Coşkun BAŞBUĞ – 13 Kasım 2023
Çocukluğum 12 Eylül döneminde, kanın gövdeyi götürdüğü Ankara sokaklarında geçti.
Ülkeyi darbe sürecine götüren siyasi olayların tam göbeğinde yetiştim.
Ancak buna rağmen, içinde bulunduğum yılların kanın kaynadığı, gençliğe ilk adım attığım yıllar olmasına rağmen ailemin de korumasıyla olaylara bulaşmadan sıyrılmayı başardım.
Sonrasında gelen askeri lise öğrenimim bulaşma ihtimalini tamamen ortadan kaldırdı.
O dönemde yaşadıklarım, gördüklerim siyasi çatışmalardan, siyasi çekişmelerden nefret etmeme yetti.
O günlerde nefret etmediğim, hatta bırak nefreti çok sevdiğim iki hatırat o günlerin gözde sloganları oldu.
“Susma sustukça sıra sana gelecek.”
“Ne Amerika ne Rusya ne Çin her şey bağımsız Türkiye için.”
12 Eylül döneminden kalma tek hatırat bu iki slogan oldu.
Bu iki slogan hangi taraftan atılırsa atılsın gerçekten hayatın gerçeklerini anlatan iki güzel söylemdi.
Susma Sustukça Sıra Sana Gelecek…
O kadar doğru bir söylem ki…
Herkes kullanıyor ve her söyleyenin işine yarıyor.
Ne demek istiyor bu slogan?
Etrafında olan bitene seyirci kalma, bana dokunmayan yılan 1000 yıl yaşasın deme, çünkü şu an benim başıma gelenler bitaraf olursan yakında senin başına gelecek.
Son günlerde bu söylem dünyada yaşanan olaylardan dolayı sıkça kullanılır oldu.
Bunu dolaylı yollardan en sık kullananlardan biri de insan kılığına girmiş terörist Netanyahu oldu.
Gazze’de çok sıkışan ve küresel çetenin satışına gelen Netanyahu durumu kurtarmak için birçok yol ve yöntem deniyor.
Bu yollardan biri etrafına yağdırdığı tehditler, bir diğeri de aba altından sopa göstermeler.
Arap Liderlere Tehdit…
Başbakan Netanyahu yaptığı bir basın toplantısında Gazze’ye yönelik saldırılara tepki gösteren Arap liderlerini doğrudan ve açıktan tehdit etti.
“Çıkarlarınızı korumak istiyorsanız tek bir şey yapmalısınız. Sessiz kalın”
Bu söz yenilir yutulur gibi değil.
Bu söz öyle ayaküstü geçiştirilebilecek bir söz değil.
Normal şartlarda Arap dünyasının bu söze ayağa kalkması, ait olduğu devletin kapısına dayanarak ülkeyi yöneten kralına Netanyahu’nun ne demek istediği konusunda hesap sorması gerekir.
Ama enteresandır her daim olduğu gibi bu sözde semâda kayboldu gitti, enteresandır her daim olduğu gibi bu söze de Arap Dünyası yaprak oynatmadı.
Oysa Netanyahu bu söylemi ile sözde Arap ve Müslüman olan liderlere şunu demek istiyordu.
“Eğer üstüme gelirseniz ne var ne yok dökerim ortaya.”
Avrupa’ya tehdit…
Kuşatılan Netanyahu bununla da yetinmedi.
Avrupa’nın yavaş yavaş kendisini terk edeceğini gören Netenyahu bu konuda da ön alarak bu kez Avrupa’ya tehditler savurmaya başladı.
Yaptığı tehditlerde kurnaz bir dil kullanan Netanyahu şeytani bir yaklaşımla şöyle diyordu Avrupa’ya;
“HAMAS yeni Naziler haline geldi. Avrupa’yı da tehdit ediyor.”
Burada kısacası katil Netanyahu demek istiyordu ki Avrupa’ya, susma sustukça sıra sana gelecek, kurtulmak istiyorsan bana destek vermeye devam et.
Bir Tehditte Amerika’ya…
Amerika Gazze katliamından yakayı kurtarmak ve bütün katliamı Netanyahu’nun üzerine yıkmak için taklalar atmaya başladı.
İsrail ve Amerikan medyasında Netanyahu’ya başlatılan linç kampanyasının arka planında bu var.
Kampanya kapsamında Amerikan medyasında Netanyahu’ya bir röportaj planlandı ve röportajda bir de tuzak soru soruldu.
“7 Ekim’in sorumluluğunu neden şimdi üstlenmiyorsunuz”
Oyunu gören terörist Netanyahu, bu tuzak soruya aynı kurnazlıkla cevap verdi;
“Bu soru Pearl Harbor’dan sonra Franklin Roosevelt’e soruldu mu? 11 Eylül’den sonra Bush’a soruldu mu?”
Katil Netanyahu bu cevap ile küresel çeteye şu mesajı veriyordu;
“Üstüme gelirseniz; Amerika’nın kanlı tarihinde kurduğu en büyük tuzaklardan Pearl Harbor ve 11 Eylül ile ilgili tüm gerçekleri ortaya dökerim.”.
Söylemlerden de anlaşılacağı gibi Netanyahu büyük oynuyor, Netanyahu tehlikeli oynuyor.
Bu akılla giderse, bir gün makamında ölü bulunması veya evinde intihar etmesi işten bile değil.