Çaresiz Türkiye, Yaşar Güler ve ambassodorun hikayesi

Yusuf ALABARDA – 20 Kasım 2023

 

Geçtiğimiz günlerde Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler F-35 projesine sıcak bakmadığına dair bir bilgiyi kamuoyu ile paylaştı ve kullanan ülkelerdeki sıkıntılara temas etti. Daha da önemlisi Türkiye’nin KAAN ve HÜRJET gibi jet motorlu uçaklarda ve insansız sistemlerde alınan mesafeyi açık ifadeler ile dile getirdi.

Sen misin bunu diyen?

ABD askeri sınai kompleksinin ülkemizdeki borazanları çıkarttılar vuvuzelalarını ciyak ciyak öttürmeye başladılar.

Eh, Yaşar Güler zaten bunca yıllık deneyimi ile ABD ve Avrupa’daki birçok savunma sanayii şirketi ile bürokrasi içerisinde yuvalanmış bazı isimler arasında bir ilişki olduğunu biliyordur ya da en azından tahmin ediyordur.

Geçtiğimiz günlerde kendi sosyal medya hesabımdan paylaştığım bir video değerlendirme ile, 28 Şubat ve onu takip eden yıllarda İsrailli firmalara nasıl yağlı ballı ihaleler verildiğini detayları ile anlatmıştım.

Çevik Bir isimli 28 Şubat figürünün 2002 yılında Middle East Quarterly için kaleme aldığı ‘İstikrarın formülü: Türkiye + İsrail’ isimli makalede konuya dair elle tutulur, gözle görülür birçok örnek var.

Tüm bunları neden mi yazıyorum?

Yaşar Güler’in konuşması sonrası çileden çıkmalarının sebebini daha iyi anlayalım diye.

‘Ambassodor’ Tan’ın Ünal Çeviköz’den nesi eksik?

CHP Genel Başkanı’nın ve partinin harici siyasetini dizayn eden isimlerden olan Ünal Çeviköz, Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı seçilmesiyle muhtemel dışişleri bakanlığı makamına getirilecek kişiydi.

Böylece Azerbaycan’a silah yardımı yapmayacak ve Mavi Vatan coğrafyamızda da haddimizi aşmayacaktık ve uslu uslu denileni yapacak, konulanı yiyecektik.

Lakin ne olduysa bu bidon kafalı halk yüzünden oldu ve o bidon kafalılar Kılıçdaroğlu gibi bir siyaset dehasını seçmedi. O Kılıçdaroğlu ki kendisine yetki verilse İsrail sorunu nasıl çözülür ve tüm Ortadoğu’ya nasıl huzur getirilir cümle aleme gösterecekti ama olmadı, kıymeti bilinmedi.

Dalga geçme yazısı yazdığımı sananlar Kılıçdaroğlu’nun ifadelerine baksınlar, zerre abartmıyorum.

Her neyse, dönelim konumuza…

İşte Çeviközden boşalan partideki koltuğu ‘ambassador’ Tan dolduracaktı.

Doldurdu da…

Dönelim konumuza..

Ambassodor Tan, Yaşar Güler’in paylaşımlarına aynen şöyle cevap verdi: S400’lerin henüz kurulumları tamamlanmamışken, akıbetlerinin ne olduğu belirsizken, ‘Bir düğmeye basar, kullanırız. Bunlar çamaşır makinesi değil’ açıklaması yapmak, ciddiyetten uzak ve gerçeklerin üstünü örtmeye yönelik bir açıklamadır.

Hatalı dış politika nedeniyle satın almak zorunda kaldığımız; ancak ambarda kurulumu yapılmadan depolarda duran S400’ler nedeniyle çıkarıldığımız F-35 projesinden, şimdi uçak almaya çalışıyoruz.

Atıldığımız F-35 projesi yerine Avrupa’nın ürettiği Eurofighter savaş uçaklarını alma girişimleri de hataları telafiye dönük, çaresizliğimizi ortaya seren çabalardır.

Şimdi mezkûr ambassodora buradan teknik detay vererek açıklayalım.

S400 gibi karmaşık sistemlerin envantere girişleri iki aşamalı olurlar.

Birinci aşama ‘başlangıç düzeyi operasyon kabiliyeti – Initial operational Capability IOC), ikinci aşama ise ‘Nihai düzey operasyon kabiliyeti – Final Operational Capability, FOC).

