adem kılıç

Adem KILIÇ – 18 Kasım 2024

Trump ilk döneminde; uluslararası diplomatik dili konuşmaması, analistlerin okumalarını kullanmaması ve deneyimli politikacıların manevraları yerine aykırı bir stratejik yaklaşım izlemesi nedeniyle, hem ABD içinde hem de uluslararası arenada “öngörülemez bir lider” olarak tanımlandı.

Zira Trump; ne Yale Üniversitesi mezunu Bill Clinton’a ne Harvard Üniversitesi mezunu Obama’ya ne de ABD Kongresi’nde ve ABD siyasetinde 50 yıllık deneyime sahip Joe Biden’a benzemiyor.

Zira Trump; ne Richard Nixon gibi uluslararası bir hukukçu, ne Henry Kissinger gibi bir akademisyen ve entelektüel, ne de Jimmy Carter gibi otuzdan fazla kitabın yazarı.

Trump ABD’deki ilk dönemindeki siyasi tecrübesi bir tarafa bırakılırsa, sadece bir emlakçı ve “tartışmalı bir yatırımcı” olarak tanımlanabilir.

Neden “tartışmalı bir yatırımcı” olarak tanımladınız derseniz, tüm ticaret hayatı boyunca kendisi ve işletmeleri, altı ticari iflas da dahil olmak üzere dört binden fazla yasal işleme maruz kalmış durumda olduğunu belirtmek gerekir.

İşte Trump, uluslararası meselelere de, tıpkı bir işadamının ticaret hayatında, hayata baktığı üzere “kar-zarar” perspektifi üzerinden bakıyor ve çoğunlukla bu bakış açısı, ABD’nin “küresel hakimiyet” politikasındaki “karlı olmayan” hamleler ile ters düşüyor.

Avrupa’daki NATO ülkelerinin savunma harcamalarının ABD’den az olmasından dolayı NATO’dan çekilme tehdidi, Stratfor raporuna göre son 20 yılda 8 trilyon dolardan fazla harcanan Ortadoğu’daki, Afganistan ve Suriye gibi alanlardan çekilme isteği ve Tayvan’ı savunmak için “bize ödeme yapmaları gerekiyor” gibi çıkışları, Trump’ın bu bakış açısını net bir şekilde ortaya koyuyor.

Trump ayrıca ilk döneminde, İran ile nükleer görüşmeleri durdurmak ve anlaşmayı iptal etmek istediğinde, İngiltere, Fransa ve Almanya gibi ülkeler tarafından reddedildi ve kendisine, bunun “çekilemeyeceği uluslararası bir anlaşma” olduğu söylendi.

Ancak bu Trump’ı durdurmadı ve Trump, anlaşmayı tamamen yırtıp atarak bölgedeki dengelerin yeniden şekillenmesine neden oldu.

İlginizi çekebilir!  Cumhurbaşkanı Erdoğan: Hamas'a Terör Örgütü Olarak Bakmıyorum

Bu geçmişine baktığımızda, Trump’ın önümüzdeki dört yıllık görev süresi boyunca da pek çok tartışmaya yol açması muhtemel.

Ortadoğu?

Trump’ın 2017 yılında göreve gelmesinin ardından ilk olarak ne yaptığını hatırlayalım.

Kendisinden önceki neredeyse her başkanın yaptığı üzere, geleneksel olarak yeni Amerikan başkanının ilk yurtdışı ziyareti İngiltere’ye yapılır.

Ancak Trump ilk yurtdışı ziyareti olarak Suudi Arabistan’ı seçti.

Üstelik o dönemde Suudi Arabistan, Batı başkentlerinin sert eleştirileriyle karşı karşıyaydı ve Trump’dan önceki Başkan olan Barack Obama, Suudi Arabistan ile ilişkileri en alt düzeye indirmişti.

Trump, göreve geldikten sonra ilk yurtdışı ziyaretini gerçekleştirdiği Suudi Arabistan’da “ABD tarihinde türünün en büyük silah anlaşmasını” gerçekleştirdi ve bu ziyarette 110 milyar dolarlık silah satış anlaşması imzaladı.

