Prof.Dr. Celalettin Yavuz, Güvenlik Politikaları Uzmanı- 12 Ocak 2025
Türkiye, konuyu patlatan MHP Genel Başkanı Bahçeli kabul etse de, etmese de yeni bir ‘Çözüm Süreci”ne sürüklendi. Hatta DEM Parti ve CHP tarafından ‘Kürt Sorunu’nun çözümü olarak dillendirilmeye başlandı. ‘Kürt sorunu’ ya da dayatılan Kürt sorunu mu, diye bu konu ele alındı.
Türkiye’de Kürtleri Sınırlayan Devlet Uygulamaları ve Geleneksel Bir Tutum var mı?
70 yaşını devirmiş meraklı bir turşucu olmama rağmen bu Kürt sorununun ne olduğunu bir türlü anlayamadım. Eğer PKK terör örgütüne en fazla militan devşirilen Suriye, Irak ve İran sınırına yakın illere gidilecek olursa, buralarda terör örgütünün canına veya malına kast etmesi sebebiyle bölgeden uzaklaştığı için neredeyse hiç bir “Türk” işadamının bulunmadığı bir gerçektir.
Oysa her ne kadar epeydir liyakat yerine iktidara siyasi yakınlık esas alınıyorsa devletin en üst düzey bürokratları arasında “Türk-Kürt” ayırımı yoktur. Türk Silahlı Kuvvetleri, İçişleri Bakanlığı ve Yargı’da da Türk-Kürt ayrımı yoktur. Sadece can pahasına görevlerin mevcut olduğu yerlerde “milliyetçi/ulusalcılar” vardır. Üniversite yöneticilerinde, öğretim üyelerinde de durum aynıdır. Askeri okullardaki öğrenciler de dahil, öğrenciler de etnik yapısına, özellikle Kürt olup olmadığına bakılarak seçilmemektedir. İlk, orta öğretim ve meslek okulları da benzer sisteme sahiptir. Peki 2005’te başbakan iken Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Diyarbakır’da Kabul ettiği, günümüzde DEM Parti ile CHP’nin diline pelesenk ettiği “Kürt sorunu” nedir, biri açıklasa da milletimiz rahatlasa!
Tüm vatandaşlara uygulanan mevcut yasalara göre Kürt asıllılara siyasi parti veya dernek kurma kısıtlaması yoktur. Belediye meclisi üyeliği, herhangi bir partiden (MHP dahil) il ve ilçe başkanı olma, belediye başkanlığı, milletvekilliği kısıtlaması yoktur. Hatta bakanlık, Meclis Başkanlığı, Cumhurbaşkanlığı da kısıtlanmamıştır. “Hocam, o eskidendi!” diyenlere de cevap verelim: Bugün bile Cumhurbşkanı Yardımcısının Kürt olduğu ileri sürülmektedir. O halde nedir bu Kürt sorunu?
DEM Parti Eş başkanı Tülay Hatipoğlu, 5 Ocak 2025’te Diyarbakır’daki DEM’in bileşen partisi Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) kongresinde sadece Suriye ve Rojava’ya (sözde Batı Kürdistan) ilaveten 4 parça Kürdistan’ın bulunduğu 4 devlete (Türkiye, İran, Irak ve Suriye) “Demokratikleşme sağlanmadığı sürece emperyalist güçlerin bölgede oyun kurmasının önünü açmış olursunuz!” şeklinde seslenirken, isteğimiz olmazsa ABD’nin desteğine devam ederiz dedi.
Çözüm için Kürtlerin var olduğu bu dört ülkede ‘Kürt sorunu’nun ‘barışçıl ve demokratik yöntemlerle’ çözümünü istedi. Sözlerini 40 yılı aşkın devam eden saldırılara, savaşa, çatışmalara rağmen Kürt halkının bu bölgelerde varlık mücadelesini sürdürüp mücadelesini büyüttüğünü, Rojova’da özerk bir yönetim oluşturarak büyük bir başarı kazanıldığını ifadeyle Rojova örneğinde bir yapıyı işaret etti. Açıkçası PKK’nın bilinen manifestosuna göre, önce özerk bir bölge istenmekte, hatta “Ulusal” devlet kimliğine sahip Türkiye’ye eyalet sistemi dayatılmaktadır.
Irak’ta “özerk” Kürt Bölgesi 2003’ten beri var. Suriye’de de en azından 2016’dan itibaren bir diğer özerk Kürt bölgesi (Rojova) de facto mevcut. Şimdi de Türkiye’nin “silah bırakma” çağrısı, PKK’nın ağzıyla konuşanlarca Türkiye’de de özerklik fırsatı yaratılmak isteniyor. Şubat 2015’te okunan Öcalan’ın Dolmabahçe Deklarasyonu’nun (Kimlik kavramı, tanımı ve tanınmasına dönük çoğulcu demokratik anlayışın geliştirilmesi; Demokratik cumhuriyet, ortak vatan ve milletin demokratik ölçütlerle tanımlanması, çoğulcu demokratik sistem içerisinde yasal ve anayasal güvencelere kavuşturulması; Bütün bu demokratik hamle ve dönüşümleri içselleştirmeyi hedefleyen yeni bir anayasa!) şeklinde dayatılan son üç maddesi hala dayatılıyor gibi.
Sonuç itibariyle Bahçeli’nin PKK’ya silah bırakma çağrısı ve “Kürt sorunu yoktur!” ifadesiyle DEM Parti/PKK’nın yeni dayatmaları en azından sürecin başlangıcında taban tabana zıt gibi. ‘Terörsüz Türkiye’ için zamanla tarafların taleplerinde aşınmalar olabilir. Yaşayıp göreceğiz.
Hocam yazınızda kimliginde Turk vstandaşı yazılanlarin Ülkemizde bütun makamlarda ayırım olmadan görev yapabildiklerimi yazmışsın ben de o kanaatteyim Ulkemizi yönetenlerinKürt sorunu varmış gibi siyasilerden kol kola girip gövde gösterisi yapmaları bizleri üzmektedir.
Devlet barış görüşmesini diğer devletle yapar.
Terör örgütü devletin muhatabı değildir, terör örgütünü siyasallastırarak devletimize muhatap alınması kabul edilemez.