S400 hava savunma sistemlerinin birinci aşama IOC testleri tam dört yıl evvel 25 Kasım 2019 tarihinde yapıldı. Aşağıdaki haber o gün yapılmış konuya dair paylaşımlardır.

Nihai test dediğimiz (FOC) testler ise Sinop’ta herkesin gözü önünde yapıldı.

Fırlatılan bir hedef uçağını tespit edip kilitlenen S400 radarları ve ateşlenen bataryalar ile test başarılı bir şekilde 16 Ekim 2020 tarihinde icra edildi.

Sinop’ta icra edilen testlere dair o dönemde yapılan haberleri sevgili ambassodor için Reuters isimli haber kanalından yaptım ve aşağıya koydum, zira Batı menşeili haber kaynakları kendileri için daha muteberdir.

Şimdi tablo bu kadar net iken MSB Yaşar Güler’e bu kadar yüklenmelerinin sebebi nedir sanırım herkesin malumudur.

Gelelim paylaşımdaki şu cümleye: …. çaresizliğimizi ortaya seren çabalardır.

Yani ambassodora göre karakolları basılan, evlatları şehit edilen, terörün sokaklarımızda kol gezdiği Türkiye çaresiz değildi ama şimdi bırakın karakol basmayı eline silah almaya tevessül edenin elinin kırıldığı Türkiye çaresiz öyle mi?

Karakolları basılırken golf oynamayı sürdüren paşalar dönemi Türkiye çaresiz değildi lakin gecesini gündüzünü dağlarda geçiren paşaların, bakanların olduğu Türkiye çaresiz öyle mi?

Azerbaycan işgal edilirken üç helikopter gönderemeyen Türkiye çaresiz değil ama 30 senelik Karabağ işgaline son veren Türkiye çaresiz öyle mi?

Kendisinin de ambassodor olduğu dönemde ABD’den SİHA talep edip alamayan Türkiye çaresiz değildi lakin 40 ülkede SİHALARI uçan Türkiye çaresiz öyle mi?

Liste uzar da uzar lakin diyeceğimiz tek söz var: Saltanatınız bitti, devir Anadolu evlatlarının saltanat sürme devri değil hizmet etme devridir.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

yusuf alabarda

Yusuf ALABARDA – 20 Kasım 2023

 

Geçtiğimiz günlerde Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler F-35 projesine sıcak bakmadığına dair bir bilgiyi kamuoyu ile paylaştı ve kullanan ülkelerdeki sıkıntılara temas etti. Daha da önemlisi Türkiye’nin KAAN ve HÜRJET gibi jet motorlu uçaklarda ve insansız sistemlerde alınan mesafeyi açık ifadeler ile dile getirdi.

Sen misin bunu diyen?

ABD askeri sınai kompleksinin ülkemizdeki borazanları çıkarttılar vuvuzelalarını ciyak ciyak öttürmeye başladılar.

Eh, Yaşar Güler zaten bunca yıllık deneyimi ile ABD ve Avrupa’daki birçok savunma sanayii şirketi ile bürokrasi içerisinde yuvalanmış bazı isimler arasında bir ilişki olduğunu biliyordur ya da en azından tahmin ediyordur.

Geçtiğimiz günlerde kendi sosyal medya hesabımdan paylaştığım bir video değerlendirme ile, 28 Şubat ve onu takip eden yıllarda İsrailli firmalara nasıl yağlı ballı ihaleler verildiğini detayları ile anlatmıştım.

Çevik Bir isimli 28 Şubat figürünün 2002 yılında Middle East Quarterly için kaleme aldığı ‘İstikrarın formülü: Türkiye + İsrail’ isimli makalede konuya dair elle tutulur, gözle görülür birçok örnek var.

Tüm bunları neden mi yazıyorum?

Yaşar Güler’in konuşması sonrası çileden çıkmalarının sebebini daha iyi anlayalım diye.

‘Ambassodor’ Tan’ın Ünal Çeviköz’den nesi eksik?

CHP Genel Başkanı’nın ve partinin harici siyasetini dizayn eden isimlerden olan Ünal Çeviköz, Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı seçilmesiyle muhtemel dışişleri bakanlığı makamına getirilecek kişiydi.

Böylece Azerbaycan’a silah yardımı yapmayacak ve Mavi Vatan coğrafyamızda da haddimizi aşmayacaktık ve uslu uslu denileni yapacak, konulanı yiyecektik.

