Yardımcı yönetmenliğini Serli Seta Nişanyan ve görüntü yönetmenliğini Hakkı Kaplan’ın yaptığı filmde, yönetmenin yurtiçi ve yurtdışında ses getiren Albatros’un Yolculuğu filminde olduğu gibi, hayata tutunamamış insanların hikâyeleri anlatılmakta.
Asiltürk, bu şiirsel filmde teoremi kendisine ait “romanesk-sinema” biçimini uygulamakta ve saf aşkların, gölgelenmiş başarıların, isimsiz insanların serüvenlerini farklı bir üslup ve şiirsel görüntülerle kurarak izleyiciye farklı bir dünyanın kapılarını aralamakta.
Film dört epizottan oluşuyor
Dört epizottan oluşan filmin ilk epizotunu, şizofren bir adamın zihninde yarattığı kadını arama serüvenini konu alan; İstanbul’un Kayıp Rüya’sı oluşturmakta. İkinci epizotta ise, on yedi yaşında kırık bir aşk hikâyesi yaşadıktan sonra yetmişli yaşlara kadar evsiz kalan bir adamın acı yaşantısını konu alan; Palikarya’nın hikayesi, üçüncüsünde ise evli bir adamla yaşadığı aşkın sonunda kalbi kaskatı olan bir kadının direnişini konu alan; Öteki Kadınlar’ın hikayesi ve son olarak da gölge yazarların eserlerini kendi adına bastıran bir yazarın ünlü ve servet sahibi olmasının hikâyesini anlatan; İki Gölgeli Kadın epizotları yer almakta. Epizotlardan ikisi, filmin yönetmeni ve senaryo yazarı Cengis Asiltürk’ün Metropolis Hikâyeleri adlı kitabında yer almakta ve bu açıdan Kelebeklerin Çığlığı filminin senaryosu bir edebiyat uyarlaması olarak da değerlendirilmektedir.
Ödüllü bir yazar ve akademisyen olan Asiltürk’ün Kelebeklerin Çığlığı filminin senaryosunu kaleme alırken “özellikle simgeler, karakterler ve film mekânları arasındaki bağ ve epizotların arasında bir yandan üslup bir yandan ise hikaye ilişkisi izleyiciye farklı bir dünya sunmayı hedeflemekte” olduğunu belirtmekte. Bu nedenle bütünleşik bir tek hikâye haline gelen senaryonun alışılmadık bir orijinalliğe sahip olduğunu da eklemek mümkün.