
Ferhat ÜNLÜ – 07 Mart 2025
“ABD, sınır ötesi dinlemelerin çoğunu, üyesi olduğu Five Eyes (Beş Göz) adlı paktın ELINT (Elektronik İstihbarat) sistemi olan ECHELON vasıtasıyla yapar. Bununla birlikte ECHELON’un en büyük dinleme istasyonu İngiltere’nin York kenti yakınlarındaki Menwith Hill’dedir. Burası Soğuk Savaş döneminde Avrupa ülkelerine ve Rusya’ya yakın olduğu için kullanılmıştır. Yine aynı amaçlarla kullanılmaktadır.”
Yukarıdaki paragraf 21 Aralık 2023 tarihinde bu köşede yayınlanmış ‘Mahşerin Dört Atlısı: ABD, İsrail, İngiltere ve Beş Göz’ başlıklı yazıdan. Artık yeni, yepyeni bir istihbari paradigma sürecine girişinin arifesinde olduğumuz için Batı Paktı’nın istihbarat düzenini masaya ikinci kez yatırmak elzem hale geldi.
Çünkü üç vakte kadar, Amerika Birleşik Devletleri’nin yeni başkanı Donald Trump küresel elektronik istihbarat düzeninin en önemli unsuru olan Beş Göz’ü gözden çıkarabilir. Çıkarırsa onu da gözden çıkarırlar, bu kez bambaşka istihbarat paktları oluşur. Ve bu da, Avrupa NATO’sunun oluşma ihtimalinden inanın daha az değildir.
Trump’ın, iktidar koltuğuna oturduğu 20 Ocak’tan sonra olup bitenlerin en eğlenceli tezahürlerini; Trump/Musk kliği; küresel istihbarat nizamına saldırmayı ‘akıl ettiğinde’ göreceğiz. Henüz akıllarına gelmedi. Ama Beş Göz’ü ve dolayısıyla dünyanın en büyük gözetleme sistemi ECHELON’un kepengini kapatıyoruz derlerse ne olacak.
Bunlar, Beş Göz’de ortak oldukları Kanada’yı Chucky gibi ‘piçalarken’, asıl Chucky olan Five Eyes’ı bıçakladıklarının ayrımında değiller. Atlantik’in iki yeni nesil kovboyu, bunun farkına vardıklarında zaten şırdanlarından vurulmuş olacaklar.
İNGİLTERE YEDEKLİ ÇALIŞIR
İngiltere, bu paktı ve dolayısıyla bilgi, operasyon, günah ortaklığını risk altında görürse Avrupa’yı İstihbarat Birliği haline getirir; İngilizler yedekli çalışır. Bir Avrupa istihbarat NATO’su oluşursa da Avrupa’nın en doğu istihbari güvenlik duvarı Türkiye’den başlar.
Yapay Zekâ yatırımlarının gerekliliği bile Avrupa’da rahatlıkla 13 Göz kurar, 63 Göz de olur bu irili ufaklı. Şu haliyle Beş Göz; İngiltere, Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda ve elbette ABD’den oluşuyor.
Biraz daha açalım paktı: Soğuk Savaş dönemi sonrasında UKUSA Anlaşması’yla kurulmuş bir istihbarat ittifakı bu. Daha önceleri ABD ve İngiltere’nin yalnızca Sovyetler Birliği’ne karşı yürüttüğü elektronik istihbarat operasyonlarına karargâhlık yapıyordu. Sonra üye sayısı genişledi, amaçları da büyüdü. 1950’lerin sonunda Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda da pakta katıldı.
KENDİ ÖZ VATANDAŞLARINDAN BİLE GİZLEDİLER
Ve en önemlisi, böyle bir paktın var olduğu bile 2003 yılında ortaya çıktı. İttifakın üyeleri, paktı kendi öz vatandaşlarından bile gizlediler. 1990’ların kült filmi Olağan Şüpheliler’in final sahnesinde ‘Kayser Söze’nin söylediği gibi “Şeytanın en büyük hilesi, dünyayı var olmadığına inandırmakmış.”
Five Eyes, ‘Dokuz Göz’e çıkarıldığında Danimarka, Fransa, Hollanda ve Norveç de üye statüsünde. 14 Göz’e çıkarıldığında ise Almanya, Belçika, İtalya, İspanya ve bizim İsveç de dâhil oluyor.