Lakin ne olduysa bu bidon kafalı halk yüzünden oldu ve o bidon kafalılar Kılıçdaroğlu gibi bir siyaset dehasını seçmedi. O Kılıçdaroğlu ki kendisine yetki verilse İsrail sorunu nasıl çözülür ve tüm Ortadoğu’ya nasıl huzur getirilir cümle aleme gösterecekti ama olmadı, kıymeti bilinmedi.

Dalga geçme yazısı yazdığımı sananlar Kılıçdaroğlu’nun ifadelerine baksınlar, zerre abartmıyorum.

Her neyse, dönelim konumuza…

İşte Çeviközden boşalan partideki koltuğu ‘ambassador’ Tan dolduracaktı.

Doldurdu da…

Dönelim konumuza..

Ambassodor Tan, Yaşar Güler’in paylaşımlarına aynen şöyle cevap verdi: S400’lerin henüz kurulumları tamamlanmamışken, akıbetlerinin ne olduğu belirsizken, ‘Bir düğmeye basar, kullanırız. Bunlar çamaşır makinesi değil’ açıklaması yapmak, ciddiyetten uzak ve gerçeklerin üstünü örtmeye yönelik bir açıklamadır.

Hatalı dış politika nedeniyle satın almak zorunda kaldığımız; ancak ambarda kurulumu yapılmadan depolarda duran S400’ler nedeniyle çıkarıldığımız F-35 projesinden, şimdi uçak almaya çalışıyoruz.

Atıldığımız F-35 projesi yerine Avrupa’nın ürettiği Eurofighter savaş uçaklarını alma girişimleri de hataları telafiye dönük, çaresizliğimizi ortaya seren çabalardır.

Şimdi mezkûr ambassodora buradan teknik detay vererek açıklayalım.

S400 gibi karmaşık sistemlerin envantere girişleri iki aşamalı olurlar.

Birinci aşama ‘başlangıç düzeyi operasyon kabiliyeti – Initial operational Capability IOC), ikinci aşama ise ‘Nihai düzey operasyon kabiliyeti – Final Operational Capability, FOC).

S400 hava savunma sistemlerinin birinci aşama IOC testleri tam dört yıl evvel 25 Kasım 2019 tarihinde yapıldı. Aşağıdaki haber o gün yapılmış konuya dair paylaşımlardır.

Nihai test dediğimiz (FOC) testler ise Sinop’ta herkesin gözü önünde yapıldı.

Fırlatılan bir hedef uçağını tespit edip kilitlenen S400 radarları ve ateşlenen bataryalar ile test başarılı bir şekilde 16 Ekim 2020 tarihinde icra edildi.

Sinop’ta icra edilen testlere dair o dönemde yapılan haberleri sevgili ambassodor için Reuters isimli haber kanalından yaptım ve aşağıya koydum, zira Batı menşeili haber kaynakları kendileri için daha muteberdir.

Şimdi tablo bu kadar net iken MSB Yaşar Güler’e bu kadar yüklenmelerinin sebebi nedir sanırım herkesin malumudur.

Gelelim paylaşımdaki şu cümleye: …. çaresizliğimizi ortaya seren çabalardır.

Yani ambassodora göre karakolları basılan, evlatları şehit edilen, terörün sokaklarımızda kol gezdiği Türkiye çaresiz değildi ama şimdi bırakın karakol basmayı eline silah almaya tevessül edenin elinin kırıldığı Türkiye çaresiz öyle mi?

Karakolları basılırken golf oynamayı sürdüren paşalar dönemi Türkiye çaresiz değildi lakin gecesini gündüzünü dağlarda geçiren paşaların, bakanların olduğu Türkiye çaresiz öyle mi?

Azerbaycan işgal edilirken üç helikopter gönderemeyen Türkiye çaresiz değil ama 30 senelik Karabağ işgaline son veren Türkiye çaresiz öyle mi?

Kendisinin de ambassodor olduğu dönemde ABD’den SİHA talep edip alamayan Türkiye çaresiz değildi lakin 40 ülkede SİHALARI uçan Türkiye çaresiz öyle mi?

Liste uzar da uzar lakin diyeceğimiz tek söz var: Saltanatınız bitti, devir Anadolu evlatlarının saltanat sürme devri değil hizmet etme devridir.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.