54 kez görüntülendi.
abdullah yılmaz world of türkiye

Abdullah YILMAZ – 30 Ocak 2025

 

Ticari hayatımız geçmiş zamanlarda bir şekilde kontrol altında tutuluyormuş ama günümüz dünyasında isteyen istediği gibi hareket edebiliyor. Hem fiyatlandırma hem de yapılan işlerin kalitesi açısından piyasada ciddi sorun var. Sistem, yakaladığını koparma üzerine kurulmuş durumda!

Efendim, uzun zaman kullandığımız global marka bir ütümüz vardı. Kendisini büyük bir memnuniyetle kullanıyorduk. Neticede kul yapısı olduğu için arıza da çıkarmaya başladı. Servisine götürüp gerekli tamiratı yaptırıp kullanmaya devam ediyordum. En son götürdüğümde basit bir arıza için neredeyse yeni iyi bir ütü parası istediler. “Ben bu ürünü memnuniyetle kullanıyorum, makul bir fiyata tamir ederseniz yeni bir ürün almak zorunda kalmayacağım” şeklinde servis yetkilisine sitem ettim. Bu konuşmamızdan sonra utandı ve takribi yarı fiyatına tamiratı yaptı.

Şimdi aynı markanın elektrik süpürgesinin ufak bir sorunu var ve tamir için neredeyse yeni bir elektrik süpürgesi parası istiyorlar. Bu ürünler milli servet. İlk arızasında insanları değişime yönlendirmek doğru değil. Artık bu soyguncu anlayışa bir düzenleme getirilmesi gerekir. Beyaz eşyada olan bu durumu birçok sektörde görmek mümkün. Otomotiv sektöründeki örneklere girersek işin içinden hiç çıkamayız. Herkesin kafasına göre fiyat belirleyip istediği gibi hareket ettiği bir ortamda huzur da bozulur!

Bu konuda global bir namussuzluk söz konusu. Aldığınız araçların yedek parçaları gerçek değerlerinin çok üstünde. Bilişim sektöründe de benzer durumlar var. Firmalar paranın büyüğünü yedek parça ve servis işlerinden kazanma üzerine bir sistem kurmuşlar. Devletimizin bu konularda bir standart getirmesi isabet olacaktır. Alınan ürünler insanların ocaklarına incir ağacı dikmemeli!

Fahiş fiyatlandırma var bir de dolandırıcılık ve sahtekarlık gibi olumsuzluklar da hat safhada artmış durumda. Her gün farklı örnekler karşımıza çıkıyor. Araçların mevcut durumunun belirlenmesinde ve fiyatlandırma aşamasında ölçü olan bazı ekspertiz firmaları, dolandırıcılık şebekeleri ile iş birliği yaparak vurguna ortak oluyor. Müteahhit malzemeden çalıyor, dönerci kanatlı eti kullanıyor, peynirci başka bir sahtekarlık yapıyor! Örnekler hayatımızın içinden, her birimiz bunları yaşıyoruz. Kandırılmadan, dolandırılmadan bir iş yapabiliyorsak kendimizi şanslı sayıyoruz!

İlginizi çekebilir!  Kadın Tır Şoförlerinin Ulaştırma Sektörüne Ne Katkısı Olacak? – Abdullah Yılmaz

Bir konu daha var onu da bu noktada gündem yapmamız isabet olacaktır. O da yazlık beldelerdeki servis ücretleri. Benim herhangi bir yerde yazlığım bulunmamakta. Ancak eş dost akrabaların genel şikayetlerini gayet iyi biliyoruz. İnsanlar yazlıklarında yaptıracakları işlerde de astronomik ücretler ödemek zorunda kalıyor. Müşteri kitlesinin zengin olması sonucu değiştirmez. Hak edilmeyen bir ücretin helal olup olmadığını da düşünmek gerekir!

O Çorba Ya Nefis Değilse Ne Olacak?

Kıymetli Okurlarım,

Yukarıda da belirttiğim gibi ticari hayatta bin bir türlü sahtekarlık fırsatçılık namussuzluk alavere dalavere döndüğünü üzülerek görüyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız da bunu görmüş olacak ki, boykot çağrısı yaptı. Ancak, bizim yapacağımız boykotun bu soruna derman olmaya kudreti yetmez. Zira insanlar sanki zembereği boşalmış gibi davranıyor.

Merhum Mehmet Şevket Eygi Hocam bu konularda güzel ölçüler ortaya koyuyordu. Bir lokantanın tabelasında “Tereyağlı Nefis Mercimek Çorbası” yazmanın bile tehlikeli davranış olduğunu anlatırdı. Yani o çorba eğer nefis değilse veya tereyağı diye kullandığı yağ çakma bir tereyağı ise o esnaf vebaldedir. Bir iddia ortaya koyarken de dikkatli davranmak gerekir. “Aldatan bizden değildir” Hadis-i Şerif’ini iyi anlamak ve tatbik etmeliyiz.

Merhum dedemin bir bakkal dükkanı vardı. Bu dükkanı annemlerin çocukluğunda bir dönem köyden biriyle ortak çalıştırmışlar. Eskiden kutularda tane hesabı açık bisküvi satılırdı. Kutu bittiğinde kırıntıları annemler teyzemler almak isterlermiş ama dedem “onda ortağın da hakkı var” diye müsaade etmezmiş. Kese kağıdıyla sattığı ürünü tartarken ağırlık koyduğu yere hak geçmesin diye aynı boyutta kese kağıdı koyan emicenin videosunu görmüşsünüzdür. Bu dönemde böyle örnekler var mıdır? Varsa da sayılarının azaldığını biliyoruz. Ah nerede o Anadolu irfanı…

Son söz, yazımızda değindiğimiz hususlarda ciddi sorunlar olduğunu hepimiz kabul ediyoruz. Özetle insanlıktan hızlı bir şekilde uzaklaşıyoruz. Artık yakınlaşma zamanı geldi de geçiyor. Yapmayalım! Paketli ayran yirmi lirayken çok daha ucuza mal ettiğin “açık” ismini verdiğin ayranı elli liraya iteleme! Yeni açtığın mağazaya “KAPATIYORUZ” adını verme! Çünkü sen o mağazayı kapatmıyorsun, yeni açıyorsun! Yanan fabrikanın ürünleri diyerek yalan atma, çünkü o fabrika hiçbir zaman yanmadı! Yanan şey senin insanlığın!

İlginizi çekebilir!  Esirlere Tehdit

Biz bunların edebiyatını yapıyoruz, okuyunca doğrusunun bu olduğunu düşünüyoruz, o halde biz kendi işimizle ilgili alanda doğrusunu yapalım, insanlara eziyet etmeyelim, dürüst ticaret yapalım.

Beş paralık işi bir takım fırıldaklarla 20 paraya yapmayalım. İşin hakkı ne ise onu talep edelim.

İnsanların birbirine güvendiği, birbirini kandırmadığı bir toplum hayal ediyoruz, vesselam…

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.