Prof. Dr. Celalettin Yavuz Güvenlik Politikaları Uzmanı, 16 Kasım 2024
Önceki bölümde Anadolu Selçuklu Devleti’nin kuruluşu ve kurucu Süleyman Şah’ın Bizans’a karşı harekatı özetlenmişti. Bugün Süleyman Şah’ın ölümü ve devletin devamı ele alındı.
Süleyman Şah’ın Suriye hattına doğru ilerleyeceği endişesine kapılan Büyük Selçuklu Sultanı Sultan Melikşah’ın kardeşi ve Suriye Meliki Tutuş, Anadolu Selçuklularının akınlarına karşı çıktı. Ancak Süleyman Şah akınlarına devamla Halep’i de kuşatınca, Tutuş da Melikşah’ın yetenekli kumandanlarını da ordusuna alarak Süleyman Şah üzerine yürüdü. Ayn Salem Savaşı’nda yenilen Süleyman Şah 4 Haziran 1086’da savaş meydanında öldürüldü. Oğulları Kılıç Arslan ve Kulan Arslan, Melikşah tarafından esir edilerek İsfahan’a götürüldüler.
Anadolu’nun fethi, daha önceki fetih hareketlerinin hiçbiriyle mukayese edilemeyecek bir ölçüde dünya ve Türk tarihini etkilemiştir. Türk milleti varlığını, emsalsiz tarihî gelişmesini ve ezelî bağımsızlığını bu savaşta kaybedilen Süleyman Şah’a ve onun Anadolu’yu fethine borçludur. Süleyman Şah, tarihimizin diğer büyük şahsiyetlerinin bayraktarı manasını taşımakta ve en önlerinde yer almaktadır. Bir bakıma Süleyman Şah için söylenen “Anadolu Türklerinin en büyük ve en muhterem babasıdır!” sözü dikkate değerdir.
Tahtın varisleri İsfahan’da tutuklu iken Anadolu Selçuklu Veziri Ebu’l Kasım, devleti dağılmaktan kurtarıp, 1092 yılına kadar 8 yıl yönetti ise de güç kaybı sonucu Anadolu içlerinde hakimiyeti zayıfladı. Anadolu Selçuklu Devleti’nin sultanı olduğunu ilan eden Ebu’l Kasım, Bizans ile iyi ilişkiler kurup Batı sınırlarının güvenliği sağladı.
Ancak Büyük Selçuklu Devleti, Süleyman Şah’ın ölümü ve veliahtlarının tutuklanmasıyla yetinmedi. Zira Anadolu Selçuklu Devleti halen bağımsız olarak idare edilmekteydi. Melikşah, Anadolu Selçuklularını itaat altına almak amacıyla Urfa Emiri Bozan Bey’i İznik’i kuşatması ve zapt etmesi için görevlendirdi. Ama Bozan Bey, İznik’i kuşatsa da muvaffak olamayarak geri dönmek zorunda kaldı.
Ebu’l Kasım ise bu kuşatmayı savmış olsa da Melikşah ile sürekli mücadele yerine bağımsızlığını koruyabileceği bir barış yapmak ümidiyle İsfahan’a gitti. Melikşah barışı kabul etmeyip kayıtsız şartsız teslimiyet isteyince İznik’e dönüşe geçti. Ancak Melikşah, Ebu’l Kasım’ı dönüş yolunda yakalatıp idam ettirdi. Yerine kardeşi Ebu’l Gazi saltanatı sahiplendi.
Melikşah’ın ölümü ve Büyük Selçuklu Devletinin parçalanması üzerine serbest bırakılan Süleyman Şah’ın varisleri Kılıç Arslan ve Kulan Arslan İznik’e gelerek babalarından boşalan saltanat makamına geçip Anadolu Selçuklu Devleti’nin idaresini üstlendiler. Kılıç Arslan önce ülkeyi düzene sokmak istedi. Zira Ebu’l Kasım saltanat makamına oturmuş olsa da Süleyman Şah’tan sonra idari ve askeri olarak ülkesinin birliğini muhafaza edememiş, devlet teşkilatı, ordu ve saltanat nizamı zayıflamıştı. Bizanslılar Ebu’l Kasım döneminde Marmara’nın güney kıyılarına yerleşerek anlaşmayı bozmuşlar ve aynı tarihlerde İzmir bölgesinde güçlenen Çaka Beyliği ile anlaşarak Anadolu Selçukluları aleyhine faaliyetler içerisine girmişlerdi.
1. Kılıç Arslan Dönemi: Kılıç Arslan, ordusunun ve devlet disiplinini yeniden sağladıktan sonra Güney Marmara bölgelerine yayılan Bizanslıları püskürttü, Bizans’ın politik hamlelerini Bilecik, Yalova, Balıkesir hattından uzaklaştırdı. Ardından kendisine karşı Bizans’la ittifak halindeki Çaka Bey’in üzerine yürüyerek İzmir bölgesini denetimi altına aldı, Süleyman Şah dönemindeki ülke sınırlarına ulaşarak gücünü pekiştirdi.
Aynı dönem başlayan I. Haçlı Seferi’nde Anadolu’ya geçerek İznik’i kuşatan Haçlıların buradaki vahşeti, Türkleri Bizans’la anlaşmaya mecbur etti. Manuel Butumutes idaresindeki Bizans kuvvetleri, göl tarafından gece gizlice girip Haziran 1097’de İznik’i teslim aldılar. Bir kolu Gülek Boğazı’ndan Çukurova’ya inen Haçlılar Adana, Tarsus ve Misis’i aldılar. Haçlı kontlarından Bauoudin, Ermenilerin işbirliği üzerine Urfa’ya girdi ve Mart 1098’de kendi kontluğunu kurdu. Asıl Haçlı ordusu kuşatmanın ardından Antakya’yı aldıktan sonra burada Bohemond idaresinde bir prinkepslik kurdu ve ardından 1099 yılında Kudüs’ü de ele geçirdi.
Not: Yazı dizisi “Türk Kimliği Üzerine-50” ile devam edecektir.