Bu ‘Beş Göz’ün misal 2018’de hedefi tamamen Rusya ve Çin aleyhine istihbarat toplamaktı. Bunu anlamak için 12 Ekim 2018 tarihli bir Reuters haberine bakmak bile yeterli. Haberin başlığı şu: ‘Çin’e Karşı Gizli Uluslararası İstihbarat İş birliği: Beş Göz İttifakı.’
Dolayısıyla ABD ve İngiltere, yedekleriyle birlikte 14 Göz’ün üyesi olduğu bir paktın öncülüğünü yapıyor. İris gibi mübarekler! Zaten İris, Yunan mitolojisinde istihbarat olgusu ile en çok ilişkilendirilen ‘tanrı’dır. Zeus, goya (Ressam Goya değil, ‘güya’nın halk deyişiyle söylenişi:) İris’e gökyüzünden yeryüzüne ‘haber taşıma’ görevini vermişti!
Five Eyes, bir İris evet; ama yakında görme bozukluğu yaşayacaklar. Çünkü Trump, buranın da köküne kibrit suyu dökmeyi deneyebilir. “Bu ECHELON ocağımıza incir ağacı dikti” deyip, dükkânı kapatırsa trilyonlarca dolarlık bilgi hazinesinin faş olma riski doğar. Faş olmak, istihbarat sistemlerinin en çok korktuğu şeydir.
Böyle bir durumda ortalığa devasa bir istihbarat/bilgi hazinesi saçılır. Elbette ABD’de Beş Göz’ün tekmil arşivinin bir kopyasını alır. Fakat Müslüm Baba’nın deyişiyle alsa ne yazar, almasa ne… Tarihçi, yazar Yoval Noah Harari’nin dediği gibi “ABD; daha elindeki resmi, ulusal data külliyatını çözemiyor ki…” Dolayısıyla ben Five Eyes’daki malzemeyle ne yapacaklarını bilebileceklerini de sanmıyorum. Hem Trump ve Musk, daha önemli meselelerle meşguller! Musk, hem Trump’ın, hem de kendinin başına çok diplomatik, istihbari, politik ve sosyal dertler açacak. Elbette bütün bunlar Trump dört yıl yaşayabilirse olacak.
DÜNYA, BU FİLMİ KEYİFLE İZLER
Musk’ın, Trump’tan farklı amaçları var. Küresel para oligarşisi -Elon Musk örneğindeki gibi- ulus devletlerin zirve noktalarını hedefleyip devlet gücüyle ‘algoritma diktatörlüğü’ne doğru uzanan yolun kilometre taşlarını döşemeye çalışıyor. Ancak bunu yaparken devletlerin paradan çok daha büyük gücü olan bilgiyi, istihbaratı görmezden geliyorlar. Bu bilgi sisteminin neferi olan bürokratlardan hazzetmiyorlar. Onları; işlevsiz, iğdiş edilmiş görüyorlar. Ancak yokluğunu görseler en çok kendi iktidarları sallantıya girer.
Yazıyı yavaş yavaş toparlayayım: Yukarıda özetlediğim konsept içindeki yerleri itibarıyla Trump’ın ve Musk’ın yolları ayrıdır. Orta, uzun vadede aralarında büyük bir anlaşmazlık çıkacağından neredeyse eminim. Saflar netleşmeye başladığında herkes aslına rücû edecektir. Bunun tek istisnası, Trump’ın siyasal iktidardan vazgeçip para oligarşisinin yörüngesine girme ihtimalidir. Ki bu da düşük bir olasılıktır.
Ayrı ayrı veya birlikte; Trump-Musk ikilisinin geleceği, Five Eyes başta olmak üzere Amerika Birleşik Devletleri’nin bir parçası olduğu istihbarat sistemlerine ilişkin politikalarıyla da netleşecek. İş adamı kafasıyla “Maliyeti çok, işe yarar bilgi az” deyip Beş Göz’ün kapısına kilit vururlarsa asıl eğlence o zaman başlar. Çünkü Five Eyes’ın arşivi -Anglosaksonlar, bu ittifakı İkinci Dünya Savaşı biter bitmez, 1946’da kurduğu için- devasa bir okyanus ve içinde ittifakın suç ortaklığını ele verecek bilgiler de var. Eğer bu gözü kapatırlarsa kendi içlerinde istihbari ifşaat süreçlerini görürüz. Bu durumda biz de gözümüzü açar ve pür dikkat izleriz. Millet, böylesi bir filmi; hırs ve keyif arası bir duyguyla çekirdek çitleyen roman kadınları gibi pür dikkat izler.