Ferhat ÜNLÜ – 17 Ekim 2024
Ülkemizde ekonomi deyince vatandaşın aklına öncelikle, son yıllarda sürekli yükselen enflasyonla düşen alım gücü ve ardından da vergiler geliyor.
Vergiler, son iki haftadır AK Parti’nin Meclis’e getirdiği katkı payı teklifi nedeniyle de konuşuldu, tartışıldı. Tartışma ilk başladığında “Acaba bu katkı payı, bir kripto tasarruf yöntemi olarak mı gündeme getirildi. Çünkü herkes biliyor ki 100 bin TL kredi kartı limiti olan biri, kendisinden 750 TL alınacağını görürse limitini düşürür” görüşünü ileri sürmüştüm. Öyle de oldu. Katkı payı teklifinin en çok tartışılan yönü, 100 bin TL üzeri kredi kartı kullananlardan 750 TL katkı payı alınma önerisiydi. Türkiye’de 62 milyon adet (tabii artık bu sayı düştü) 100 bin TL üzeri limiti olan kart vardı ve bunların hepsinden 750 TL toplansa 46,5 milyar TL bir gelir elde edilmiş olacaktı.
Evet; nüfusumuz 85 milyon küsur, ama Türkiye’de 62 milyon adet 100 bin TL üzeri kredi kartı vardı. Hatta tam sayı da belliydi: 61 milyon 955 bin. Bu kartlardan 750 TL vergi alınacağını duyunca vatandaşların hatırı sayılır bir kısmı “Bir giderin, hatta henüz harcanmamış bir giderin vergisi mi olur?” diyerek kart limitlerini düşürdü. Ha, tam aksine limitini yükseltip katkı payını vermeye çalışan da oldu, fon savunma sanayiine gideceği için. Bu da işin kontra boyutu.
DEVLET LİMİTLERİN DÜŞECEĞİNİ BİLİYORDU
İmdi… Devlet, 100 binlik kredi kartlarında limit düşüşü olacağını biliyor muydu? Ekonomi yönetimi kuvvetle muhtemel bunu tahmin etmiş olmalı. Acaba bu; devletin, çok kripto bir tasarruf yöntemi miydi derinden bakıldığında, yoksa tepkiler üzerine devlet geri adım mı attı? Sonuç olarak verili durumda kart limitlerinin düşmesi kamusal bir tasarruf sağlayacak.
Öte yandan devlet, kısa veya orta vadede bir tehdit mi algılayıp bu kararı aldı sorusu da halen varittir. Çünkü etrafımız, malum; ateş çemberi. Ama milletin birinci öncelikli olarak kafasında tasnif ettiği tehdit, enflasyon. O yüzden gelen tepkileri de doğru okumak gerekiyor.
Bugün itibarıyla KDV, ÖTV, ÖİV gibi dolaylı vergilerde ülke olarak dünyada ilk sıralardayız. Misal otomobil vergisine bakalım. Otomobil vergisinde Avrupa ortalamasının yüzde 50 civarı üstündeyiz. Avrupa’da otomobilin çıplak fiyatı üzerine gelen vergi oranı ortalama yüzde 21. Türkiye’de ise 1.6 litre motor hacmine sahip bir otomobili baz alırsak, vergiler KDV ile birlikte yüzde 70’e dayanıyor.
Dolayısıyla Türkiye, dünyada otomobilden en çok vergi alan ilk 5 ülkeden biri.
Fransa’da otomobil almak isteyen biri yüzde 20 KDV ödüyor. İngiltere’de otomobilde KDV oranı yüzde 20. Almanya’da otomobil alınırken yüzde 19 KDV ödeniyor. Rusya’da otomobil alınırken yüzde 18 KDV ödeniyor.
Çin’de yaklaşık yüzde 3 vergi ödeniyor, çok düşük, kıymetsiz.
VATANDAŞI EN ÇOK ZORLAYAN DOLAYLI VERGİLER
Tabii vergi sisteminde milleti en çok zorlayan faktörün; doğrudan değil, dolaylı vergiler olduğunu ekonomi yönetimi de biliyor. Gelir ve kurumlar vergisi doğrudan vergiler mesela. Ama Katma Değer Vergisi, Özel Tüketim Vergisi, Özel İletişim Vergisi gibi vergiler dolaylı vergiler. Türkiye’de devletin gelirleri arasında dolaylı vergiler de belirli ağırlığa sahip.
Devletin vergi gelirleri, elbette vergi mükellefinin ekonomik gücüne göre değişir. Dolayısıyla mükellefi zorlamayacak, küçük ve orta ölçekli üretimciyi/esnafı ve bireyi ayakta tutacak bir vergi sisteminin kurulması şart. Elbette vergi sisteminin yalnızca bir düzenlemeyle çözülmeyecek köklü sorunları var.
Ve unutmayalım sonuçta vergi, devlet-vatandaş ilişkisinin bam telidir. Alım gücünün düştüğü zamanda vergilerin artışı vatandaşı zorlar ve devlete olan güveni azaltır. O yüzden ezcümle; 100 bin TL üzeri kredi kartı limiti olanlardan 750 TL katkı payı alınması teklifinin rafa kaldırılması yerinde oldu. Vatandaş da -belki de 100 bin TL’lik kredi kartı olanların üçte biri- 20 milyon civarı insan kredi kartı limitini düşürdüyse bu gelişme illa ki enflasyona olumlu yansıyacaktır. Vatandaşın cebinden para çıkmadı, devletin kasasına para girmedi; ama dolaylı olarak enflasyonun düşürülmesine vesile olacak bir adım atılmış oldu. İyi tarafından bakıp; dolaylı vergiye karşı dolaylı tasarruf devreye girdi diyerek yazıyı bağlayalım.