Bu ziyaret sonrası dört yıl boyunca ABD-Suudi Arabistan ilişkileri Trump’ın istediği şekilde ilerledi ve ABD Trump’ın 4 yıllık başkanlık süreci boyunca Suudi Arabistan ile 7 farklı silah satış anlaşması daha yaptı.

Bu ziyaretin ardından geçen sürede ise Trump, Suudi Arabistan’ın bölgedeki en büyük rakibi olan İran’a baskıları artırdı, nükleer anlaşmadan çekildi, yaptırımları artırdı ve İran Devrim Muhafızları Komutanı Kasım Süleymani başta olmak üzere çok sayıda isme karşı suikast düzenlenmesini sağlayarak hem Suudi Arabistan’a hem de bölgedeki “esas müttefiki” olan İsrail’e destek verdi.

Trump yeni döneminde de bu örneklere benzer şekilde kar elde edemeyeceği alanlardan çekilecek ve İsrail’in çıkarlarına hizmet edecek olan “politik kar” olarak nitelendirebileceğimiz hamlelere odaklanacak.

Trump’ın olası İsrail politikası

Trump, seçilmesi halinde Orta Doğu’da barışı sağlayacağına dair söz vermiş olsa da, kendisini sürekli olarak İsrail’in “en güçlü savunucusu” olarak konumlandırdı.

Nitekim İsrail Başbakanı Netanyahu da Trump’ın seçim zaferini, “tarihin en büyük geri dönüşü” olarak nitelendirdi.

İlginizi çekebilir!  Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD'deki Temaslarının Ardından Yurda Döndü

İlk dönemi sırasında Trump, ABD büyükelçiliğini Tel Aviv’den Kudüs’e taşıdı, Kudüs’ü İsrail’in sözde başkanti olarak kabul etti ve İsrail’in işgal ettiği Golan Tepeleri üzerindeki egemenliğini tanıdı. Tüm bu hamleler, uzun süredir devam eden ABD dış politikasının tamamen tersine atılan adımlardı.

Trump’ın ilk dönemindeki bir diğer İsrail hamlesi ise, 2020 yılında imzalanan ve İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn arasındaki diplomatik ilişkileri normalleştiren sözde İbrahim anlaşmalarıydı.

Trump o dönemde, bu anlaşmanın taraflarının çoğalması gerektiğini ve İsrail’in bölgesel güvenliğinin sağlanması adına anlaşmaya taraf olmak istemeyen Arap ülkelerinin, büyük zorluklar yaşayacağını belirterek, bölge ülkelerini tehdit etmekten de çekinmedi.

Trump yeni seçim kampanyası boyunca da, İsrail’e olan desteğini defalarca yineledi ve Biden-Harris yönetimini “İsrail düşmanı” olarak tanımladı.

Trump, ABD’nin mevcut İsrail-Filistin savaşının çözümündeki olası rolüne ilişkin henüz ayrıntılı bir açıklama yapmamış olsa da, Trump’ın ilk döneminde Ortadoğu politikasını belirleyen eski İsrail büyükelçisi David Friedman ve damadı Jared Kushner, Netanyahu’nun bölgeye ilişkin saldırgan vizyonunu destekliyor.

Hatta Friedman yakın zamanda, İsrail’in işgal altındaki topraklara ilişkin “kutsal kitaplardaki” iddialarını desteklediğini ve Batı Şeria’yı ilhak etmesi için bir yol haritası oluşturulması gerektiğini açıkladı.

Trump seçim döneminde verdiği bir röportajda planı destekleyip desteklemediği sorulduğunda cevap vermedi ancak, Friedman ile görüşmek üzere bir araya gelmeyi planladığını açıkladı.

Trump’ın damadı Jared Kushner ise geçtiğimiz aylarda Harvard Üniversitesi’nde katıldığı bir panelde, “Gazze’nin sahil kesimleri çok değerli” ifadelerini kullandı.

Trump’ın atadığı başta Dışişleri Bakanı Marco Rubio olmak üzere kabine üyelerine de bakıldığında, yeni başkanlık döneminde de İsrail’in işgal politikasına kayıtsız şartsız destek vereceğini net bir şekilde söyleyebiliriz.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.