celalettin yavuz

Prof. Dr. Celalettin Yavuz Güvenlik Politikaları Uzmanı, 24 Eylül 2024

 

Kara Harp Okulu diploma törenini takiben bir grup yeni teğmenin kılıç şakırtıları altında “Mustafa Kemal’in askerleriyiz!” şeklinde vurgulanan ek yeminleri kamuoyunda çeşitli tepkiler aldı. İktidar ve karşıtları bu hareketi farklı yönlere çekince, konu tekrar ele alındı.

Teğmenlerin Hareketini Askeri Vesayete Benzetenler

Daha önce konuyla ilgili yazımda Deniz Harp Okulu’nda öğrenci ve yönetici (dekan) olarak bulunmuş biri olarak, Kara Harp Okulu diploma töreninde “Mustafa Kemal’in askerleriyiz!” diyen teğmenler konusuna değinmiştim. Mutafa Kemal’in askeri olmak, utanılacak değil, övünülecek bir tavırdır. Öte yandan olayı iktidar aleyhine bir hareket gibi gösterip Atatürk’ü öne sürmek isteyenler de yanlışlık içerisindedirler. Günlerce provası yapılan bir tören sonrası bu “toplu” hareket bir disiplin ihlalidir. Ama bu genç fidanlara “askeri vesayeti hortlatmak isteyenlerin maşası” gibi abartılı yaklaşım da doğru değildir. Bir disiplin ihlali bir disiplin suçu değil, disiplin kabahati olup pek ala “ihtar” şeklinde bir ceza ile geçiştirilebilir.

Diplomasını cumhurbaşkanının elinden almayı onur vesilesi kabul eden bir teğmenin bu hareketini “FETÖ”cü gibi göstermek, en hafifinden bu gençler ve ailelerine hakarettir. Hiç değilse bu yönde bulgular olup olmadığı araştırılmalıdır. Sözde iktidar yanlısı gibi görünen ancak 15 Temmuz 2016 FETÖ Kalkışması’nı askeri darbe girişimi yakıştırması yaparak TSK’ye gölge düşürmek isteyenlerin tuzağına düşülmemesi de çok önemlidir. Bu “bilgiçler”in, FETÖ’nün Ergenekon, Balyoz, Casusluk vb çakma davalarla en büyük darbeyi vurduğunu, en güzide komutan ve subayların geleceğini kararttığını bilmemesi mümkün değildir.

Kolaycılık ve Sorunun Derinliğine İnme

Askeri vesayet veya FETÖ’cülerin işi kolaycılığına kaçılırsa Türk Silahlı Kuvvetlere (TSK) ciddi bir zarar verilebilir. Sadece “Mustafa Kemal’in Askerleri” olduğunu söyleyen teğmenlere ceza verilirse, sorun çözülmeden halının altına süpürülmüş olur.

Bana göre 28 Şubat ile “askeri vesayet” konusu rafa kalkmıştı. Zira 2007’de dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın “e-Muhtırası” TSK dahil hiç cenahtan taraftar bulamadı. Hele de 12 Mart 1971 Muhtırası, 12 Eylül 1980’i, 28 Şubat 1997 ile e-Muhtıra döneminde TSK’de olan mevcut Milli Savunma Bakanı Güler’in nesli, bu ara dönemlerin millete, devlete ve TSK’ye yarar değil zarar verdiğini bilmektedir.

MSB’nin yayınlamış olduğu “Askerliğin temeli disiplin. Disiplin de binlerce yıllık şanlı tarihimizden süzülüp gelen millî, manevi ve mesleki değerlerimizden oluşan kurallardır. Türk Silahlı Kuvvetleri olaylara disiplin anlayışı içerisinde bakıyor ve işlemleri de hukuk/mevzuat çerçevesinde yerine getiriyor. Kara Harp Okulu Sancak Devir Teslim ve Mezuniyet Töreni sonrasında kamuoyuna yansıyan görüntüler ile ilgili başlatılan inceleme devam etmektedir.” denilerek inceleme sonucunda kastı, kusuru, ihmali veya sorumluluğu olan personel hakkında gereken işlem yapılacağı açıklandı. Sanki yönetim, 1999-2023’e kadar MSB’de var olan “Mustafa Kemal’in askerleriyiz!” ifadeli yemini de ilaveten eden teğmenleri hedef alır gibidir.

Teğmenlerin bu yemini etme ihtiyacının sebebini bulmak önemlidir. Muhalefetin “teğmenlerin iktidara karşı tepkisi” iddiası yanında “benim cemaatim iyidir!” anlayışıyla teğmenleri “FETÖ”cülerle ilişkilendirmeye çalışmak da amaca hizmet edemez. 10 Kasım 2023’te Tuzla Piyade Okulu’nda “Atatürk rozeti” takmama disiplinsizliğini yapan teğmenlerin bu okulda yeşerdiği gerçeği hatırlanmalı, okulda bir cemaatleşme olup olmadığı titizlikle incelenmelidir. Zira Kara Harp Okulu’nda iktidara yakın da olsa “cemaatleşme” olduğu anlaşılabilmektedir. Ayrıca Yüksek Askeri Şura (YAŞ)’da Cumhurbaşkanı Yardımcıları ile Adalet, Dışişleri, İçişleri Bakanı, Milli Eğitim, Hazine ve Maliye Bakanının bulunması sebebiyle, general/amiral terfilerinde liyakat/ehliyetin yerine siyasetin yer aldığına ilişkin emareler artmaktadır.

Sonuç itibariyle iktidar ortaklığından uzaklaştırılınca FETÖ’nün yaptıkları ve diğer cemaatlerin de aynı yolu izleyebilecekleri dikkate alınarak TSK siyasetten arındırılmalıdır.