serkan üstüner

Serkan ÜSTÜNER – 15 Kasım 2024

 

Hayatımıza Diriliş Ertuğrul ile bir giriş yapan tarihi diziler milletimiz tarafından çokça sevildi ve benimsendi. Elbette milletin böylesi dizilere olan rağbetinde iyi bir sanatın da olduğunun altını çizmek de fayda var. İyi bir kurgu, iyi sahneler, özenle hazırlanmış kostümler ve müzikler bu işin doğru şekilde neticelenmesini sağladı.

Diriliş Ertuğrul’dan sonra benzer işler yapıldı kimisi onun kadar ses getirmese de belli ölçüde başarılı oldu. Türk dizi tarihinde cehri zikir sahneleri insanların tasavvufu yeniden keşfini sağladı. Hz. Pir İbn’ül Arabi’nin kitaplarının yeniden ilgi duyulmasına vesile olması bile bu dizilerin ne kadar doğru işler yaptığının kanıtıydı. Yeni dönemde yapılan Selahaddin ve Fatih dizileri ikisi de alanında çok büyük prodüksiyon olarak hayatımızdaki yerini aldı.

Bunlardan özellikle Fatih Sultan Mehmet dizisi her anlamda büyük bir titizlikle inşa edilmiş bir iş. Daha önce Kanuni Sultan Süleyman’ın anlatıldığı Muhteşem Yüzyıl dizisinde sadece saray entrikaları ve tarihin akışına mugayir durumların işlenmesinin ardından böyle diziler bir nefes gibi geldi.

Fetihler Sultanı çok zor bir işe talip olmuş, dünya tarihinin kırılma noktalarından biri olan İstanbul’un fethini anlatmanın peşine düşmüştü. Açıkçası dizi başlarken çok da tereddüt içindeydim. Eğer kötü bir anlatım olursa bir kez daha Fatih dizisi çekilir miydi? Fetih bu kadar geniş kitlelere anlatılabilir miydi? Ben bu tereddütler içindeyken ortaya kusursuza yakın bir iş çıktı. Her anlamda çok büyük bir emeğin ve sanatın ortaya konduğu bir iş çıktı.

Kültürel iktidar meselesinde en büyük mevzi elbette bu tarihi diziler doğru şekilde anlatıldığı takdirde nasıl etkili olunacağının kanıtı. Sadece Türkiye’de değil küresel anlamda bir etkiden bahsediyorum.

İlginizi çekebilir!  Şeyh Said Hain mi, Kahraman mı?

Rahmetli Ömer Lütfi Barkan hayatta olsa bu diziler için de aynı benzetmeyi yapardı. Çağımızın “Kolonizatör Türk Dervişleri” bu tarihi diziler. Türk devletinin Afrika’da, Türkistan’da, Balkanlar’da, Orta Batı Asya’da ( Orta Doğu demek istemediğim için ) etkinliğini sahada arttırırken elbette bu diziler de tarihin yeniden aynı ırmağa akması için bir sebep. Bu yüzden tarihi dizilerimizin önemi devletimizin yumuşak güçlerinden biri olarak artık yerini almıştır.

Her geçen gün yapılacak işler bir öncekinden iyi olduğu sürece etkinliğimiz artacak, milletimiz iyi işler izleyecek ve çağımızda matbu eser okumanın zayıflığı da düşünüldüğünde televizyon ya da platformlar elbette ki en büyük güç olarak yerini sağlamlaştıracaktır.

Tarihi dizilerin bu başarısı ortadayken bazı aklı evvel tarih bilgisi zayıf üniversite hocalarının çıkıp “Efendim o dönem böyle bir şey olmamıştır. Böyle bir karakter yoktur.” diyerek saçmalamalarına da sadece gülüp geçin. Burada belgesel değil dizi çekiliyor. Kendilerinin de bundan da anlamadığı için sadece gülünç duruma düştüklerini söylemem lazımdı.

Fatih Sultan Mehmet’in ve diğerlerinin yolu açık olsun. Verdikleri emekler için bir izleyici olarak bin teşekkür.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.