Haydar AS – 18 Aralık 2024
ABD’nin seçilmiş 47. Başkanı Donald Trump, önceki gün Suriye’deki son gelişmelerle ilgili konuşmasında;
— Türkiye çok akıllı. Cumhurbaşkanı Erdoğan çok akıllı bir adam ve çok güçlü. Esed’in çocuklara yaptıklarıyla bir kasap olduğunu söyleyebilirim.
— Erdoğan iyi anlaştığım biri. Büyük bir askeri gücü var. Çok güçlü ve etkili bir ordu kurdu.
— Suriye’nin anahtarı Türkiye’nin elinde olacak. Bunu söyleyen kimseyi duymamışsınızdır ama bu böyle.
Trump’ın bu açıklamasını, bir övgüden daha ziyade bir hak teslimi olarak görebiliriz.
Fakat madalyonun öteki yüzünü çevirdiğimizde bana göre iki yüzlülük, çaresizlik, menfaat devşirme ve kurnazlık çalışması gibi duruyor.
İkiyüzlülük diyorum çünkü;
Açıklamasının hemen başında “Esed’in çocuklara yaptıklarıyla bir kasap olduğunu söyleyebilirim” diyen bay Trump, Netanyahu’nun Gazze’de yapmış olduğu çocuk katliamları için benzer bir sıfat kullandığını hiç duydunuz mu?
Çaresizlik diyorum çünkü;
PKK/YPG’ye verdikleri desteğe rağmen artık zor günlerin geldiğini görerek, bir ön alma çalışmasıyla zaman kazanma gayreti olarak değerlendiriyorum.
Menfaat devşirme diyorum çünkü;
Suriye’de varlığım Türkiye ile iyi ilişkiler içinde olmama bağlıdır anlayışı çok net bir şekilde görülmektedir
Kurnazlık diyorum çünkü;
Trump aklınca Amerika’nın yazacağı bir senaryoda bizi başrolde oynatıp Suriye üzerindeki kirli emellerine devam edecek.
Geçti artık o günler, başkasının yazdığı oyunda oynamayacağımız gibi bizim yazdığımız senaryoda tıkır tıkır işliyor zaten!
Bence bu tür açıklamaları bir dost açıklaması diye görmememiz gerekiyor.
Türkiye artık güçlü bir devlettir, bu tür övgüler 20-25 yıl önce bir Amerika başkanı tarafından yapılsaydı belki havai fişekler fırlatarak kutlama yapardık. Dolar düşer, borsa tavan yapardı.
Evet doğrudur Suriye politikasında başta değilse bile sonradan ayağı yere basan diplomasi hamleleriyle sahada ve masada varlığımızı sürdürerek süreci en iyi yöneten bir ülke olmamızı sağladık.
Çünkü Suriye toprakları üzerinde hesabı olmayan tek ülke bizdik. Bütün küresel güçlerin birer vampir gibi çullandığı bu kadim topraklarda, başından beri toprak bütünlüğünü koruyarak barış ve özgürlüğü tesis edecek çalışmalar içinde olduk hep.
Bizim bu tutumumuz tüm Suriye halkının dikkatinden kaçmamış ki, şimdi ülkelerinin yeniden yapılanması için Türkiye’nin mihmandarlığına ihtiyaç duyuyorlar.
Yine tarihte olduğu gibi mazlumun ve masumun yanında duran, adalet tesis edip hakkı adil bir şekilde dağıtan Türk, özlenen ve beklenen özelliğini koruyor olması sevindirici kendi adımıza.
Değerli dostlar, eğer küresel güçler 13 yıl önce Suriye’nin iç sorununa karışmamış olsaydı, bugün halkın yaptığı devrim o zaman yapılmış olacaktı. Ne bu kadar kan akacaktı, ne zulüm olacaktı, ne ülke virane olacaktı ne de milyonlarca insan yerinden yurdundan edilecekti.
Hadi bakalım, bu süre içinde kim kazandı kim kaybetti? İçinde Amerika ve İsrail’in olduğu hangi oluşumdan hayır gelmiştir dünyaya?
Artık, Suriye’nin sahipleri dışında hiç kimsenin yeni oluşumda yorum bile yapamayacağı, devletin kolluk güçleri dışında silahların bir daha çıkmamak üzere gömülmesi şartıyla, Arap’ıyla , Kürt’üyle Türkmen’iyle tüm Suriye halkının birlikte kardeşçe yaşaması en doğal haklarıdır.