, denizaltı, fırkateyn ve mayın avlama gemileri alanında çok önemli anlaşmalar imzaladı.

Buraya kadar anlatılanlara bakılarak, Türkiye-Almanya savunma sanayii işbirliğinin tıkırında gittiği de zannedilmesin. 1980’li yılların sonlarında ve 1990’lı yılların başlarında Türkiye’nin istediği Leopar-2 tankları ve çeşitli araçlar için “Kürtlere karşı kullanıyor!” diyerek taş koymuşlardı. Yani PKK ile mücadeleyi “Kürtlere karşı kullanıyor!” diye itiraz ediyorlardı.

1991’de ABD, Irak’a girdiği zaman Türkiye’nin uğradığı zararı tazmin için Almanya 2 milyar Mark verecekti. Bu bir hibe değil, taahhüt idi. Türkiye para yerine, o dönemde Almanya’nın soğuk savaş sonrası hizmet dışına çıkarttığı harp silah araçlarından ihtiyaç duyduğunu seçip almak isteğini bildirdi ve kabul edildi.

1982 BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’nin yürürlüğe gireceği 1994/95 döneminde Yunanistan Ege’de 6 milin üzerinde karasuyu ilanı ederse Türkiye’nin itirazı üzerine savaş çıkabilirdi. Bu sebeple ABD’nin hizmet dışına çıkarttığı ve bedeli ödenen üç muhribi, verilmemişti. Birisi de personeliyle 14 ay ABD’de eğitimleri tamamlamış olduğu halde…

1994-97 döneminde Bonn’da Deniz Ataşesi olduğum sırada, Türkiye, Almanya’dan hizmet dışına çıkarılan Tender Donau adlı yardımcı gemiyi, okul gemisi yapmak için istemiş, ama Almanya bir türlü vermiyordu. Konuyu başkent Bonn’daki sıkça rastlanan resepsiyonlarda dillendirmeye başladım. Bunun üzerine Die Welt gazetesinin Savunma Bakanlığı Muhabiri Rüdier Moniack arayıp konuyu sordu. Geminin hibe değil, alacak karşılığı istendiğini, 3 aydır hizmet dışı kaldığı için bakımsızlıktan hurdaya döneceğini, üstelik 6 ana makinesinden birinin de arızalı olduğunu ifadeyle, “Vallahi de billahi de bu gemiyi PKK teröristlerine karşı kullanmayacağız!” dedim. Yazı ertesi gün gazetenin ilk sayfasında “Türkler, geminin makinesi arızalı mı diye bakmıyorlar!” şeklinde bizde “Hediye edilen atın dişlerine bakılmaz!” benzeri bir başlıkla verildi. Moniack, daha sonra Savunma Bakanı Völker Ruhe’nin kendisini arayıp, konuyu yeni öğrendiğini söylediğini belirtti. Sonunda TCG Sokullu adı verilen gemi birkaç haftalık gecikmeyle alındı. Ama nasıl?

Aşağı yukarı aynı dönemde Almanya’dan TCG Oruçreis adlı yeni bir firkateyn de teslim aldık. Geminin 600 milyon Marklık bedelinin 150 milyonu, Blohm+Voss Tersanesi’nin işçi çıkartmaması maksadıyla siyasilerin isteğiyle Alman hazinesinden sübvanse ile gerçekleşmişti.

Sonuç

Terörle mücadelesinde Türkiye’ye “İnsan hakları “dersi vermeye kalkan Yeşiller ve Yeşillerin Türk isimli Tarım Bakanı, Alman Genelkurmay Başkanı “Kendimizi ve NATO’yu savunacak silahımız yok!” derken, hükümetinin Gazze Şeridi’nde 20 bine yakın sivili katleden “İsrail’in meşru müdafaa hakkı vardır!” diyerek silah yardımı teklif etmesine ne diyor? Türkiye’nin istediği Eurofighter’ı PKK’ya karşı kullanır diye “insan hakları” açısından mı engelliyor?

