Geçtiğimiz ay yayınlanan, Birleşmiş Milletler (BM) Uluslararası Uyuşturucu ve Suç Ofisinin hazırladığı 2023 Dünya Uyuşturucu raporunu incelerken kan dondurucu rakamları şaşkınlıkla inceledim.
Raporda, son 10 yılda uyuşturucu kullanımının yüzde 23 arttığı, 2021’de dünya genelinde 15-64 yaş aralığındaki her 17 kişiden birinin uyuşturucu kullandığı ifade edildi.
Küresel olarak 2021’de 296 milyon kişinin uyuşturucu kullandığı aktarılan raporda, 2020’de bu sayının 284 milyon olduğu, bir yılda uyuşturucu kullanma oranının da yüzde 4.2 arttığı kaydedildi.
İnsani krizler nedeniyle yerinden edilen rekor sayıda insan da dahil olmak üzere tedavi hizmetleri ve diğer müdahaleler yetersiz kaldığından, uyuşturucu kullanan kişilere yönelik tahminlerin önceki yıllara oranla daha yüksek olduğuna işaret edildi.
Ülkemizdeki durum nedir diye biraz araştırma yapınca, bizdeki durumun dünya ortalamasının elbette altında. Fakat ciddiye alınması gereken rakamlarımız var. Sizin de dikkatinizi çektiği gibi…
Uyuşturucu kullanım oranının son on yılda yüzde 23 artıyor olması tehlike çanlarını çaldırıyor. Son bir yılda yüzde 4.2 artması ise yakın gelecekte korkunç bir tablo ile karşı karşıya kalmamız adeta kaçınılmaz olacak gibi görülüyor.
Değerli Dostlar,
Güzel ülkemizde nüfusun yaklaşık yüzde 16’sını oluşturan gençlerimizi bu illetten kurtarmak bizlere düşen en büyük sorumluluktur. Bana göre biz ebeveynlerin sorunu, bağımlılığı fark edememek! Çünkü çocuğunu en iyi anne baba bilir.
Çocuğun derslerinin durumu, arkadaşları, harçlık miktarı, ruh ve beden sağlığı gibi değişimleri çok kolay fark ederek belki yolun başındayken destek alarak veya destek vererek bu illetten kurtarabiliriz.
Bu korkunç tabloyla gelecekte karşılaşmamak için ülke olarak ‘ama’sız ‘gayrı’sız top yekün bir seferberlik ilan edilmeli.
Hükümetin bu olayı her şeyin üzerinde görüp bu zehirleri özendiren bütün sosyal platformlara müeyyide uygulayıp hatta ülke içinde izlenmesini engellemektir.
Kendimiz de bizlere dayatılan evrensel sapkınlıklarla değil, ‘Milli Değerlerimiz’le bilinçli bir toplum olma yolunu seçmemiz gerekiyor.
Toplumsal yapıdaki bozukluklara bir başka yazımda değineceğim ama;
Toplumun temelini oluşturan aileler, dizilerle filmlerle bize dayatılmaya çalışılan, bizim örf ve adetlerimizle alakası olmayan sapık aile yapılarına özenmekten vazgeçip, yeniden geleneksel Türk aile müessesesini inşa etmelidir.
Gazeteci yazar Ferhat Ünlü’nün bir yazısında söylediği gibi;
“İnsanlık olarak millet bilinciyle mi yaşamaya devam edeceğiz; yoksa kimliksizleştirilmiş, cinsiyetsizleştirilmiş, şahsiyetsizleştirilmiş dünya vatandaşı olarak mı devam edeceğiz?
Karar bizim…
Yarın çok geç olabilir!
Yorumlar kapalı.
Geçtiğimiz ay yayınlanan, Birleşmiş Milletler (BM) Uluslararası Uyuşturucu ve Suç Ofisinin hazırladığı 2023 Dünya Uyuşturucu raporunu incelerken kan dondurucu rakamları şaşkınlıkla inceledim.
Raporda, son 10 yılda uyuşturucu kullanımının yüzde 23 arttığı, 2021’de dünya genelinde 15-64 yaş aralığındaki her 17 kişiden birinin uyuşturucu kullandığı ifade edildi.
Küresel olarak 2021’de 296 milyon kişinin uyuşturucu kullandığı aktarılan raporda, 2020’de bu sayının 284 milyon olduğu, bir yılda uyuşturucu kullanma oranının da yüzde 4.2 arttığı kaydedildi.
İnsani krizler nedeniyle yerinden edilen rekor sayıda insan da dahil olmak üzere tedavi hizmetleri ve diğer müdahaleler yetersiz kaldığından, uyuşturucu kullanan kişilere yönelik tahminlerin önceki yıllara oranla daha yüksek olduğuna işaret edildi.
Ülkemizdeki durum nedir diye biraz araştırma yapınca, bizdeki durumun dünya ortalamasının elbette altında. Fakat ciddiye alınması gereken rakamlarımız var. Sizin de dikkatinizi çektiği gibi…
Uyuşturucu kullanım oranının son on yılda yüzde 23 artıyor olması tehlike çanlarını çaldırıyor. Son bir yılda yüzde 4.2 artması ise yakın gelecekte korkunç bir tablo ile karşı karşıya kalmamız adeta kaçınılmaz olacak gibi görülüyor.
Değerli Dostlar,
Güzel ülkemizde nüfusun yaklaşık yüzde 16’sını oluşturan gençlerimizi bu illetten kurtarmak bizlere düşen en büyük sorumluluktur. Bana göre biz ebeveynlerin sorunu, bağımlılığı fark edememek! Çünkü çocuğunu en iyi anne baba bilir.
Çocuğun derslerinin durumu, arkadaşları, harçlık miktarı, ruh ve beden sağlığı gibi değişimleri çok kolay fark ederek belki yolun başındayken destek alarak veya destek vererek bu illetten kurtarabiliriz.
Bu korkunç tabloyla gelecekte karşılaşmamak için ülke olarak ‘ama’sız ‘gayrı’sız top yekün bir seferberlik ilan edilmeli.
Hükümetin bu olayı her şeyin üzerinde görüp bu zehirleri özendiren bütün sosyal platformlara müeyyide uygulayıp hatta ülke içinde izlenmesini engellemektir.
Kendimiz de bizlere dayatılan evrensel sapkınlıklarla değil, ‘Milli Değerlerimiz’le bilinçli bir toplum olma yolunu seçmemiz gerekiyor.
Toplumsal yapıdaki bozukluklara bir başka yazımda değineceğim ama;
Toplumun temelini oluşturan aileler, dizilerle filmlerle bize dayatılmaya çalışılan, bizim örf ve adetlerimizle alakası olmayan sapık aile yapılarına özenmekten vazgeçip, yeniden geleneksel Türk aile müessesesini inşa etmelidir.
Gazeteci yazar Ferhat Ünlü’nün bir yazısında söylediği gibi;
“İnsanlık olarak millet bilinciyle mi yaşamaya devam edeceğiz; yoksa kimliksizleştirilmiş, cinsiyetsizleştirilmiş, şahsiyetsizleştirilmiş dünya vatandaşı olarak mı devam edeceğiz?
Yorumlar kapalı.