celalettin yavuz
Celalettin Yavuz

Güvenlik Politikaları Uzmanı Lisans ve Y. Lisans öğrenimini Milli Savunma Üniversitesinde (Deniz Harp Okulu – 1974; Deniz Harp Enstitüsü-1983) tamamladı. Daha sonra Silahlı Kuvvetler Akademisi öğrenimi (1985-86) gördü ve “Irak’ın Geleceği” ile ilgili bitirme tezini yazdı. 1989-1991 döneminde Führungsakademie (Hamburg/Almanya) 2 yıllık Güvenlik Politikası-Strateji-Stratejik İstihbarat-Jeopolitik, Askeri Tarih eğitimi aldı. “İstanbul Boğazı’nın Karadeniz Sahildarı Ülkeler Üzerindeki Jeopolitik ve Stratejik Etkileri” (Almanca) başlıklı mezuniyet tezini yazdı. Genelkurmay Personel Başkanlığı’nda görevli iken Kıbrıs Barış Harekâtı’nın madalya ve taltif projesini gerçekleştirdi. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı karargâhında NATO Planlama direktifleri ve kuvvet plan çalışmaları üzerinde çalıştı. Ayrıca bir yıl boyunca Deniz Kuvvetleri Komutanı’nın Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Toplantı Dosyasını hazırladı. Ege'de gerilimli 1980'li ve 1990'lı yıllarda 2 ayrı geminin komutanlıklarını yaptı. 1994-1997 döneminde Almanya'da Deniz Ataşeliği sırasında Deniz Ataşe Birliği'nin başkanlığına (doyen) ve 143 kişilik Askeri Ataşeler Birliği'nin Yönetim Kuruluna seçildi. Daha sonra Mersin’de Karakol ve Çıkarma Gemileri Komodorluğu’nun ardından Genelkurmay Yunanistan Kıbrıs Dairesinde Yunanistan Şube Müdürü iken “Türk-Yunan Ege’de Güven Arttırıcı Önlemler Paketi” projesinin (Ocak 2000) yöneticiliğini yaptı. Türk-Yunan sorunları üzerinde General-Amiral Oryantasyon Kursu, Harp Akademileri, Milli Güvenlik Akademisi ve TSK İstihbarat Okulu'nda dersler veren Yavuz, Deniz Harp Okulu Dekanı olduğu 2001-2003 döneminde "Denizcilik Tarihi-Deniz Stratejisi", "Askeri Strateji" ve "Liderlik" dersleri verdi. 1994’te Dr., 2002’de Doç.Dr. olan Yavuz, Milli Güvenlik Akademisi öğretim üyesi iken 30 Mart 2004’te istekle emekli oldu ve BİLKENT Üniversitesi’ne ilaveten Milli Güvenlik Akademisi’nde Türk-Yunan Sorunları, Suriye, Ortadoğu, Terörle Mücadele dersleri, 2012’de Prof.Dr. olduktan sonra da Atılım Üniversitesi’nde (2012-2013) ve Kara Harp Okulu Savunma Bilimleri Enstitüsünde (2013 Bahar) Y. Lisans ve Doktora, Ufuk ve Başkent üniversitelerinde lisans dersleri verdi. 2022 yılı başlarında adı Topkapı Üniversitesi olarak değiştirilen “Ayvansaray Üniversitesi”nde İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi’nin kurucu dekanlığını yapan, fakülteyi 16 bölüme çıkartan Prof.Dr. Yavuz, “İstihbarat, Strateji ve Terörizm/Avrupa'da Terör Örgütleri” gibi 3 farklı konuda sertifika dersleri yanında İstanbul Topkapı Üniversitesi’nde lisans ve Y. Lisans dersleri verdi. Güvenlik Bilimleri ve Uygulamaları Y. Lisans programının kurucu ABD Başkanlığını Eylül 2022’ye kadar sürdürerek “Küresel Güvenlik Stratejileri” üzerine sertifika programı hazırladı. Mayıs 2020 ayında uluslararası sempozyum düzenledi ve bizzat sunum yaptı. Milli Savunma Üniversitesi’nde (Harp Akademileri) 2019 yılından beri “Dış Politika Analizi” ile “Küresel Güvenlik Stratejileri” başlıklı ders verdi. Genelkurmay SAREM “Dış Uzman”lık (2003-2010), Türk Askeri Tarih Kurulu (TATK) Genel Kurul üyeliği (1999-2007), Gnkur. Atatürk Araştırma ve Eğitim Merkezi “ATAREM” Genel Kurul Kurucu Üyeliği (1999-2007), Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Eğitim/Öğretim Kurulu üyeliği (2001-2003), Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD) “Strateji” Grubu üyeliği (2005-2011), Türk Ocakları Genel Merkezi Hars Heyeti (en üst düzeydeki kültür kurulu) üyeliği (2004-2010), TÜRKSAM düşünce kuruluşunun Kurucu Başkan Yardımcısı ve Terör Bölümü Başkanlığı (2008-2012) yapan Prof.Dr. Yavuz, pek çok süreli yayının yayın ve hakem kurullarında yer almaktadır. Almanca ve İngilizce bilen Prof.Dr. Yavuz’un “Güvenlik politikaları, Askeri Tarih/Strateji, İstihbarat, Ortadoğu, çevre ülkeler, terörle mücadele, bölgesel-küresel sorunlar, küresel güvenlik stratejileri ve Deniz Tarihi konularında, çoğu müstakilen yazılmış 30’un üzerinde kitabı ve süreli dergilerde yazılmış çok sayıda makalesi mevcuttur. Halen Anadolu Ajansı ve Yeni Şafak gazetesinin “Düşünce Günlüğü” bölümünde her ay “Bölgesel ve Küresel Güvenlik Politikaları” üzerine analizleri yayınlanan Yavuz’un son dönemde Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE)’de konferansları, sitesinde yazıları yayınlanmakta olup, gene son zamanlarda Devlet Dergisi ve Türk Yurdu dergilerinde de yazıları yayınlanmaktadır. Ayrıca, Eylül 2022’den itibaren TRT Türkiye’nin Sesi Radyosu’nda haftada bir gün “Mavi Vatan” adlı bir programın yapımcılığını (ve yorumculuğunu) yapmaktadır. Ankara’da ikame eden Prof.Dr. Yavuz, evli, iki çocuk babası olup Almanca ve İngilizce bilmektedir.

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
    Tüm Yorumlar (1)
    • A.Yasar YÜCEOKUR

      Konuyu ACIK BIR SEKILDE VE HERKEZON ANLIYACAGI SEKILDE YAUMISSINIZ. COK TESEKKÜR EDERIM.BIZE BUNLARDAN HIC BIR YARDIM GELMEZ,UNUTALIM. INGILTERE ABye üye oldugu zaman bu gecici diye birilerine söyledim. Inanmadi ve lar. Ingiliz kadini idi.öylr ya Ben kimim? Gariban 3 fakülte mezunu almanyaya Para kazanmak icin gelmemis bir türkiye sevdalisi gönül dostu NAIBLERIM HAYAT da degiller. Neyse.bos vereyim mi ?bati dan bir sey ümit etmek mi?????yok canim Ben benim Ben benim neyse sevgi ve saygilarimla.NE MUTLU BÜYÜK TÜRK MILLETININ HIZMETINDE OLANLARA.TANRI TÜRKÜ YALNIZ KORUMASIN AYNI ZAMANDA YÜCELTSIN

      Yanıtla
      +2
      -0